Çölaşan: Efendim, sizin mason olduğunuzu duymuştum. Masonlar genelde kendilerini gizlerler. Gerçekten mason musunuz? Yoksa masonlukla hiç ilginiz yok mu?
Simavi: Eminciğim iyi ettin bu soruyu sormakla. Şekerim ben, 27 yaşında mason oldum. Türkiye'nin en genç masonuydum. 30 yaşında üstad, 31 yaşında İstanbul Büyük Locası Başkanı oldum ve 33 yaşıma kadar başkanlık yaptım. Sonra bir gün bizim bağlı olduğumuz İskoçya Büyük Locası'nın en büyük üstadı buraya geldi... Üst makama masonlukta obediyans denir. Bağlılığı, bağımlılığı ifade eden fransızca bir kelimedir bu. Bizim o en büyük üstat bir İngiliz... Meğerse benden de gençmiş! Adamla karşılaşınca bir tuhaf oldum. Ama ben masonlukta çok çalıştım çok şeyler öğrendim. Müthiş sabırlı bir insan oluşumun sebebi , tamamen mason oluşumdandır. Masonlara 'dinsiz' derler... Her işin başında onların olduğunu söylerler. bunlar gülünç iddialardır. Masonluk her dine saygı gösterir. Nitekim ramazanlarda bizim biraderlerin neredeyse dörtte üçü oruçlu olduğu için locadaki toplantıların saatini öne alırdık. Konuşmaları da uzatmamaya bakardık. Maksat toplantımız erken bitsin ki biraderler de aşağı salondaki iftar sofrasına yetişebilsin. Geçmişe baktığımızda da masonlar arasında padişahlar vardır, şeyhülislamlar vardır... İlk mason olacağın vakit insanı oraya gözü kapalı getirirler. Bazıları zanneder ki masonluğun şartı Allah'a ve dine inanmamaktır. Kendisine bu konuda soru sorulur. Cevap, 'Ben Allah' tanımıyorum, dine inanmıyorum' olursa bunlar hemen yine gözü kapalı olarak binadan çıkartılırlar. Bir daha da gelemezler. Allah'a inanmayan, dini tanımayan insan mason olamaz. Ama sadece kendi dinine değil, Allah'ın birliğine inanan, her dine saygı göstereceksin. Zaten müslümanlığın şartı da bu değil mi? Biz, her dine saygılıyızdır.
Çölaşan: Şimdi de devam ediyor mu masonluğunuz?
Simavi: Efendim masonluğum şöyle devam ediyor... 'Uyumamak' için aidatlarımı ödüyorum. Ödemediğim takdirde uykuya geçmiş olurum.
Çölaşan: Uykuya geçmek? Yani o zaman üyeliğiniz askıya mı alınıyor?
Simavi: Evet, askıya alınıyor. Masonlukta atılma diye bir şey yoktur. Ama beni masonluktan soğutan olaylardan biri, Demirel meselesi olmuştur. Süleyman Demirel masondu. Hem de üstadlığa kadar çıkmış bir masondu.
Çölaşan: Üstadlık nasıl oluyor?
Simavi: Girersin önce 'Çırak' olursun... Bir yıl sonra 'refik' olursun. Ondan bir yıl sonra 'üstad' olursun. Sonra da locanın 'üstad-ı muhterem'i olursun. Ben üçüncü senede üstad-ı muhterem, dördüncü sende İstanbul Locası Başkanı oldum. O sırada diyelim ki 2 bin 200 kadar mason vardı. İşte bunlardan 1800'ünün başı ben oldum. Çok inandığım bir şeydi masonluk. Çok zevk alırdım, çok da çalışırdım. Orada çok şeyler öğrendim. İlk kopmam Demirel'in AP Genel Başkanı olacağı zaman, mason olmadığını belirten bir belge istemesiyle başladı... Bu mektup kendisine verildi.
Çölaşan: Peki niçin veriliyor?
Simavi: Masonlukta bir adet vardır. 'Benim mason olmadığımı belirten bir belge verin' diyen insana o belge verilir. O sırada Ankara'da ikinci büyük üstat ya da mason tabiriyle 'kaymakam' Necdet Egeran'dı. Egeran, mobil Şirketi'nin ileri gelenlerinden... Bu belgeyi Demirel'e verince bizim masonlar ikiye ayrıldı. Çünkü her yerde olduğu gibi orada da CHP ve AP taraftarları vardı. Ben de maalesef AP tarafında kaldım.
Çölaşan: Niçin?
Simavi: Çünkü sevdiğim arkadaşlarım vardı o tarafta. Kaldım ama soğudum. Devam etmemeye başladım. Yoksa Demirel resmen masondur. Buna benzer bir belge olayı benimö de başıma geldi. Ben kendi locamın üstadı muhteremi iken locamda bir üstad vardı, şimdi ismini hatırlayamayacağım bir musevi arkadaş. Bir rum kızıyla evlenmeye kalkmıştı. Kızın ailesi de 'Biz masona kız vermeyiz' diye diretiyordu. Geldi çocuk benden rica etti, bir mektup istedi. Ben de altına kendisine mason olmadığı yolunda belge yazdım. Altına da bastım imzayı! Sonra bunlar evlendiler. Bana da gelip mason nikahı kıydırttılar.
Çölaşan: Az önce, bizde adettir, isteyene veririrz dediniz. Nitekim de vermişsiniz. O halde Demirel'e verilen belgeye niçin kızdınız?
Simavi: Ama şekerim birinin sebebi evlenmek için, öbürünün sebebi bütün Türkiye'ye kendisini mason değilmiş gibi tanıtmak için. Arada büyük fark var.
Çölaşan: Erol bey, siz burada mason olduğunuzu açıkça itiraf ettiniz. bundan sonra belge isteseniz de vermezler size.
Simavi: Allah korusun, ben politikaya atılacak olsam belge alabilirdim. Ama yoo alamazdım. Çünkü ben, İstanbul Vilayeti'nde tescilli, kayıtlı bir masonum. Böyle bir belge zaten alamazdım.
Çölaşan: Niçin alamazdınız?
Simavi: Maalesef mason kardeşlerimizin bazı korkak tarafları vardır. Mesela ben İstanbul Locası Başkanlığına seçimi kazanarak gelmiştim. Bir de altı yedi kişilik yönetim kurulum vardı. Mason Cemiyeti, Cemiyetler Kanunu'na tabidir adı da Türkiye Yükseltme Cemiyeti'dir. Doğal olarak vilayet makamına yöneticilerin isimleri bildirilir. Benden önce herkes korkarmış, ismini bildirmek istemezmiş. Onun için he zaman iki yönetim kurulu seçilirmiş. Birincisi, isimleri vilayetten gizli tutulan gerçek yönetim kurulu, öteki vilayete ismi bildirilen göstermelik yönetim kurulu. Bildirilen isimlerin hepsi 70 - 80 yaşlarında, hiç ilgisi olmayan kişiler olurdu. Onlar kendilerini feda edip isimlerini verirlermiş.
Çölaşan: Diğerleri, açığa çıkmamak için vermiyorlar öyle mi?
Simavi: Evet... Yahu ben buraya seçimle gelmişim. Ne demek gizlenmek? Başvuruda bulunacağımız zaman kalktım 'ben şakır şakır ismimi veririm ayıp bir iş yapmıyoruz ki' dedim... Etrafıma baktım 'aranızda vermek istemeyen var mı?' diye sordum. Biri çıktı gayet iyi mevkideydi. Sonra bakan falan da oldu. Şöyle durdu: 'Çok ayıp olur' dedi, bastı imzayı. Böylece biz vilayette tescilli mason olduk. Artık belge alsam da işe yaramaz!
Kaynak: Dünya'da ve Türkiye'de Masonluk ve Masonlar / İlhami Soysal / 6.Basım / Sayfa: XXVII - XXX
Diyaloglarla ilgili tespit ettiğim bir kaç yanlışı dile getirmek isterim.
1) 'Geçmişe baktığımızda da masonlar arasında padişahlar vardır' cümlesi yanlıştır. 1 tane mason padişah vardır, O da V.Murat'tır. Onun dışında şehzadelerden mason olanlar olmuştur.
2) Masonluktan çıkmak ve atılmak yoktur denmiş. Ancak bu yanlıştır. Belirli bir zaman geçiren kişi, birey olarak mason olmuş olabilir. Yani o ışıktan faydalanmış, masonluğu hissederek yaşamış olabilir. Ancak dernek kurallarını ihlal ettiği zaman, masonluktan atılabilir. Veya kendi arzusuyla çıkabilir.
3) ''Mason olmadığına dair'' belge diye bir şeyin verilmesinin söz konusu olmadığını düşünüyorum. Yanlış ise düzeltilmesini rica ederim.
4) Masonluğun ilk kurallarından birisi, hiç bir mason bir diğer kardeşinin, rızası olmadan mason olduğunu açıklayamaz. Eğer öldüyse de ailesinden böyle bir izin alınması gerekir. Süleyman Demirel ısrarla mason olmadığını söylemiştir. Eğer mason ise de bunu açıklamaya rızası olmadığı aşikardır. Fakat sayın Simavi, Demirel'in masonluğunu ısrarla söyleyerek, açıkça bir kuralı ihlal etmiş oluyor.
Benim tespit ettiklerim bunlar. Yanlışım varsa affola. Sizin de tespit ettiğiniz yanlışlar varsa, bilelim ve düzeltelim.
Saygılar...