Sayın Amerbach,
Kuantum fiziğinin, sağ ve sol ideolojilerle ilgisi, determinizm problemi üstüne kuruludur.
Atom çekirdeği içindeki süreçleri gözlemleyemiyor oluşumuz, belirsizlik ilkesine yön verir. Buna bazı bilim adamları, atom çekirdeğinin tabi olduğu süreçler için de "neden sonuç" ilişkilerinin geçerli olduğunu söyleyerek karşı çıkmışlardır. Kimileri ise bunu net bir şekilde böyle söyleyemeyeceğimizi belirtmişlerdir. Birinciler, bir öngörüde bulunurlar, ikinciler ise net bir şey söylemezler.
Kuantum fiziğinin bu ikili algılanışı iki sonuca yol açıyor;
1. Atom içindeki mekanik sürecin neden sonuç (determnizm) ile işlediğini öne sürenler, özgür iradeyi ortadan kaldırıyor.
2. Diğerleri ise, bu konuda suskun kalıyorlar. Ve çekirdek içi mekanizmanın, çekirdek dışından farklı da olabileceğini, bunu bilmenin henüz mümkün olmadığını, kolay genellemelerden kaçınmak gerektiğini söylüyorlar. Bu yorum, özgür iradeye olanak tanıyor.
Solcular, bilirsiniz, tüm sistemini insanın "ihtiyacı"na göre kurarlar. Kolektif bir sistemdir tasarladıkları. Birey kendi başına bırakılamaz. Çünkü ya mahvolur, ya da mahveder. İnsanın zeki olması, onun kendi seçimi değil, biyolojisinin getirdiği bir şeydir ve kazandıkları nedeniyle, onun kadar zeki olmayanların hakkını yemektedir. Solculara göre determinizmin, ve doğa yasalarının çıkardığı tüm bu sonuç karşısında, ya Sosyal Darwinci olunmalı; ya da -sözde- aklı kullanıp, doğanın bu eşitsizliği, mutlak eşitlik sağlanarak ortadan kaldırılmalıdır. Zeki insan, başarılı insan, daha az zeki ve daha az başarılı insanla eşit pay almalı, hayatı eşit yaşamalıdır. Herkes yeteneğine göre çalışmalı, fakat herkese yeteneği ölçüsünde pay verilmemeli; ihtiyacı ölçüsünde pay verilmelidir. Sizin evinize havuz yaptırmanız bir ihtiyac değildir, sizin tatile çıkmanız bir ihtiyac değildir; aslında solcuların tek ihtiyac tanımı, insanların hayatlarını sürdürecek kadar asgari geçim şartlarını onlara sağlamaktan ibarettir. Herkes insan olduğu için herkesin ihtiyaçları da bir olmalıdır; o halde herkes yeteneğine göre çalışır, herkes ihtiyacına göre pay alır (çalıştığı emeğine göre değil), herkesin doğal ihtiyaçları da aynı olduğundan, herkes aynı pay alır. Bu sistem, başarılı olanın hakkını başarısıza yedirir. Bu nedenle başarılı olanı teşvik edemez. Bu sistemde yaşamanın tek yolu aptalmış gibi görünmek ve olabildiğince az görev yapmaktır. Nasılsa payınız eşit olarak veriliyor. Tüm bunların sebebi; insanın "yetersiz" görülmesidir. Ona duyulan inançsızlıktır. Onun çabasına duyulan inançsızlıktır, akla, başarıya, uygun nedenler ortaya konunca uygun sonuçların ortaya çıkmayacağına dair bir inançsızlıktır. Onlar, bir dilencinin duygu sömürüsüne kanarlar. Fakat o dilencinin çalışma imkanı varken çalışmamayı seçtiği için o hale düşmüş olduğunu görmezden gelirler.
Sağ'a gelince. Benim sağ diye nitelendirdiğim Liberalizmdir. Yukarıda Sayın SkullG'nin "Sağ" tanımına katılmıyorum açıkçası. Kendisi "sağ"ı gelenekçi, muhafazakar, irrasyonel olarak nitelemiş. Bu da aslında kolektivizm ruhudur. Ve solcuların "toplum için" insan "birey"ini feda etmesinden hiçbir farkı yoktur. Hatta öyle denebilir ki, gelenekçi bu yapı, solcu ekonomiyle rahat rahat geçinebilir de. Zaten SkullG'nin verdiği örnekler de bunu göstermekte. İkisi de kolektivist olduğundan, bireyci olmadığından, birçok ittifak sistemi kurulmuştur ve paşa paşa geçinirler.
Halbuki insan özgürlüğünü ve insan hayatını mutlak amaç addeden liberalizm, hiçbir kolektivist sistemle yanyana yürüyemez. Bu sağ, ahlaki bir koddan başlar; insanın kendi hayatı onun amacıdır. Bu hayat, solcuların iddia ettiği gibi ne topluma, muhafazakarların iddia ettiği gibi ne de dine feda edilebilir. İnsan kendi hayatının yolcusudur. Bu konuda özgür olmaldıır. Ve kendi emeğinin ürünlerini satıp, kazancını istediği gibi harcamak hakkına sahiptir; onun mülkiyet hakları vardır. Bu hak, onun çalışmasından ileri gelir. Bu noktada çalışıp çalışamama ikilemi, çalışmıyorsa neden çalışmadığı vb. insanın kendi kaderidir. Kimse ona yardım etmek zorunda değildir, o da kimseden böyle bir şey bekleyemez. Bu, ancak kişilerin inisiyatifinde olan bir şeydir. Solcuların iddia ettiği gibi topluluğun, devletin, kolektifin değil.
Kuantum fiziği, ile determinizm ilişkisi ve dolayısıyla insan iradesinin özgür olup olmadığı ile ilgilidir bir yandan da.
Çünkü eğer insan eylemlerinde özgürse, başına gelenlerden kendisi sorumludur, ve içine doğduğu şartları iyileştirebilir de. Solcular, bunun mümkün olmadığını söyler dururlar. Bu doğru olsa bile, kimse kimseye hakkını yedirmek zorunda değildir. Solcu "ihtiyaç" temelli bakar tüm olgulara, sağcı ise "adalet" temelinden.