ATATÜRK e aittir.
Atatürk Masonları Nasıl Kapattı
Komünistlerin (sosyalistlerin) faaliyetlerine dair aldıkları kararlarından biri şöyle idi: 'Hangi ülkede faaliyet gösteriyor iseniz, o ülkenin ölmüş devlet adamlarını sahiplenecek, yapacağınız propaganda ile onu ve dediklerini çizgimize çekeceksiniz. Aradan yıllar geçtikten sonra herkes onu 'devrimci (solcu)' bilecek.'
Tokat Milletvekili Ahmet Gürkan, Büyük Millet Meclisi'nde yaptığı konuşmada 'Sosyalizmanın anası masonluktur!' diyor. Öyle olduğunu da madde madde elindeki delillerle ispat ediyor. Siz yaşadığınız süre içinde; okulda, işte, işyerinde, çarşıda, pazarda her yerde karşılaştığınız insanlardan, tanıdıklarınız veya değil hangisinden duydunuz birinin çıkıp da '-MASONUM' dediğini?
Duymadınız, duyamazsınız... Ama onlar solcuyum, sosyalistim, devrimciyim, ateistim, komünistim derler. Kılıktan kılığa girerler.
İlginizi çekeceğini umduğumuz ibret dolu bir yazı, Eski Van milletvekili ve vatanın sevilen asil evladı muhterem İbrahim Arvas'in kaleminden:
'Hatıratım sona yaklaşırken memleketimizde locaları bulunan Masonlardan biraz bahis etmek isterim. Masonların İstanbul, İzmir, Adana ve Ankara'da birçok locaları vardır.
Mustafa Kemal Paşa'nın sevmediği iki zümre vardı. Birincisi DÖNMELER, ikincisi de MASONLAR'dı.
Bir gün eski adliye vekili Mahmut Esat Bozkurt’u çağırdı. Kendisine Masonların taksimat, teşkilat ve ahvalini bildirir bir kitap verdi.
'-Bunu güzelce mütalaa et, bir takrirle Halk Partisi Grup Başkanlığına ver, grupta bunlara şiddetli bir hücum yap ve grupça kapanmasına delalet et. Seninde bu işte büyük şeref payın olacaktır.' dedi.
Grup günü Mahmut Esat Bozkurt riyaset makamına bir takrir verdi ve takririn okunmasını reisten rica etti. Kâtip takriri okudu. Grup dinledi. Hülasası şöyle idi:
'Bizim Eba ancet gelen atalarımızın mensubu bulunduğu tarikatları kapattık, Masonluk ta kökü dışarıda bir Yahudi tarikatından başka bir şey değildir. Memleketimizde bunun ne işi vardır? Bunu da grup kararıyla kapatalım.'
Ve söz istedi, kürsüye gelerek takririni gayet veciz olarak izah etti.
Meclisteki Masonları bir telaş aldı. Hele sözcüleri Şükrü Kaya'yı görse idiniz, başından süt dökülmüş kediye benziyordu.
Meşhur hatip Mahmut Esat Beye söz yetişebilir miydi? Şükrü Kaya Masonluğun bir hayır (!) müessesesi olduğunu kürsüden söylediği zaman grubun hemen bütün azası yüzüne haykırdılar.
Hayır, eserleri dediğiniz nedir, birisini gösterebilir misiniz? Yalan söylüyorsun, in aşağı! Dediler. Mahmut Esat ise MASONLUĞUN kökü dışarıda, gizli, memleket ve millet için Munzur bir tarikat olduğunu ve her yerde umumi reislerinin yani müşrik-i azamlarının YAHUDİ olduğunu birçok vesikalarla ispat etti.
Şükrü Kaya, Kazım Özalp, Mazhar Germen son çareyi Katib-i umumi Recep Peker'e iltica etmekte buldular. Ve salonda oturan Recep Peker'in etrafını alarak yalvarmağa başladılar. Gruptaki hava çok elektrikli idi. Heyecan son haddini bulmuş, her taraftan.
'-KAPATALIM!' sesleri yükseliyordu. O esnada Recep Peker söz istedi ve kürsüye gelerek:
'-Arkadaşlar, çok mühim bir işin üstündeyiz, müsaade buyurun, bu işi bir defa da devlet reisine götürelim, onun da reyini alalım, gelecek hafta bugün tekrar huzurunuza getireceğim, dedi.
Bu söz grubun tasvibine mazhar oldu ve mesele gelecek haftaya kaldı. Bir hafta sonra olsun, biz herhalde bütün locaları kapatırız dediler. Ertesi hafta Recep Peker geldi ve kürsüye çıkarak şu müjdeyi verdi:
-Arkadaşlar, bugünden itibaren Türkiye'de Masonluk kalmamıştır ve bütün localar kapanmıştır.
Salonda bir kıyamettir koptu, alkışlar, bağırmalar ve KAHROLSUN YAHUDI USAKLARI! sesleri tavanları çınlatıyordu.
Şükrü Kaya ile arkadaşları ortadan sırra kadem basmışlardı. Grup dağıldıktan sonra Doktor Mim Kemal'i öne katarak meclisteki Masonlar toplu olarak Reis-i cumhura gitmişlerdi. Mim Kemal, Reisicumhura hitaben:
-Efendim, biz zaten maiyet-i devletinizdeyiz, fakat siz meşrik-i azamımız olursanız biz pervane gibi etrafınızda dönüp dolaşırız, demiş. Reis-i cumhur,
-Peki bir şey soracağım, bana cevap veriniz de sonra... Siz Avrupa’da hangi locaya bağlısınız ve metbunuzun ismi nedir?
-Biz Cenova'ya tabiiz ve reisimiz de BARCA MISON Cenaplarıdır, demişler.
Bunun üzerine küplere binen MUSTAFA KEMAL PAŞA onlara hitaben:
-HAYDİ DEFOLUN BURADAN, CEHENNEM OLUN GİDİN, YAHUDI UŞAKLARI! Benim milletim bana kahraman sıfatını verdi, ben sizin gibi, bir çıfıt yahudiye uşak mı olacağım? Bu gece sabaha kadar Türkiye'deki bütün localarınızı kapatmadığınız takdirde yarın teşkil edeceğim divan-ı harbi örfi'ye hepinizi verir ve astırırım! Haydi defolun karşımdan!
diyerek onları kovmuş, onlar da yıldırım telgraf ve telefonlarla vaziyeti İstanbul, İzmir ve Adana'ya bildirdiler ve sabah olmadan hepsinin kapanma kararlarını getirip henüz sofrasından kalkamayan reisicumhura verdiler ve derin bir nefes aldılar.
Reisicumhur Mustafa Kemal Paşa bu suretle bütün MASON localarını kapattı.
İsmet Paşa'nın reis-i cumhurluğu sırasında kanun-u mahsusla localar kapanmadı diye Masonların müracaatı üzerine tekrar localar açılıp faaliyete başladılar.
Ve 1952 de ise Atatürkçü geçinen ve onunla iftihar eden CELAL BAYAR da, Ahmet Gürkan'ın teklif ettiği ve Masonların loacalarını kapatmak istediği kanun teklifini reddderek bu suretle localarını kanunla pekiştirdi.
Tabii bu ameliyeyi Meclis yaptı, fakat bu müzakerelerin devam ettiği üç celse zarfında Celal Bayar reisicumhur locasına gelerek (1) kanunun müzakerelerini sonuna kadar takip etmiştir.
(1) Bu tarihi müzakereleri ben de basın locasından takip ediyordum. Yanımda Burla'nın Ankara Müdürü Alaeddin Mizanoğlu vardı. Milyonluk müessesini kapatıp gelmiş, heyecan içinde müzakereleri takip ediyordu. Celal Bayar da olanca heyecanıyle hatipleri dinliyor fakat gözlerini benden ayıramıyordu. Haklı idi, onu bir hiçlikten o mevkiiye dünya masonluğu getirmişti.
Cevat Rifat Atilhan