Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: UFOLAR-UZAYLILAR  (Okunma sayısı 11804 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 18, 2007, 09:05:35 ös
Yanıtla #10
  • Ziyaretçi

                                                           1975: Gökyüzünde Ateşin Ardındaki Duman

      1975'ten önceki on yılda birkaç uzaylı ilişkisinin kamuoyuna sergilenmesinin ortaya çıkardığı sorunlardan biri de, ticari bir fırsat olduğunu gören bazı şarlatanları kaçınılmaz biçimde cezbetmesi oldu.
      Genel olarak bunlar çok ender görülen durumlardır. Dürüst tanıklarla inanılmaz bir deneyimi incelemiş herkes, araştırmalarda ne büyük bir travma geçirdiklerini ve çoğunlukla geri kalan yaşamları boyunca bununla birlikte yaşamak zorunda kaldıklarını bilir. Spot ışıkları altında geçirilen beş dakikanın giderilmesi yoktur, çünkü bu zihinsel cehennemde bir ömür boyu sürebilir. Evliliklerin sona erdiğini, mesleklerin yok olduğunu, zihinsel ve fiziksel çöküntülerin yaşandığını gördüm; çünkü bir tanık, cini şişeden bir kere çıkarsa, onun bir daha geri dönmesini sağlayamaz.
      Uzaylılarla bütün ilişkilerin önemli bir çoğunluğu (yaklaşık % 90'ı), UFO gruplarının dosyaları dışında asla bildirilmedi. Gerçekten de, tanığın karısıyla ya da kocasıyla bile 'gerçeği' paylaşmamaya yemin ettiği çok sayıda olaya tanık oldum. Kuşkusuz insanların yaşadıkları deneyimleri ele alma biçimleri çok farklıdır. Sırf TV'deki sohbet programlarında görülmek istememeleri doğruyu söyledikleri anlamına gelmez; öykülerini ortaya çıkarmaktan (hatta satmaktan) mutlu olmaları, bu nedenle her şeyi uydurdukları anlamına da gelmez. Bir UFO uzmanının belirttiği gibi, yalancılar bile yakın bir ilişkiye tanık olabilirler.
      Dikkatli UFOloglar uzaylılarla ilişkileri değerlendirirken, psikolog ve benzer pratisyenlerin dahil olduğu geniş araştırma teknikleri kullanırlar. Aylarca inceleme yapılabilir. Gerçek olayların nasıl ortaya çıktığı ve gelecekteki bildirimlerde bir filtre olarak kullanılmak üzere bazı önemli ipuçlarının kamuoyundan kasten saklandığı konusunda otuz yıllık bilgiler var. Ne var ki, bütün bu araştırmaların bazı sahtekarların ellerine geçmesi önlenemiyor. Kuralların her yeni olayla birlikte büyük ölçüde yeniden yazıldığı bir olguyla ilgilendiğimiz için, ne olduğu konusunda kesin yargılarda bulunmak mümkün değil. Neyi kanıtlamaya çalıştığımızı bile bilmiyoruz -gemilerde bir uzaylı ziyaretinden garip bir zihinsel halüsinasyon biçimine kadar, yalnızca iki temel kuşku.
      Aslında bu tür öykülerin büyük haberler olduğunun kavranmasıyla birlikte UFOloglar daha da önlemli olmaya başladılar, birçok durumda kanıtların yokluğu nedeniyle yargıda bulunmaktan kaçındılar. Bunun kötü bir şey olmadığına inanıyorum.
      1975'in sonlarındaki önemli bir olay sorunu çok iyi irdeliyor. Bu, o sırada planlanan bir filmin piyasaya çıkmasından önce kamuoyuna sunulan sonuncu önemli uzaylı ilişkisiydi. Bu film, Close Encounters of the Third Kind adında, Dr. J. Allen Hynek'in çalışmalarına dayanan bir Steven Spielberg filmiydi. Filmin kurgu olduğunun söylenmesine karşın, garip başlığı (UFOlog olmayanlara garip gelen uzaylı ilişkilerinin bir sınıflandırma şemasını kullanıyordu), Spielberg'in 'gerçek gibi olması için' UFO hareketiyle birlikte çok çalıştığını gösteriyor. Filmin birçok sahnesi gerçek olgulara dayanıyor; beyazımsı yeşil derileri ve büyük gözleri olan balkabağı kafalı küçük yaratıklar imgesi üzerinde uzun süre durulduğunun kanıtını yansıtıyor.
      1977 ve 1978'de, bu film tüm dünyayı dolaşır ve tüm zamanların en yüksek gösterim oranalrından birine ulaşırken, etkisi de çok büyük oldu. O kadar ki, on yıl önce Hill'lerin kaçırılmasını dizi olarak yayınlayan gazeteninkinden de etkin; milyonlarca, belki milyarlarca insanın uzaylılarla ilişkilerinin nasıl olduğunu kavramasını sağladı. Soruşturulan hiçbir olay çarptılmamış olarak değerlendirilemez.
      Bununla birlikte, Phoenix (Arizona)'in 150 mil kuzeyindeki Sitgreave Ulusal Ormanı'nda daha önce geçen olaylar bile çarpılmamış değildi. Akşam saat 6.10 sularında yedi orman işçisi everine dönerken, Snowflake yakınlarında, ağaçların ardında garip bir cisim gördüler. Rastlantıya bakın; Hill'lerin 1961'de kaçırılmaları konusunda yapılan film televizyonda birkaç gün önce gösterilmişti.
      Adamlar (hepsi on yedi ile yirmi sekiz yaşları arasında) sözleşme süresini geçirmişlerdi; ceza ödeme riski altındaydılar. Bu nedenle kuşkucular onların fantastik bir öykü uydurduklarını düşündü. Gerçekten de, 'ormana geri dönme korkusu' daha sonra işi bırakmanın bir nedeni olarak öne sürüldü; gerçi bu nokta adamlar tarafından hararetle tartışıldı. Ama sahte haber nedenlerinin yalnıca kuşukucular tarafından değil UFOloglar tarafından aranma tarzı, gelecek zamanların bir işaretiydi.
      Nesne, sarımsı beyaz parıltılı, birbirine yapıştırlımış iki kek kutusu gibiydi. Kamyon sürücüsü (Mike Rogers) gözetlemek için bir açıklıkta duruken arkadaşı, yirmi iki yaşındaki Travis Walton kamyondan atlayarak UFO'ya doğru koştu. Diğerleinin bir biçimde olaya katılmaya daha az istekli olmaları şaşırtıcı değildi.
      Adamlar, Walton'ın birdenbire, 'bip' sesiyle UFO'dan çıkan bir ışıkla vuruldupunu söylüyorlar (bip sesi ender görülür, oysa Hill'lerin kaçırılma öykülerinde vardı). Ormancı saldırının şiddetiyle geriye doğru fırladı;  ölümcül şekilde yaralanmış gibi yere yığıldı. Ormancılar tepkilerinden gurur duymuyorlar, fakat buna hak verilebilir. Adamlar büyük bir umarsızlıkla olayın geçtiği yerden kaçtılar. On beş dakika sonra, kendini toplayan ve UFO gidiyormuş gibi başının üstünde bir ışık gören Rogers, arkadaşını almak için geri döndü. Walton orada değildi.
      Adamlar kasabaya dönerek iddialarını Navajo Şerifi Marvin Gillespie'ya bildirdiler. Gillespie'ın uydurma bir olaydan kuşkulandığını; hepsinin poligrafı testine girmesini önerdiğini söylemek gerek. Ormancılar kabul etti ve beşi de testten geçti. Çok fazla tedirgin olduğu için altıncı kişiye test uygulanamadı, ama Philip Klass, onun daha sonra hırsızlıkla suçlandığını ve bu yüzden kendisini ele veremeyen Gillespie, önce atlı adamlarla, sonra da helikopter kullanarak ormanı arattırdı. Garip bir şeyin varlığı ya da Travis Walton'ın izi bulunmadı.
      Öykü çevreye yayıldı elbette. Geniş çapta yayınlanan ilk kaçırılma olayı değildi bu; ama daha önceki bütün diğerlerinden çok farklıydı (ve neredeyse hepsine oranla tekti). Çünkü kaçırılan kişi fiili olarak ortadan yok olmuştu. Gerçekten de Walton beş gün boyunca kayıptı, beş gün sonra yakınlardaki Heber kasabasındaki bir telefon kulubesinden evine telefon etti ve kardeşi Duane gidip onu aldı.
      Şerifin adaletin engellendiği, polisin zamanının boşa harcandığı yolunda bu noktada biraz kuşkucu olması pek şaşırtıcı değil. Walton sorguya alınınca aşağıdaki öyküyü anlattı:
      UFO'ya doğru koştuğu zaman onu yere yıkan şiddetli bir şokla vurulmuş. Bundan sonra hatırladığı ilk şey bir 'hastane'de (yani çok iyi aydınlatılmış bir odada) başında bir ağrıyla uyanmasıydı. Üç yaratık 'çok gelişmiş fetüslergibi ona doğru yaklaştığı zaman' durumunun farkına çarpan bu yaratıklar ten rengi giysiler giymişlerdi ve yaklaşık 1,5 metre boyundaydılar. Saçları yoktu; gözleri çok büyüktü bu yaratıkların. Bu görüntüler çok standart bir tanım haline geldi.
      Walton yaratıklardan kurtulmaya çalıştı, ama mavi renkli tek parçalı üniforma giymiş, insana benzeyen bir yaratık geldi ve Walton'ı duvarlardan 'yıldızlar'ın görülebildiği planetaryum gibi başka bir odaya koydu. Walton sonunda dışarıya, hangar gibi bir yere götürüldü.
      Yaratıklar Travis Walton'ın üzerinde zorunlu bir tıbbi inceleme yaptılar. Walton açıklıkta bir masanın üzerinde yatıyordu. Bu, diğer olaylarda kesinlikle duyulmamış bir şeydi. Yüzüne bir maske konulduğu zaman inceleme sona erdi. Walton, beş gün geçtiğini bilmeksizin telefon kulübesinin yakınındaki bir otoyolda uyandı.
      Polisin araştırmada ilerleme girişimleri gerçek engellere çarptı. Hem UFO hareketi, hem de tıp olay konusunda ciddi bir ayrıma düştü.
      Psikiyatrist Dr. Gene Rosenbaum, Walton'a bir dizi psikolojik test uyguladı ''Çıkardığımız kesin sonuç, bu genç adamın yalan söylemediğidir,'' dedi. Öte yandan bir Phoneix kurumunda modern hipnoz yöneticisi olan Dr. Lester Steward, Walton ile geçirdiği iki saatte adamın hipnoz uygulanmasını reddetmesinden ve bir tıp doktoru görmek istemesinden üzüldüğünü belirtti. Steward, olayın uydurma olduğu sonucuna vardı.
      Bir UFO grubu olayı açıkça onayladı, bir başka grup (bilgisayar teknikleri kullanarak fotoğraf hileleri açığa çıkarmada uzmanlaşmış aşırı kuşkucu Ground Saucer Watch) tam tersi bir sonuca vardı. Walton daha s0nra bir UFO dergisinde bunlara saldırarak, kararları konusunda gizli nedenleri olduğunu öne sürdü (yani başka bir UFO grubuyla işbirliği yapmaya karar verdi).  ''Tamamen doğru olan tek bir anlatım bile okumadım,'' diyerek medyaya da saldırdı Walton. Sonuçta kendi kitabı The Walton Experrience'ı yazdı. Kitap, Spielberg'in filmiyle aynı zamanda yayınlandı ve doğal olarak kuşkuculara bu oaly için başka olası motivasyonlar önerdi. Travis Walton ve altı arkadaşı, olayın tamamen gerçek olduğunu ısrarla söylüyorlar.
      Walton'ın kendisi de birkaç ay sonra yalan makinası testinden 'geçti', ama her zamanki gibi testin geçerliliği kuşkucular tarafından sorgulandı. Bunlar Walton'ın, UFO'dan döndükten yalnızca birkaç gün sonra bir tabloid gazetenin yaptığı testte başarısız olduğunu da iddia ettiler. Bu olumsuz sonucun hem gazete hem de katılan UFO grubu tarafından gizlendiğini öne sürdüler. Bu teste katılan UFOloglar, hala travma geçirdiği için ilk poligrafta başarısız olduğunu öne sürerek Walton'ı savundular. Walton ile tanışan birçok insan onun samimi olduğunu düşünüyor.
      Görebileceğiniz gibi, uzaylılarla ilişkilerde bireysel iddiaların gerçekliğini saptamak zaten umutsuz derecede zorlaşmıştı; bu gelecekte de kolaylaşmayacaktı.
      1993' de Paramount Pictures bu olağanüstü olayı, Fire in the Sky adlı dev bütçeli bir filmde yeniden canladndırdı. Promosyona yardımcı olması için özel bir 'İngiltere'ye UFO tatili' yarışmasında filmin yapımcılarıyla birlikte çalışma zevkine erdim. Genel olarak olay son derece nesnel biçimde ele alınmıştı. Walton'ın kendisinin de küçük bir rolü vardı, ''Travis nerede?'' diye soruyordu! Fakat ilginçti, senaryo yazarı Trancy Torme, az hatırlanan 'kaçırılma' bölümüne olasılıkla dramatik etki nedenyile birçok kurgusal unsur eklediği için UFOloglardan özür diledi.
                 
                       


Ağustos 18, 2007, 09:32:16 ös
Yanıtla #11
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 581
  • Cinsiyet: Bay

başlık ilginç ama ,,konuda biraz bilgi kirliliği var gibi .ilk çeyrekte koptum okumaltan ...  :o
Vi VERİ VENİVERSUM VENUS VİCİ..


Ağustos 19, 2007, 12:32:22 öö
Yanıtla #12
  • Ziyaretçi

pardon ama ufolar gibi oldukça hayali ve gayri bilimsel bir konu için oldukça uzun bir yazı diyebiliriz yinede paylaşım ve bilgi katılımı için teşekkürler


Ağustos 19, 2007, 01:15:04 öö
Yanıtla #13
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 654
  • Cinsiyet: Bay

pardon ama ufolar gibi oldukça hayali ve gayri bilimsel bir konu için oldukça uzun bir yazı diyebiliriz yinede paylaşım ve bilgi katılımı için teşekkürler

Aynen katılıyorum
Çilesini çekmediğin dert senin değildir...


Ağustos 19, 2007, 10:18:01 öö
Yanıtla #14
  • Ziyaretçi

ya ben demedim mi konum bitmeden kimse yazmasın diye niye yazıyorsunuz daha bitmediki hayret bir şey bakın çok sinirlendim ya daha devam edecektim şimdi edemicem işte sayenizde  alın hayrını görün


Ağustos 19, 2007, 10:19:13 öö
Yanıtla #15
  • Ziyaretçi

bilgi kirliliğiymiş sen kendi yazılarına bak


Ağustos 19, 2007, 12:20:32 ös
Yanıtla #16
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 581
  • Cinsiyet: Bay

bilgi kirlilğinden kast benim yazılarmı .ben henüz bu formda başlık açmadım sayılır ..yazıların çogu cevap nitelindedir ...senin tercihinin aksine kes yapıştırşları pek sevmem ..
Vi VERİ VENİVERSUM VENUS VİCİ..


Ağustos 19, 2007, 01:38:06 ös
Yanıtla #17
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 654
  • Cinsiyet: Bay

Pardon yaa yazmadan önce sana mı sormamız gerkiyordu gölge bilmiyordum ayrıca nereye yazdın konu bitmeden yazmayın diye hayret bi şey...
Çilesini çekmediğin dert senin değildir...


Ağustos 19, 2007, 02:26:43 ös
Yanıtla #18
  • Ziyaretçi

tabiki bana soracaktınız ya bunu bilmiyormuydunuz yapmanız gereken ilk şey benden izin almak olacaktı :D
 tamam tamam bu kadar büyütmenin bir manası yok olan oldu artık neyse boşverin gitsin paragon dostum galiba haklısın bunu sorun yapmanın bir gereği olmadığını düşünüyorum  ;) 


Ağustos 19, 2007, 03:36:32 ös
Yanıtla #19
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 581
  • Cinsiyet: Bay

kusura bakma genede bidahaki sefre özelden izin alırız..ama sevinmen gerek gölge, ;)  bak sayemizde konuya cevap atan olmuş oldu ..  :D
Vi VERİ VENİVERSUM VENUS VİCİ..