Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: KISA MASONLUK TARİHİ  (Okunma sayısı 10339 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 12, 2015, 05:06:12 ös
Yanıtla #10
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Özellikle 20. yüzyıl ve az öncesinde, ortalıkta büyük çoğunlukla Amerikan ürünü olan çağdaş paramasonik, ezoterik ya da yarı ezoterik birçok örgüt görülüyor.

Buradaki konuyla bağlantılı olarak Tapınak Şövalyeleri  ve Rose-Croix gündeme getirildiğinde, elbette günümüzdeki örgütler bağlamında AMORC ve SMOTJ kısa adlarıyla bilinen örgütler ve benzerleri hemen akla gelenlerdir. Bunlara bir yandan illuministler, diğer yandan öteki mistikler eklenebilir.

Bu örgütlerden çoğu (belki hepsi) kendisine bir tarihsel kök arar. Bu nedenle kimisi kendini Orta Çağ Tapınaçılarına (İskoçlar bu bağlamda devre dışı), kimisi 17. yüzyıl Rozkruacılarına, bunların dışındakiler Hermetizm'e kadar uzanan eski köklere âdeta sahip bile çıkar. Bunların arasında Hıristiyan tarikatçıları da vardır.

İşin ilginç yanı, dikkat edilirse, hepsinde bir kopukluk söz konusudur. O kopukluk, tarisel dönem bakımından öncelikle 18. yüzyılda, kısmen 17. yüzyıl sonu ile 19. yüzyıl başını kapsayan zaman dilimlerindedir.

Bu bağlamda Masonluk farklıdır. Sadece Kıta Avrupasında geçerli olmak üzere 18. yüzyıl sonunda kısa bir kopukluk süresi vardır, ki o da Büyük Fransız Devrimi'nin kaçınılmaz etkisi nedeniyledir.

Bundan ötürü, Spekülatif olarak da nitelenen  günümüzdeki Masonluğun 18. yüzyıl öncesi Rozkrua Tarikatı ile bir bağlantısı kurulabilirse de, sonrasında bu bağlantı yitirilir. Rozkrua, Masonlukta sadece bazı ritlerin bazı yüksek derecesi olarak kalır.   
 
   
       
« Son Düzenleme: Şubat 12, 2015, 05:46:51 ös Gönderen: ADAM »
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Şubat 12, 2015, 11:51:19 ös
Yanıtla #11
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 55
  • Cinsiyet: Bay

1638 tarihinde Rozikrusyenizm ve Masonluk düşüncelerinin bağlantılı olduğuna dair bir ipucu vardır, The Muses (Esin Perileri) adlı şiirde:

"Kehanetlerimiz kesinlikten yoksun değildir,
Bizler ki Rosie Cross kardeşleriz;
Mason Sözü'ne sahibiz, geleceği okuruz,
Olacakları önceden hatasız biliriz..."


Otuz Yıl Savaşları'nda (1618-1648) Rozikrusyenizm yeraltına inmeye başlar. Çeşitli akımlar arasına karışırken İngiltere de eridikleri bir akım da Masonluk oldu. Daha sonraları çok farklı Rozikrusyen akımları doğdu. Rozikrusyen manifestoların özgürce yeşerip hayat bulacağı ortamlar, farklı dönemlerde, farklı ülkelerde ve farklı Mason yapılarında da kendini gösterdi.

Rozikrusyenizm etkisi ilk olarak Fransız Masonluğu'nda ortaya çıktı. Fransız Riti'nin 7. derecesi, Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti'nin 18. derecesi oldu.


Rozikrusyenizm Masonluk türü örgütler kurulmasını önermiş miydi?


Fama'nın yazarlarının anlatılarına göre bilgili insanların bir arada özgürce çalışabileceği bir yapı kurulmuş ve adı sonradan Royal Society olarak değiştirilmişti.

Masonluk'a geç giren Hiram söylencesi'nin Christian Rosenkreuz ve onun mezarının bulunması öyküsüne benzerliği bir Rozikrusyen etki olabilir. Masonluk, töresel öğretileri ve ahlaki değerlerle iyilik severliği ön planda tutarken, din olgusunu ezoterik yapısına uygun olarak özgürlükleri kısıtlamadan inceler. Bu yapıyla beraber simya ve büyü gibi konuları çalışmalarında kullanmayarak bir takım Rozikrusyen örgüt yapılanmalarından ayrılır. Masonluk Rozikrusyenizm'den belirli kolların çalışmalarını almadığı için, bu diğer kollar simya ve büyü çalışmaları, bilimin ezoterik yapısının incelendiği Royal Society gibi kollarda çalışılmıştır.



Acaba Rozikrusyen Manifestoların'da uluslar arası ezoterik örgüt tasarısı ya da başka bir deyişle; Masonluk önerisi var mıydı?


Şubat 13, 2015, 08:46:40 öö
Yanıtla #12
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Katharsis'in bu katkısı, -kusura bakmasın- olmamış.

Bu katkıda bölük pörçük alıntılar var. Onların hepsinin bir araya getirilmesi gerekir ki bir anlam sağlasın.

Bu konuları iyi bilenlerce anlaşılabilir ama bilmeyenlerce anlaşılamaz, açıklanma gereken öğler var. Örneğin "Fama" denilince, bu sadece bu konuları iyi bilenler için bir çağışım. Bilmeyenler ise "Fama"nın ne olduğunu soracaktır.

Öyle 1638 tarihli ip ucuna falan gerek yok. Rozkruacılık (Rozikrusiyenizm) - Royal Society - Masonluk bağlantıları açık seçik bir şekilde bilinmektedir. Bu etkinin ilk olarak Fransız Masonluğu'nda ortaya çıktığı ise yanlıştır çünkü Fransız Masonluğu'nun başlangıç tarihi yaklaşık yüz yıl kadar sonradır. Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti ise ondan en az 50 yıl kadar daha sonra.

Rozkrua sistemi elbette Masonluk türü örgütlenmelere doğru yönelir. Fakat onu anlayabilmek için başından beri izlemek gerekir. Bu yapılınca, daha önce benim demiş olduğum üzere, günümüzdeki Masonluğun, sonradan operatif olarak adlandırılmış önceki Masonluğun bir devamı olmadığı, bunun bir İngiliz yutturmacası olduğu anlaşılır.

Prieuré de Sion, tüm bunların üzerine tüy diker.
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Şubat 15, 2015, 11:02:15 ös
Yanıtla #13
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 55
  • Cinsiyet: Bay

Sayın ADAM'ın son katkısında bana yaptığı eleştiri yerindedir ve kendisi eleştirisinde haklıdır. Konuları biraz daha bağlantılı ve anlatarak aktarmaya çalışabilirdim. Yer yer aktarımlarımda hatalar da olmuş olabilir. Hata olduğu varsayılan kısımlara dönüp bakma şansım olmadı henüz.

Bugün bir başka konuyu araştırırken, Sayın ADAM'ın son katılımında yer alan kısım aklıma takıldı. Farklı başlıklar altında gördüğüm konulardan oluşturmaya çalıştığım bazı aktarımlar ile konuyu mevcut ve farklı kaynaklardan da araştırmak isteyenlerin sayısını arttırabilirsem güzel olur diye düşündüm.



"Masonluk İle İlgili Sorular ve Cevaplar" konu başlığının "Kabul Edilmiş Masonlar" bölümünde, Spekülatif Masonluğun kuruluşuyla ilgili politik nedenli kişilerin farklı örgütlerde yer alması hakkında bir görüşten bahsediliyor:

"Spekülâtif Masonluğun kurulmasını bunlardan asıl hangisi sağlamıştır?

Bunların hepsinin de Spekülâtif Masonluğun gerek kuruluşu gerekse sonraki gelişimi üzerinde bir etkisi vardır ama Spekülâtif Masonluğun kurulması, tek başına bunlardan hiçbirine mal edilemez.

17. yüzyıl sonları ve 18. yüzyıl başlarında Avrupa, sosyal özellikleri bakımından zaten “Spekülâtif Masonluk” ya da yalnızca “Masonluk” olarak andığımız bir kurumun doğmasına gebedir. Fakat o tarihlerde bunu örgütlemek zor hatta olanaksızdır. Krallıklar böyle bir olguya göz açtırmaz. Özgürlükler sınırlıdır.
 
Genel benimseyişe göre; o sıralarda Operatif Masonluk zayıflamaya yüz tutmuştur. İngiltere’de bu zayıflama bir çöküntü boyutuna varmıştır. Bu durumdan yararlanan kabul edilmiş masonlar, "Royal Society" olarak anılan ünlü bilim araştırma kurumuyla da iş birliği ederek, öteden beri saygınlığı, hatta ayrıcalıkları olan bu hazır kurumu ele geçirmiş, adına bile sahip çıkmışlardır.

Yaptığım ayrıntılı araştırmaların bir sonucu olarak benim bireysel ileri sürüşüme göre ise Spekülatif Masonluğu asıl oluşturanlar, gerek Royal Society gerek Rozkruacıların arkasına saklanmış olan politik eğilimli kişilerdir. Operatif Masonluğu bir kalıp olarak kullanıp ona sahip çıkmışlardır. Ancak gelin görün ki Türkiye’deki bir kişinin bu bağlamdaki savını dünya çapında büyük bir mason topluluğuna kabul ettirebilmek neredeyse olanaksızdır. Bu nedenle ben de masonların çoğunluğuna uyarak aslında gönlüm pek elvermese de Operatif Masonluktan söz etmeyi sürdürmekteyim."




Aynı konu başlığının "Masonluğun Yahudilik İle İlişkisi Nedir?" Bölümünde ise Prieuré de Sion gizli örgütünün Masonluk ile ilişkilendiği durum hakkında şöyle bahsediliyor:

"Gerçek Siyonizm, kökeni 12. yüzyıla kadar uzanan Prieuré de Sion adlı bir gizli örgütün ülküsüdür. Bu ülkü, Kudüs'ün M.Ö. 5. yüzyılda Yahudi kabilelerinden kovulmuş olan Benjamin soyunun kalıtımını taşıyan birtakım Avrupalı kişilerin malları olduğu varsayımı üzerine kuruludur.

Bu örgüt, yüzyıllar boyunca Avrupa'da birçok entrikaya karışmış, amaçlarına ulaşabilmek için çeşitli kurumları kullanmış, Masonluktan da yararlanmaya çalışmıştır. Eğer tarihte Masonluğun Siyonizm ile bir ilişkisi olmuşsa, bu ancak yer yer ve zaman zaman bu gizli örgütün âleti durumuna düşürülmesinden ileri gelir. [Nitekim bu konuya ayrıntılı olarak gerek Masonluğun Tarihinde Anlatılmayanlar gerekse Masonluktaki Ritler başlıkları altındaki yazılarımda uzun uzun değinmiştim.]"




Şimdi burada bir duralım.

Söz konusu bölümde, Masonluğun hatalı olarak Siyonizm ile bağlantısının kurulduğundan, aslında konunun Prieuré de Sion gizli örgütünün bir işi olduğu vurgulanmış. Bu konuyu biraz aralamak istersek, "Dünya Masonluk Tarihi" konu başlığının, "Siyon Protokollerinin Kapsamı (EKEİR-41)"de:


" ...Yahudilerin “yeni bir dünya düzeni kurmak” gibi bir düşünceleri yoktur; hiçbir zaman da böyle bir emelleri olmamıştır. 19. yüzyılın sonlarına doğru Yahudiler, yalnızca “Vaadedilmiş topraklar” olarak niteledikleri yerde kendi bağımsız devletlerini yine kurmak peşindeydi. Bu amaç doğrultusunda, ekonomik, politik ve sosyal kurumları ele geçirmeye çalışmış oldukları doğrudur ama tarihin hiçbir döneminde “politik rejimleri yıkmak” tarzında bir eylem ya da eğilimleri görülmemiştir.

Prieuré de Sion ise, 20. yüzyıl öncesinde de, sonra da tüm bunları yapmıştır.

“Bazı politik rejimleri yıkmak” sözü özellikle Fransa’yı hedef almaktadır. Çünkü Prieuré de Sion’un ülküsü ancak “monarşi” ve “otokrasi” ile bağdaşır. İsrail’de bir demokratik devlet kurulması da Prieuré de Sion’un ülküsüne yani asıl Siyonizme aykırıdır.

Siyon Protokolleri’nden anlaşıldığına göre, Prieuré de Sion’un tutumu 19. yüzyıl ortalarında yine değişmiştir. Bu kurum, yüz yıl kadar önce terk etmiş olduğu Masonluğu bir kez daha kullanmaya başlamıştır. Bunun gerekçesi de açıktır: 18. yüzyıl ortalarında gerek Kıta Avrupası’nda, gerekse Britanya’da büyük bir karmaşa ve kendi içinde çekişme dönemine giren Masonlukta, 19. yüzyıl ortalarında “tutarlılık” görülmektedir...

... Bu belgelere niçin “protokol” denilmiş?

İşte bu yüzden... Bu belgeler bir “bildirge” değildir. En az iki ayrı kurumun temsilcilerince kabul edilerek imzalanmış bir anlaşmadır.

Siyonun 33. derece temsilcileri...

... Acaba 1875 tarihli Lozan Konvanı’nda yapılan anayasa değişikliğiyle, Yüksek Konsey üyelerinin ritin 1786 tarihli olduğu benimsenen özgün anayasasında belirtilmiş olan yetkilerinden bazılarının kaldırılması, kimi 33. derecedeki masonların bu yetkileri böylesine yanlış ve sakıncalı bir biçimde kullanmış olmalarından mı kaynaklanmıştır?

... Başta Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti olmak üzere, 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarında Masonluk, Prieuré de Sion adlı gizli kurumun emellerine âlet edilmiştir.

Kimileri bu olguyu “Yahudilere âlet olmak” diye nitelendirmişse de, aslında böyle bir şey yoktur."





Bu bölüm bana göre oldukça önemli bir bölüm, ancak yapılan aktarım olması gerekenden çok daha fazla kesintilerle aktarıldığı için, bölüm kendi başlığı altında tamamıyla okunarak bir sonraki başlığa geçilmelidir. Bir sonraki başlık ise bu bölüm ile birlikte değerlendirildikten sonra aşağıdaki alıntıya devam etmek daha sağlıklı olabilir. Bu yazı dizisinin devamına bakarsak,  "Siyon Protokollerinin Kapsamı (EKEİR-42)"de :


"Siyon Protokolleri’nin kaynağı üzerinde bilimsel yöntemler uygulanarak incelemeler yapılmıştır.

Ortaya şöyle bir sonuç çıkmaktadır:

"Bu protokoller bir özgün yazılım değildir. Birtakım başka yazılımlardan yararlanılarak düzenlenmiştir. Bu kaynaklar da Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti’nin kimi yüksek derecelerinin ritüelleridir."

Peki bu nasıl oluyor?

Nasıl olduğunu, sonradan ortaya çıktığına göre bu protokolleri ortaklaşa düzenleyip imzalamış olanların adlarını da belirtince anlarız.

Bir yanda Prieuré de Sion’un o tarihlerdeki büyük Üstadı Victor Hugo… O zaten sürpriz değil.

Diğer yanda da 19. yüzyılın üçüncü çeyreğinde Fransa’nın çok ünlü çehrelerinden, 1860’lı yıllarda Alliance Israélite Universelle (Evrensel İsrail Birliği) adlı kuruluşun bir süre için başkanlığını yapmış, sıkı bir Karl Marx yandaşı olduğu bilinen, sonra da Fransa Yüksek Konseyi’nin Büyük Komandörü olan Adolphe Cremieux.

Nitekim her ikisinin kişiliklerine, dünya görüşlerine de çok uygun bu protokollerde anlatılanlar.

...Bu yazımın sonuna ise şunu eklemeliyim:

Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti’nin tarihçesini okuyup inceleyenlerin aklına şöyle bir soru takılabilir: «Bu ritin 1875 tarihli Lozan Konvanı (yüksek konseyler uluslar arası toplantısı) niçin düzenlendi?»

...bu konvanda, ritin o 1786 tarihli olduğu söylenen ama aslında sonradan düzenlenmiş olduğu apaçık belli olan anayasası üzerinde birtakım değişiklikler yapıldı. Bu konvanın başlarında yapılan bazı konuşmalarda, Fransa Yüksek Konseyi Büyük Komandörü Adolphe Cremieux’den övgülerle söz edilmişti; elbette onun da koltukları kabarmış, çok gururlanmıştı.

Fakat iş değiştirilmesi gereken anayasa maddelerine gelip de bunlardan özellikle 33. dereceli yüksek konsey üyelerinin hak ve yetkilerinin kısıtlanmasına yapılmasına, hele bir de bu kısıtlamanın gerekçesinin açıklanmasına gelince, Adolphe Cremieux allak bullak olmuştu.

Çünkü bu kısıtlama ve değişiklikler, doğrudan onun yapmış oldukları, Victor Hugo ile imzalamış olduğu o protokollerden, dolayısıyla Fransa Yüksek Konseyi’ni resmen bir uluslar arası politikaya sokarak entrika paylaşımına yöneltmiş bulunmasından ileri geliyordu. 1786 tarihli olduğu söylenen önceki anayasaya göre bunu başka 33. derecedeki masonlar hatta örgütlü olarak başka yüksek konseyler de yapabilirdi ve bu özelde gerek rite gerekse genelde evrensel Masonluğa çok büyük zararlar verebilirdi. Bunun önlenmesi gerekliydi. Önlendi de… Daha doğrusu işte o ilk keresinde önlenemedi ama bundan sonra yinelenebilme olanağı giderilmiş oldu.

Böylece Prieuré de Sion, dolayısıyla ögün anlmdaki Siyonizm, Masonluktan elini çekti ve o tarihten sonra bir daha da ne Masonluğa burnunu soktu ne de Masonluğu kendi amaçları doğrultusunda kullanmaya kalkıştı. Gerçi 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında kimi Yahudi masonlar bu kez Masonluğu olarak 1897 yılında resmen ortaya çıkmış olan Yeni Siyonizm doğrultusunda kullanmaya kalkıştılar, yazılar yazdılar, demeçler verdiler ama bunun Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti ile bir ilgisi, bağlantısı yok."





Son aktarımda, Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti’nin 1875 tarihli Konvanında (yüksek konseyler uluslar arası toplantısı) yapılan bazı değişikliklerin yapıldığından bahsediliyor. Siyon Protokolleri benzeri başka bildirgelerle gerek rite, gerekse evrensel Masonluğa verilebilecek büyük zararların önlemi olarak bu değişliklerin yapıldığına değiniliyor. O tarihten sonra da  Prieuré de Sion'un Masonluk'tan elini çekmesi vurgulanıyor.


Yapılan aktarımlardaki konular arası bağlantı aksaklıkları ve aktarımlardaki eksikliklerin hoş görülmesini dilerim.



Bu son aktarımlar üzerinde katkıda bulunmak isteyenler olabilir, bekleyelim.




Şubat 16, 2015, 12:17:37 öö
Yanıtla #14
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 631
  • Cinsiyet: Bay

Her bir ileti ve görüşü son yarım saatte, yedi kez okumama rağmen birbirine bağlayamadım.
Kafam çok karıştı.


Mart 19, 2017, 09:45:16 ös
Yanıtla #15
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 640
  • Cinsiyet: Bayan

Sayın İNSAN, biliyorum daha önce de mutlaka okumuşsunuzdur ama belki 'zincirin diğer halkaları' konu başlığında, Sayın ADAM'ın Rozkrua Tarikatı ile ilgili yazı dizisine tekrar bakmanız faydalı olabilir. Ben özellikle bu güzel iletilerden sonra hemen o yazıları okumuştum, hem konu içeriğini zenginleştirdiğini düşünüyorum.
Sonsuz ışığa kavuşabilmek için...


Mart 19, 2017, 10:16:31 ös
Yanıtla #16
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay


Tamam, peki, Sayın Remzi Sanver'in kitabından alıntı.

Çok yanlış var.

Bu çok yanlışlık, bu anlatımın Masonluğun Resmi Tarihi"nden alıntıyla yazılmış olup, özellikle Spekülatif Masonluğun 18. yüzyılın ilk çeyreğindeki oluşumunu, bu işin gerekçesini açıklayamamasından ileri geliyor. Sonrasında da yanlı bir yorumun tek doğruymuş gibi ortaya konuşu söz konusu...

Üstelik masonlar, bu açıklamayı yapmaktan, bu işin doğrusunu, gerçekleri ortaya sermekten çekiniyor.

Hadi diyelim ki şöyle yaklaxşık elli yıl öncesine kadar bu işin temelindeki gerçeği onlar da bilmiyordu. Yarım burçak anlıyor ama tam değerlendiremiyorlardı. Peki ya şimdi?... Neden birileri çıkıp da tarihteki masonların yalan söylemiş olduğunu açıkça ortaya koymuyor. Buna cesaretleri mi yok?

Spekülatif Masonluğun doğuşunun böyle olduğu, kökeninde Operatif Masonluğun bulunduğu, ne yazık ki bir yutturmaca, bir yanıltmacadır.

O tarihlerde bu yutturmaca, bu yanıltmaca gerekliydi. Peki ya şimdi?

Bunun dışında, Sayın Remzi Sanver'in bu yazısının, -kendisine duyduğumuz derin saygıyı koruyarak, daha birçok yanlış içerdiğini söyleyebiliriz.

Bu Forumda kullanılan motto "Masonluk masonlardan öğrenilmelidir." Buna peki ama  Masonluğun Tarihi'ni masonlardan öğrenmeyelim çünkü bizi kandırmaya çalışıyorlar.

Ne diyeyim şimdi ben buna,kaldiki doğru olduğunada inanıyorken.
Sn.Fayfrin in bu konusu ilerlerde birşeyler öğreniriz.
Okuduğum bir çok kaynaktan öğrendiğim şey ADAM ı doğruluyor Masonluğun elle tutulur bir tarihi yok.
Nizamnameyi yazan Anderson protestan bir papaz sanki ruhban lığı öğrenirkenki kandırmacaların etkisinden çıkamamış.Allah'ın Mason olduğunu iddia eden masonların olduğu bir ortamda masonlukta bağnazlığın olmadığını söyleyemeyiz.

At bir yalan bir inananı muhakkak olur.
Forumda mottoya güvenip yanıtını bulamadığım bir çok yazım ve yazılanlar var.
Bir fikirin muhakkaki bir çıkış kaynağı sahibi olmalı ki bir hikaye oluşturulabilsin.
Anderson Allahın mason olduğunu iddia ederken ses çıkarıp iddiasını irdelemezsen eğer,biride çıkar lüciferın mason üstadı ve ilk mason olduğunu iddia ederse ses çıkarmayacaksın dahi iddiada ediliyor anti masonik çevrelerde.

Bu forumun bunca yıldan sonra gelmiş olduğu noktadaki en ciddi konusunun bu olması gerektiğini ve diğer konuların ancak tartışılması gerektiğini düşünmekteyim.
Bu konuya devam edelim ciddi olarak ve masonlar bizi aydınlatsın ki mottoya göre ilerleyelim.

karahan




 
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
6 Yanıt
7887 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 28, 2010, 12:09:48 ös
Gönderen: maka
6 Yanıt
5812 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 05, 2019, 07:00:39 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2941 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 17, 2009, 02:53:45 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2767 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 18, 2009, 11:05:42 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2778 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 19, 2009, 09:51:56 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3427 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 20, 2009, 10:05:46 ös
Gönderen: ozak1977
0 Yanıt
2910 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 21, 2009, 08:46:51 öö
Gönderen: ADAM
3 Yanıt
5377 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 05, 2010, 05:19:04 ös
Gönderen: Asi
0 Yanıt
3167 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 23, 2009, 07:48:54 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2504 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 25, 2009, 08:21:13 öö
Gönderen: ADAM