Masonlar.org - Harici Forumu

Diger => Guncel Konular => Konuyu başlatan: Risus - Nisan 18, 2017, 01:35:02 öö

Başlık: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: Risus - Nisan 18, 2017, 01:35:02 öö
Değişim !

Sandığınız gibi hızlı olmayacak...

Çok yavaş ve emin adımlarla ilerleyecekler.

Bugünden 5 yıl sonra bu yazımı tekrar paylaştığımda ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız...

*

Geçen sene bağdat caddesinde 40 derece sıcakta kot giyen kızlar gördüm ben.

Kimse şimdi sokakta short giyen kızlara ahlak polisiyle gelmeyecek elbet.

Ama bundan 5 sene sonra emin olun siz kendiniz short giymek istemeyeceksiniz.

"Ben zaten çok rahat etmiyordum shortla" diyeceksiniz...

*

Alkol yasaklanmayacak.

Vergilerle, kanunlarla erişimi kısıtlanacak...

Bugün saat 10 olan yasak, zamanla git gide geriye gidecek...

Barlar kapatılmayacak, yavaş yavaş kendi kendilerine batmaları sağlanacak.

Bundan 5 sene sonra emin olun, öyle bir alışmış olacaksınız ki, "ben zaten çok içmezdim" diyeceksiniz...

*

Bugün 1 liranın üzerinde Atatürk resmi yok.

Zamanla 5 liranın, 20 liranın, 100 liranın üzerinden silecekler.

Evinizde duran Atatürk resmini kimse kaldırmayacak, ama çocuklarınız onla büyümeyecek...

Derslerden, dersliklerden, devlet kurumlarından zamanla kaldıracaklar...

Bugün benim diyen en büyük Kemalist bile, "Atatürk de zaten böyle isterdi" diyecek...

*

Eğitimi kendilerince uyarlayacaklar.

Çok yavaş hareket edecekler.

Sindireceksiniz.

Çocuklarınızı bilimden ve Atatürk'ten uzaklaştırdıklarından haberiniz bile olmayacak.

Sizi yaşama bağlayan içgüdülerinizle hareket edip, "aslında o kadar da kötü değil" diyeceksiniz...

*

Hukuk zaten kalmayacak.

Karşı gelenlere ne olacağı malum...

Susacaksınız, görmezden geleceksiniz.

Herşeye alışacaksınız.

Yavaş yavaş...

*

Yaşam tarzlarınıza sert müdahalelerle gelmeyecekler.

Siz sanki hep böyle yaşarmışsınız gibi,
kabul etmenizi bekleyecekler.

Ve siz, eski yaşantınızı hatırlamayacaksınız bile...

*

Korkmayın,

Bu geçiş tatlı olacak.

Farkına bile varmayacaksınız...

*

Zaman zaman evinizin duvarında asılı, o güzel gözlü adamın resmine rastladığınızda, istemeden de olsa, gözlerinizi kaçıracaksınız.

Hoşçakal Cumhuriyet...

~ Selim Sabah
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: NOSAM33 - Nisan 18, 2017, 02:09:20 öö
Atı alan üsküdarı geçti ...
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: NOSAM33 - Nisan 18, 2017, 02:12:18 öö
YSK'ye tepkiler çığ gibi büyüyor, yurttaşlar sokakta: Çok sayıda gözaltı var
Çok sayıda ihlalin yaşandığı ve YSK'nin skandal kararının damga vurduğu referandum sonuçlarına tepki gösteren yurttaşlar ülkenin pek çok yerinde sokağa çıktı. İzmir,Antalya ve Eskişehir'deki eylemlerde toplam 31 kişi gözaltına alındı.

Alıntı : Cumhuriyet Gazetesi
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: karahan - Nisan 18, 2017, 02:24:49 öö
insanlarin hayal kurikliklarini anlamak kolayda abartilari anlamlandirmak bak o zor iste.

Dunden beri gorduklerim ,isittiklerim ve okuduklarimdan sonra demokrasiye klan inancim iyice azaldi.
Bunu bu forumdada gormek sasirtmadi beni.
Selim sabah i  yazisi bir uyku halinde kaleme almis galiba.
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: Tık-Tik-Tak - Nisan 18, 2017, 02:25:21 öö
4000 küsür yıllık tarihimizde ilk kez halkımız kendi oyu ile bir devrim yaptı; tepkilere bakıldığında galiba onuda yanlış yaptı...
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: Risus - Nisan 18, 2017, 02:52:36 öö
Kanun çıkartma, kanun değiştirme ve kanun hakkında karar verme merci olmayan YSK, keyfe keder 198 sayılı kanunu çiğnemiş, ve 2 milyon civarı geçerliliği olmayan oyu geçerli saymıştır. Hem de bunu referandum başlayıp, %20 sandık açıldıktan sonra yapmıştır. Referandum sonucunda evet ile hayır arasındaki fark ortadadır. Ne yazık ki halkın devrimi olmadı.

Saygılarımla
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: karahan - Nisan 18, 2017, 02:56:01 öö
sanirim bikgi eksigi var.
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: Tık-Tik-Tak - Nisan 18, 2017, 03:04:03 öö
Kanun çıkartma, kanun değiştirme ve kanun hakkında karar verme merci olmayan YSK, keyfe keder 198 sayılı kanunu çiğnemiş, ve 2 milyon civarı geçerliliği olmayan oyu geçerli saymıştır. Hem de bunu referandum başlayıp, %20 sandık açıldıktan sonra yapmıştır. Referandum sonucunda evet ile hayır arasındaki fark ortadadır. Ne yazık ki halkın devrimi olmadı.

Saygılarımla

Sandık görevlilerinin hatası halkın oyunu geçersiz kılamaz...
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: Risus - Nisan 18, 2017, 03:15:14 öö
Kanun çıkartma, kanun değiştirme ve kanun hakkında karar verme merci olmayan YSK, keyfe keder 198 sayılı kanunu çiğnemiş, ve 2 milyon civarı geçerliliği olmayan oyu geçerli saymıştır. Hem de bunu referandum başlayıp, %20 sandık açıldıktan sonra yapmıştır. Referandum sonucunda evet ile hayır arasındaki fark ortadadır. Ne yazık ki halkın devrimi olmadı.

Saygılarımla

Sandık görevlilerinin hatası halkın oyunu geçersiz kılamaz...

Sonuna kadar katılıyorum! 1 vatandaşımızın oyu dahi kıymetlidir. Bu yüzden seçimler ertelenip, yeniden, daha tedbirli ve kontrollü bir seçim yapılabilirdi. Burada birbirimizi kandırmanın gereği yok. Sonuç diğer tarafın zaferiyle sonuçlansaydı, tıpkı 2010 yılında olduğu gibi seçim yenileme kararı alınırdı hem de  bunun için değil 2 milyon 1 mühürsüz oy yeterdi.

Sonucun ne çıktığı önemli değil. Bu halk, bu millet neyi tercih ederse o çıkmalı ancak hukuka ve adalete uygun olmalı. Daha önceki seçimlerde de çeşitli manipülasyon ve seçim şikayetleri oldu ancak her şey hukuka uygun olduğundan kimse ayaklanmadı. Burada mesele sonucun evet çıkması değil. Mesele; adalet ve bağımsızlık naraları atarken, adalet yolundaki ilk adımı hukuksuzca atmak.

Referandumda çıkan sonuç şahsi kanaatimce milletimizin değil YSK'nın tercihidir. Ne diyelim. Tam bağımsız yargı, adil Türkiye için hayırlı uğurlu olsun.

Saygılarımla
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: Tık-Tik-Tak - Nisan 18, 2017, 03:47:46 öö
Kanun çıkartma, kanun değiştirme ve kanun hakkında karar verme merci olmayan YSK, keyfe keder 198 sayılı kanunu çiğnemiş, ve 2 milyon civarı geçerliliği olmayan oyu geçerli saymıştır. Hem de bunu referandum başlayıp, %20 sandık açıldıktan sonra yapmıştır. Referandum sonucunda evet ile hayır arasındaki fark ortadadır. Ne yazık ki halkın devrimi olmadı.

Saygılarımla

Sandık görevlilerinin hatası halkın oyunu geçersiz kılamaz...

Sonuna kadar katılıyorum! 1 vatandaşımızın oyu dahi kıymetlidir. Bu yüzden seçimler ertelenip, yeniden, daha tedbirli ve kontrollü bir seçim yapılabilirdi. Burada birbirimizi kandırmanın gereği yok. Sonuç diğer tarafın zaferiyle sonuçlansaydı, tıpkı 2010 yılında olduğu gibi seçim yenileme kararı alınırdı hem de  bunun için değil 2 milyon 1 mühürsüz oy yeterdi.

Sonucun ne çıktığı önemli değil. Bu halk, bu millet neyi tercih ederse o çıkmalı ancak hukuka ve adalete uygun olmalı. Daha önceki seçimlerde de çeşitli manipülasyon ve seçim şikayetleri oldu ancak her şey hukuka uygun olduğundan kimse ayaklanmadı. Burada mesele sonucun evet çıkması değil. Mesele; adalet ve bağımsızlık naraları atarken, adalet yolundaki ilk adımı hukuksuzca atmak.

Referandumda çıkan sonuç şahsi kanaatimce milletimizin değil YSK'nın tercihidir. Ne diyelim. Tam bağımsız yargı, adil Türkiye için hayırlı uğurlu olsun.

Saygılarımla

Geleceği zaten hep beraber göreceğiz.Her durumda, iki tarafta eşit oranda oy aldı sayılır.birini yermek ve ya övmek sadece taraf tutmak olur.Dediğinizde haklısınız; eğer diğer tarafta aynı mevzu olsaydı işin rengini değiştirirlerdi.Sonuç: İki tarafında artık çekişmek ve sürekli halkı kandırmak yerine,hizmet ve yenilikleri ile  rekabet edererek oy almayı öğrenmesi gerek.Gerekli emek harcandığında, hepsinin ilerki seçimlerde başa geçmeye hakkı var.

Bu durumlarda halk birbirine düşmez.Onlar kendilerini gösterir, bizler seceriz.Kısaca: Seçilmeyenin suçu secenlerde değil,seçilebilme kabiliyeti olmayanlardadır.

Saygılar
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: Tij - Nisan 18, 2017, 09:15:36 ös
Bir arkadasin bir cümlesini görünce aklima Büyük Usta Aziz Nesin geldi.

DUR BAKALIM NE OLACAK
Boğaziçi"nin Karadeniz Boğazına yakın Anadolu yakasında, deniz kıyısı üstünde bir çayevi... O çay evinin hemen bütün müşterileri, hep o semtin insanları olduklarından ve oraya sık sık geldiklerinden birbirlerini tanırlar. Çoğu da emeklidir. Emekli olunca konuşmaları doğal olarak geçim sıkıntısı, pahalılık, sürekli zamlar vb konular üstüne oluyor.
 O sabah da yine her zamanki gibi önce ev dertlerinden başlayıp ülkenin sorunlarından konuşmaya geçtiler. Hükümet enflasyonu yüzde otuzda tutacağına söz vermişti, oysa yüzde sekseni buldu. Yüzde seksen, ha? Peki ne olacak? Almanya ya, Fransa"ya, İsveç"e işçi gönderdik, yine yetmedi; ta Arabistan"lara, Avustralya"lara işçi gönderdik, yine yetmedi. Şimdi de Sovyetler Birliğine işçi gönderilecekmiş. Gitmeye istekli işçiler öyle yığılmışlar ki, sıra kapmak için birbirlerini ezmişler. Allah Allah!... Yahu, komünist Rusya ya bile işçi gönderecekler ha? Paranın komünisti, faşisti, dini imanı olur mu arkadaş, para paradır, gelsin de nereden gelirse gelsin. Ben komünistin parasını alıp cami yaptırdıktan, kuran kursu açtıktan sonra bir günahı yok ki... Üstelik sevabı bile var.
 Peki bunun sonu nereye varacak birader? Allah sonumuzu hayır eylesin!
Efendim, memleketin bütün gelirleri, aldığımız dış borçların yıllık faizini ödemeye bile yetmiyormuş. Deme yahu... Amerika"dan aldığımız borçlarla, salt eski borçların faizini bile zor ödüyormuşuz. Allah Allah... Bu gidişin sonu nereye varır dostum?
Ayemef diye uluslararası bir kuruluş var ya hani... Evet, işte o uluslar arası para fonu mu ne... Uluslararası demek, ne demek?
Amerika demek... İşte bizim kendi memleketimizde nereye ne yapacağımıza, neyi nasıl yapacağımıza, neyin nasıl yapılacağına, fabrikamıza, yolumuza, her şeyimize, her şeyimize o karar verirmiş... Yok yahu... Bak bunu bilmiyordum... Peki, böyle giderse ne olur...
Her gün, her akşam hep bu konular konuşulur... Her konuşmada aynı sözlerle şaşarlar! Yok yahu!... Allah Allah!...
 Çayevindeki emekliler birbirlerine hep yanıtsız kalacak aynı soruyu sorarlar:
 -Peki, ne olacak böyle? Bekleyelim görelim. Bakalım, ne olacak?
 -Bunun sonu nereye varır böyle? Hep merak ediyoruz. Dur bakalım, ne olacak?
O sabah yine hiç bıkıp usanmadan aynı konular konuşuldu ve çayevindeki herkes birbirine "Dur bakalım, ne olacak?" dedi.
Gün görmüş, dönem geçirmiş, eski Tophane Askeri Sanayi Mektebi"nden yetmişe, yetmişini çok aşkın bir eski işçi emeklisi,
-Dur bakalım, ne olacak deyip duruyorsunuz da, bana bir akrabamızın başına gelenleri anımsattınız.. dedi.
Başlar ona yöneldi. Akrabasının başına geleni merakla sordular. Bu ilgiyi bekleyen işçi emeklisi de olayı şöyle anlattı.
Hani hükümetimiz darda kalıp dünya cenneti Boğaziçi"nin en güzel tepelerini, korularını, yerlerini, petrol zengini Araplara satıyordu ya... İşte o sıra bir Arap zengini çıktı ortaya, Şeyh mi Prens mi, yoksa hepsi birden mi, öyle bir şey. Adı Ebul-Fatık El-Mışki. Boğaziçi"nin seyrine doyum olmaz tepelerden birini satın almış. Oraya artık köşk mü, konak mı, saray mı, işte öyle bir şey yaptıracak. Derken bu Ebul Fatık, bir Türk kızıyla evlenme sevdasına düşmüş. Hangi Türk kızı olduğu belli değil, yeter ki Türk kızı olsun... Elbet Arap ölçülerinde güzel de olacak.
Ebul-Fatık için satın alacağı tepeyi arayıp bulan komisyoncular, bu kez de ona kız aramaya başlamışlar. Ebul-Fatık"ın aradığı kızda aradığı koşullar var: Genç olacak, kız oğlan kız eline erkek eli değmemiş olacak ve gayette saf olacak. Bu zamanda İstanbul"da böyle kız bulmak kolay mı? Ebul-Fatık da zaman da para da çok, ille de aradığını bulacak. Aracılar, ısmarlanan kızı araya dursunlar, Ebul-Fatık da bir yandan çat pat Türkçe öğreniyor ki, evleneceği kızla "yat, kalk, uzan, dön" falan filan gibi kendisine gerekli olan bir kaç söz konuşabilsin.
Ebul-Fatık"a çok kız göstermişler. Arap hinoğluhin, öyle her kızı da beğenmiyor. Süt beyaz tenli, lahmacun bedenli, kalçaları enli bir lokum olacak. Sonunda bulunan kızlardan birini çok beğenmiş. İşte biz Ebul-Fatık"ı bu ilişkiyle tanıdık. Çünkü, Ebul-Fatık"ın ayılıp bayılarak beğendiği kız, bizim hanımın uzak bir akrabasının kızı... Kız tam da Ebul-Fatık"ın istediği gibi, on yedi yaşında, kuran kursunda yetişmiş, akça pakça, yandan çarklı kalçalar... Saflığına gelince, aptaldan bir parmak yukarıda saf... Ebul Fatık"ı da bir görseniz, korkudan dudağınız uçuklar. Kızın babasından yaşlı. İnsan kılığındaki bu çirkinlik anıtını gören biri öyle şaşmış ki, iki elini gökyüzüne kaldırıp "Hey kurban olduğum Allah, sen nelere kadir değilsin.." diye şaşkınlığını belirtmiş. Üstelik memleketinde üç mü, beş mi - kesin sayısı saptanamadı- karısı olduğundan bu kızı hükümet nikahıyla değil, imam nikahıyla alacak. Her neyse efendim, bu Ebul-Fatık, kızla evlendi.
Saf kız, çok yoksul bir ailenin çocuğu olduğundan, evlenip de o lükse, o görkeme kavuşunca çok mutlu oldu. Kocasının adı Ebul Fatık el-Mışkı çok uzun olduğundan, kızın ailesi ana kısaca Fıtık amca diyor. Hem de Fatık Bey deyince, Arabın adı azbuçuk Türkçeleşmiş oluyor. Kızın kendinden altı yaş küçük bir oğlan kardeşi var, kızın tersine cin mi cin. O, Fatık Amca diyemediğinden Fıtık Amca demeye başladı. Fıtık Amca aşağı, Fıtık Amca yukarı...
Biz de hanımla iki kez evlerine gittik. Boğazın tepesindeki o köşk yapılana dek, Nişantaşı"nda lüks daire satın almış, daireyi de kızın üstüne yapmış. Biz Fıtık Amca"yı orada tanıdık.
Gel zaman git zaman... Bundan sonra olanları bana hanım anlattı. O da, Fıtık amcanın genç karısından duymuş. Çünkü kadın olup biteni her önüne gelene anlatıyormuş.
Fıtık Amcanın güzel ve küçük karısı sokakta hep çarşafla geziyor. Fıtık Amca çok kıskanç olduğundan, gencecik karısının kadın akrabalarıyla bile sık görüşmesini istemiyor. İyi ama, Fıtık Amcanın evde olmadığı zamanlar kızın canı sıkılıyor. Kıskanç Amca, bir yandan da karısını eve hapseden koca izlenimi vermek istemiyor çevresine. Karısına güvenen bir koca görünümünde... İşte bu yüzden, kendisinin evde bulunmayacağı iki gün karısına alışveriş için, çok uzaklara gitmemek koşuluyla, sokağa çıkabileceğini söylüyor. Genç kadın buna çok seviniyor, ama sokakta ne yapsın tek başına? Sinemaya gidip gidemeyeceğini soruyor. Fıtık Amca uzun uzun düşünüyor. Karar vermek kolay değil. Gitme dese, karısına baskı yapmış olacak. Git demeye de içi elvermiyor. Birlikte gitmeleri hiç uygun değil. Sonun da şöyle diyor:
-Avet... Müsade var... Velakin avvalden ben görecek, bilahara sen...
Fıtık Amca, o dolaylardaki sinamalarda oynanan bütün flimleri seyredip "Hazreti Ömer"in Adaleti" adlı yerli filimi görebileceğini söylüyor. Necmiye... Genç kadının adı. Gidiyor sinemaya... Fıtık Amcanın içi pırpır... Ertesi akşam eve dönüyor. Oh, şükür Necmiye evde.
-Necmiyaa?
 -Efendim.
 -Ne yaptın ben yokken?
Necmiye yanayakıla anlatmaya girişiyor!
 -Ah,sorma...
Nasıl sormasın, meraktan çatlıyor.
-Ne oldu Necmiya?
--Öyle bir şey geldi ki başıma, şaştım şaştım kaldım.
 -Ne geldi başına?
Necmiya saf saf anlatıyor!
 -Senin söylediğin sinemaya gitmek üzere çarşaflandım.
 -Şok güzel.
 -Çıktım sokağa
 -Avet?
 -Yolda giderken bir herif sokuldu yanıma?
 -Bir harif?
-Evet... Ben gidiyorum, o da yanımda gidiyor. Ben gidiyorum o da gidiyor. Dur bakalım, ne olacak, diye merak ettim.
Fıtık Amca çok bozulur ama, karısına belli etmemeye çalışarak o da şaşmış görünür!
-Allah allah.. Ban da şok merak ettim. Du bakalim n"olecak?
-Ben gidiyorum, o gidiyor... Böööyle yanımda. Dibimden ayrılmıyor. Dur bakalım n"olacak diyorum içimden...
-Fasuphanellah... Du bakali n"olecak?
-Bileti alıyorum, o senin dediğin sinemaya girdim,adam da girmez mi?
Bu kez Fıtık Amca atik davranıp karısından önce sordu:
-Ve minelgaraip.. Du bakali n"olecak? Sonra?
-Sonra ben oturdum. O da yanımdaki boş koltuğa oturmaz mı?
-Hayret! Du bakali n"olecak?
 -Işıklar söndü, filim başladı.
 -Eeee anlat Necmiyaa?
 -O herif elini bacağıma atmaz mı?
 -Ne diyorsun, velacaip...
 -Çarşafımın eteğinin altından elini sokmaz mı? Aaa! Şaştım kaldım...
 -Ne yapacak?
 --Bilmem ben de onu merak ediyorum ya... Dur bakalım, n"olacak diye bekliyorum.
 -Vallahi ban da merak ettim yahu... Du bakali n"olecak, diye bekliyorum.
 -Sonra o herif oramı buramı karıştırmaya başladı. Doğrusu çok merak ettim. Sen olsan
merak etmez misin?
 Fıtık Amcanın gözlerinden ateşler saçılıyor ama, karısı o denli saf ki, kızsa, hiç yakışık almayacağı için o da karısına uyup soruyor!
-Nacmiya, du bakali n"olecak?
-Sonra "Hazreti Ömer in Adaleti" bitti. Lambalar yandı. Ben kalktım, o da kalkmaz mı?
-Sonra, harif da?
-Evet.
 -Velacaip ve minelgarip... Du balali n"olecak?
 -Çıktım sinemadan, o da çıktı. Ben yürüyorum, o da yanımda yürüyor.
 -Aman Necmiya, vallahi şok merak ettim. Du bakali n"olecak?
 -Ben de merak ediyorum. Ben köşeyi saptım.
 -Harif da saptı mı?
 -Saptı.
 -Anlat şabuk Nacmiya, şok meraklı.
-Bizim apartmanın kapısından girdim, herif de girdi. Dur bakalım, n"olecak diye merak
içindeyim.
Fıtık Amca ter içinde...
-Sonra?
-Bizim kata çıktım, herif de çıktı.
-Vay harif vay!...
-Çantamdan anahtarı çıkarıp bizim dairenin kapısını açtım, girdim içeri, o da girmez mi?
-Harif da yallah içeri?
 -Evet
 -Du bakali n"olecak... Aman anlat şabuk Nacmiya...
 -Eve gelince yatak odasına girip elbet soyundum. O da soyunmaz mı?
 -Ne diyorsun Nacmiyaa... Du bakalı n"olecak?
 -Soyununca yatağa girdim. Olur şey değil, o da benimle yatağa girmez mi?
 Fıtık Amca kızgın demirle dağlanmış gibi haykırır:
 -Ayvaaaaah! Du bakali n"olecak?
 -Ben de yatakta ne olacak diye merak ediyorum.
 --Aman Nacmiyaa, vallahi meraktan şatlayacak ban... Söyle şabuk, ne oldu Nacmiya?
 -Hiiç canım... Bir şey değilmiş, ben de boşu boşuna merak etmişim.
Boncuk boncuk ter döküyordu Fıtık Amca.
-Yok yahu... Peki, ne oldu Nacmiyaa? Ne yaptı?
 -Aynen senin her gece yaptığını...
Beyninden vurulmuşa dönen Fıtık Amca ne yapsın şimdi? Karısı o denli saf ki, başına kötü bir şeyin geldiğinden bile haberi yok ki... Döğse olmaz. Kovsa olmaz.
Erkekliğe toz kondurmamak , yiğitliğe krem sürdürmemek için Fıtık Amca şöyle der:
-Amaaaaan Nacmiya, ban da muhim bişey zannediyordum. Du bakali n"olecak diye boşuna merak etmişim. Velakin hiç möhim değil.
Olayı anlatan yaşlı işçi emekçisi,
-İşte böyle arkadaşlar, diye sözü bağladı, bütün bu olup biteni kadın saf saf her önüne gelene anlatıyormuş. Bizim hanım da kendisinden duymuş.
Titreyen elindeki kahve fincanını masaya koyan bir memur emeklisi,
-Yahu, hiç anlayamadım, dedi, sen şimdi bu olayı ne diye anlattın? Kel mana?
İşçi emeklisi,
-Her gün burada laflayıp laflayıp da sonunda "Dur bakalım, n"olacak?" diye merak edip soruyorsunuz ya, işte sizi meraktan kurtarmak için ne olacağını anlattım.
Çayevindekilerden bir kahkaha koptu.
İşçi emeklisi ekledi:
 -Velakin hiç mühim değil.
 AZİZ NESİN
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: eskihalicli - Nisan 18, 2017, 10:07:38 ös
  Umutsuz olup Atatürkçü geçinen herkesten tiksiniyorum! Ben ölene dek ülkemize bir şey olmayacak.
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: salif - Nisan 19, 2017, 03:31:20 öö
Bu devrımı halk yaptı kimse zorla bir şey yaptırmadı. Yanı halk bunların olmasını istiyor. Ben gidip ickicı pavyoncu barcı adamı düsünmem. Halkın çoğunluğuna bakarım ve saygı duyarım. yuzde 99 u müslüman olan bir ülkede yaşıyoruz.Ornek alınan metod kurandır. Batı kulturu deıl.Rte cok zekı bır ınsan. Saygılarımla
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: Zaharoff - Nisan 19, 2017, 07:05:58 öö
Açık oy gizli sayımı demokrasi sananların çokta tın dedirtecek sözleri...
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: NOSAM33 - Nisan 19, 2017, 01:49:51 ös
Rte cok zekı bır ınsan.


Ondan bir dediği bir diğerini tutmuyor .
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: Ankara - Nisan 21, 2017, 10:18:00 öö
Sayın eskihalicli tam da benim yüreğimden geçenleri hissediyor aynısını düşünüyor. Elbette seçimi hile ile de olsa kazandınız ancak bülent arınç'ın dediği gibi bu ülkede bizi seven 50 olduğu gibi sevmeyen 50 de var diyordu; bu da tek cümle ile ülkenin ne kadar güzel şekilde kutuplaştırıldığının özetidir. Ancak bu sonuçtan kendisi ve çevresindekiler de memnun değil tabi 60-70 istiyorlardı ama herşeye rağmen güçlü bir hayır cephesi oluştu. Bütün hedef oklarına rağmen ayakta sıkıca duran Sayın Kılıçdaroğlu'nu ve Mhp'den ayrılan(!) yani zorla kovulan Akşener, Özdağ, Oğan, Halaçoğlu gibi isimler ile Sayın Osman Pamukoğlu ve Feyzioğlu gibi daha nice canla başla çalışan birleşmez denilen insanlara ve aydınlığı seçen demokrasiyi, cumhuriyeti, özgürlüğü, hukuk devletini, kadın-erkek eşitliğini, çevreciliği ve en önemlisi YÜCE ÖNDER ATATÜRK'Ü seçen herkese insanlarımıza çok teşekkür ederim. Biz varız ve hiçbir şeye seyirci kalmayız...!
Sayın NOSAM33 iyi güldüm lakin biraz hafif kalmış şahsa..
Fetö kandırdı, pkk kandırdı, hdp kandırdı, davutoğlu kandırdı, amerika ve obama kandırdı, avrupalıların Türkler'e bakışı sayesinde tavan yapmış durumda(kendine Türk diyemeyen kofti osmanlılarını saymıyorum) geriye bir Putin kaldı o da arada yanlışlıkla deyip bizi vuruyor.. Ama biz Osmanlıyız adamın kellesini alırız dünya liderimiz var sonuçta şimdi batı düşünsün nasıl hızlı gelişiyoruz eyi bakın(!) :D :D
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: salif - Nisan 21, 2017, 02:55:14 ös
Nisan 1923'te yapılan İkinci Meclis seçimlerine sadece Birinci Grup üyeleri arasından devlet başkanı Mustafa Kemal Paşa'nın oluşturduğu tek listenin katılmasına izin verildi.[6] Seçime katılmayı deneyen bağımsız adaylar çeşitli baskılarla çekilmeye zorlandılar[kaynak belirtilmeli]. Sonuçta resmi aday listesi dışında iki veya üç bağımsız aday Meclise girebildi.[7] 1923'te Cumhuriyet Halk Fırkası/Partisi'nin kurulmasından sonra, 1927, 1931, 1935, 1939 ve 1943 genel seçimlerine sadece CHP listesi katıldı.[8] CHP'nin 1927 Tüzüğü uyarınca aday listeleri partinin "değişmez genel başkanı" sıfatıyla Cumhurbaşkanı Atatürk—1938'den sonra "Milli Şef" İsmet İnönü—tarafından belirlendi ve ilan edildi.[9]

1930 yılında Atatürk'ün girişimiyle bir muhalif parti (Serbest Fırka) kurma denemesi yapıldıysa da, Serbest Fırka kuruluşundan 3 ay sonra kapatıldı.wıkıpedıa. Ben RTE yı atatürkün yolundan gittiği için destekliyorum. Ama bazı eksiklikleri var. Halka zorla yenilik adına birşeyler  giydirmeli. Pkk ya tunceli dersımde olduğu gibi güzel bi katliam yapmalı. İdamı getirmeli. Chp yı felan kapatmalı. Demokrasi de var zaten. Tam atatürkün zihniyeti nesini beğenmiyorsunuz? Hem baksanıza o zamanki halk atatürkü nasıl sevıyorsa oldükten sonra sadakatını demokrat partiyi başa getirerek hemde büyük farkla odemis oldu. Ha unuttum bu arada RTE diktatör de olmalı.atatürkü savunun bende savunurum ama böyle değil. Yazım burda son ama   benim onceki yazımda her cümlem sayın rısus un her paragrafına kısa cevap oldugu icin anlaması zor bır sey cıkmıs sırayla ıkı tarafıda okursanız anlarsınız.
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: Ankara - Nisan 21, 2017, 06:47:45 ös
Hadi oradan...
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: Tij - Nisan 21, 2017, 06:51:42 ös
Salif adli üyemiz bir seyler söylemek istiyor ama ben tam anlayamadim, kendisine zahmet olacak belki ama, yazdiklarini biraz acabilirmi acaba.

Örnegin ikinci Meclis´te durum böyleyken birinci Meclis´te durum neydi?

Baska sorularimda olacak.
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: salif - Nisan 21, 2017, 07:05:17 ös
1.Mecliste durum Atatürk 1 oy farkıyla tbmm başkanı olmuştur. Ben farkın çok fazla olmasını tahmin ederdim. 1 oy farkta insanı şüphelendırmeye yetiyor.
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: Risus - Nisan 21, 2017, 09:21:23 ös
Sayın ANARCHOSA yanıtı ne güzel vermiş. Özellikle altını çizdiğim ''Püsküllü dondurmacılar'' kısmıdır.

Sevgiler
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: NOSAM33 - Nisan 21, 2017, 10:15:03 ös
Alıntı
Püsküllü dondurmacılar''

Dondurmacılar kapsam dışıdır ... :D :D :D
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: Tık-Tik-Tak - Nisan 21, 2017, 10:18:31 ös
İnsan; bilmediği, bilmek istemediği ve kavrayamadığı hakikatların düşmanıdır.Ancak form'da sık sık rast geldiğim kısım ise, bazı üyelerin fikirlerin karşısına terbiye sınırlarını aşan ve derin bilgisizliği ilaçsız cehalet ile harmanlayıp,özden noksan bilgelikten fakir bir şekilde yorumlayıp cevap vermesi...

Tarihimizin parçası olan bir cok değere buradan yorum adı altında süslü veya pervasız hakaretler edilmesi manidardır. Çünkü doğru "Oku"masını bilen için tarihimizin başlangıcı varlığımızın bir özetiyse, kat ettiğimiz menzillerde yaşamış ve yaşayacak atalarımızın bizi yansıtan gölgelenmiş özetleridir.

Bu konu altındaki yorumların da dışındaki her yorumun yorumcuları tarafından dikkat ile düşünülüp, tarihine ve kendisine yakışır bir üslup ile yazıların yazılması gerektiği kanaatindeyim.form hakkındaki düşüncelerim form'un kendi eğrisi doğrultusunda düşüyor.

Buradaki eleştirim bütünün bir parçasını doğru okumak adınadır ve aklın öze zerk ettiği kavrama yetisi ile var olanı doğru okuyarak eksisi ve artısı ile ortaya koymak bu form üyelerini aşmayacak basitlikte bir gercektir.Gördüğümü yazmamın sebebi bu maksadladır.

Yanlışı öğrenmişe doğruyu göstermenin yolu nedir ?
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: Farmakoloji - Nisan 22, 2017, 05:09:01 öö
   Saygıdeğer Tik-Tak,Bir soru sormussunnuz kendimce cevap verecem.Her insan farklıdır.Bir insana sen yanlış yapıyorsun yada sen doğru yapıyorsun diyemezsin.Bes parmağın beşi bir mı?İnsanları kalıplara sokamayiz.Düşünen  her insan yanlış yaparak doğruyu deneyimlerle ( yaşayarak )öğrenir.Evrende bile eşitlik yokken insanlara doğruyu nasıl öğreteceğiz?Bizi yöneten insanlar bile hata, yanlışliklar yapmadı mı?Evrende herzaman yanlışlar, doğrular vardır.Dunya bile egikken dünyayı düz hale getirelim diyebilirmiyiz?Yaşadığımız hayatta beyaz insan,siyahi insan,çekik gözlü insan,melez insan birden çok çeşit yüzler ,insanlar mevcut.Her insanın farklı düşünceleri,yenetekleri var. Bir insanın kendi zihninde doğru kabul ettiği bize göre yanlış olan düşünceyi nasıl değiştirebiliriz?.Evrende cokluklarin  yanlisida ve doğrusuda olacakki denge olussun.Bir insana yanlisda ogretilir,doğruda öğretilir ama insan kendi beyin süzgecinden kendine uyani herzaman alacak.İnsani değiştirmek beşikte başlar atasözü bir bakıma bunu kanıtlıyor.Yanlisida dogruyuda insanlar deneyimlerle öğrenecek yada öğretilecek.Birde bana ters gelen herkese doğruyu öğretmeye kalkarsak yanlış yaptığında tepkisi ne olacak??....: Asla kendinden şüphe etme.Sen ne hissediyorsan o her zaman doğrudur. Dünyadaki bütün insanlar toplansa ve sana aksini söylese bile senin hissettiklerin senin için doğrudur. Onlar farklı hissedebilir, farklı düşünebilir ama bu senin hissettiklerinin yanlış olduğunu göstermez, sadece onlardan farklı olduğunu gösterir.Saygilarimla.
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: Tık-Tik-Tak - Nisan 22, 2017, 06:33:46 ös
   Saygıdeğer Tik-Tak,Bir soru sormussunnuz kendimce cevap verecem.Her insan farklıdır.Bir insana sen yanlış yapıyorsun yada sen doğru yapıyorsun diyemezsin.Bes parmağın beşi bir mı?İnsanları kalıplara sokamayiz.Düşünen  her insan yanlış yaparak doğruyu deneyimlerle ( yaşayarak )öğrenir.Evrende bile eşitlik yokken insanlara doğruyu nasıl öğreteceğiz?Bizi yöneten insanlar bile hata, yanlışliklar yapmadı mı?Evrende herzaman yanlışlar, doğrular vardır.Dunya bile egikken dünyayı düz hale getirelim diyebilirmiyiz?Yaşadığımız hayatta beyaz insan,siyahi insan,çekik gözlü insan,melez insan birden çok çeşit yüzler ,insanlar mevcut.Her insanın farklı düşünceleri,yenetekleri var. Bir insanın kendi zihninde doğru kabul ettiği bize göre yanlış olan düşünceyi nasıl değiştirebiliriz?.Evrende cokluklarin  yanlisida ve doğrusuda olacakki denge olussun.Bir insana yanlisda ogretilir,doğruda öğretilir ama insan kendi beyin süzgecinden kendine uyani herzaman alacak.İnsani değiştirmek beşikte başlar atasözü bir bakıma bunu kanıtlıyor.Yanlisida dogruyuda insanlar deneyimlerle öğrenecek yada öğretilecek.Birde bana ters gelen herkese doğruyu öğretmeye kalkarsak yanlış yaptığında tepkisi ne olacak??....: Asla kendinden şüphe etme.Sen ne hissediyorsan o her zaman doğrudur. Dünyadaki bütün insanlar toplansa ve sana aksini söylese bile senin hissettiklerin senin için doğrudur. Onlar farklı hissedebilir, farklı düşünebilir ama bu senin hissettiklerinin yanlış olduğunu göstermez, sadece onlardan farklı olduğunu gösterir.Saygilarimla.

Geçmişten geleceğe yansıttığımız her münferit düşüncenin sınırı, tabulara sıkışmış ve kendimizden bir çok özün fark edilmemiş uçurumlarıdır; zira tüm kültürümüzün inşa şekli, kendi arzularımızın ve ihtiraslarımızın inşa şeklinden farklı değildir.

Kısır tartışmaların ve kapanmaz yaraların ekseninde doğa bilecek bir döngünün zeminini mayalamak, kalıpları sorgulayabilecek seviyede bir aklın kendi zekası ile savaşıdır; tabiki amacın bir nedeni tetikleme arzusu yok ise...

Bu mayalanmış konular, her zaman densiz muhattaplar bulma konusunda arzusu olanların kahvaltısıdır; zira düşman sadece arandığında bulunur.Sizin tanımladığınız değişkenler sadece sıradan bireylerin yaşam döngüsü için tasfirler barındırır; mutlak olan özün yolcuları için ise, coktan aşılmış bir teferruattır.Bu sadece benim yanılgım da ola bilir; bilinmez.


Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: Farmakoloji - Nisan 22, 2017, 07:35:15 ös
 Saygıdeğer Tik-Tak,Yukarda paylaşmış olduğumuz konu üzerinde bilgisi olmayan yorumlar konusunda bende size katılıyorum.Bilgisi olmayan konularda yorum yapmamak en güzeli.Yada yorum yapılacak ise o konu üzerinde araştıirilip bilgi sahibi olduktan sonra beyin süzgecinden geçirilip kendi fikrimizi sunmak en güzeli...Ama Katilmadigim nokta insanlara doğruyu ogretsek bile  kendine uyani alacak olması.Evrende doğruluk ve yanlışlar zitliklarin birliğidir.Saygilarimla.
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: BuZ - Nisan 23, 2017, 03:22:42 öö
başlıkta bir arkadaş var,
arkadaş o kadar önemsiz ki
onu karşısına alıp cevap verenlere hayret ediyorum..
Başlık: Ynt: Hoşçakal Cumhuriyet - Selim Sabah
Gönderen: Tık-Tik-Tak - Nisan 23, 2017, 08:38:07 ös
Saygıdeğer Tik-Tak,Yukarda paylaşmış olduğumuz konu üzerinde bilgisi olmayan yorumlar konusunda bende size katılıyorum.Bilgisi olmayan konularda yorum yapmamak en güzeli.Yada yorum yapılacak ise o konu üzerinde araştıirilip bilgi sahibi olduktan sonra beyin süzgecinden geçirilip kendi fikrimizi sunmak en güzeli...Ama Katilmadigim nokta insanlara doğruyu ogretsek bile  kendine uyani alacak olması.Evrende doğruluk ve yanlışlar zitliklarin birliğidir.Saygilarimla.

Alıntı
Evrende doğruluk ve yanlışlar zitliklarin birliğidir

Sayın Farmakoloji,cok dogru söylediniz.Lakin zihnimiz,evren'nin karşıtlıklardan yarattığı/var ettiği dengeyi bir türlü algılayamıyor.Var oluşun ritmi ahengin dengelerindedir.

Bir kaç benzetme yapar isem:

Bir toplu iğne başı kadar bir alandan başlayan bilinen evrenin oluşumu,dallanarak yaşamı var eden 4.ana elemente kadar ulaşmıştır; kim bilir daha nerelere kadar ulaşıcak.

Su; sıcak ve soğuk olmanın dengesinde birde ılıktır.

Su; gaz ve buz olmanın dengesinde birde sıvıdır.

Hava; sıcak ve soğuk olmanın dengesinde birde serindir.

Hava; Rüzgarın ve fırtınanın dengesinde birde aldığımız  nefestir.

Ateş; yanmanın veya ısınmanın dengesinde birde ışıktır.

Toprak Taşların ve madenlerin dengesinde doğan yaşamların örtüsüdür

Ateş ve su; hem birbirlerini yokeder; hem de cevhere şekil vermekte kullanılırlar.

Ateş, hava'ya muhtaçtır.Hava; ateşin hem yanmasını hem de sönmesini sağlar.(hava, kadın gibi; ateş erkek gibidir)
Su ve toprağın dengesi çamurdur; hem var oluşu/yaratıcılığı;hem de bataklığı/karaktersizli simgeler.

Çamur ve ateşin dengesi sanattır(Yapı,çömlek,tuğla vs.)

Ateş ve toprağın dengesi cevherlerdir.(maden işlemleri)

Son olarak:
 
Su-toprak ile karışıp çamura dönüşür.Doğru ellerde hava-ateşi körükler,çamurlar ve madenler birer sanat eserine...Bu 4,elementi veya düşünsel yarattığı ikilemleri doğru veya yanlış kullanan İNSAN'dır;

Kısaca: Ilık,serin,ışık,yaşam,cevher ve sanat olmak gerekir.Bunlar sonsuza soyutlaşan 3,lemelerde sadece 3.kere büyük olanların tamamına hakim olabileceği dengelerdir.En hafif bireyin bile ez azından bu çağda bir kaç denge noktasını çözebilmiş olması gerekir; ya da sadece benimkisi boş bir umuttan ibaret...