Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: KISA MASONLUK TARİHİ  (Okunma sayısı 10340 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 12, 2015, 02:40:02 öö
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 640
  • Cinsiyet: Bayan

Günümüz masonluğunun modern tarihi, Avrupa'daki inşaat birlikleriyle başlamıştır. Loca olarak adlandırılan bu mesleki birlikleri, Anadolu'nun lonca sistemi yahut Ahilik sistemine benzetmek mümkündür.

Mason tabiri Fransızca olup, duvarcı manasına gelmektedir. Bu ifade Normanlar tarafından İngiltere'ye taşınmış ve burada 'hür mason' manasına gelen 'free mason' haline dönüşmüştür. Masonlara hür sıfatının yakıştırılmasının, daha çok dini binalar inşa eden bu meslek erbabına memleketler arasında serbestçe dolaşabilme imtiyazının tanınmış olmasından kaynaklandığı söylenir.

Mason tabirine ilk defa, başında hür sıfatı olmaksızın, 1292 senesinde Westminster Sarayı'ndaki bir inşaatın belgelerinde rastlanır.

Hür mason tabirini ise ilk defa 1375 senesinde Londra inşaat birliklerinin bir toplantısına dair bir belgede görüyoruz. Aynı tabir 1396 senesinde Exeter katedralinin inşaatında çalışanlara ait bir listede karşımıza çıkıyor.

Demek ki şunu bilmeliyiz ki, Hür mason deyince aklımıza Avrupa'nın Ortaçağ'daki inşaat birlikleri gelmelidir.

Operatif masonluk olarak da adlandırdığımız bu masonluk Ortaçağ'da Avrupa'nın her köşesinde mevcut olmuş, Avrupa'nın mimari şaheserleri hür masonlarca inşa edilmiştir. Ne var ki geçen zaman içerisinde katedral inşaatçılığının parlak dönemlerinin sona ermesi, üstelik meslek sırlarının herkesçe ulaşılabilir hale gelmesiyle operatif mason locaları on beşinci asrın sonlarından itibaren kan kaybetmeye başlamış, on altıncı asrın ortalarına doğru da tamamen sönmüşlerdir. Bu sönüşe mani olma arzusu, locaları, aralarına meslekten olmayan aydınları da almaya ve bu şekilde teşkilatlarını yeniden canlandırmaya çalışmaya itmiştir. Mason localarının kilise ve devletin baskısından arınmış imtiyazlı hür ortamı, bu baskıdan yılmış olan aydınlar için de bir cazibe merkezi oluşturmuş ve bunlar on yedinci asrın başından itibaren mason localarına girmeye başlamışlardır. Meslekten olan hür masonlarla meslekten olmayan bu aydınlar arasındaki farkı vurgulamak için sonradan gelenlere 'kabul edilmiş masonlar' denilmiştir. Kısa bir zaman içerisinde kabul edilmiş masonların sayısının iyice artmasıyla masonluğun operatif faaliyeti arka plana atılmış; bir zamanların esas gayesi olan mabed inşaatı sembolik bir planda ele alınmıştır. Böylece hedef, manevi ve görünmeyen bir ülkü mabedi inşası haline dönüşmüştür.

Bugün spekülatif masonluk olarak adlandırdığımız bu yeni masonluğun doğum yeri İngiltere'dir. Londra'da çalışmakta olan ve üyelerinin çoğu kabul edilmiş masonlardan oluşan dört loca 24 Temmuz 1717 tarihinde biraraya gelmişler ve merkezi bir otorite altında örgütlenerek dünyada ilk defa bir büyük locayı kurmuşlardır. Kurulan örgüte Londra Büyük Locası adı verilmiş ve büyük üstadlığa Anthony Sayer seçilmiştir. Bu loca kısa bir süre sonra, İngiltere Büyük Locası ismini almıştır.

Operatif masonluk döneminde her loca bağımsız olarak çalışırdı ama tüm locaların ortaklaşa benimsedikleri birtakım geleneksel kurallar vardı. İngiltere Büyük Locası kurulduktan sonra, oturup yeni bir tüzük hazırlamaktansa, operatif masonluk dönemine ait belgelere ulaşıp eski gelenek ve kuralların tespitine ve bu sayede bu yeni oluşumun kaide ve tüzüklerinin kaleme alınmasına çalışılmıştır. Zaten masonik terminolojide İngiltere Büyük Locası'nın kurulması yeni bir oluşum olarak görülmez ve REVİVAL yani yeniden canlandırma olarak adlandırılır.

James Anderson, 1723 senesinde bugün masonluğun Anderson Anayasası olarak da bilinen 'Hür ve Kabul Edilmiş Masonların Eski ve Muhterem Kardeşlik Cemiyeti'nin Nizamları' başlıklı metni kaleme almıştır. Bu metin üç ana bölümden oluşur. İlk bölüm, masonluk tarihine ayrılmıştır. İkinci bölüm, iki kısımdan ibarettir. Bunlardan ilki, hür masonların yükümlülüklerini düzenler ; ikincisi ise bir localar genel tüzüğüdür. Üçüncü bölümde ise birtakım masonik şarkılar ve bunların notaları vardır.

Esasen Anderson Anayasası'nın hür masonun yükümlülüklerini düzenleyen ikinci bölümünün kaleme alınması çeşitli tartışmalara yol açmıştır. Masonluğa kabul edileceklerde 'aptal bir tanrıtanımaz ve inkarcı bir dinsiz' olmamak şartını arayan bu metin, muhafazakar masonlarca deist ifadeler taşımakla eleştirilmiş, bunun sonucunda 1738 senesinde Anderson tarafından yapılan düzeltmelerle bu Anayasa'nın ikinci baskısı yapılmıştır. 1738 tarihli metnin, 1723 tarihli ilk baskıdan temel farkı, masonluğa kabul edileceklerde Noaşit olma yani Nuh Peygamber'e inanma şartını aramasıdır.

Bu durumlardan memnun olmayanlar yani 1751 senesinde Eski Masonların Büyük Locası ismiyle kendi büyük localarını kuranlar, 1756 tarihinde ise İbranice'de 'seçilmiş kardeşler yasası' manasına gelen, Ahiman Rezon adlı anayasayı kaleme almışlardır.

Kısacası Anderson Anayasası, spekülatif masonluğun en önemli belgesi olarak günümüze kadar gelmiştir. Masonluk tarihinden bahsederken, masonluğun efsanevi tarihi ile bugünkü akademik tarih anlayışı çerçevesindeki tarihini iyice ayırdetmek gerekir. Anderson Anayasası masonluğun efsanevi tarihine önemli bir yer ayırır. Buna göre masonluğun tarihi Adem'le başlar. Adem, sahip olduğu mimari bilgileri oğullarına öğretmiş ve böylece masonluk dünyaya yayılmıştır. Adem'den sonraki onuncu kuşak olan Nuh, gemisini masonluk kaidelerine göre inşa etmiştir. Nuh'un oğullarının üçü de masondur ve sanatı gelecek nesillere aktarmışlardır.

KAYNAK : MEHMET REMZİ SANVER - MASONLUK
« Son Düzenleme: Şubat 12, 2015, 02:46:56 öö Gönderen: Fay Frin »
Sonsuz ışığa kavuşabilmek için...


Şubat 12, 2015, 03:59:18 öö
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 2105
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk ve Masonlar


Öncelikle paylaşımınız için teşekkür ederim sevgili Fay Frin. Elinize sağlık.


Meslekten olan hür masonlarla meslekten olmayan bu aydınlar arasındaki farkı vurgulamak için sonradan gelenlere 'kabul edilmiş masonlar' denilmiştir. Kısa bir zaman içerisinde kabul edilmiş masonların sayısının iyice artmasıyla masonluğun operatif faaliyeti arka plana atılmış; bir zamanların esas gayesi olan mabed inşaatı sembolik bir planda ele alınmıştır. Böylece hedef, manevi ve görünmeyen bir ülkü mabedi inşası haline dönüşmüştür.

Bu kısma bakarak; o halde bugünkü masonların, o dönem için 'kabul edilmiş' ancak, ülkü mabedi inşası için 'hür' unvanını kullanmak doğru olur sanırım.



Buna göre masonluğun tarihi Adem'le başlar. Adem, sahip olduğu mimari bilgileri oğullarına öğretmiş ve böylece masonluk dünyaya yayılmıştır. Adem'den sonraki onuncu kuşak olan Nuh, gemisini masonluk kaidelerine göre inşa etmiştir. Nuh'un oğullarının üçü de masondur ve sanatı gelecek nesillere aktarmışlardır.

Bu kısmın çok hoşuma gittiğini söyleyebilirim. Ben de uzun zamandır masonluğun, resmi kurumlarından ve kuruluşundan öte, insanlığın başından bugüne, farklı isimlerde, farklı kişilerde, farklı çağlarda bulunduğunu düşünüyorum.


Saygılar...
Gnothi Seauton

Yaşamak, kendini adam etmektir. Zeka ve bilgiyi kullanarak, etinden, kemiğinden kendi heykelini yapmaktır. - Goethe


Şubat 12, 2015, 08:22:00 öö
Yanıtla #2
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Tamam, peki, Sayın Remzi Sanver'in kitabından alıntı.

Çok yanlış var.

Bu çok yanlışlık, bu anlatımın Masonluğun Resmi Tarihi"nden alıntıyla yazılmış olup, özellikle Spekülatif Masonluğun 18. yüzyılın ilk çeyreğindeki oluşumunu, bu işin gerekçesini açıklayamamasından ileri geliyor. Sonrasında da yanlı bir yorumun tek doğruymuş gibi ortaya konuşu söz konusu...

Üstelik masonlar, bu açıklamayı yapmaktan, bu işin doğrusunu, gerçekleri ortaya sermekten çekiniyor.

Hadi diyelim ki şöyle yaklaxşık elli yıl öncesine kadar bu işin temelindeki gerçeği onlar da bilmiyordu. Yarım burçak anlıyor ama tam değerlendiremiyorlardı. Peki ya şimdi?... Neden birileri çıkıp da tarihteki masonların yalan söylemiş olduğunu açıkça ortaya koymuyor. Buna cesaretleri mi yok?

Spekülatif Masonluğun doğuşunun böyle olduğu, kökeninde Operatif Masonluğun bulunduğu, ne yazık ki bir yutturmaca, bir yanıltmacadır.

O tarihlerde bu yutturmaca, bu yanıltmaca gerekliydi. Peki ya şimdi?

Bunun dışında, Sayın Remzi Sanver'in bu yazısının, -kendisine duyduğumuz derin saygıyı koruyarak, daha birçok yanlış içerdiğini söyleyebiliriz.

Bu Forumda kullanılan motto "Masonluk masonlardan öğrenilmelidir." Buna peki ama  Masonluğun Tarihi'ni masonlardan öğrenmeyelim çünkü bizi kandırmaya çalışıyorlar.




 
« Son Düzenleme: Şubat 12, 2015, 08:25:46 öö Gönderen: ADAM »
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Şubat 12, 2015, 01:38:28 ös
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 2105
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk ve Masonlar

Sayın ADAM'in çarpıcı bir açıklamada bulunduğunu düşünüyorum. Yorumu için kendisine teşekkür ederim. Peki sayın ADAM, sizin bilginiz dahilinde bu işin aslı nedir? Operarif masonluk, hiç var olmamış ve hep sembolik özelliğini korumuş mudur?  Veya masonlar neden hala, sizin de dediginiz gibi, bunu dayatmaya devam eder? Teşekkür ederim.


Saygılar...
Gnothi Seauton

Yaşamak, kendini adam etmektir. Zeka ve bilgiyi kullanarak, etinden, kemiğinden kendi heykelini yapmaktır. - Goethe


Şubat 12, 2015, 02:04:41 ös
Yanıtla #4
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Bunun elbette yanıtı var.

Fakat o yanıt, burada Masonluğun Kısa Tarihi çerçevesinde olduğu gibi kısaca bir şekilde zor verilir.

Operatif Masonluk elbette var olmuştur. Fakat Spekülatif Masonluğa dönüşmüş değildir. Spekülatif Masonluk, Operatif Masonluktan ayrı olarak kurulurken, aslında bir başka kalıp altında kurulacakken, dönüp yapay olarak bir Operatif Masonluk kalıbı oluşturulup onun altında kurulmuştur. Zaten "Masonluk" adını taşıyışı da bundan ileri gelir.

Bu bütünüyle bir seri politik entrikanın sonucudur. Bunun anlaşılabilmesi bakımından şu başlıkların ayrıntılı bir şekilde incelenmesi gerekir:

- Birleşik Krallık (United Kingdom) oluşumu ve Startlar
- Rozkruva (Gül Haç) Tarikatı
- Royal Society
- Merovenjler ve Kutsal Roma İmparatorluğu
- Benjaminler ve Kutsal Kan Bağı
- Prieure de Sion ve 20. yüzyıl öncesindeki Antisemitist nitelikli Siyonizm
- Tapınak Şövalyeleri Tarikatı ve İskoçyalı Tapınakçılar

Ayrıca en azından şu kişilerin kimliklerinin bilinmesi gerekir:

- Johann Valentin Andrea
- Robert Boyle
- Sir Isaac Newton (Forumda ayrıntılı olarak işlendi)
- Sir Robert Moray
- Sir Christopher Wren
- Henry VIII
- Elisabeth I
- Stuart Hanedanından James I, Charles I, Charles II ve James II ile kızları Mary ve Anne

Bu kadarla da bitmeyecektir.

Buna karşın şu sorunun yanıtına bakalım: Speakülatif Masonluk niçin kurulmuştur?

Kısa tarihçe anlatımı çerçevesinde buna tek bir tümceyle yanıt verilmesi istenirse, belki şöyle demek gerekir:

Birleşik Krallık tahtından al aşağı edilmiş olan Stuartların bu tahta yeniden sahip olabilmelerini sağlamak üzere, bir paravana halk örgütüne gereksinme duyulduğu için.

Masonlar neden hâlâ bu dayatmaya devam ediyor?

Bu bağlamda yalan söylenip, bir dalavere çevrilerek, bunun sonucunda ortaya tesadüfen bugün Masonluk denilen bu kurumun çıkmasının bu şekilde oluşunu bir türlü itiraf edemeyişlerinden hatta kendi içlerine sindiremeyişlerinden ötürü.










ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Şubat 12, 2015, 02:33:32 ös
Yanıtla #5
  • Mason
  • Aktif Uye
  • *
  • İleti: 718
  • Cinsiyet: Bay


Spekülatif Masonluk, Operatif Masonluktan ayrı olarak kurulurken, aslında bir başka kalıp altında kurulacakken, dönüp yapay olarak bir Operatif Masonluk kalıbı oluşturulup onun altında kurulmuştur. Zaten "Masonluk" adını taşıyışı da bundan ileri gelir.

Bu durumda şu soruları sormak gerekiyor? Spekülatif Masonluğun, şayet Operatif Masonluk değil de aslında bir başka kalıp altında kurulması söz konusu olmuşsa, o diğer kalıbın adı neydi? Eğer o kalıp altında kurulsaydı, "Masonluk" adı yerine ne kullanılırdı?
« Son Düzenleme: Şubat 12, 2015, 02:44:44 ös Gönderen: Spock »
Live long and prosper.


Şubat 12, 2015, 03:35:30 ös
Yanıtla #6
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Belki birçok kalıp düşünülebilirdi.

Bunların başında Rozkrua (Rose-Croix) Tarikatı gelir.

Nitekim şayet bu kuruluş, gerek Avrupa'dan birçok Katolik karşıtının (özellikle Huguenotların) kaçıp kendilerine Londra'da bir sığınak bulmuş olmaları gerekse o tarihteki ivedi politik gereksinme (Stuartları tahta döndürmek) nedeniyle Londra'da değil de Kıta Avrupası'nda bir yerde (başta Strasbourg düşünülebilir) gerçekleşmiş olsaydı, herhalde doğrudan "Rosae Crucis" gibi bir ad alabilirdi. Kim bilir belki buna bir de "Veritas" eklenirdi.

Fakat iş Londra'ya geçince, bunun karşılığı orada Royal Society olmuştu.

Ancak sorun şurada ki, 1688 yılı sonrasında Royal Society, artık yeni egemenler (sonradan kraliçe olacak Prenses Mary ve Anne) tarafından desteklenmediği için zor günler yaşamaktaydı. Bunun için, bir diğer seçenek olarak, Isaac Newton'un Prieure de Sion'un büyük üstadı olduğu 1691 yılı sonrasında Sir Christopher Wren ile birlikte hazırlanan bir proje uyarınca mason örgütü denenmişti. Ancak 1702 yılında bu bağlamda yapılan girişim başarısızlıkla sonuçlanınca, bu kez Isaac Newton Royal Society'nin başına geçirilerek yeniden  önceki seçeneğin gerçekleştirilebilmesine çalışılmıştı.

İşte bu seçenek, 1703-1714 yılları arasında gerçekleştirilebilmiş olsaydı, şimdiki Spekülatif Masonluk tarihte hiç var olmayacaktı.

Bu nedenle Masonluk yerine acaba ne kullanılırdı? Acaba bu düşünülmüş müydü?

Bu konudaki belgeler öylesine yetersiz ki, bunun yanıtını vermiyor. Sadece spekülasyon yapılabilir. Ancak hiç kuşkusuz bu, Royal Society değil, doğa bilimleriyle bağlantılı bir başka isim olurdu.

Şimdi "Madem öyle, niye Royal Society değil?" diye soracak olursanız, onun da yanıtı var.
 


               
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Şubat 12, 2015, 03:40:04 ös
Yanıtla #7
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 730
  • Cinsiyet: Bay

Daha önce de bu konularda tartışmalar olmuştu. Ama yine konu ilginç bir yere geldi.

Ben de şu  soruları sormak istiyorum.

1- Asıl amacına ulaşamayan ve Spekülatif masonluk adı altında  masonluğu kuranlar sonrasında başka adlarla yoluna devam etmiş olabilirler mi?

2- Masonluk tümüyle farklı bir oluşuma hizmet ediyor olabilir mi? ( Belirli bir süre tapınakçıların arka planında sion çrgütünün olması gibi)

3- Sayın ADAM'ın savunduğu görüş doğru ise, nden yaygın olarak özellikle geleneksel masonlukta kabul görmüyor? Bunda siyasi olarak UGLE'nin otoritesini kaybetme korkusu mu vardır?
Özgürlük zeka demektir, sevgi demektir. Özgürlük sömürmeme, yetkeye boyun eğmeme demektir. Özgürlük olağanüstü erdem demektir.
Jiddu Krishnamurti


Şubat 12, 2015, 04:08:30 ös
Yanıtla #8
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Elbette bu konu üzerine birçok soru sorulur.

Burada elimizden geldiğince yanıtlamaya çalışalım.

Üstelik bu yanıtlarda araya zaman koymayalım ki, sanki yanıtı düşünülmüş de oluşturulmuş gibi olmasın.

Sayın asimov'un sorularına yanıt:

1- Hayır. İngiltere'de daha Londra Büyük Locası'nın ilk yıllarında asıl amaçtan uzaklaşıldı. Bu yeni kurumun İngilizleştirilme eğilimi doğdu. Bir aüteşli Stuartist olan 28 yaşındaki Altınca Büyük Üstat Wharton Dükü Philip buna dehşetli bir şekilde karşı çıktı ama girişimleri "antimasonik" bir nitelik kazandı. Stuartistler ise girişimlerini Fransa'da sürdürdü. Bunun sonrasındaki ürün, 1738 yılında ilk İskoç ritinin doğuşu oldu. (Bunun sonrasını da anlatalım mı?)

2- Bu soruyu yanıtlamak için hangi tarih diliminden söz etmekte olduğumuzu bilmeliyiz. Çünkü 1745 yılı sonrasında bir yandan Stuartist emeller ve İskoçyalı Tapınakçılar ile olan bağlantılar artık zayıflayıp sona erme yolunu tutarken, Kıta Avrupası'ndaki Masonluk, İngiltere'de olduğundan çok farklı bir tarzda Aydınlanma akımından etkilenecek ve hümanist bir nitelik edinerek bambaşka yollara girecektir.

3- Bu konudaki bilgilerin belgesel temeli 1950'li yıllarda ortaya çıkmıştır. Bugüne kadar tüm mason araştırıcı ve yazarlar öteki türlüsünü yazmıştır. Şimdi iki sorun var: Birincisi, 1714 yılında tahta çıkarılmış olan Kral 1. George'un kardırılmış olduğunun İngilizler tarafından benimsenmesidir. Kral kandırılmış olabilir mi? Öyle bir şey kabul edilebilir mi? İkincisi de bunca masonik yazar hiç yanlış yapmış olabilir mi? Böyle bir yanlış yapmışlarsa, diğer yazılarının da güvenilirliği yitirilmez mi? Zor durum!


           
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Şubat 12, 2015, 04:24:34 ös
Yanıtla #9
  • Mason
  • Aktif Uye
  • *
  • İleti: 718
  • Cinsiyet: Bay

1- Asıl amacına ulaşamayan ve Spekülatif masonluk adı altında  masonluğu kuranlar sonrasında başka adlarla yoluna devam etmiş olabilirler mi?


1- Hayır. İngiltere'de daha Londra Büyük Locası'nın ilk yıllarında asıl amaçtan uzaklaşıldı. Bu yeni kurumun İngilizleştirilme eğilimi doğdu. Bir aüteşli Stuartist olan 28 yaşındaki Altınca Büyük Üstat Wharton Dükü Philip buna dehşetli bir şekilde karşı çıktı ama girişimleri "antimasonik" bir nitelik kazandı. Stuartistler ise girişimlerini Fransa'da sürdürdü. Bunun sonrasındaki ürün, 1738 yılında ilk İskoç ritinin doğuşu oldu. (Bunun sonrasını da anlatalım mı?)


Sn. ADAM'ın bu soruya yanıtını okudum ama tatmin olmadım... Sn. Asimov'un sorusunun yanıtı niçin "çağdaş Rose-Croix" veya "AMORC" olarak verilemiyor? Yoksa orijinal Bavyera Illuminati ile çağdaş Illuminati arasındaki bağlantı eksikliği/yetersizliği, orijinal Rose-Croix ile çağdaş Rose-Croix arasında da mı var? Aşağıda çağdaş Rosecrucian grupların resmi web sitelerini veriyorum.

https://www.rosicrucian.org/ ------- http://www.amorc.org/

http://www.rose-croix.org/

Live long and prosper.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
6 Yanıt
7887 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 28, 2010, 12:09:48 ös
Gönderen: maka
6 Yanıt
5813 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 05, 2019, 07:00:39 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2941 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 17, 2009, 02:53:45 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2767 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 18, 2009, 11:05:42 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2778 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 19, 2009, 09:51:56 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3427 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 20, 2009, 10:05:46 ös
Gönderen: ozak1977
0 Yanıt
2910 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 21, 2009, 08:46:51 öö
Gönderen: ADAM
3 Yanıt
5377 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 05, 2010, 05:19:04 ös
Gönderen: Asi
0 Yanıt
3167 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 23, 2009, 07:48:54 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2505 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 25, 2009, 08:21:13 öö
Gönderen: ADAM