Masonların toplandıkları zaman ne yaptıkları birçok insan için merak konusudur. Burada toplantıyla kastedilen muhakkak ki loca toplantılarıdır. Yoksa masonların düzenledikleri akşam yemeklerinin, gerçekleştirdikleri seyahatlerin, üstlendikleri hayır işlerinin, dış görünüşleri itibarıyla herhangi bir derneğin göstereceği faaliyetlerden bir farkı yoktur. Zaten bu tip toplantılar genellikle harici aleme açık olarak düzenlenirler. Ne var ki bunların hiçbiri masonik çalışma değildir ve gerçek masonik çalışma harici aleme kapalı olan loca toplantılarından ibarettir.
Bu toplantıların kapalılığı, daha evvel de ifade etmiş olduğumuz gibi, masonluğun inisiyatik kimliğinin bir neticesidir. Mason olmayan yani inisiyasyon törenini yaşamamış bir insanın buradaki sembolik çalışmayı anlaması mümkün değildir zira o lisanı konuşmamaktadır. Üstelik toplantının başlamasıyla beraber zamanda ve mekanda sadece inisiye olanlara mahsus ayrı bir boyuta geçildiği söylendiğinden, inisiye olmayanların bu ortama katılmaları mümkün olmayacağı düşünülür. Orada bulunacak harici tek bir unsur dahi sembolik çalışmayı imkansız kılacaktır.
Loca toplantılarında semboller vasıtasıyla çalışılır. Orada mevcut olan her şey, sembolizmanın ışığı altında incelenir ; o çatı altında biçimi olan her şeyin mutlaka bir manası da vardır ; masonların hedefi bu manaları elde edip, onlar sayesinde aradıkları hakikate ulaşmaktır.
Her medeniyet masonluk için bir semboller ve efsaneler pınarı oluşturmuştur. İnsanlık tarihi boyunca oluşmuş her kültürün en ince, en arınmış tarafları masonluğun bünyesine alınmış ve bu surette insanlığın eriştiği bütün bilgeliği ve birikimi içine alan muazzam bir eklektik sistem ortaya çıkmıştır.
Masonik semboller diye bilinen sembollerin arasında güneş, ay yıldız gibi kozmik kökenli ; gönye, pergel, cetvel gibi inşa sanatından alınan ; kılıç gibi şövalyelikten gelen ; tuz, kükürt gibi simyacılardan miras kalan ; Süleyman Mabedi gibi kutsal kitap kaynaklı yahut kafatası, kum saati gibi evrensel birçok sembol bulmak mümkündür. Masonluk, sembollerle düşünme sanatıdır.
Mason olan bir kimseyle olmayan birisinin mesela gönyeye verdikleri manalar muhtemelen ayrı olacaktır zira mason, yaşamış olduğu inisiyasyon neticesinde, yorumlarını sahip olduğu ezoterik kültür çerçevesinde, inisiyatik yöntemle yapacaktır.
Bu yöntem, üçlü bir derecelendirme sistemine dayanır. Bir loca, çırak, kalfa ve üstad derecelerinde çalışır. Yeni tekris edilen bir mason, çırak mason sıfatını kazanır. Daha sonra masonik gelişmesine paralel olarak sırasıyla kalfa ve üstad derecelerine terfi eder. Bütün çalışmalar loca başkanı olan Üstad-ı Muhterem'in yönetiminde gerçekleştirilir ve hiçbir mason sahip olduğu derecenin üzerindeki bir derecedeki toplantılara katılamaz. Üstadlık, dünyanın her yerinde masonluğun en son ve ali derecesi olarak kabul edilir. Masonluğun bütün sembolizması onun sembolik dereceler diye de adlandırılan üç derecesinde -çırak, kalfa ve üstad derecelerinde- saklıdır.
Zaman ve mekan üstü olmayı hedefleyen her kurum mensuplarına yoruma açık bir genel çalışma usulü koyar. Masonlukta böyle bir genel çalışma usulüne RİT denir. Dolayısıyla her yüksek derece sistemi aynı zamanda bir rittir. Bugün yeryüzünde masonluğun üç temel derecesi üzerine kurulmuş birçok rit vardır. Bunlar arasında en yaygın ve önemlisi, Türkiye'de de mevcut olan Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti adlı 33 dereceli rittir. Bu ritin en yüksek idari kademesi 33 dereceli üyelerden oluşan Yüksek Şura'dır.
Bir ritin masonlarca yaşanmasını sağlayan metinlere RİTÜEL denir. Masonik toplantıları bir tiyatroya benzetecek olursak, ritüel bunun senaryosudur.
Masonluktaki bütün dereceler, inisiyatik yoldaki bir ilerlemenin ve bunun doğurduğu sorumlulukların sembolü, insanın gelişme ve olgunlaşma sürecindeki bir öte adımın nişanesidir.
Masonluk, tesviyenin üzerindeki kardeşlerden oluşan bir kurumdur.
KAYNAK : MEHMET REMZİ SANVER - MASONLUK