Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Bir Tapınak Yapıldı - 28  (Okunma sayısı 2380 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 26, 2010, 03:40:37 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Bir gün Kral Süleyman, çalışma odasında Yoapert’e tapınağın yapımına ilişkin özel olarak bildiklerini ve aklına gelenleri yazdırıyordu.

«Bunları mutlaka yazmalı, Yohaben.» demişti. «Yazmalı ki, ben ölünce benden sonra kral olacaklar da bu tapınağın nasıl yapılmış olduğunu iyice öğrensin ve aralarında hiçbir ayırım gütmeksizin tüm insanlar için yaptırdığımız bu tapınağın sadece bir yapı olmakla kalmayıp tarih boyunca sürdürülmüş ama bir türlü ulaşılamamış bir insanlık ülküsünün gerçekleşmesine hizmet ettiğini de kavrasın.»

Tam tapınakta “kutsalların kutsalı” olarak da anılan iç bölmenin yapımına ilişkin bilgileri yazdırırken, birden durup biraz düşündü. «Biliyorum ki hayli zamandan beri oraya girilmiyor, dokunulmuyor. Ancak geçenlerde Adoniram bana artık o bölmeyi de olması gerektiği bitirmek üzere çalışmaya geçmemiz gerektiğini söylemişti. Sen şimdi elindekini bırakıp hemen git, Adoniram’ı bulup getir. Şu konuyu bir görüşelim. Yazmış oldukların öylece kalsın. Sonra bitiririz.» dedi.

Adoniram zaten her gün Süleyman’ı görmeye gelir, neler yapıldığını anlatırdı. Kaldı ki, Süleyman onu çağırtmak istediğinde bu iş için kullanacağı bir sürü haberci vardı. Yoapert neden doğrudan kendisinin gidip çağırmasını istediğini anlayamamıştı. Üzerinde durmadı. “Birisini göndersem olmaz mı?” diye sormadı da. Sorsa, terslenebilirdi. O kraldı. Ne isterse yapardı. Buyruğuna uyulur, nasıl isterse öyle yerine getirilirdi. Belki o an aklına her ne gelmişse unutmayıp bir an önce çözümlemeyi öngörürken Yoapert’in de konunun içinde olmasını uygun bulmuştu; kim bilir!

Kralı selâmlayarak yanından ayrıldı. Kaldığı odaya gidip üstünü değiştirdi. Madalyonunu da taktı. Şantiyeye böyle gitmenin daha uygun olacağını düşünmüştü. Tek bir tasası vardı: Adoniram’ı bulamadan dönecek olursa, azar işitebilirdi; Süleyman’ın sağı solu belli olmazdı çünkü.

Şansı yaver gitti. Adoniram’ı çabuk buldu.

Onu çağırmak üzere Süleyman’ın Yoapert’i göndermiş olmasına Adoniram da şaşırdı. Hemen işini gücünü bıraktı. Birlikte sarayın yolunu tuttular.

Kralın çalışma odasına girer girmez Süleyman hemen konuyu açtı. «Adoniram, seni “kutsalların kutsalı” bölmesinin bitirilmesi işini görüşmek için çağırttım.» dedi. «Bu iş nasıl yapılmalı?... Bir önerin var mı?»

Adoniram oraya herkesin sokulmasının sakıncalı olabileceğini, biraz daha uzun zaman alsa ve zahmetli olsa bile dört usta ile birlikte kendisinin bu işi bitirebileceğini belirtti.

Süleyman «Kimleri almayı öngörürsün?» diye sorunca, «Az da olsa taş işleme işimiz var. Bunun için Selek’i alalım. Ahşap işler için güvenilir tek kişi elbette Stolkin’dir.» dedi. Sonra Yoapert’e şöyle bir göz atarak «Yoapert maden işleme çalışmalarımızı yürütür. Öyle değil mi?» diye ekledi.

Yoapert itiraz etme gereğini duydu. «Fakat bilirsiniz ben maden işlemede yeterince hünerli değilim. Çıkaracağım iş hiç de iyi olmayabilir. Belki…»
Adoniram onun sözünü kesti. «Biliyorum, zaten onun için benimle birlikte beş kişi olmasını istedim. Sen kaba işleri yaparsın. İnce işlemeler için Gareb’i de alırsak ekip tamamlanır.» dedi.

Süleyman «Bakıyorum da tümünü senin o altı usta arasından seçtin.» diye takılır gibi bir söz edince, Adoniram «Öyle olması daha doğru değil mi?... Buyrulursa değişebilir. Hem özellikle Yoapert’e burada gereksinme olduğuna göre, o kalabilir.» deyince ise, «Hayır!... O iş onun burada yaptıklarından çok daha önemli. Yazılar bekleyebilir. Hem gerekirse çağırırız. Üstelik Yohaben hem buradaki işini hem tapınaktaki çalışmalarını bir arada yürütebilir.» deyip, ona bakarak «Değil mi?» diye sorunca, Yoapert hiç de alçak gönüllülük gösterisine girişmeden, «Buyurduğunuz gibidir.» diye yanıtladı.

İç bölmenin yapımının kimler tarafından bitirileceği böylece belirlenmişti. Adoniram ile Yoapert kralı selâmlayarak birlikte yanından ayrıldılar.

Dışarı çıkar çıkmaz Adoniram Yoapert’in koluna girip «Biliyorum. Sus. Hiçbir şey söyleme.» diyerek onu tenhaya sürükledi. Hiç kimsenin ikisini duymayacağına emin oldukları bir yere vardıklarında fısıldadı: «Benim o iç bölmenin bitirilmesiyle bağlantılı düşündüklerim var. Sen bakma içeride öyle dediğime… Taş örme işi yapacağını söylesem, kuşku uyandıracaktım. Bereket ben Selek’ten söz edince sen de olmadık bir lâf edip açık vermedin. Zaten o epeydir çalışıyor, hazırlık yapıyor.» dedi. Sonra da güldü. «İyisi mi, madem sen bugün ulaklık etmeye alışmıştın, şimdi çık, ötekileri teker teker bul. Hepiniz yarın günün başında tapınakta hazır olun. Yapacaklarımızı orada görüşelim.»

Yoapert hiçbir şey demedi. Adoniram’ın ne düşündüğünü de sormadı. Nasıl olsa anlatırdı.

Nitekim ertesi gün tapınakta bir araya geldiklerinde Adoniram ne yapmak istediğini anlatmaya geçmeden önce yapacaklarının gerekçesini açıkladı.

«Bu tapınağın yapımında her branştan tüm usta, kalfa ve çırakların emeği var. İstiyorum ki onların anısı da tapınağın en önemli yeri olan şu iç bölmeye simgesel bir biçimde yansıtılmış olsun. Bilmem siz de bu düşünceme katılır mısınız?»

Hiç kimseden ses çıkmayınca, tasarısını anlattı.

«Bakın, şu arka yana bir merdiven yapacağız. Yedi basamaklı olacak. Aslında hiçbir yere çıkan bir merdiven değil, sadece bir simge. Selek, senin o hazırlamakta olduğun taşlar var ya hani benim dediğim, işte onları buraya getireceksin. Bu bakımdan en ağır iş senin üstüne düşüyor. Hamallar onları en çok iç avlunun kapısına kadar taşıyabilir; sonrası senin. Bizden de eli boş olan yardım eder. Yoapert onlarla merdiveni örecek. Bu arada hem Gareb, hem Stolkin kendi üstlerine düşen çalışmaları yapacaklar. Merdivenimizin basamaklarına kendi iş aletlerimizin örneklerini yerleştireceğiz. Birer gönye, şakûl, levye, pergel, düzeç ve mala. Bunları Gareb hazırlayacak. En üstüne de Stolkin’in yapacağı çizim tahtasını oturtacağız. Bunu orada belki pek az kimse görecektir. Görenlerden kimilerinin dikkatini çekmeyecektir. Ancak her kimin dikkatini çekerse, o da buraya konmuş olan bu simgeyle ne demek istediğimizi anlayacaktır.»

Selek, «Çok güzel bir düşünce ama kendi branşım açısından bir de çekiç ile keski yerleştirseydik derdim.» diye bir öneride bulundu.

Adoniram ona dönerek, «Doğru söylersin ama o zaman merdiveni daha yüksek yapmak gerekir ki, bu işimize gelmez.» dedi, «Seni anlıyorum. Fakat o zaman ötekilerden birini çıkarmak gerekir. O da olmaz. Bir öncelik düşünmek gerek. Hem düşünsene, Stolkin de kendi kullandığı aletleri, testeresini, rendesini yerleştirmek dileğinde bulunabilir. Ya Gareb!... Onunkilerden hiçbirini kullanmak olanağımız yok.»

Gareb, «Bizim işimizde en önemli işlem aslında işlenen madenin tartısıdır.» dedi. Ben şöyle yan tarafa bir köşeciğe bunu temsil etmek üzere bir de el terzisi asıveririm, olur biter. Siz hiç dert etmeyin.»

İşe giriştiler.

İşini ilk bitiren Stolkin oldu. Onun boş boş oturduğunu gören Adoniram, «Hani bir de şöyle ince uzun çıtalar kessen. Sonra onlardan üç eş kenar üçgen oluştursan. Öyle ki, simetrik olarak birbirlerinin içinden geçirsen ve ortaya güzel bir simge çıksa nasıl olur?»

«Peki, yaparım ama ne işe yarayacak bu?»

«Arka duvarın üstüne takarız. Güzel bir dekorasyon oluşturur.»

«Ne anlama gelecek?»

«Her şeyin ille de bir anlama mı gelmesi gerek? Bir anlam taşıyacaksa, gören onu anlamlandırır.»

«Peki ama Kral Davut’un kalkanı iki üçgenden oluşmuyor muydu?»

«Evet ama biz oraya onu yerleştirmeyeceğiz ki. Onu yerleştirirsek hemen belli bir anlama çekilir ve burasının İsrailoğullarının Yahuda kavmiyle bağlantısının kurulmasına hatta onların olduğu gibi bir anlam çıkarılmasına kalkışılır. Oysa biliyorsunuz Kral Süleyman o uyuşmazlıkları gidermek istiyor. Dokuz kollu bir yıldıza benzer üç üçgenden oluşursa, böyle olası bir kaygı ortaya çıkmaz.

Gareb, «İzninizle o zaman benim de bir önerim olacak dedi. «Hiram ustamızın girişteki iki sütun için kullanmış olduğu şu terimler var ya hani “Boaz” ve “Yakin”. Ben onların karşılığında altından birer harf yapayım “bet” ve “yod”. Onları da uygun bir yere takalım. Kimileri böylece bunların Benjamin ve Yahuda anlamına geleceğini sanacaktır ama bize göre Hiram ustamızın anısıdır. Ne dersiniz?»

Adoniram biraz düşündü. Sonra «Hem olur hem olmaz.» dedi.

«Olurunu anladım. Olmazı neden?»

«Öyle yaparsak bana sanki bir şeyi eksik bırakırmışız gibi geliyor.»

Yoapert lâfa karıştı. «Onların üstüne, ortaya her şeyin başlangıcını yansıtmak üzere bir de belirgin biçimde “alef” harfi yerleştirsek nasıl olur?»

«Yoapert, biliyor musun, sen çok iyi bir mimar olabilirsin.» dedi Adoniram, «Şahane bir düşünce bu. Durup dururken, birdenbire bunu nasıl ürettiğini bilemem ama şahane. Öyle yapalım.»

Bu konuşmalar sırasında Selek ile Stolkin lâfa hiç karışmamış, sadece dinliyorlardı. Adoniram onların Yoapert hakkında söylediklerinden ötürü biraz kırılmış hatta belki de gücenmiş olabileceklerini düşündü. Öyle olmasa bile, olabileceğini de düşünüp, gönüllerini almaya girişti. «Sakın bir yanlış anlama olmasın.» dedi, «Her biriniz bu ulu tapınağın yapımında olağanüstü çaba gösterdiniz ve başkalarının öyle kolay kolay yapamayacağı işleri başardınız. Hepiniz de iyi birer mimar olabilirsiniz.»

Stolkin dudaklarını büktü.

Bu Adoniram’ın gözünden kaçmamıştı.

«Neden öyle yaptın ki?»

«Yalnızca çalışmakla, üretmekle olabileceğini sanmam.» diye yanıtladı Stolkin, «Bunun için ayrıca bir özel eğitimden geçmemiz de gerekir.»

«Haklısın.» dedi Adoniram, «Bakın, ben dördünüz için bir de özel eğitim programı düzenleyeceğim. Zaten ne zamandır böyle bir işe girişmek istiyordum ama size söylememiştim. Madem bugün gündeme geldi; bunu hemen düşünceden eyleme geçirelim. Buradaki işimizi bitirir bitirmez ona da zaman ayırıp başlayalım.»


« Son Düzenleme: Aralık 09, 2010, 02:30:04 ös Gönderen: dogudan »
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
3 Yanıt
5968 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 22, 2017, 11:53:28 ös
Gönderen: Tık-Tik-Tak
0 Yanıt
2863 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 01, 2010, 10:31:32 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3319 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 02, 2010, 05:25:21 ös
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
2670 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 03, 2010, 12:40:35 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2399 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 04, 2010, 06:31:13 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2477 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 06, 2010, 12:03:30 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2350 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 07, 2010, 03:31:59 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2491 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 08, 2010, 06:09:00 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2461 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 09, 2010, 06:33:54 ös
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
3586 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 21, 2012, 03:17:13 ös
Gönderen: ADAM