sıkıcılığından ve aptallaştırıcı hayvansallıktan bizi ayıran nezaket şekillerini oluşturmak ve ortaya çıkarmak istiyoruz.
Nezaket aynı zamanda cömertlik ve sevginin hir şeklidir. Tüm farklı sınıflar, ırklar, cinsiyetler, milletler, sosyal ve ekonomik durumlardan çok ötede olan evrensel kardeşliğin yeniden bilinmesidir. Bu, felsefi hareketimizin ilk ilkesinin mütevazı bir şekilde ama uygulanmasının hoşluğudur:
Tüm sosyal durumlardan, ırklardan ve inançlardan erkek ve kadınları bir evrensel kardeşlik ideali etrafında birleştirmektir.
Böylelikle bir hediye verdiğimizde, hediyenin niteliği isterse değersiz olsun onu en güzel şekliyle renkli kurdele ve bağcıklarla paketleyerek, vereceğimiz kişiyi düşündüğümüz imajını verelim. İyi dileklerimizi ve sevecen duygularımızı ifade etmek için endişelendiğimizi bu şekilde gösterelim. Tüm kelime veya eylemlerimiz açıkça bizim sevme ve verme kapasitemize bağlıdır.
Kişi, kendisine ait kabın özelliklerini aşmasıyla daha az kadın ya da erkek olmaz. Tersine, eğer tüm yaptıkları şeylere birazcık güzellik, sevgi ve nezaket katıyorsa, etkin ve cana yakın Hanımefendi ve Beyefendiler olurlar. Birbirimizi selamlamamız, el sıkışmamız, sarılmamız ve öpüşmemiz durumlar ve aktörlere göre iyidir. Buradaki aktör kelimesini, İmparator Augustos’un anladığı şekilde anlamalıyız: yani hayata etkin ve aktif bir şekilde katılan ve böyle yapan kişiler anlamındadır. Mistik Tiyatroya göre gerçek aktör şeyleri gösteren, şeyleri yeniden gösteren ama bu sefer böyle bir insanı sahnelemesiyle şeyleri iyileştiren, güzelleştiren vesoylulaştuandır. Bu şekilde herkes o şeyleri paylaşabilmektedir.