Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: ANTİ-SEMİTİZM - 2  (Okunma sayısı 1691 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 03, 2010, 03:30:48 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Hıristiyanlara göre, dinin yaşama yansıyışı, Tanrı’nın buyrultusu uyarınca en gelişmiş düzeyde, olması gerektiği gibiydi. Onların arasına karışmış olarak yaşayan Yahudiler, bu bakımdan büyük bir çelişki oluşturuyor, pek garip kural ve yöntemler benimsiyordu. Tapınma yerleri ve zamanları, ayinleri, inançları uyarınca giyinişleri, dinsel nedenlerle yiyip içtikleri ve yemeyip içmedikleri, hele kutsal saydıkları günler ve oruçları, hafta sonu tatili günü bile farklıydı.

Bunlar yetmezmiş gibi, inandıkları Tanrı bile farklı nitelikler taşıyordu.

İşte bu bakımdan, Hıristiyanlar Müslümanları daha da yadırgar, hatta İslam dininin gereği olarak yaptıkları ile -namaz başta olmak üzere- alay bile eder. Onlara göre; tek iyi ve doğru olan, Hıristiyanlığın uygulamalarıdır. Yahudilerin kendilerini “Tanrı’nın seçilmiş kulları” olarak görüşünün ve bundan ötürü üstün ırk sayışının ötesinde, bir başka kendini beğenmişlik...

Bir de Yahudilerin şu yalnızca kendi soylarından olanlar ile evlenmeleri sorunu var. Bundan ötürü de Hıristiyanlar, Yahudilerin, kendilerini aşağıladığı kanısındaydı. Onlara göre; böylece insanlar arasında ayırımcılık güdüyorlardı.

Dinsel yadırgamadan kaynaklanan hoşlanmazlık başlayınca, ardından sıra suçlamalara geliyor. Bu bağlamda Hıristiyanlar, Yahudileri, özellikle İsa’yı çarmıha gerdikleri iddiası ile suçluyordu; Kudüs’teki o tarihsel olay, kendi dinlerinin temel öğelerinden biri sayılsa bile... Hıristiyanlıkta İsa, Tanrı ile özdeş tutulduğu için, «Yahudiler Tanrı’yı öldürdü.» diyenleri bile vardı.

Dinsel inanç farkı nedeniyle Hıristiyan toplumunda dışlanan Yahudilerin, varlıklarını sürdürebilmek için ekonomik güç elde etmeleri gerekiyordu. Bunu toprağa bağlı herhangi bir kaynaktan sağlama olanakları bulunmadığından ticarete yöneldiler. Kimileri de bulundukların yerde devletin özellikle finans ve ekonomi konularından sorumlu organlarında yer aldı.

Tapınak Şövalyelerinin 13. yüzyılda uyguladıkları işlemlerin dışında, 20. yüzyıldan önce ne İslâm ne de Hıristiyanların doğru dürüst bankacılık yaptıkları görüldü. Çünkü bankacılık sadece paranın ve diğer değerlerin koruma altına alınması değildir. Bu işin en önemli öğesi, toplanan birikimi işletmektir. Bunun anlamı; birisinden emaneten alınan parayı, geçici olarak bir başkasına kullandırmak, elbette bunun karşılığında bir bedel almaktır. Adına açıkça “faiz” denilen bu bedelin alınması, hem İslam hem de Hıristiyan dinine aykırıdır. Tapınak Şövalyeleri bunun bir çaresini bulmuştu ama Hıristiyanlar onları taklit etmeyi beceremedi. Yahudilerin dini ise, buna hiçbir engel getirmiyordu.

Zaten bu yüzden Yahudiler, tarih boyunca tefecilik yapmıştır. Borçluların zor duruma düşmesinden ötürü ortaya çıkan üzücü sonuçlar da, Antisemitizm akımını coşturmuştur.

19. yüzyılda gelişen Kapitalizm ile birlikte; bankacılık, Yahudilerin çok rağbet ettikleri bir iş olup çıktı. Aslında, başkalarının olan parayı kullanmak suretiyle, ticaret ile uğraşmaktan daha fazla kazanır oldular.

Antisemitizm, elbette tüm bunlara karşı bir tepkiydi; basit ve sıradan bir Yahudi sevmezlik değil... Daha da ötesinde “Yahudilerden nefret”.

Yahudiler ekonomik bakımdan güçlendikçe, bu durumdan rahatsız olan Hıristiyan iş adamları, Antisemitistlerin etkinliklerini destekledi. Bu etkinlikler Yahudileri zayıflattı; ekonomik dengeler Hıristiyanların lehine döndü.

Bu aşamaya gelindiğinde, bu kez Hıristiyanlar gelecekte de kendilerini güvence altına alma gereğini duydu. Yahudilere göz açtırılmamalıydı. Bunun için de, Antisemitizm akımı daha da güçlendirilmeli, canlı tutulmalıydı. Çünkü Yahudilerin nerede ve ne zaman kendi bireysel ya da toplumsal çıkarları doğrultusunda, dolayısıyla Hıristiyanların çıkarlarına aykırı olmak üzere ne yapacakları belli olmazdı.

Görüyoruz ki konunun temelinde aslında dinsel nedenler varsa da, sonucu ekonomik kaygılara bağlanıyor. Hıristiyanlar, ipin ucunu kaçırmış olduklarını fark ettiklerinde çok geç olmuştu. Dinin artık birer dogma olmuş kurallarını değiştiremezlerdi. Buna çok sonraları, çaresiz kalarak ancak 20. yüzyılda bir kılıf uydurdular. O aşamaya kadar ise her fırsatta Yahudiler ile savaşım içine girdiler. İşte Antisemitizm.




Antisemitizm ile bağlantılı anlatımlarıma burada son veriyorum. Ancak bu iş burada bitmez. Bundan sonrasına yine bu bölümde bu kez "Yeni Siyonizme Doğru" başlığı altında irdeleyeceğim.







ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
2746 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 04, 2010, 03:57:01 ös
Gönderen: Kaan