Masonlar.org - Harici Forumu

Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Insan => Konuyu başlatan: kudüs prensi - Ekim 17, 2009, 06:40:22 ös

Başlık: İnsanın Dünya Üzerindeki Birikimi
Gönderen: kudüs prensi - Ekim 17, 2009, 06:40:22 ös
Kalıplaşan bir yozlaşma var:
Bu yozlaşma duygu vahşeti.
İnsan duygusal anlamda zayıfladıkça görüldü ki, ruhen, zihnen, kalben ve fiziken de zayıfladı.
İnsan bu konuda daima istismara uğrayan taraf oldu ve bu istismarın kaynağı buna rağmen insan ırkı tabanlı.
Bu zaaf ancak ve ancak insanın insanı düşman veyahut da rakip olarak görme refleksiyle açıklanabilir…
Bu refleks her ne kadar doğal olarak kabul görse de,
Ortak menfaatler ve ihtiyaçlar dahi bu doğal olarak nitelenen hissi yıkmayı başaramadığı sonucu varsa eğer şu an elimizde; bunu tek bir vahim sonuçla açıklayabiliriz sanırım… O sonuç da; kişisel çıkar ve getirim tabanlı amaçlarımız, niyetlerimiz, düşüncelerimiz ve eylemlerimizdir…
Bu sorunsala genel anlamda bir yorum getirecek olursak, görürüz ki; insan, fedakâr ve paylaşan bir varlık olma erdemliliğinden uzaklaştığı, ortak fayda gözetici ahlakından taviz verdiği müddet, saldırgan –id- vahşi tutumu meyil kazanmaya devam edecektir… Düşünülmesi gerekmektedir ki, insan acaba modernleştiğini sandıkça ilkelleşmekte midir?.. Veyahut da, insansal gereksinimlerini karşılama yönündeki imkânlarını geliştirdiği ve hızlandırdığı süreç içerisinde, varoluşunun yegâne amacından feragat etme zorunluluğu mu hissetmektedir?..
Peki ya varoluşunun yegâne amacı nedir?..
Belki de bu yozlaşma, bu farkındalığa hala erememiş olmaktan dolayı, bu amacı hala keşfedememiş veyahut da geçmişin unutkanlığına terk etmiş olmanın doğal bir ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır...

Başlık: Ynt: İnsanın Dünya Üzerindeki Birikimi
Gönderen: popperist - Ekim 17, 2009, 07:10:55 ös
Bu yazılanlara genel olarak katılıyorum. Bu konu aslında son zamanda batıda varoluşçu akımdan veya onunla çoğu konuda birleşen entelektüel camiadan sürekli seslendirilen bir problem. İnsanların duygularına doğru yaklaşabilmek, insanı tanımlamakla başlar. Duygularının farkında olan insan, onların neye sebep olduğunu da bilir. Ben, duygusal olgunluğa ulaşılmadıkça, entelektüel olgunluğun çarpık kalacağını düşünmekteyim.

Bu konuda size birkaç kitap önerebilirim;

Engin Geçtan'ın "İnsan olmak" adlı kitabı.
Irvin Yalom, Varoluşçu psikoterapi, ve Nietzsche ağladığında.
Arno Gruen'in tüm kitapları.
Daniel Goleman, Duygusal Zeka.

İnsanlara, sanki duygusuz varlıklarmış gibi yaklaşıldığında, bu etki onlarda kötü duyguları uyandırdı ve rekabetin vahşi olanına, ihtiraslı olanına yönelim oldu. Bunun belki 19.yy vahşi kapitalizmi döneminde farkına varılamadı. Ancak 20.yy'da farkına varıldı, ve 21.yy'da uygulamaya geçirilirse dünyada barış daha kolay sağlanabilir diye düşünüyorum.

Ama en büyük barış, önce kişinin kendi duygularıyla ve sonra etrafındaki kişilerle kurduğu empati ile başlar. Bu yeti de duyguların farkında olmayı gerektirir.