Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Vlad Dracul (Kont Dracula)  (Okunma sayısı 5478 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Temmuz 05, 2013, 12:40:21 öö
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 856
  • Cinsiyet: Bayan

Draculanın kim olduğunu bilmeyen yok gibidir. Şimdiye kadar bu obje 49 defa beyazperdeyede boy göstermiş. En çok tekrarlanan sinema rekorunu da elinde bulunduruyor Dracula filmleri.

Fakat bilmeniz gereken daha önemli bir ayrıntı var. Transilvanya'da yaşayan kahramanımızın Enderun mezunu olduğunu hatta ve hatta Fatih Sultan Mehmet'le aynı sıraları paylaştığını biliyormuydunuz?

Kimdir bu Dracula ?

Romenlerin milli kahraman haline getirdiği Kont Dracula'nın gerçek hayat hikâyesini öğrenince abartılı bir korku kahramanıyla karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz.

Dracula'yı "kan içen" vampir sıfatı ile sinemaya konu oluşturan Romenler değil İngilizlerdir. İngiliz yazar Bram Stroker'ın romanından esinlenen beyaz perde ustaları, çektikleri yüzlerce versiyon Dracula filminde tarihi gerçeklerden oldukça uzak seyretmişlerdir...

FATİH İLE DRACULA

Kont dracula yani gerçek adıyla resimdeki "Vlad Tchepes," Fatih'le aynı zamanda Osmanlı sarayında yetişmişti ancak Fatih'le arası hiçte iyi değildi. Vlad Thepes zamanında Eflak diye geçen bölgeye (bugünkü Transilvanya) "voyvoda" olarak atanmıştı. Fatih döneminde Osmanlıları Balkanlarda en çok zorlayanların başında Dracula geliyordu. Figürde de görüldüğü gibi Türk halka yaptığı işkenceler ve Osmanlılara baş kaldırması Fatih'in üzerine sefer düzenlemesine neden oldu ve bu savaşta "mağlup" oldu. İstanbul'da yargılanıp halkın önünde asıldı, kellesi diyar diyar dolaştırıldı. Ancak Draculanın bu sonunu Romenler kabullenmiyorlar ve "O ölmedi, ölemez ki" demeyi tercih ediyorlar...


Vlad Dracul 15.yy'da yaşamış gerçek bir Romanya prensiydi. Ordusunu Türklere karşı kışkırtmakla ünlüydü. Romanya'da bugün bile O'na bir kahraman gözüyle bakılmaktadır. (Örneğin Romanya ordusu, modern bir saldırı helikopterine AHO1-RO Drakula ismini vererek O'nu onurlandırmışlardır.) Kahraman olmasının yanı sıra Vlad Dracul, bir seri katil ve en favori öldürme şekli kazığa geçirmek olan Canavar ruhlu bir adamdı. Bu bir çeşit çarmıha germe işlemiydi, ama kurban çarmıha asılmak yerine uzun, sivri bir sırıkla alttan kazığa geçiriliyordu. Diğer bir şekilde söyleyecek olursak kazık vücudu dikey bir şekilde geçerdi. Daha sonra bu bir orman dolusu vücut, onları seyretmekten ve kulak tırmalayıcı seslerini dinlemekten zevk alan Vlad Dracul için sergilenirdi. İddiaya göre Vlad Dracul ,bir keresinde 20.000 Türkü bu şekilde öldürüp düşmanlarını korkutup uzak tutmak için kazığa geçirilmiş tüm bedenleri bostan korkulukları gibi sıra sıra dizmişti.

Vlad Dracul gerçek bir vampir olmadığı gibi yine de modern vampir hakkında en inanılabilir tanıma sahipti. Vlad Dracul, yemeklerinde kurbanlarının kanlarını çorba gibi ekmeğini banıp yerdi. "Bu söylenti 1463'te bulunan en kurallara uygun ve dürüstçe hazılanmış belgelerden biri olan -The Story of a Bloodthirsty Madman called Dracula of Wallachia- ile uygunluk göstermektedir." Yani Vlad'ın insan kanı içmekten gerçekten zevk alıyor olması oldukça mümkündü.

Kazıklı Voyvoda (Vlad)

Vlad Dracul'un etkisi altında kalan, Bran Stoker'ın yarattığı vampir daha esaslıydı ve oldukça açık bir şekilde bilinen film versiyonlardaki kötü karakterden çok daha çirkindi. (1922'de yapılan Alman filmi Nosferatu'da Stoker'ın tam olarak istediği gibi betimlenmiş olduğu söylense bile) Şunu hatırlatmak gerekir ki; efsaneye uygun olarak vampirler esasen çirkin, kokulu, çürümeyen cesetlerdi. Stoker ve 1922 filmi Nosferatu, modern, nazik ve kibar versiyonlarından çok farklı olarak grotesk bir vampir geleneğini izlemişlerdir.

Paranormal dünyada, Vampirlerin geceleri dolaşması ve gündüzleri de mezarlarında kalması, astral projeksiyon fenomenlerinden biri olabilir. Bunu a fiziksel bedenden ayrılan ruhun astral uçuşa geçmesi ve üç boyutlu maddesel dünyadan ayrılması olarak açıklayabiliriz. Astral beden fiziksel bedenden ayrılarak -inançlara göre- beden dışı tecrübelerle seyahat eder. Eski dini inançlarda yoğun olarak bahsi geçen bu tecrübe vampirlerin kan ararken kullandıkları bir yöntem olarak algılanmaktadır.

Bunlara ilaveten, Vampirizm de geçen kimi psiko cinayetlerin işlenmesinde modern tıpta açıklanan bazı bilimsel temellerin sonuçları görülmektedir. Bu açıklamalar 1990 yılında Daniel C. Scavone’un kabataslak üzerinden geçerek yazdığı “Vampires” kitabında yazdığı senaryolarla bağlantılıdır.

Son yıllarda bazı yazarlar, geçmiş zamanda vampir olduğu iddia edilen insanların aslında medikal hastalıklarının pençesinde oldukları teorisini öne sürmüşlerdir. Bunlardan bir tanesi de günümüzde ‘porfiri’ olarak anılan hastalıktır. Bu hastalıkta kırmızı kan hücrelerinin (alyuvar) yeteri kadar üretilememesi söz konusudur ve bu belirti karanlık çağlarda bilgisiz insanlar tarafından Vampirizm vakaları için çıkardıkları bir sonuçtu. Söylemek burada gereksiz olsa bile halâ bir çok inananının bulunduğunu farz edersek o insanlar aslında vampir değillerdi. Porfiri teorisini açıklamamızın sebebi sadece şu anki vampirlere inananların İrrasyonel inançlarının ne olduğunu göstermek içindir.

Bir başka hastalık çeşidi olan ve yine vampir vakalarında insanların şüphesini uyandıran günümüzde kansızlık hastalığı olarak bilinen Anemidir. Kandaki alyuvarların sayıca azalması ya da yetersiz hemoglobin (demir elementi içeren ve oksijeni taşıyan) içermesiyle ortaya çıkan bir hastalık olan aneminin belirtilerinden biri derinin soluklaşması ve soluk darlığıdır ki bu da vampirizmin kesin işaretleri sayılırdı.

Katelepsi ise vampirizm vakalarında yapılan hatalarda görülen bir başka hastalık türüdür. Bu hastalıkta hasta kendiliğinden hareket etme yeteneğini yitirerek bir kez aldığı duruşu değiştirememesi ve bazen tam olarak edilgen duruma gelmesidir. İlginç olan hastanın, normal bir insanın rahatsız olacağı konumlarda hareketsiz olarak uzun süre kol ve bacaklarını tutabilmesidir. Bu da tarihte bazı insanların nasıl diri diri gömüldüğüne ilişkin bir neden sayılabilir. Duyma ve görme yeteneğine sahip olan çevresindeki olanları algılayabilir ve bilinci yerindedir. Kaslarını hareket ettiremediği için yardım çağrısı yapması imkânsızdır. Bu psikomotor hastalık vampirizm ile ilgili yaratılan kafa karışıklığına ve insanların vaktinden önce kefen giymesine dair ciddi bir analiz ve hayal gücü üretmemize yardımcı olacaktır. Ortaçağ Karanlığında bu tür belirtiler gösteren insanlardan korkan halk onların vampir olduğunu ve derhal gömülmesini talep etmiştir.

Bu hastalıklar gibi bir çok başka kan hastalıkları ya da fiziksel ve ya mental rahatsızlık gösteren insanlar vampir veya şeytan özelliklerine sahip oldukları için yargılandılar. Derisi bozulan veya gitgide çirkinleşenlerin de ilkel insanlar tarafından vampir olduklarına inanılırdı.

Burada psikolojik faktörlerde büyük rol oynamaktadır. Eğer kitlesel olarak bir vampir inancı var ise, onlar bunun gerçek olduğunu düşünmeleri normaldi ve bilim dışı inançların etkisinde olan bir kitleden nasıl gizemli veya doğal fenomenleri açıklanması beklenebilir ki? Vampir inancı da bu şekilde açıklanamayan şeylerin dayatıldığı bir kültür olarak günümüze kadar gelmiştir. Cehalet ve korkunun, hurafelerin kuvvetlendirilmesinde ve yayılmasında çok önemli katkısı olmuştur. Ve günümüzde ya da gelecekte olan olaylarında önümüze bakmak için, insan ruhsal yapısı değişmedikçe Vampirizm olgusundaki meydana gelen sonuçların başka varyasyonlarının üretilmesinin an meselesi olduğunun aşikar olduğunu söylemek gerekir.

Alıntıdır


http://efsaneperi.blogcu.com/vlad-dracul-kont-dracula/6123178
« Son Düzenleme: Temmuz 05, 2013, 12:42:39 öö Gönderen: Melina »
Adequatio intellectus et rei


Temmuz 05, 2013, 01:54:12 öö
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 323
  • Cinsiyet: Bay

Daha önce okumuş olduğum bir bilgi için öncelikle teşekkürler.

Kont Draculaya gelecek olursam, kendisinin tarihte aşırı sadist duygular barındıran ve bunları dışarı yansıtan birisi olduğunu düşünüyorum. Tabi bu sadist duyguları iyice anlamak için Fransız yazar Marquis de Sade'nin hayatını okumanızı tavsiye ederim.

Saygılar.
Dünya üstündeki en üstün yaşam formu olduğumuza ama yine de sözcüklere sığmayacak kadar mutsuz olduğumuza,çünkü başka hiçbir hayvanın bilmediği şeyi,ölmek zorunda olduğumuzu bildiğimize dair bir ironi


Temmuz 05, 2013, 07:19:35 ös
Yanıtla #2
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 886
  • Cinsiyet: Bay

Diğer pencereden bakmayı sevenler için, Franz Babinger; Fatih Sultan Mehmet ve zamanı'nı da tavsiye ederim.
Kitap içerisinde kısa bir bölümdür ama unutmak yetenek ister.
Dracul'un kardeşinin kaçırılışı , 'devşirilişi', ağaç sahnesi vs...

Kitaptan alıntı yapmak isterdim ama yapmayacağım.
Malum, yeni normal bu.


Temmuz 05, 2013, 07:32:10 ös
Yanıtla #3
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 856
  • Cinsiyet: Bayan

Ben de, 'Van Helsing' filmi tavsiye ederim; orada kötü karakteri oynuyor, insan kanının ölümsüzleştirdiğine inanan Kont Dracula.

Saygılarımla
Adequatio intellectus et rei


Temmuz 06, 2013, 01:34:37 ös
Yanıtla #4
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 43
  • Cinsiyet: Bayan

Bu zeki Kont, bende bazı şeyleri uyandırmıştır. Mesela ilk vampir o mu diye sürekli kafamda kurgulamışımdır. Cezbedici bir yönü var, o kesin. Dracula filmini izledikten sonra şunu fark ettim ki; vampirler gün yüzüne çıkmalı. True Blood dizisi misali.
Ayrıca tarihte her taşın altında bir Anadolu, bir Türk izi var. Geçmişimiz güzel yani :D
Vampirlerle bile diyaloğumuz var :D
sol lucet omnibus.


Temmuz 07, 2013, 12:39:10 öö
Yanıtla #5
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 856
  • Cinsiyet: Bayan

Öyle değil mi Sayın addicted  ? :)

Şimdi ben de şu şekilde bir söylemde bulunmak istiyorum, bilen biliyordur gerçi.. Hiçbir Vampir (insanların arasında gezen Vampirler kastım)  kurgu romanlarında tasvir edildiği üzere canavar değildir. Gece yarısından sonra canavara dönüştükleri inandırıcı gelmiyor bana, biraz abartı var sanki bu anlamda.. Dün gece paylaştığım yazıda Vampirlerin, Vampir olduklarını asla açıklamayacakları yazılıydı; hal böyle olunca... Bunlar benim düşüncelerim, yanlış ta olabilir tabi.

Mesela Psişik Vampirlik konumunda olanları, kansız yaşayamayan Vampir kategorisine koyamayız bildiğim kadarıyla..
Adequatio intellectus et rei


Temmuz 07, 2013, 01:46:50 öö
Yanıtla #6
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 323
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Melina.

İnternetten okuduğunuz, yada belirli yazarların ve bu yazarların başka yazarların etkisinde kaldığı makaleleri, kitapları okuyarak çok kesin cümleler yazıyorsunuz.

''olanları, canavara dönüştükleri, asla vs...''

Bu tarz kelimeleriniz oldukça kesin bir cümle içerisinde kullanılıyor. Böyle bir kanıya varmak için 1.tekil şahıs olarak gerçekten bir vampir görmüş olmanız yahut bu duruma çok yakın bir yaklaşımda olmanız gerekir.

İyi hoş alıntı yapıyorsunuz, okuyoruz, tarihten bir kaç bilgi kapılıyor. Fakat burada verdiğiniz cümlelerde ki bilgiler oldukça yanlış cümlelerle kullanılmakla.

'' Bunlar benim düşüncelerim, yanlış ta olabilir tabi'' cümlenizin tam olarak uyması için bir takım ciddi araştırmalar, tezler, makaleler, deneysel, soyut, somut herhangi bir takım çalışmalar içerisinde olmanız gerekmektedir ki, bizde bunlara karşı anti-tezler üretebilip bu konuda münazara içerisine girebiliriz.

Oysa ki tek yaptığımız örnekler vermek. Yeni paylaşımlarına göz atmaya devam edeceğim.

Sevgiler.
Dünya üstündeki en üstün yaşam formu olduğumuza ama yine de sözcüklere sığmayacak kadar mutsuz olduğumuza,çünkü başka hiçbir hayvanın bilmediği şeyi,ölmek zorunda olduğumuzu bildiğimize dair bir ironi


Temmuz 07, 2013, 01:56:27 öö
Yanıtla #7
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 856
  • Cinsiyet: Bayan

Sayın Melina.

İnternetten okuduğunuz, yada belirli yazarların ve bu yazarların başka yazarların etkisinde kaldığı makaleleri, kitapları okuyarak çok kesin cümleler yazıyorsunuz.

''olanları, canavara dönüştükleri, asla vs...''

Bu tarz kelimeleriniz oldukça kesin bir cümle içerisinde kullanılıyor. Böyle bir kanıya varmak için 1.tekil şahıs olarak gerçekten bir vampir görmüş olmanız yahut bu duruma çok yakın bir yaklaşımda olmanız gerekir.

İyi hoş alıntı yapıyorsunuz, okuyoruz, tarihten bir kaç bilgi kapılıyor. Fakat burada verdiğiniz cümlelerde ki bilgiler oldukça yanlış cümlelerle kullanılmakla.

'' Bunlar benim düşüncelerim, yanlış ta olabilir tabi'' cümlenizin tam olarak uyması için bir takım ciddi araştırmalar, tezler, makaleler, deneysel, soyut, somut herhangi bir takım çalışmalar içerisinde olmanız gerekmektedir ki, bizde bunlara karşı anti-tezler üretebilip bu konuda münazara içerisine girebiliriz.

Oysa ki tek yaptığımız örnekler vermek. Yeni paylaşımlarına göz atmaya devam edeceğim.

Sevgiler.

Sayın Ares,

Vampirizm ile ilgili diğer yazılarımı da okuduysanız bu konuda yeterli bilgimin olmadığını; henüz araştırma safasında olduğumu da biliyorsunuzdur. Kesin cümlelerden ziyade, henüz öğrenme aşamasında olduğumdan yanlış olabilir bir takım söylemlerim diye de eklemiştim. Yanlış yaparak doğruyu öğreneceğiz değil mi .. Ben bugüne kadar okuduğum romanlardan, izlediğim filmlerden yola çıkarak az önce belirttiklerimi belirttim.

Yani ortada herhangi bir dogmatizm söz konusu değil.
Adequatio intellectus et rei


Temmuz 07, 2013, 02:44:14 öö
Yanıtla #8
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 426
  • Cinsiyet: Bay

bilgi arayışındaki hatalı yollar ego ve güç pradoksunda sapkınlığa dönüşebiliyor ölümszlük adına çin hkmdarlrnın civa içip öldüğü ve benzerlerinin cok fazla oluğu bliniyor ares kardeşin tavsye ettiği kitap cok aydlatıcı
ܚܠܐ -ܕܡܐ- -ܩܪܒܐ


Şubat 01, 2018, 01:34:42 ös
Yanıtla #9
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 174
  • Cinsiyet: Bay

Genç yaşta kardeşi Raduyla beraber Babaları bağlılığından dönmesin diye rehin tutulmak üzere Osmanlıya teslim edilmiştir. Baba Tepesh isyan etse de oğulları öldürülmemiştir. Zaman içinde kardeşi Radu Osmanlı yanlısı kendisi Osmanlı karşıtı olmuştur. Babasından sonra Eflakta yönetime geçmiş başta Osmanlıyla iyi geçinip vergi ödemiş bir yandan da isyan için hazırlık yapmış, kuvvet kurup paralı asker toplamıştır. Rakip soylu ailelerin ileri gelenlerini ve çocuklarını öldürttüğü, topraklarını halka dağıttığı, ülkesindeki yabancı papazları casus diye sürdüğü, suçluları acımasızca öldürdüğü ve Osmanlıyla savaşta kullandığı yakıp yıkma, kazık ormanı vahşet taktiği ile kötü ününü kazanmıştır. Babası gibi ejderha tarikatına üye bir şövalyedir. Macar Kralının desteğini almadan isyan edince kısa zamanda parasız kalıp bu kez de Macaristanda esir kalmıştır. İleri bir yaşta tekrar Eflakta yönetime gelmiş ama başarısız olmuştur. En sonunda kardeşi Radu Osmanlıya bağlı Eflak voyvodası olmuştur. Machiavelli'nin ideal prens tanımına çok uyan bir adamdır. Ama talih ondan yana gülmemiştir.
no one


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
6 Yanıt
7405 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 22, 2009, 10:36:22 ös
Gönderen: Ayn