Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Jiddu Krishnamurti  (Okunma sayısı 8549 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 16, 2010, 05:40:24 ös
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 269
  • Cinsiyet: Bay

12 Mayıs 1895'te Hindistan'ın Madanapalle bölgesinde doğdu. Brahman bir ailenin sekizinci çocuğuydu. Ailesi Tanrı Krishna'ya bir saygı göstergesi olarak adını Krishnamurti koydu. Çocukluğunda çok cömert, içedönük ve sessiz biriydi; kendisiyle hizmetçiler arasında ayrım görmez, saatlerce pencere kenarında oturarak uzaklara dalar, böcekleri, kayaları, yaprakları incelerdi. On yaşındayken annesi ölünce babası çocuklara bakamayacak duruma geldi. Krishnamurti'nin babası Theosophical Society adlı bir derneğin üyesiydi; Helena Blavatsky tarafından 1831 yılında kurulan bu derneğin amacı insanlığı Dünya Öğretmeni Maitreya'nın yeryüzüne yeniden gelişine hazırlamaktı. Blavatsky öldükten sonra bu sorumluluğu Annie Besant ve C.W. Leadbeater üstlenmişlerdi.1909 yılında kumsalda kendisinden üç yaş küçük erkek kardeşi Nityananda'yla oynayan Krishnamurti'yi görünce Leadbeater 13 yaşındaki bu çocuğun aura'sının bencillikten bütünüyle yoksun olduğunu gördü ve aradıkları dünya öğretmeninin Krishnamurti olduğunu düşündü.


Bunun üzerine derneğin genel başkanı Besant'a tanıtıldıklarında Besant bu iki kardeşten öylesine etkilendi ki onların eğitimini üstlendi. Theosophical Society'nin önderleri Dünya Öğretmeninin Krishnamurti'nin bedeninde geri gelişine hazırlanmak amacıyla 1911 yılında Doğu Yıldızı Örgütü'nü (Order of the Star in the East) kurdular ve örgütün başına genç Krishnamurti'yi getirdiler.


Artık Krishnamurti çocuklara ve büyüklere ders veriyor, Annie Besant'la birlikte yurtdışına çıkarak konuşmalar yapıyordu. 1911'de kendisine verilen 'Alcyone' adı altında At the Feet of the Master (Ustanın Dizinin Dibinde) başlıklı ilk kitabı yayınlandı. Besant kitaba yazdığı önsözde bu kitabın Krishnamurti'nin dünyaya sunduğu ilk armağan olduğunu yazıyordu. İngiltere'de on yıl eğitim gördü, 1920 yılında Paris'te üniversiteye yazıldı. 1921'de kardeşi Nityananda'nın rahatsızlanması üzerine Hindistan'a döndü, 1922'de kardeşiyle birlikte geldiği Kaliforniya'nın Ojai bölgesinde geri kalan yaşamını bütünüyle değiştirecek bir deneyim yaşadı. İki hafta boyunca her gün yaklaşık otuz dakika meditasyon yapmıştı, bu iki hafta sonunda ensesinde çok büyük ağrılar duymaya başladı. Öylesine duyarlı bir duruma gelmişti ki en küçük sesleri bile algılıyordu; içini bir ateş kaplamıştı. Bu hali üç gün boyunca sürdü. Krishnamurti bir ağacın altında yaşadığı deneyimi iki gün sonra şöyle açıklıyordu: "... Bedenimden çıktığımı duyumsadım. Ağacın narin, yumuşak yapraklarının altında oturduğumu gördüm. Yüzüm doğuya dönüktü. Bedenim önümde duruyordu ve başımın üstünde parlak ve apaçık Yıldızı görüyordum..."


Krishnamurti bu deneyimi yaşadığında yanında kardeşi Nityananda da vardı. O da o gün yaşananları şu sözlerle anlatmıştı: "... Her yer ulu bir varlıkla doldu, dizlerimin üstüne çöküp yere kapanmak istedim, çünkü hepimizin kalbindeki Büyük Lordun geldiğini biliyorduk, onu göremesek de varlığının görkemini duyumsuyorduk. Sonra Rosalind gözlerini açtı ve gördü..."


1924 yılında Hollandalı soylu Baron van Pallandt Ommen'deki şatosunu Krishnamurti'ye armağan etti. Krishnamurti burada binlerce kişiye konuşmalar yaptı. 1925 yılında Nityananda'nın ani ölümü onu derinden sarstı. Bütün bunlar gerçekleşirken Krishnamurti giderek kendini içinde bulunduğu örgütten uzaklaşmış hissediyordu. Kaliforniya'da yaşadığı yıllarda düşüncelerinde büyük değişimler olmaya başlamıştı. Gün geçtikçe Maitreya'nın, Kuthumi'nin, Buda'nın ve diğerlerinin adını daha az anıyor, sık sık bir 'Sevgili'den söz ediyordu:


"Sevgili ile ne demek istediğimi soruyorlar. Açıklayayım, siz istediğiniz gibi anlayın.
Benim için O Krishna, Kuthumi, Maitreya, Buda--bunların hepsi, ama hepsinin biçiminin ötesinde. Ne ad verdiğiniz ne fark eder ki?... Benim Sevgilim gökler, çiçekler, her bir insan. Ben Sevgilimle birleştim ... ve siz Onu her bir hayvanda, her bitkide, acı çeken her insanda göremedikçe anlayamayacaksınız."


Yazdıkları ve söyledikleri onu eğitmiş olanların ve kurtarıcı olmasını isteyenlerin bekledikleri yazılar ve sözler değildi. Onun başkaldırdığını söylediler. Krishnamurti Life in Freedom (Özgür Yaşam) adlı kitabında şöyle yazıyordu: "Her şeye başkaldırıyorum. Başka insanların kendilerini üzerimde yetke saymalarına, başkaları tarafından eğitilmeye, başkalarının bildiklerini bana kabul ettirmeye çalışmalarına başkaldırıyorum. Kendim bulmadıkça hiçbir şeyi doğru kabul etmiyorum. Başkalarının benden farklı düşünmesine karşı değilim, ama onların bana düşüncelerini, yaşamla ilgili görüşlerini zorla kabul ettirmeye çalışmalarına katlanamıyorum. Daha küçük bir çocukken de başkaldırıyordum. Dinliyor, izliyor, ama bir yandan da sözlerin yanılsamasının ardındaki hakikati arıyordum."


Krishnamurti 1929 yılında 34 yaşındayken kendisine yüklenen kurtarıcı imgesini büyük bir kararlılıkla yadsıyarak Doğu Yıldızı Örgütü'nü dağıttığını açıkladı. Ommen'de 3000 örgüt üyesinin önünde yaptığı konuşma radyodan da binlerce kişi tarafından dinleniyordu. Krishnamurti sayıları o tarihte 60.000'e varan üyeye şöyle sesleniyordu: "Hakikat ülkesinin yolu yoktur ve ona ne olursa olsun hiçbir yolla, hiçbir dinle, hiçbir mezheple ulaşamazsınız ... Ben hiçbir tinsel örgütün üyesi olmak istemiyorum; lütfen bunu anlayın ... Eğer bu amaçla örgüt kurulacak olursa, bir engel, zayıflık, köstek halini alır ve bireyi sakatlar, onun büyümesini, özgün biri olmasını engeller, oysa bu, insanın saltık, koşulsuz hakikati keşfetmesinde temeldir ... Şimdi başka örgütler kurabilir, başka birinin sizi kurtarmasını bekleyebilirsiniz. Ben bununla ilgilenmiyorum, kendinize yeni kafesler örüp bu kafesleri yeni biçimlerde süslemenizle de ilgilenmiyorum. Benim tek ilgilendiğim insanı kesin olarak, koşulsuz olarak özgürleştirmek."


Krishnamurti bu konuşmayla yalnızca örgütü dağıtmakla kalmamış, Theosophical Society üyelerini de şaşkınlık içinde bırakmıştı. Kendisinin gelecekte yapacağı işler için toplanan büyük paraları ve dünyanın çeşitli yerlerinde armağan edilen arazileri geri dağıttı ve yaşamının geri kalanını dünyanın pek çok yerinde konuşmalar yaparak geçirdi. Artık konuşmalarında hiçbir dine, geleneğe, düşünce akımına bağlı değildi. Ders vermekten çok dinleyenlerin kendilerini sorgulamaları, söylenenlere körü körüne inanmak yerine kalplerinin derinliklerine bakmaları ve kendi varlıklarının hakikatini bulmaları gerektiğini vurguladı. Eğitim Krishnamurti için en önemli konulardan biriydi. Genç insanların ırk, ulusçuluk, din, dogma, gelenek, sanı gibi koşullanmalarını görmelerini, bilinçlerinde bir dönüşüm yaşamaları durumunda bütünüyle zeki insanlar olabileceklerini ve doğru eylemde bulunabileceklerini düşünüyordu. Önyargısı ve koşullanmaları olan bir zihin ona göre asla özgür olamazdı. Krishnamurti dünyanın çeşitli ülkelerinde, insanların mekanik, teknolojik araçlara dönüşmek yerine korkusuzca, karmaşa yaşamayan özgür bireyler olarak yaşamı anlayabilecekleri okullar açtı.


Krishnamurti ömrünün sonuna dek sohbetlerini sürdürdü, insanlarla bir öğretmen, bir guru olarak değil, bir dost olarak konuştu. 90 yaşında bile gezilerine, sohbetlerine ara vermedi. Dinleyicilerinin öğrenmesini umduğu her şeyi kendisi yaşadı. 1985 yılının sonlarında rahatsızlandı. 17 Şubat 1986 tarihinde Kaliforniya'nın Ojai bölgesinde bir hastanede 91 yaşında öldü. Ölmeden önce "Ben sıradan bir insanım, beni sıradan bir biçimde uğurlayın" demişti; bedeni yakıldı ve mezarının üstüne tapınak dikilmemesi amacıyla külleri en sevdiği yerlere serpildi. Krishnamurti ardında pek çok konuşma kaydı, yazı, öğretmenlerle ve öğrencilerle, bilim ve din adamlarıyla yapılmış tartışma, televizyon ve radyo söyleşisi, mektup bıraktı. Bunların çoğu kitaplarda, sesli ve görüntülü kasetlerde toplandı, birçok dile çevrildi.

Ayna Yayinevi`nden cikan Krishnamurti kitaplari: http://www.aynayayinevi.com/kvideo.asp

1-Zihin ve Düşünce Üzerine
2-Öğrenme Ve Bilgi Üzerine
3-Doğa ve Çevre Üzerine
4-İlişki Üzerine
5-Tanrı Üzerine
6-Korku Üzerine
7-Sevgi ve Yalnızlık Üzerine
8-Yaşamak ve Ölmek Üzerine
9-Özgürlük Üzerine
10-Çatışma Üzerine
11-Hakikat Üzerine
12-Doğru Meslek Üzerine
13-Meditasyonlar

Çöl Bilgesi


Nisan 16, 2010, 05:41:26 ös
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 269
  • Cinsiyet: Bay

Krishnamurti'den alıntılar:

"Hakikat ülkesinin yolu yoktur ve ona ne olursa olsun hiçbir dinle, hiçbir mezheple ulaşamazsınız. Benim görüşüm bu ve bunda kesinlikle, koşulsuz olarak ısrarlıyım. Hakikat sınırsız, koşulsuz ve herhangi bir yolla ulaşılamaz olduğu için örgütlenemez de; insanları belirli bir yolla yürümeye yönlendirecek ya da zorlayacak bir örgüt de kurulmamalıdır. Önce bunu anlarsanız, bir inancı örgütlemenin ne kadar olanaksız olduğunu görürsünuz. İnanç kuşkusuz bireyseldir ve onu örgütleyemezsiniz, örgütlememelisiniz. Örgütlediğiniz anda ölür, durağanlaşır; başkalarına dayatılacak bir mezhebe, bir dine dönüşür."


Yalnızca bir tek temel şeyle ilgileniyorum, o da insanı özgürleştirmek.


Onu bütün kafeslerden, bütün korkulardan özgürleştirmeyi ve yeni dinler, yeni mezhepler, yeni kurumlar ve felsefeler oluşturmamayı arzuluyorum. Neden sürekli dünyanın dört bir yanını gezip konuşmalar yaptığımı soracaksınız doğal olarak. Size bunu ne için yaptığımı açıklayayım; beni izleyen özel bir grup istediğim için değil. Ne bu dünyada ne de tinsel dünyada hiçbir havarim, öğrencim yok.

Beni çeken para ya da rahat bir yaşam sürme arzusu da değil. Rahat yaşamak isteseydim bir kampa gelmez ya da nemli bir ülkede yaşamazdım. Açıkca konuşuyorum, çünkü bunun bir kerede ve sonsuza dek anlaşılmasını istiyorum. Bu çok çocukça tartışmaların her yıl yinelenmesini istemiyorum.


Benimle söyleşi yapan bir gazeteci binlerce üyesi bulunan bir örgütü dağıtmanın olağanüstü bir iş olduğunu söyledi. Ona göre bu çok büyük bir işti, çünkü şöyle diyordu: “Peki daha sonra ne yapacaksınız, nasıl yaşayacaksınız? Sizi izleyen biri olmayacak, insanlar artık sizi dinlemeyecek.” Dinleyecek, yaşayacak, yüzünü sonsuzluğa çevirecek beş kişi olsa, o da yeter, yeniyi istemem. Anlamayan, bütünüyle önyargılara batmış, yeniyi istemeyen, ama yeniyi kendi kısır, durağan benliklerine dönüştürmeyi yeğleyen binlerce insanın olmasının ne yararı var?


Özgür, koşulsuz, eksik ve göreli değil ama bütün, sonsuz bütünsel Hakikat olduğum için, beni anlamak, özgür olmak isteyen, beni izlemeyen ve beni kendilerine sonunda bir dine, bir mezhebe dönüştürecek bir kafes yapmayan insanlar istiyorum. Bütün korkulardan özgür olsunlar yeter - din korkusundan, kurtuluş korkusundan, tin korkusundan, aşk korkusundan, ölüm korkusundan, yaşamak korkusundan. Bir ressam nasıl resim yapmaktan zevk alıyorsa, resim yapmak onun kendini dışavurma biçimiyse, sevinç kaynağıysa, iyi olmasını sağlıyorsa, bu da benim için aynı; yoksa hiç kimseden hiçbir şey istemiyorum."
Çöl Bilgesi


Nisan 16, 2010, 09:58:13 ös
Yanıtla #2
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 83
  • Cinsiyet: Bay

Kitaplarının çoğunu alıp okuduğum ve kendi felsefesini sevdiğim bir kişi her zaman yazılarını takdir etmişimdir gerçek aydınlardan sadece biri.. Teşekkürler


Haziran 12, 2010, 08:09:52 ös
Yanıtla #3
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 83
  • Cinsiyet: Bay

Jiddhu Krishnamurti

"Beynin içindeki geniş uzay içinde hayal bile edilemeyecek bir enerji vardır"

"Bir cinayet çok sayıda insan tarafından birlikte işlense de cinayet olma niteliğini yitirmez.”

“Bir kimseyi sevmenin ne demek olduğunu biliyor musunuz? Bir ağacı, bir kuşu ya da bakıp gözettiğiniz bir hayvanı sevebilir misiniz? Size hiçbir karşılık vermese, gölgesinden de yararlanamasanız, arkanızdan da gelmese, size bağımlılık duymasa gene de sevebilir misiniz?”

"Bir kitap size yazarın söyleyebildiklerinden fazlasını veremez.”

"Bir şey olmak istediğimiz andan itibaren özgürlüğümüzü yitiriyoruz.”

"Biz ölümün ne olduğunu bilmek istemiyoruz; ölümün olağanüstü mucizesini, güzelliğini, derinliğini, enginliğini bilmek istemiyoruz. Bilmediğimiz bir şeyi sorgulamak istemiyoruz. Tek istediğimiz süreklilik."

“Bu denli hastalıklı bir topluma iyi eklemlenmiş olmak, sağlıklı olmanın bir ölçüsü olamaz.”

"Çocukluğunu unutan ve çocuklara sevgi duymayan bir öğretmen ne çocukları eğitebilir, ne de çocuklara yardımcı olabilir.”

“Dışsal olarak güvence; para, konum, iktidar, konfor. İçsel olarak da bütün kaygılardan, bütün problemlerden, uzak yakın bütün tehlike hissinden kurtulmuş olacağınız, hiçbir şeyle bulanmamış bir hal.”

"Dikkat; bir şeyle derinlemesine ilgileniyorsanız vardır.”

“Eylemlerimiz bilgi ve zaman üzerine kurulu olduğu için, insan zamanın kölesidir. Düşünce sürekli sınırlıdır, bu nedenle biz çatışma ve mücadele içinde yaşarız. Psikolojik evrim yoktur...”

"Gerçek eğitim, nasıl düşünüleceğini öğrenmektir.”

"Gerçek öğrenci, hayatı boyunca öğrenmek için didinen kimsedir.”

“Gözetleyen gözetlenendir.”

“Her şeyden önce, biz ilişki içinde miyiz? İlişki temas demektir. Başka bir insanla temasta olmak, yakın temasta olmak, onun, sizin kendinizin de olan bütün güçlüklerini, sorunlarını, acısını, kaygısını bilmek.”

“İnsan, kendi düşüncelerinin farkında olduğu zaman görecektir ki; düşünen ve düşünce şeklinde bir bölünme vardır. Gözlemleyen ve gözlemlediği, deneyimleyen ve deneyimlediği. Sonunda bunun bir illüzyondan ibaret olduğunu keşfedecektir. Sonra sadece saf bir gözlem kalacaktır, geçmişin ve zamanın gölgesini içermeyen bir kavrayış. Bu zamansız kavrayışı zihine derim, köklü bir mutasyon getirir. Bütünsel, toptan omuzlama asıl en önemli harekettir. Psikolojik açıdan düşüncenin getirdiği her şey toptan omuzlandığında, yalnız ondan sonra orada aşk vardır, aynı zamanda merhamet ve zekâ olan...”

“İnsanın kendini bilmesi, kendimizin ilişkiler içinde farkında olmamızla oluşur. Bizim "an"ı yaşadığımızı gösterir bu. İlişki, kendimizi gerçekte ne isek öylece göreceğimiz bir aynadır.”

“İnsanlar hızla akan yaşam nehrinin yanında kendilerine küçük bir havuz kazarlar, işte o havuzda kokuşur, o havuzda ölüp giderler.”

"İster genç, ister yaşlı olalım çoğumuzun hoşnutsuzluğunun neden istediğimiz bir şeyi elde edememektir.”

“Kendimi bilmem gerektiğini söylediğim anda bütün bu sorular işin içine girer, kendimi tamamen tanımadan giriştiğim hiçbir eylemim için herhangi bir temelim olamaz. Kendimi bilmez ve karmakarışık bir halde olursam, yapacağım her edim daha fazla karmaşaya neden olacaktır. O halde kendimi bilmeliyim. Tüm boyutlarıyla kendi doğamın yapısını bulmalıyım. Aktivitelerimin temelini, işlev gördüğüm biçimleri, izlediğim-çizgileri, benim için veya toplum için oluşturulan yönelim türlerini anlamak zorundayım."

“Kişi, düşünen ile düşünce arasındaki çelişkiyi çözüp bütünleşme yaratmak yerine, düşünenin farkında olmalı. Düşünen, deneyimleri bilgi olarak biriktiren psikolojik bir varlık, sürekli değişen çevresel etkilerin ürünü olan ve zamana bağlı bir merkez; düşünen, bu merkezden bakar, dinler ve deneyim geçirir. Kişi, bu merkezin özel yapısını anlamadıkça her an çatışma olacaktır ve çatışma içindeki bir zihin, meditasyonun derinliğini ve güzelliğini asla anlayamaz.”

"Korkunun olmadığı yerde sevgi vardır.”

"Kör inanç, dünyanın en büyük felaketlerinden biridir.”

"Kötü bir araç hiç bir zaman iyi bir araca hizmet edemez.”

“Meditasyon özel bir tarzda nefes almak, burnuna bakmak veya bazı marifetler sergilemek üzere gücü uyandırmak veya bunun gibi olgunlaşmamış yöntemler değildir... Meditasyon, yaşamın dışında bir şey değil. Araba sürerken veya otobüste giderken, amaçsız çene çalarken, ormanda yürürken veya rüzgârın sürüklediği kelebeği izlerken, seçim yapmaksızın, tüm bunların farkında olmak, meditasyonun bir parçasıdır."

"Ölümü kendimize dert etmemizin nedeni benimsediğimiz, biriktirdiğimiz şeyleri yitirmekten korkuyor olmamızdır.”

"Ölümü kendine dert eden yalnızca insanlardır.”

"Özgürlük için insanın içinde sevgi olmalı, sevgi olmazsa özgürlük hiç bir değeri olmayan bir kavramdan başka bir şey değildir.”

“Özgürlük korkudan uzak olmak demektir. “

“Sen dünyasın.“

“Sevdiğiniz zaman ne 'sen' ne de 'ben' vardır. O durumda yalnızca
dumanı olmayan ateş vardır”

"Sevmek, bir karşılık beklememektir. Sevdiğiniz zaman bir şey verdiğinizi bile düşünmemelisiniz.”

"Siz sahip olma, üstün olma tutkusunda kendi güveninizin peşinde koşmaktan vazgeçmedikçe yeni bir dünya yaratmanın yolunu bulamazsınız.”

"Şöyle içten gülmek, her şeyden tat almak, yaşama sevincini tatmak, güler yüzle hiç bir korku duymadan başkalarının yüzüne gözlerinizi kaçırmadan bakabilmek... İşte gönlü şen olmak budur.”

"Taklit etmek, benzemek değil, bulmak, keşfetmek... İşte eğitim budur.”

“Tek amacım var: İnsanın özgürleşmesi; insana sınırlarını yıkmak konusunda yardımcı olmak.”

"Yalnızlık dediğimiz şeyle, tek başına olanla doğrudan ilişkide olmak, yalnızca zihin herhangi bir biçimden kaçmadığında olanaklıdır ve o şeyle ilişkinin olması için şefkatin, sevginin olması zorunludur."

"Yaşamak insanın doğru olanı kendi çabasıyla bulmasıdır. Bunu da ancak özgür olduğunuz zaman yapabilirisiniz.”

"Yaşamanın kendisi bir öğretmendir. Biz de sürekli öğrenme süreci içindeyiz.”

“Yeryüzünün güzelliğinin görmek, kıtlık ve sefaletin bilincinde olmak, etrafımızda olup biten her şeyin farkında olma da kuşkusuz duanın bir türüdür. Belki de bu çok daha anlamlıdır, çok daha büyük bir değer taşır.”

"Zihin bütünüyle dinginleştiğinde derin sulara değme olanağı vardır"


Nisan 08, 2011, 08:55:23 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Krishnamurti değeri hızla anlaşılan büyük bir ışık..


Nisan 08, 2011, 10:08:56 ös
Yanıtla #5
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 647
  • Cinsiyet: Bay

Benimde çok değer verdiğim bir insan. Felsefesini beğenirim. Yunus Emre, Ömer Hayyam, Osho, Aşık Veysel gibi insanlarla birlikte alınırsa hayata iyi gelir.

Saygılarımla...
Bir yere ait olmayı hiç istemedim. Ya kendim olurum yada başkalarının arkamdan övgüleri ile ölmüş olurum.


Kasım 21, 2011, 10:41:56 ös
Yanıtla #6
  • Ziyaretçi

"Korku Üzerine" kitabı ile başlamıştım Krishnamurti'ye. Carl Jung 'a devam etme hedefimi uzun süre bölemeyeceğim için diğer kitaplarını okuma fırsatım olmadı, fakat kesinlikle öğretmen olmanın gerçek manasını insanlara anlatabilmeyi kısmen de olsa çok iyi başarmış, aydınlığa sahip çıkan, melek gibi birisi.

Gerçekten, Krishnamurti'nin söylediği şeyleri okumak yetmez. Kalbiyle okuması gerekir insanın, uygulama cesareti gösterebilmesi gerekir. Günümüzde kontrolün devamlılığını sağlamak için kullanılan korkunun büyüsünü bozmak için gerekli kitlesel aydınlanmaya elinden geldiğince birşeyler katmaya çalışmış fakat otoriteler tarafından kontrol altında tutulmuştur.

Onların büyüsünün bozulacağı zaman da yakın nasıl olsa.


Kasım 22, 2011, 01:06:03 öö
Yanıtla #7
  • Ziyaretçi

Thelamistik düşüncenin öğrencisi fakat çok aşmış biri. Blkide budha olmanın 1 adım gerisi.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
8286 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 07, 2011, 09:25:08 öö
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
5524 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 02, 2011, 11:54:35 öö
Gönderen: bgryn
1 Yanıt
3756 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 19, 2013, 06:43:59 ös
Gönderen: ceycet
2 Yanıt
4131 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 18, 2013, 03:06:16 ös
Gönderen: bgryn
25 Yanıt
12091 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 07, 2016, 11:13:43 ös
Gönderen: NOSAM33