Bir açıdan baktığımızda Sayın Isabell’in bu başlık altında yazdıkları ve sordukları aslında bu bağlığın konusu olmasa gerek. Ancak öyledir diye yanıt vermemekte olmaz; madem onun tercihi böyle, saygıda kusur etmeyelim.
Efendim, bir kere en önemli sorun şurada: Bir kurum olarak “Masonluk”, bir örgüt olarak herhangi bir “mason derneği” ve bireyler olarak “masonlar”… Bunlar birbirinde ayrı tutulmalı, ayrı değerlendirilmeli. Masonluğu iyi bilmeyenlerin, hele antimasonik cephelerde atıp tutanların düştükleri en büyük yanılgı bence bu noktada.
Bir kurum olarak Masonluğun birçok bakımlardan “ideal” olduğu düşünülebilir. Ancak mason dernekleri yani büyük localar ve diğerleri, pratikte Masonluğun bu idealine yaklaşmak bakımından çok geri kalıyor. Üstelik 20. yüzyılın ortalarından bu yara bakacak olursak, bu geri kalış giderek artıyor. Bunun yanı sıra bireysel bakımdan masonlar da giderek Masonluğun asal olması gereken idealinden uzaklaşıyor.
Elbette bu “olumsuz” olarak niteleyebileceğimiz gidişin nedenleri var. Ancak o nedenlere girersek, “Masonluk ve masonlar niçin giderek yozlaşıyor?” diye apayrı bir başlık açıp, konuyu enine boyuna irdelemek gerekir.
Eskiden Masonluğun etkin olduğu hemen her ülkede gerek yasama gerek yürütme organlarında yani parlamento ve hükümette gerekse devletin hem bürokrasi çevresinde hem teknik alanlarında günümüze oranla çok daha fazla mason vardı. Ancak o kişiler orada Masonluğun ya da o ülkedeki mason derneklerinin o zamanlar daha güçlü olduğu için bulunmakta değildiler; bireysel olarak zaten düzeyleri üstün kişiler oldukları için oradaydılar; zaten o nedenle masondular. Şimdilerde ise üstün düzeyli kişilerin çoğunluğu ne politikaya soyunuyor ne de devlet çarkında yer almak istiyor.
Dolayısıyla mason örgütlerine aslında daha çok iş düşüyor: Daha iyi, daha güçlü masonlar yetiştirmek. Bir diğer deyişle mason örgütlerinin aralarına aldıkları yeni üyeleri sıkı bir eğitimden geçirmeleri gerek. Ancak mason örgütlerinin çoğunun ne yapısı buna elverişli ne de böyle bir programı var. Sadece mason olan kişileri gerek politikaya girmeleri gerekse devlet çarkında yer almaları bakımından teşvik ediyorlar, o kadar. Aslında zaten yapabilecekleri de bundan başka bir şey değil.
Bunun tümüyle tersi geçtiğimiz yıllarda İngiltere’de görüldü. Bu bağlamda orada olup bitenleri yeni baştan anlatmayayım. Lütfen şu yazıma bakın:
http://www.masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=7953.0Doğrudan mason örgütleri özellikle iç politikaya burunlarını sokmaz. Böyle bir işin Masonluğun anayasasının ikinci maddesine aykırı oluşu bir yana dursun, herhangi bir şekilde politikaya bulaşan bir mason örgütü er ya da geç bundan büyük zarar görür. Bu bağlamda benim bildiğim tek istisna Fransa’dır. Orada da çalışmalarını sürdürmekte olan 6 ayrı mason obediyansından sadece Grand Orient de France politik girişim ve eylemlerde bulunmaktadır. Türkiye olarak bunun sınırlı düzeyde kalmış olan bir yararını 2002 yılında gördük ama pek kimse farkında değil çünkü bu olayı La Monde başta olmak üzere Fransız gazeteleri manşetten verdiyse de, bizim ülkemizde konu olabildiğince kamuoyunun bilgisi dışında tutuldu. Biz de bilmemiş, duymamış olalım. Zaten arkası da gelmedi çünkü daha sonra göreve gelen yöneticilerin politik eğilim farklıydı.
Dolayısıyla Masonluğun insanlığa öyle yakın tarihlerde belirgin yararlar sağlamasının beklenmesi bence sadece bir tatlı düş olur. Bireylerin kendilerini yetiştirerek bilgili ve erdemli birer insan yari gerçek mason olabilmelerini sağlayabilirlerse ne mutlu!
Sevgiler.