Bir pozitif bilimci olarak birazdan söyleyeceklerimin Teologlar/İlahiyatçılar/Felsefeciler/Sosyologlar tarafından daha da güzelinin yapılabileceğini söylemeden geçemeyeceğim.
Kendimce benimsediğim yöntem gereği öncelikle tanımlarla başlamak isterim. Zaten başlık sahibi Sayın ADAM’da bunun böyle olması gerektiğinin altını çizmiş.
Burada tanımlanması gereken iki kavram var. Bunlar “ruh” ve “ölüm”.
http://masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=9796.0 adresinde verilen Mason sözlüğünün ilgili sayfasında;
Ruh: Canlı varlıklarda, salt özdeksel (maddi) olan “beden”den ayrı olduğu ve asıl canlılığı sağladığı benimsenen öğe / Bir şeyin özü ya da en önemli noktası.
şeklinde tanımlanırken, TDK sözlüğünde ise aşağıdaki gibi tanımlanmaktadır.
Ruh: Dinlerin ve dinci felsefelerin insanda vücuttan ayrı bir varlık olarak kabul ettiği öz, tin, can kuşu / Bedeni etkin kılan canlılık ilkesi, bedenin hayat gücü
İki kaynaktan alınan tanımların aynı olmamakla beraber benzer oldukları görülmektedir. İkinci kavrama bakarsak yine forumumuzun
http://masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=9777.0 adresinde verilen Mason Sözlüğünde
Ölüm: Doğumun karşıtı ve yaşamın sonu / Bir masonun, üyesi olduğu Masonluk kuruluşundan çıkarılarak, masonik nitelik ve yetkilerinin kaldırılması.
biçiminde tanımlanırken, TDK sözlüğünde
Ölüm: Bir insan, bir hayvan veya bitkide hayatın tam ve kesin olarak sona ermesi, ahiret yolculuğu, ebedî uyku, emrihak, irtihal, memat, mevt, vefat / Sona erme, yok olma, ortadan kalkma
şeklinde tanımlanmaktadır. Ölüm kavramı konusunda da TDK ve Mason Sözlüğünün yakın olduğu görülebilir (Mason sözlüğünde verilen Masonluk ile ilgili tanım hariç).
Ölümsüzlük ise ölmezlik, ölümsüz olma durumu, sona ermeme durumu olarak tanımlanabilir.
O halde ruhun ölümsüzlüğü deyince aklımıza “bedenin ölümünden sonra ayrıldığına ve asıl canlılığı sağladığına inanılan öğenin özün ölmezliği veya sona eremeyeceği” gelmelidir demek yanlış olmaz.
Şimdi gelelim ruhun ölümsüzlüğü ile ilgili değişik inanç yapıları için yaptığım irdelemelerime…
Felsefecilerin çoğu ruhun varlığına inanmakla beraber ölümsüzlük noktasında iki farklı zıt görüş vardır. Platona ruhun ölümsüzlüğünü savunurken Aristo ise bedeni olmayan ruhun yaşamayacağı yani ruhun yaşamak için bedene ihtiyaç duyduğudur.
İslami açıdan dual (ruh beden ikilisi) yapının varlığı kabul görmüş ve ruhun bedenden sonrada yaşayacağı kabul edilmiştir. Bunun nedeni insanoğlunun (hem bedeni hem de ruhu) Allah’ın bir prototipi olduğudur. Bu nedenle maddi olan beden ölse de ruh ölümsüzdür.
Tıpkı İslamiyet’te olduğu gibi Hıristiyanlıkta da etten kemikten yapılmış bedenler öldüğünde gerçek yaşam başka bir deyişle ruhsal yaşam son bulmaz yani ruhun ölümsüzlüğüne inanılır. Eğer kişi kurtulmuşsa ruhunun cennete gideceği ama eğer Tanrı’nın kurtuluş armağanını reddederse ruhunun sonsuza dek cehennemde ceza çekerek yaşayacağına inanılmaktadır.
Yahudilikte de ruhun saf yaratıldığına, maddesel bedenin ölümünden sonra bedeni terk ettiğine ve ölümsüzlüğüne inanılmaktadır. Ayrıca ölümsüz ruha ve Tanrı’nın yeniden insanları hayata kavuşturacağına inanılmaktadır.
Bu irdelemeler diğer inanç yapıları için de yapılabilir ve genişletilebilir.
Sayın ADAM’ın bahsettiği, bazı mason kuruluşlarının Masonluğa kabul için ruhun ölümsüzlüğüne inanmayı önkoşulu için Masonluğa kabul edilecek kişinin beyanına/dürüstlüğüne inanılması konusuna gelmek gerekirse, bu tip kavramların bir ölçüsü/ölçü aleti olmamasından dolayı başka bir çözüm olmadığını düşünüyorum.
Bu noktada bu görüşümün destekleyicisi olarak Sayın ADAM tarafından açılan
http://masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=10296.0 adresinde verilen “Masonluktaki "Kardeşlik" Anlayışı – 1” isimli başlıkta söylenenleri tekrarlamak ve ikinci cümlesine dikkat çekmek isterim.
“Mason kuruluşlarının kendi içlerindeki, sadece masonları kapsayan kardeşliğin temelinin bir “ülkü birliği” olduğu söylenebilir. Bu birlikten doğan karşılıklı sevgi, saygı, güven, anlayış ve dayanışma, masonlar arasındaki kardeşlik bağlarını pekiştirir.”
Ya peki kabul edildikten sonra fikrini değiştirirse ne yapılır? Bunu bir Haricinin değil de bir Masonun veya Masonluk konusunda daha bilgili üyelerin açıklaması daha uygun düşer sanırım.
Saygılar,