Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Büyü Var mıdır?  (Okunma sayısı 11025 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Temmuz 26, 2007, 01:14:28 öö
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Şeytan hiç bir zaman insanların huzur içinde, mutlu bir hayat geçirmelerini istemez. İstediği tek şey vardır; bütün insanları kendisiyle birlikte cehenneme sürüklemek. Bunun için de elindeki bütün imkânları seferber eder. İnsanları kandırmak için her türlü hileye başvurur.

Büyü de; şeytanın bu hilelerinden biridir. Şeytanın insanları bu dünya hayatında mutsuz etmek ve kendisiyle birlikte cehenneme götürmek için kullandığı korkunç bir tuzak. Şeytanın bir ilmi; büyü, sihir ve hüddam…

Allahû Tealâ Kur’ân-ı Kerim’de bizlere büyünün var olduğunu ifade ediyor ve Kur’ân-ı Kerim âyetleri gereğince büyünün Allahû Tealâ tarafından kesinlikle yasak edildiğini görüyoruz.

2/BAKARA-102: Vettebeû mâ tetluş şeyâtînu alâ mulki suleymân(suleymâne), ve mâ kefere suleymânu ve lâkinneş şeyâtîne keferû yuallimûnen nâses sihrâ, ve mâ unzile alel melekeyni bi bâbile hârûte ve mârût(mârute), ve mâ yuallimâni min ehadin hattâ yekûlâ innemâ nahnu fitnetun fe lâ tekfur, fe yeteallemûne minhumâ mâ yuferrikûne bihî beynel mer'i ve zevcih(zevcihî), ve mâ hum bi dârrîne bihî min ehadin illâ bi iznillâh(iznillâhi), ve yeteallemûne mâ yedurruhum ve lâ yenfeuhum, ve le kad alîmû lemeniş terâhu mâ lehu fil âhireti min halâ(halâkın), ve le bi'se mâ şerav bihî enfusehum, lev kânû ya'lemûn(ya’lemûne).

Süleyman'ın mülkü üzerine onlar, şeytanların okuduğu (anlattığı, tilâvet ettiği) şeylere uydular (tâbî oldular). Oysa Süleyman, (sihir yapmadı ve) kâfir olmadı. Fakat şeytanlar, insanlara sihri öğretmekle kâfir oldular. Babil (şehrin)deki iki melek (olan) Harut ve Marut'a indirilen şeyleri (öğretiyorlardı). Oysa onlar: "Biz (im bilgimiz, sizin için) sadece bir fitne, bir imtihandır. Sakın (sihir ilmini öğrenerek) kâfir olmayın." demedikçe hiç kimseye bunu öğretmezlerdi. O zamanlar (sihir meraklıları ve onu geçim vasıtası yapanlar) o ikisinden erkek (koca) ile karısının arasını açacak şeyler öğreniyorlardı. Halbuki onlar, Allah'ın izni olmadan onunla (sihirle) hiç kimseye zarar veremezlerdi. Zaten onlar kendilerine fayda verecek şeyleri değil, zarar verecek şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun ki; onlar onu (sihri ve ona ait bilgileri) satın alan (ve onunla çıkar sağlayan) kimse için ahirette bir nasip olmadığını bilirlerdi. Kendi nefslerini, onunla ne kötü bir şeye sattıklarını onlar keşke biliyor olsalardı

113/FELÂK-1: Kul eûzu bi rabbil felak(felakı).
De ki: "Sabahın Rabbine sığınırım."

113/FELÂK-2: Min şerri mâ halak(halaka).
Yarattığı şeylerin şerrinden.

113/FELÂK-3: Ve min şerri gâsikın izâ vekab(vekabe).
Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden.

113/FELÂK-4: Ve min şerrin neffâsâti fîl ukad(ukadi).
Ve min şerrin neffâsâti fîl ukad(ukadi).

113/FELÂK-5: Ve min şerri hâsidin izâ hased(hasede).
Ve hased ettiği zaman hasetçinin şerrinden.

Şeytanın ilmini temsil eden büyü, hüddam ve fal okları Peygamber Efendimiz(S.A.V)’in dönemine kadar da insanlar tarafından en üst boyutta kullanılıyordu.

Şeytanın bu ilmi insanlara sadece zarar verir. Şeytanın tesiri altındaki insanlar, şeytandan yardım alarak bu ilmi, başkalarına zarar vermek için kullanırlar. Amaçları onları mutsuz etmektir. Çünkü şeytan onları bu istikamette kumanda eder. Onlar şeytanın da yardımıyla, birbirleriyle iyi anlaşan insanların arasını açmak, evli çiftleri birbirinden ayırmak, insanların hastalanmasını, sıkıntı çekmesini sağlamak gibi birçok kötülüğü yapabilirler. Bugün şeytanın bu ilmi sebebiyle, hayatını inanılmaz işkencelerle geçiren yüzlerce, binlerce insanın var olduğunu görüyoruz. Ne yazık ki insanlar bu korkunç ilmin onları cehenneme götüreceğinin farkında bile değiller. Şeytanın etkisiyle para karşılığında insanlara büyü yapıyorlar. Bu ilmi kullanarak kendilerine çıkar sağlıyorlar.

7/A’RAF-16: Kâle fe bimâ agveytenî le ak'udenne lehum sırâtekel mustekîm(mustekîme).
(İblis:) "Bundan sonra, beni azdırman sebebiyle, mutlaka Senin Sıratı Mustakîm’ine onlara karşı (mani olmak için) oturacağım." dedi.

7/A’RAF-17: Summe le âtiyennehum min beyni eydîhim ve min halfihim ve an eymânihim ve an şemâilihim, ve lâ tecidu ekserehum şâkirîn(şâkirîne).
Sonra, elbette onlara, önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından geleceğim ve onların çoğunu şükreden bulmayacaksın.

Şeytanın insanları bu dünyada mutsuzluğa, ahrette ise cehenneme götürecek olan bu ilminin yanı sıra bir de Allah’ın ilmi vardır. İnsanları yalnızca mutluluğa, huzura götüren bir ilim. İki yol vardır: Birincisi Allah’ın yolu, ikincisi şeytanın yolu. Ve iki kulluk söz konusudur; Allah’a kul olmak, şeytana kul olmak. İnsanlar ya şeytana kul oluyorlar ya da Allah’a kul oluyorlar.

2/BAKARA-256: Lâ ikrâhe fiddîni kad tebeyyener ruşdu minel gayy(gayyi), fe men yekfur bit tâgûti ve yu’min billâhi fe kadistemseke bil urvetil vuskâ, lenfisâme lehâ, vallâhu semîun alîm(alîmun)
Dînde zorlama yoktur. Andolsun ki; irşad (hidayet yolu; Allah’a ulaştıran yol), gayy (dalâlet yolu; şeytana, cehenneme ulaştıran yol)dan açıkça (ayrılıp) ortaya çıkmıştır. O zaman; kim tagutu (şeytanı ve şeytana ulaştıran yolu) inkâr edip de Allah’a îmân ederse (mü’min olursa) (Allah’a ulaştıran yolu tercih ederse), artık andolsun ki; o, (Allah’tan) kopması mümkün olmayan (sağlam bir kulba) urvetül vuskaya (mürşidin eline) (tutunup) yapışmıştır. Allah SEMÎ’un ALÎM’dir.

Büyü ile uğraşanlar; şeytanın adımlarına tâbî olarak ona kul olanlardır.

51/ZARİYAT-56: Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûn(ya'budûni).
Biz, insanları ve cinleri başka bir şey için değil; Bize, kul olsunlar diye yarattık.

36/YASİN-60: E lem a'had ileykum yâ benî âdeme en lâ ta'buduş şeytân(şeytâne), innehu lekum aduvvun mubîn(mubînun).
Ey Âdemoğulları! Ben, sizlerden şeytana kul olmayacağınıza dair ahd almadım mı? Muhakkak ki; o (şeytan), size apaçık bir düşmandır.

36/YASİN-61: Ve eni'budûnî, hâzâ sırâtun mustekîm(mustekîmun).
Ve Ben, sizden Bana kul olmanıza (dair ahd almadım mı?) Bu da Sıratı Mustakîm (üzerinde bulunmak)tır.

Büyüyü yapmak da, yaptırmak da Allah katında çok büyük suçtur. Büyü yapanların, büyüye ait bilgileri satın alan ve onunla çıkar sağlayan kimselerin ahrette bir nasibi olmadığını belirtiyor Allahû Tealâ. Onlar cehennemin en aşağı katına gidecek olan onlardır.


 


Aralık 26, 2008, 10:25:05 ös
Yanıtla #1
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 379
  • Cinsiyet: Bay

Sevgili shemuel,
Konunun başında ve içinde büyünün ve kötülüğün sorumlusu olarak iblis'i işaret etmişsin:)

Bakara(*) Sûresinin 30 . Ayetinde 
Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler, Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti. 

Gaybı bilmeyen melekler bile biliyomuş insan denen canlının nekadar FETTAN olacağını:)
Adem havva ve çocuklarının yediği naneleri incelersen gaybı bilmeyen Meleklerin nekadar haklı olduğunu anlarsın;)

Shemuel dostum! İblis, insan denen canlı türünün allahı yanıltacağı konusunda allah ile iddialaşmış olabilir. ama emin ol iblisin, insanoğlunun yaptığı kötülüklerde hiç bir katkısı yok. sana garanti veriyorum:)

Yukarıdaki ayeti iyi analiz et! İNSAN daha varedilmeden melekler biliyo bozguncu olacaklarını...

Odi Profanum Vulgus Et Arceo.


Aralık 26, 2008, 11:57:54 ös
Yanıtla #2
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 562
  • Cinsiyet: Bay

Sevgili shemuel,
Konunun başında ve içinde büyünün ve kötülüğün sorumlusu olarak iblis'i işaret etmişsin:)

Bakara(*) Sûresinin 30 . Ayetinde 
Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler, Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti. 

Gaybı bilmeyen melekler bile biliyomuş insan denen canlının nekadar FETTAN olacağını:)
Adem havva ve çocuklarının yediği naneleri incelersen gaybı bilmeyen Meleklerin nekadar haklı olduğunu anlarsın;)

Shemuel dostum! İblis, insan denen canlı türünün allahı yanıltacağı konusunda allah ile iddialaşmış olabilir. ama emin ol iblisin, insanoğlunun yaptığı kötülüklerde hiç bir katkısı yok. sana garanti veriyorum:)

Yukarıdaki ayeti iyi analiz et! İNSAN daha varedilmeden melekler biliyo bozguncu olacaklarını...



Hoş bir bakış açısı, ilgili ayetleri hiç bu şekilde düşünmemiştim gerçekten. Teşekkürler.
Mea mihi conscientia pluris est quam omnium sermo


Aralık 27, 2008, 10:21:51 öö
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Shemuel dostum! İblis, insan denen canlı türünün allahı yanıltacağı konusunda allah ile iddialaşmış olabilir. ama emin ol iblisin, insanoğlunun yaptığı kötülüklerde hiç bir katkısı yok. sana garanti veriyorum:)
Sevgili dostum agnusdei yukarıda yazılanlar zaten benim fikrim değil..
Aslında fikirlerim bir bakımdan seninle uyuşuyor.
Yazılarını takip ediyorum şu ana kadar bana abes gelen bir şeye rastlamadım.
Büyü hakkında ayetler ne düşünüyor onu yazdım :)


Aralık 27, 2008, 12:55:59 ös
Yanıtla #4

Büyü aslında korkunç bir şey diil ama gelgelelim kötü amaçlı, çıkarcı bir şekilde kullanılmaya yüz tutulmuş ya da daha doğru anlatımla maruz bırakıldığından kötü bir imaja doğru sürüklemiştir, belki de sürüklendirilmesi zorunda bırakılmıştır, tam olarak bilemiyorum. Ama Büyü ve Majinin öneminin derinelemesine incelendiğinde ortaya çıktığı - anlaşıldığı yadsınamaz.

 
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Aralık 27, 2008, 06:58:07 ös
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

"gaybı bilmeyen melekler bile insanın ne fettan olacağını biliyormuş" hayır melekler adem'den önce de insanı gördüler adem ilk insan değildi oradan biliyorlar başka türlüsü mümkün mü? Bunun dışında şeytanın insanın kötülük yapmasında payı olmadığı da yanlıştır.meleklerin yeryüzünde bozgunculuk yapacak bir varlık mı yaratacaksın demesinin sebebi ise insanın nefis ile dünyada var olduğunu ve buna hakim olmakta ne kadar aciz olduğunu bildiğindendir...Kalbin yanında "lümme-i şeytaniyye" denilen yer vardır burası şeytanın yeridir ve insana vesvese verir buradan bu yüzden şeytanın kötülükte suçu yok diye bişey tabii ki diyemeyiz ama kötülüğün sorumluluğu kimde derseniz insanda tabii ki.

 Büyü ise Tanrı'nın asla affetmediği günahlar arasında Allah'ın iradesi dışında ve insan iradesine ters düşecek birşey yapmaktan daha korkunç ne olabilir? Sadece bizim inancımızda değil tüm hak inançlarda büyü Tanrı'ya şirk koşmakla eş tutulmuştur

Saygılar


Ekim 01, 2014, 01:25:01 öö
Yanıtla #6
  • Ziyaretçi

Eğer allah cennet ve cehennemin varliğindan bahsetmeseydi insan oğlu şeytanı bile himayesine alirdi :)


Mart 01, 2017, 12:14:46 ös
Yanıtla #7
  • Mason
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 32
  • Cinsiyet: Bay

İyi günler,

Öncelikle "Büyü" ve "Maji" aynı şey değildir.

Maji: Kişinin iradesinin, İlahi irade ile kesişmesi ve birleşmesi sonucu ortaya çıkan olağanüstü hallerdir. Belirli bir ritüel, obje, tapınma eylemi vs. gerektirmez. Örneğin kişinin el açıp dua etmesi sonucu duasındaki talebinin hemen akabinde gerçekleşmesi bile maji olarak tanımlanabilir...
İslami literatürde karşılığı havas ilmi ve havas-ül havas ilmidir. Keza birçok kaynakta ermişlerin, azizlerin, velilerin, nebilerin ve resullerin gösterdikleri kabul edilen istidrac, keramet, irhasad, mucize vb. maji kapsamında kabul edilmiştir. İlahi bir bilgelik ve farkındalık haliyle bağlantılı olarak zuhur eden olağanüstü durumlardır.

Büyü: Büyü veya sihir, insanların doğaüstü, paranormal veya mistik yöntemlerle doğal dünyayı (olayları, nesneleri, insanları) etkileyebildiğini öne süren uygulamalar ve bunların çevresinde oluşturulan ritüelik uygulamalar bütünüdür.
Çeşitli malzemelerden karışımlar hazırlama, büyülü sözcükler söyleme veya hareketler yapma, büyülü yazılar veya semboller çizme, sihirli değnek gibi şarj edilmiş araçlar kullanma, belirli bir kişiyi sembolize eden kuklalar kullanma, kan veya hayvan yağı kullanma sayılabilir. Büyüler dünyevi amaçlarla veya birine eziyet vermek gibi kötü amaçlarla da icra edilebilir. Büyü ile uğraşan kişiler büyücü ya da sihirbaz olarak tanımlanır.

Özellikle Ortaçağ Avrupası'nda dinde ve kültürde olumsuz gözle bakıldığı için büyücüler çoğu kez kendilerinden latince "magi" sözcüğünden hikmetli manasında türetilmis "majisyen" olarak bahsederler. Oysa tatbik ettikleri maji değil büyüdür.

Hiçbirşey İlahi irade dışında cereyan etmez lakin her işte İlahi Rıza(Hoşnutluk) mevcut değildir. Zıtlıklar aleminde elbette olumlu ve olumsuz kuvvetler vücut bulacaktır.

Saygılarımla.
Nec Plus Ultra


Mart 01, 2017, 12:49:07 ös
Yanıtla #8
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 2105
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk ve Masonlar

Sayın @Achilles muazzam yazmış, kendisine teşekkür ediyorum. Ayrıca maji etki demektir. Bugün sevgi de bir majidir, bir başkası üzerinde yarattığınız duygusal, düşünsel etkiler de majidir. Aradaki fark sayın Achilles'in söylediği gibi her şeyin ilahi iradeye uygun gerçekleşmesidir ve bir rızasızlık olmamasıdır.

Büyüde ise durum çok farklı. Hatta bazı majikal uygulamalar (sigil maji vs.) büyüyle benzerlik gösterir. Fakat majikal eğitimin ağırlıklı olarak verildiği kabala ile vefk ve havas eğitimlerinin verildiği ekolde bir kural vardır; Basamaklar bir bir çıkılır. Yani bugün kabalistik öğreti de, havas öğretisi de ezoteriktir. Birey basamaklarda uzmanlaştıkça sözgelimi üstatlaştıkça yeni uygulamalara başlar. Ayrıca majiyi anlamak için kuantum olumlama ve sıçramayı da araştırmalı ve insan iradesinin kuantumdaki yeri ve etkisini öğrenmeli.

Saygılarımla
Gnothi Seauton

Yaşamak, kendini adam etmektir. Zeka ve bilgiyi kullanarak, etinden, kemiğinden kendi heykelini yapmaktır. - Goethe


Mart 01, 2017, 03:40:12 ös
Yanıtla #9

  Kişinin odaklandığı sezgisel olgu,kişinin rasyonel ve olasılıksal doğaçlama yetisini baskıladığında; tesadüfler,mucizeler,büyüler,vahiyler bireysel hakikatler haline gelebilir.Birey, bakış açısını arayış ve hiçlik içinde karaktere sahip kişilere aşılar ise; onlarda bu durumlara şahit olabilirler.Kişi,rasyonel ve olasılıksal doğaçlama yetisini inanarak değil, araştırıp öğrenerek kazanabilir.

Bir cümle vardı: "Kendini cekiç zanneden herşeyi çivi görür"

 Günümüz matematik işlemleri uzay araclarının yörünge tayini,vs bir cok zaman kavramını aşan ileriye dönük hesaplamalar yapabiliyor; çünkü matematik evren'in bilinen kanunlarına uygun dizayn edilmiş bir yapıya sahip.

 Kuantum fiziği yeni ve tam anlaşılmamış bir olgu.Bilinen Evren'in kanunları ise somut,net ve katı...
Gelecekte "maji ve büyü" belki de bilimsel bir acıklama kazanabilir; ama şu an, bireysel veya ayni frekansdaki insanların yanılsamalarından ibaret bence.

Saygılar-Sevgiler
« Son Düzenleme: Mart 01, 2017, 03:54:53 ös Gönderen: Tik-Tak »
Sen Özelsin


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
9 Yanıt
11604 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 22, 2013, 11:57:44 ös
Gönderen: shakespeare
0 Yanıt
4347 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 25, 2009, 03:07:32 ös
Gönderen: ADAM
9 Yanıt
11808 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 28, 2009, 06:17:36 ös
Gönderen: Prenses Isabella
9 Yanıt
11581 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 29, 2014, 05:05:54 öö
Gönderen: ruzber
42 Yanıt
34922 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 08, 2009, 08:00:27 öö
Gönderen: ADAM
3 Yanıt
6597 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 29, 2009, 05:56:43 ös
Gönderen: ceycet
29 Yanıt
78770 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 02, 2014, 03:49:56 öö
Gönderen: resurrected
0 Yanıt
5796 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 21, 2012, 09:17:18 ös
Gönderen: karahan
25 Yanıt
12091 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 07, 2016, 11:13:43 ös
Gönderen: NOSAM33
10 Yanıt
13149 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 15, 2018, 03:29:21 ös
Gönderen: Novayst