Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: MODERN ZAMANLARDA DEVRİM NEDİR?  (Okunma sayısı 3620 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 04, 2007, 12:01:12 öö
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Bahar günlerini geride bırakırken, siyasetle, ülke ve dünya gündemiyle pek ilgili olmayan; ne seçimlere ne de Almanya´daki G-8 görüşmelerine ve protestolara kafasını takmayan gençlik 68´lerden, 70´li yıllardan çok farklı olarak, devrim marşları değil daha soft, lolipop şarkılar söylüyor. Bunlar arasında en popüler olanlardan biri ise Nil Karaibrahimgil´in "Bu mudur?" şarkısı oldu. Karaibrahimgil şarkısında "Modern zamanlarda aşk / yorulmuş mudur? / bu mudur?" diye soruyor. Gündelik ilişkiler aşkı silip süpürürken Hazır Kart´ın "özgür kızı" (aslında kapitalizmin reklam endüstrisine hapsolmuş bir "köle kız" mı desek ona!?) gençlere soruyor: "Modern zamanlarda aşk / buharlaşıp uçmuş mudur? / bu mudur?" Umarsız ve duyarsız gençlik bu çerez şarkılarla hayatı tüketirken, bize hep örnek gösterilen, Batılılaşma yönlü arzularımızın cezp edici çekim merkezi olan Avrupa´nın gençliği başka bir yaşam tarzını ortaya koyuyor; Almanya´nın Rostock kentinde, G-8 zirvesinde bir araya gelen dünyanın egemenlerini, kapitalizmin ve ekolojik felaketlerin başaktörlerini protesto ediyor. Göstericilerin başında ise, her zaman olduğu gibi en uzlaşmaz ve devrimci çizgiyi temsil eden anarşistler gelmektedir.

"Bu mudur?" şarkısından yola çıkarak, biz de anarşistler olarak şu soruyu soralım: "Modern zamanlarda devrim nedir?", acaba şarkıdaki gibi "buharlaşıp uçmuş mudur?" yoksa "yorgun mudur?". Elbette bu sorunun, devrimin ne olduğu mevzusunun, kimsenin elinde hazır bir cevabı yoktur. Kesin olan bir şey varsa, o da devrimin hiç de buharlaşmış veya yorgun olmadığı, hala canlı ve dinamik bir şekilde devinmeye devam ettiğidir. Bugün her şeyden önce iktidar yapıları çok karmaşık ve iç içedir. İktidar kendini bir merkez ve yukarıdan aşağı uzanan bir piramit gibi değil, her tarafa yayılmış olan bir ağ olarak kurmaktadır. Michel Foucalt´nun iktidar teorisini dikkate aldığımızda, "tıpkı güç ilişkilerinin karmaşık ve yayılmış olması gibi, direnişin de çok merkezli ve muhtelif olması gerekir" (David West, Foucault´da Öznenin Jeneolojisi, Anarkotopya, 2007). Bugün anarşizmi kabaca devletin ortadan kaldırılması, devletsiz toplum ideali olarak görmek yeterli olmayacaktır. Anarşizm; sömürü, iktidar ve tahakkümün her biçimine karşı çok yönlü ve yıkıcı olduğu kadar yaratıcı ve yapıcı bir tarzda verilecek özgür, sınıfsız, sınırsız ve sömürüsüz bir dünya mücadelesinin adıdır. Bu mücadele kaçınılmaz olarak her anarşist bireyi ve grubu bir kararın eşiğine getirir: kapitalizme ve iktidarın tüm biçimlerine karşı "devrimci" bir duruş ve yaklaşımla mı mücadele edeceğiz; yoksa bazı ara "çözüm"lere, yani reformlara ikna mı olacağız. Bu konuda, her anarşistin farklı tercihi olacaktır. Bizim tercihimiz ve yanıtımız, "devrim"dir. Ernesto Che Guevara´nın sözleriyle: "Devrimin dışında başka bir hayat yoktur!" (Che Guevara, Sosyalizm ve İnsan, Yar Yayınları, Haziran 1990). Kapitalizm her yere yayılırken, sistem insanları kitle kültürü, eğlence endüstrisi, alkolizm ve uyuşturucularla esir alırken; biz özgürlüğün ve gerçek hayatın ancak devrim içinde yaşanabileceğini düşünüyoruz. Birkaç on yıllık hayatları boyunca insanlar birer esir gibi, sistemin rehineleri gibi yaşamak için gönüllü oluyorlar. Anarşistler olarak devrimi yaşamaya, ruhlarımızda ve bedenlerimizde, sokaklarda, kentlerde ve kırlarda; fabrikalarda, okullarda ve tüm griye boğulmuş binalarda yaşadığımız baskılara karşı koymaya, devrimin ta kendisi olmaya çağırıyoruz. Devrimci anarşizm bu temel noktada, devrimci yönelimiyle diğer ekollerden ayrışır. Devrim, sokaklarda, barikatlarda olduğu kadar; hayatın en mikro alanlarında da süren bir süreçtir. Devrimci anarşistler için, G-8´e karşı yapılan küresel direniş de, bir aile içinde patriyarkaya karşı verilen mücadele de çok önemli ve anlamlı, genel anarşist sürecin olmazsa olmaz bileşenleridir. Saldırı her yerdedir, öyleyse devrim de her yerde, her sosyal alanda, örgütlü olarak yaşanmalıdır.

Türkiye´de devrimci anarşistler, verilen mücadelenin bir Anarşist Cephe içinde sürdürülmesi gerektiğini, hareketin farklı bileşenlerinin cephe tarzında birbiriyle ilişkilenmesini ve merkezi olmayan bu cephenin özgürlük mücadelesi içinde genişletilmesini savunurlar. Özgürlük bizce toplumsaldır. "Tek bir bireyin gerçek hürriyeti, tüm herkesin kurtuluşunu ima eder; çünkü tüm insan topluluğunun doğal temeli olan dayanışma yasası sayesinde kendim gibi özgür olan insanlarla çepeçevre sarılmadıkça, ben kendim gerçekten özgür olamam, [özgür] hissedemem, bunu bilemem. Her birimizin köleliği benim köleliğimdir." (Mihail Bakunin, Hürriyette Dayanışma, Anarşist Bakış). Bakunin´in, bu görüşlerine katıldığımız için bizler toplumsal örgütlenme, dayanışma ve birlikteliğe inanıyoruz. Bireysel bir kurtuluş mümkün değildir!

Elbette devrim dediğimizde, neyi anladığımız, nasıl bir devrim hayal ettiğimiz sorulacaktır. Biz devrimden, "tarihsel yasa"ları, zorunlulukları, ilerlemeci bir tarih/toplum kurgusunu anlamıyoruz. "Devrim kısaca, şu amacı taşır: herkes için özgürlük, kolektif heyetlerin, birliklerin, komünlerin, illerin, bölgelerin ve ulusların olduğu denli bireylerin de özgürlüğü ve bu özgürlüğün federasyon tarafından karşılıklı garanti edilmesi." (Mihail Bakunin, Devrimci El Kitabı, çev: Süreyyya Evren, KARAŞIN Fotokopi-Betik 6, İstanbul, 1998). Devrimin özü budur, herkes için özgürlük ve bu özgürlüğün federatif bir toplum yapısıyla garanti edilmesi. Ama tabii ki, modern hayatın getirdiği karmaşıklaşma günümüz devrimini de karmaşık bir hale getirmektedir. Bugün öngördüğümüz federatif yapı, fabrikadaki bir işçiyi de, patriyarka ve ayrımcılık altında ezilen kadınları ve eşcinselleri de, ulus-devletin dışladığı azınlıkları da, yaşlıların iktidarının hayatlarını kararttığı gençleri de içerecek bir çoğulluk arz etmelidir. Anarşi, tekyönlü okumalarla ele alınırsa özgürlükçü doğasını kaybeder. Bizlerin hayalleri, en az toplumun bağrında, potansiyel olarak var olan kendiliğinden anarşi kadar renkli olmalı ve biz bu potansiyeli güçlendirmek ve genele yaymak, toplumsal bir devrim sürecinde kapitalizmi ve devleti, besledikleri tüm ayrımcılık, sömürü ve baskı biçimleriyle beraber ortadan kaldırmak için iradi olarak örgütlenmeliyiz. Kendiliğinden patlamalar ve ilkeleri, amaçları belirlenmemiş "örgütlenme"ler anarşist hareketin önünü açamayacaktır. İspanya´dan Rusya´ya, İtalya´dan Latin Amerika´ya kadar devrimci anarşistlerin yarattığı gelenek bugün Anarşist Cephe´nin kara bayrağı ile Türkiye´de de devam ediyor. Türkiye´de anarşizm bizle başlamadı ve bizle de bitmeyecek, bunu çok iyi biliyoruz. Bugün Anarşist Cephe, kendisinden önceki yerel anarşist deneyimleri de sahiplenmekte ve savunmaktadır. Gelecek anarşist kuşaklar ise muhtemelen birçok yönden bizleri aşacaktır. Biz sadece, bugünün sorunlarına bugünün yanıtlarını vermeye çalışıyoruz. Bizim ilkelerimiz, amaçlarımız ve beklentilerimiz açıktır:

—Anarşist Cephe, anarşist otonom ve bireylerin, devrimci gayelerle buluşacağı bir mücadele birliğidir.

—Cephe içinde, hiçbir birey, grup ya da kolektif diğerinden daha çok söz hakkına sahip değildir, hiyerarşi ve otorite yoktur.

—Anarşist Cephe, uluslararası kapitalizme ve devletlerin oluşturduğu iktidar ağına karşı toplumsal devrimi hedefler. Devlet, mülkiyet ve miras hakkı ortadan kaldırılmalıdır. Ekolojik yaşamı sarsan endüstri, insan ve doğaya zarar verdiği oranda aşılmalıdır.

—Modern yaşam bugün hepimizin dahil olduğu bir süreçtir. Sorunlar kadar kendisine karşı direniş araç ve yöntemlerini de sunmaktadır. Biz, modern toplumun sunduğu tüm olanaklarla, onları fetişleştirmeden, modern iktidara sonuna kadar uzlaşmaz bir yoldan direnmeyi hedefliyoruz.

—İşçilerin kapitalistlerle olan çelişkisi hala çok önemli bir çelişkidir. Fakat iki nokta atlanmamalıdır: Birincisi, artık işçi sınıfının yapısı ve koşulları çok değişmiştir. Bugün hizmet sektöründe sömürülen milyonlar var ki, onlar belki de fabrikalardaki işçilerden çok daha radikal bir sistem-karşıtı hareketin öznesi olabilirler. İkincisi, işçilerin mücadelesi tüm diğer çelişki ve mücadeleler üzerinde hiyerarşik bir yere konumlandırılmamalıdır.

—Bizler fabrikalarda da, gettolaşan semtlerde de, büyük kentlerde de, taşrada da sistemin karşısına aynı kararlılıkla çıkabilmeliyiz. Bizim cephemizde kadınların, gençlerin, dışlanan azınlıkların, kaçak siyah göçmenlerin, müzisyenlerin, öğretmenlerin, memurların, yoksul Kürt seyyar satıcıların, öğrencilerin, esnafların, travestilerin, seks işçilerinin, evsizlerin, kısacası sistemle çelişkisi olduğu düzeyde herkesin yan yana ve beraber durması doğal bir süreçtir.

Türkiye seçim gündemine kitlenmişken, laik-anti-laik, darbeci-demokrat cepheleşmesi yaşanırken, biz kendi seçimimizi çoktan yaptık: onların saflaşmalarında, onların gündemlerin halkın yararına en küçük bir kırıntı dahi bulunmamaktadır. Kurtuluş, özgürlük ve anarşi için halkın ve devrimin cephesini, Anarşist Cephe´yi örmeliyiz. Bizi kurtaracak olan kendi ellerimiz, kendi birliğimiz ve dayanışmamızdır. Anarşizmi bireysel bir kaçış veya nihilizm değil; iktidarın, sömürünün, otoritenin hiçbir biçimini içermeyen toplumsal ve örgütlü bir alternatif olarak görüyoruz. Buenaventura Durruti´nin şu sözlerini bir kez daha haykırıyoruz: "Burada, kalplerimizde yeni bir dünya taşıyoruz. Bu dünya her an büyüyor!"



 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
666 NEDİR?

Başlatan shemuel « 1 2 ... 14 15 » Inanc Uzerine

140 Yanıt
82136 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 08, 2009, 01:38:52 ös
Gönderen: Tebriz
9 Yanıt
7494 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 06, 2016, 02:19:09 ös
Gönderen: yazbenide
9 Yanıt
6272 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 05, 2009, 09:20:58 ös
Gönderen: farmason82
3 Yanıt
10251 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 12, 2009, 01:16:32 ös
Gönderen: zarathustra
Modern Simya

Başlatan kudüs prensi Simya - Alşimi

3 Yanıt
8687 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 15, 2011, 03:59:14 öö
Gönderen: AQUA
0 Yanıt
4546 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 30, 2010, 10:00:49 öö
Gönderen: ADAM
3 Yanıt
6058 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 10, 2010, 11:21:17 öö
Gönderen: alcyone
2 Yanıt
4571 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 11, 2010, 11:46:03 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3012 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 30, 2011, 12:03:14 ös
Gönderen: ozkann
0 Yanıt
2531 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 05, 2014, 05:07:28 ös
Gönderen: Don Corleone