Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: TEVRAT ve GERÇEKLERİ..  (Okunma sayısı 14742 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 10, 2009, 11:51:16 öö
Yanıtla #10
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Sevil;

Aslında fıtratımızda olmayan,sonradan algılar yoluyla oluşturduğumuz eşikler,hakikati kavramamızı ve hissetmemizi engelliyor.Bu aşamada en etkili rolü üstlenen duyularımızın ve içgüdülerimizin kontrol ettiği; fiziksel beden,arzu alemi ve nefsimizin, kontrol altına alınabilmesi için ruhumuzun bizi yönlendirmeye zorladığı tekamül süreci;mürşidsiz irşad seçeneğini kabullenmek zorunda kalan,farkındalık aşamasına gelmiş bizler için oldukça sancılı olacaktır.

Kutsal kitapların ve ezotorik ekollerin tamamında neredeyse aynı anlamla yüklü olan"Ölmeden önce ölün"tavsiyesi tekamül sürecinin ana hatlarını işaret etmektedir.Bizlere düşen amiyane tabiri ile "adam olmak"yoluyla arınma sürecini tercih etmek olmalıdır."Kirli olanlar dokunmasın"derken de,aslında tarif edilen bu dur.Böylesine bir tercihi benimseyen insanlar,kitleler oluşturabildiği zaman,ortada kurtarılacak;kişi,toplum,evren,tabiat ve canlılar kalmayacağı için,cezalandırmaya,yok edilmeye,sayın Martı'nın tabiri ile temizlik operasyonuna da gerek kalmayacaktır.Kutsal kitapların ve tarihte iz bırakmış Kamil-İnsanların da bizler için önerdikleri yollar da bu ve buna benzer vasıflar içermektedir.

Kısacası söz dinleyen ve bunda ısrarcı olanlar,hem kendilerini,hem de tüm evreni kurtarma şansını elde edecekler,barındırdıkları potansiyellerini açığa çıkarabilenler de tüm insanlığı etkileyeceklerdir.


Saygılarımla.
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Ağustos 10, 2009, 12:03:10 ös
Yanıtla #11
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay

     Sn Sevil, genellikle yazılarını okumakta baya zorlanmama rağmen büyük bir sabırla okudum.Konuyu ele alışınızın asıl sebebi sanırım sizin deyiminizle şu "temizlik operasyonu"nun şekli...Ancak,saydığınız maddeler bu operasyonun şekli değil,alametleridir.Sizin dediğiniz Armageddon olayının islami açılımı yecuc-mecuc olayı'dır,gayet tabi inanıyoruz.Söylediğiniz diğer madde ise şuydu: ""yoksa Yahudilerin kendilerine verilen özel imtiyazları gereği harekete geçip, yoldan çıkmış diğer tüm Ulusları yok etme şeklinde mi gerçekleşeceği- gerçekleştirileceği..""..Ben ilk defa böyle birşey duyuyorum.Kutsal kitaplarda Yahudilere verilen imtiyazdan tarihi bir olay olarak bahseder;ama yaptıkları  inkardan sonra lanetlendiklerini biliyoruz(soy olarak değil,o dönemin toplumu olarak)...Yani yahudilerin seçilmişliği ya da imtiyazları olması gibi birşey sözkonusu değildir,bunu geçelim Yahudilerin yoldan çıkmış ulusları yok etmesi konusu başlı başına komik, öyle bir durumda en önce kendilerini yok etmeleri gerekir...

Bence konu Tevrat ise çok daha verimli şekilde konuşulup,tartışılmalı...Yoksa bu konunun geleceğini tahmin edebiliyorum ...kıyamet alametleri şeklinde bir konuya dönüşecek...


Saygılar...


Sayın Martı;

Bildiğiniz üzere Sayın Sevil'in vurguladığı ve üstlendiği"seçilmiş ırk"yorumu,yaşadığımız tarih sürecinde bazı odaklarca benimsenmiş,hatta zaman,zaman dikte edilmeye çalışılmış bir yorumdur.Ben şahsen sayın Sevil'in kendisinin de buna gönülden inandığını sanmıyorum.İlk örneğin sahibi odakların peşi sıra,diğer bazı toplumların da, aynı misyonu üstlendiğini iddia eden başka odaklarda ortaya çıkmış,hala aynı iddialarında ısrarcı olanrı da hayal ve gerçek arasında kalmışlardır.

Allah'ın herhangi bir ırk ı seçmesi,insanın herhangi bir uzvu nu imtiyazlı görmesine benzetilebilir.Olası olmayan butür hayaller bizleri ancak Allah huzurunda utandırmaktan öte birşeye yaramaz diye düşünüyorum.


Saygılarımla.
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Ağustos 10, 2009, 02:53:23 ös
Yanıtla #12


Kısacası söz dinleyen ve bunda ısrarcı olanlar,hem kendilerini,hem de tüm evreni kurtarma şansını elde edecekler,barındırdıkları potansiyellerini açığa çıkarabilenler de tüm insanlığı etkileyeceklerdir.


Işte benim de ifade etmek istediğim buydu, Sevgili Ceycet;

Ayrıca Nuh Tufanını hepimiz biliriz ve yeryüzü tamamen yok olmadan önce Nuh Peygamberimize emredildiği gibi Gemi aracılığıyla Ses'e kulak verenler, işitenler ve Çağrı'ya cevap verenler Tanrı'nın Sözü'nü Nuh Tufanı öncesinde dinleyenler kurtulabildiler. Diğerleri ise yine bilindiği üzere yok olup gittiler. Burada kimin kazancı söz konusu Sizce? Tabiki Söz'ü işittikleri an o durumda pek bir tufan olacağı gözükmese de durumun mahiyetini bilenler tarafından yerine getirilip işi ciddiye alarak dalga geçmek yerine gününü gün edip de zamanlarını affedersiniz çirkinliklerle geçirenlerin mi? Elbette onların sonu yıkımdır kaçınılmaz.

Nuh'un Soyu bilindiği gibi Oğulları Sam, Ham ve Yafet aracılığıyla sürdürüldü ve Tanrı, Insanoğluyla yeni bir Antlaşma yaptı ve dünyanın her tarafına çeşitli Uluslar oluşturularak dağıldı. Yani bundan çıkarmak istediğim şey, hepimizin Nuh Peygamberin Soyundan geldiğimiz. Çünkü Nuh Tufanı öncesinde yeryüzü tamamen silinmişti. Bütün >Dünyada yaşayanlar aslında farklı Uluslar da olsa sonuçta aynı kaynaktan çıktığıdır. Hepimiz özünde birbirimizle akrabayız. Ama bunun yanında Peygamberlerin Hz. İbrahim Soyuından devam ettiği ve Yahudilerin bu Soydan türediği, bundan dolayı da Seçilmiş Irk oldukları kanaatine vardım. Tanrı'nın Ulusu:) Ancak bazı zamanlar Antlama gereği uymadıkları anlarda görüldüğü gibi yeryüzü kendilerine cehennem oldu ama şimdi, şuanda bir Süper Güç konumunda..

Tanrı'nın Yahudiler üzerindeki Planını anlamaya çalışıyorum. Ama bundan kastım bu beni aşar diyerek günaha girmek olarak düşünülmemelidir. Çünkü asıl günahın ne olduğunu bilmemiz lazım. Eğer Amaç, Kutsal Kitapları irdeleyerek, araştırılarak birtakım şeyler öğrenmemize müsaade edilmeseydi zaten başka ne amaç olabilirdi ki yeryüzüne Kutsal Kitapların indirilişin temelindeki sebep? Demekki öğrenmemiz gereken çok şeyler var ve bizden istenilende sadece ve sadece 'Beynimizi kullanmak' ama doğru, ahlaki sorumluluk bilincinde, Insanlığa yarar getirecek şekilde.. Zaten aksi durumda Tanrı'ya ihanet etmiş olmakla birlikte sonuç da korkunç bir hal alır. Hani bazan Tanrı Korkusu vardır içimizde deriz, bu söz boşuna söylenmemiştir, kimimiz çok korkar ki korkmak çok iyidir, çünkü kişiyi en azından günaha sürükleyebilecek şeylerden uzak tutar, kimilerimizde ise hiç korku yeralmamakta işte onların geldikleri son durum hayatının neresinde olursa olsun o anı yaşamak ona tamamen Cehennem olur. Asıl günahın ne olduğunu bu sayede anladım. Tanrı'nın buyruklarına karşı gelip söz dinlememezlik.

Ki yeryüzünde bulunan bütün toplumları gözününde bulundurduğumuzda görülüyor ki, birçoğu Tanrı'sını unutmuş ve kendilerince ilahlaştırarak başka inanç ve ibadet şekillerini sunarak geriye doğru gitmişlerdir ya da çağdaş toplumlar içersinde tamamiyle kendi özünden uzaklaşmış ve sözümona medeni ve uygar seviyesine yükseltilmiş toplumlarda bireysel olarak dejenerasyona tabi tutulmuşlardır. Bundan kastım illaki çağdaş toplumların tamamiyle uygar olduklarını ve sözümona örnek teşkil edici unsurlara sahip olduklarını ifade etmek istemiyorum. Elbetteki toplumsal bozulmalar söz konusu olacaktır. Ama bunun nedenine baktığımızda ise karşımıza Medeniyetin bizlere sunduğu yüksek teknolojinin vermiş olduğu imkanlardan kaynaklanmadığı bir gerçektir. Bir bağdaşlık kurmam gerekirse tıpkı Kutsal Kitaplarımızı yanlış olarak algılayan insanlarının tutumlarının nereden kaynaklandığını bunun sebebinin her halukarda Kutsal Öğretiler olmayıp kişinin evrim eksikliğinden kaynaklanan negatif duygularının sonusunda meydana geliyorsa aynı şekilde Medeniyeti olumlu yönüyle değil olumsuz yönüyle kullananların ortaya çıkardıkları asıl bozulmaların yine Medeniyetten değil kendilerinden kaynaklandığı anlaşılmalıdır.

Peygamberler belirli bir sıraya tabi tutularak aynı soydan geldiklerini farkettim. Bakınız yanlış olarak ele alabilirsiniz ama benim gördüğüm bunlar ki zaten eksiklerimi, hatalarım hatta yanlışlarımı Sevgili Ceycet'in yüksek Bilgi'sine dayanarak telafi etmeye çalışıyorum. Burada amaç Insan Neslinin kurtarılması için yok olmasını engellemek adına Tanrı'nın Amacını da biraz olsun kendi kapasitemin aldığı ölçüde ki bu zaten fazlasına vakıf olmanın imkansızlığı çerçevesinde olaya sadece bir başka açıdan bakmaya çalışıyorum hepsi bu..

Burada Insan neslinin neden oluştuğu, sonrasında neden yok olma tehlikesiyle karşı kaşıya kalındığını ve Tanrı'nın Insanoğluyla yapmış olduğu Antlaşmanın içeriği ve mahiyetini, yeryüzünde meydana gelen doğal afetlerin gezegenin jeopolotik açıdan kaynaklandığı gibi görülse de gidişat gereği şuanda çok zorlu bir evreye girildiği, yeryüzündeki son durumun içeriği hepimizce bilinmektedir, olaya ister dinsel ister bilimsel ister felsefi ister coğrafik ister ne açıdan olursa olsun bakalım sonuçta Tanrı Gerçeğine hep ulaşacağımız ve diğer üst boyutların teknolojisine ulaştığımızda ise bilim yönünden de Tanrı Gerçeğini anlayacağımız, kanıtlanacağı kaçınılmaz bir gerçektir.

4. Boyut hakkında hepimiz az çok bilgiye vakıfız. Ama bilinenlerden çok bilinmeyelere doğru ilerlemek açısından daima kendi bildiklerimizle yetinmeyelim. Çünkü gözden kaçırdığımız en ufak bir şey bizim üst boyuta geçişimizde büyük bir engel olabilir. Bazılarımız şuanki yaşamlarında kullanmış oldukları bedenleriyle bir üst boyuta transfer olurken bazılarımız da ölümden sonra ( çünkü yeterli seviyeye gelinmiş olması gerekiyor ) ( evrim ve tekamül açısından ), bazılarımız da üst boyuta geçiş hakkını kazanamayarak- daha çok düşük frekanslıları kastediyorum- geldikleri boyuta geri iade edilecektirler. Bu arada geldikleri yere derken bizim şuanda galaksilerin hangi boyutundan geldiğimiz de bir perde arkasıdır :D Ileri ya da geri transferle gelmiş olalım önemli olan 3. boyutu tam istenildiği şekilde yaşayarak tamamlayıp deyim yerindeyse vermek zorunda olduğumuz bütün dersleri başarıyla verip bir üst sınıfa geçmek olacaktır.

Saygılar,

 
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Ağustos 10, 2009, 04:08:28 ös
Yanıtla #13
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Sevil,haklısınız,Tevhid inancını savunan bütün kadim peygamberler Hz.İbrahim'in soyundan gelmiştir.


Saygılarımla.
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Ağustos 10, 2009, 05:17:11 ös
Yanıtla #14


Sayın Sevil,haklısınız,Tevhid inancını savunan bütün kadim peygamberler Hz.İbrahim'in soyundan gelmiştir.


Sayın Ceycet; görüşlerinizdeki berraklık, fikirlerinizin açık ve net olması, özellikle de önemli noktalara temas etmeniz benim için Sizinle bu önemli Konuyu paylaşmanın ne derece önem teşkil ettiğini, dolaysıyla güzellik kazandırdığını söylemeden geçmek istemedim.

Esas olarak vurguladığınız konu itibariyle Peygamberlerimizin Tanrı tarafından yeryüzüne sadece yoldan çıkmış toplumlara ya da topluluklara Kutsal Kitapları ve beraberinde Kutsal Öğretileri getirmek, yaymak ve doğru yolu göstererek yola getirme gayesini taşıdıkları nedeniyle gönderilmediklerini saptamış bulunuyoruz. O halde bir diğer olay ortaya çıkıyor ki o da Tanrı'nın Insan bedenini kazanmak suretiyle yeryüzüne kasıtlı olarak gönderdiği ve gönderdiği Kişiler aracılığıyla da Ulusları, Toplumları dolaysıyla çoğalmalarını sağlamaktır. Bundan çıkaracağımız sonuç ise Peygamberlerin birbirini bir silsile takip ederek tek bir Soy biçiminde teşekkül ettiği ortaya çıkmakta..

İşte bu Soyu da Yahudi Irkı teşkil etmektedir. Bu yüzden Seçilmiş ve Tanrı'nın Ulusu olarak nitelendirilmeyi haketmişlerdir. Şimdi burada anlaşılmayan bir durum var :D Gerçek Tanrı'nın Gerçeğidir. Bize düşen Tanrı'nın bütün buyruklarını kayıtsız şartsız kabullenip yerine getirmektir. Tanrı, böyle birşeye karar vermiş ve uygun bulmuşsa biz kim oluyoruz ki Yahudileri Seçilmişliğinden ötürü kabullenmeyip, tövbe ediyorum benim ibarem değildir lanetli ırk olarak nitelendirelim. Benim aklım buna almıyor. Tanrı, hepimizin yücesi bence bazılarımız yeterince haddini aşıyorlar. Uygun görülen birşey uygun görülmüştür. Bence kendimizi fazla dejenere etmeden yola gelip, Tanrı'nın hakimiyetini kabullenmek için elimizden geleni yapmamız gerekiyor. Yoksa bu ulus ya da şu ulus lanetli ya da bozgun vs. gibi gereksiz şeylerle dönüp duracağımıza ( zaten elimizden bişey gelmiyor, işimiz gücümüz birbirimizi eleştirmek, hani şu bağlamda kastediyorum, kendim bir özeleştiriciyim ama her zaman için şunun yanındayım beni eleştiren benden yeterince üst ve hakiki vasıflara sahip olsun,, işte o zaman kendi eksikliklerimi telafi etmek için Ona her zaman için minnettar kalırım. Ama işin açıkçası kendini yetiştirmemiş ve sahip olunması gereken hasletleri taşımayanlar tarafından eleştirilmek benim için sadece güldürü unsuru taşıyor ).  Tanrı'nın Amaçları üzerinde durarak yeryüzünde neyi hangi amaçla yaptığını anlamaya çalışmamız en makul olanıdır. Bence bize düşen bu..

Ayrıca Peygamberlerin bir Soy biçiminde teşekkül etmesi işin açıkçası beni başka bir şeyi düşündürmeye itti. Derinine girmek istemiyorum ama yaşam detaylarda gizlidir.

Sevgiler,
« Son Düzenleme: Ağustos 10, 2009, 05:21:18 ös Gönderen: Isabell »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Ağustos 10, 2009, 05:26:07 ös
Yanıtla #15
  • Ziyaretçi

              Sn Sevil,evrim ve tekamülle ilgili söylediklerinize katılıyorum,güzel çıkarımlar.

              Yalnız Yahudiler ile ilgili yanlış bir tarihi bilgiyi düzeltmek istedim.Hiçbir peygamber yahudi değildir ve dinlerin hiçbirinin yahudilik ile alakası yoktur.Aslında yahudiler hakkındaki bilgiler hala gerçek değildir bilimsel açıdan hala araştırmalar devam etmektedir.Bir kere şu anki bazı tarihsel bilgilerin bize söylediğine göre ne yahudiler "ibrahimi" dir ne de ibrahim bir yahudidir.Kur'an'da da yahudi ifadesi medinedeki yahudi kabilelerini kastetmektedir,başka birşey sanılmasın.İbrani ifadesi zaten yoktur.İsrail kelimesi ise bir tek ayette geçer ve israil derken "yakub"u kastetmez,bu tevrat'ın söylediği bir şeydir.Çünkü "Yakub"dan bahsedilen yerde zaten yakub denmektedir.Ve Kur'an'da İsrailoğulları'na ayrıcalık tanındığı yönünde bir ayet bulunur ama bu İsrailoğulları,yahudiler değildir,hatta israiloğulları'ndan kasıt belirli bir toplum değildir bizim için hala...İsrailoğulları tüm halklar için kullanılan bir deyimdir.Allah'ın üstün kıldığı bir coğrafya... burası neresidir? Bunu en ufak coğrafya bilgisiyle cevaplamak mümkün,tabii ki mezopotamyadır ve burada yerleşen tüm halkları kastetmektedir.
                 Bunun yanında Hz.Musa'nın da yahudilikle bir alakası olmadığını söyleyebilirim ve ibrahimoğullarının hiçbirinin de alakası yoktur.Çünkü tarihi kayıtlara baktığınızda M.Ö 540-530'lu yıllardan önce yahudilerin izine rastlayamazsınız.Bu arada Hz.İbrahim yahudi değilse nerelidir sorusunun cevabı da Akad'lıdır.Bu yüzden eğer konu Tevrat ise konuşmamız gereken yahudilik değil museviliktir.Gerçek musevi toplumlar ise süryaniler,eseniler,samaritanlar,nasraniler ve bu topluluklar yahudilerin bizzat katlettiği toplumlardır.

            Tevrat'a geri dönecek olursak ki bunun tamamen yahudiler tarafından yazıldığına inanıyorum.Tevrata bakarsanız zaten yahudilerin aslında tevhid inancıyla ve musevilikle uzaktan yakından alakalarının olmadığını göreceksiniz.Tevratta,Tanrı'dan bahsederken hangi isimler kullanılır? Tabi ki Elohim ve Yahve isimleri...Peki bu isimlerin anlamları nedir? Elohim, ilahları kastetmektedir,dikkat edin ilahlar.Yahve ise Filistin'deki bir volkan-lav cininin adıdır ve yahudilerde bir kabile tanrısıdır.Yahudilerin inancını açıklamak gerekirse zerdüştlükle ibrahim dininin sentez yapılmasıyla kendi yarattıkları bir dindir...

Saygılar...


Ağustos 10, 2009, 05:33:12 ös
Yanıtla #16
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Sevil;

Elbette,Allah hiçbir toplumu imtiyazlı olarak görmediği gibi,hiçbir toplumu da lanetlememiştir.Allah-İnsan-toplum-evren-doğa......Bunlar birbirinden ayrı şeyler değil.Sadece;kutsal metinlerin tefsirin de,alegorileri,semboleri iyi algılayıp,yorumlayabilmek gerekiyor.Zaten Hz.İbrahim'in soyunu iyice irdelediğimizde,bu soy ilişkisinin de sadece yahudilere has olmadığını rahatlıkla görebiliyoruz.

Allah'ın hakimiyetini kabullenmeyenlerin bilmesi gereken en önemli husus;hakikat in,kendisini kabul etmekte zorlananları,sistemin doğal sürecin de zaman içinde ikna edeceği gerçeğidir.Çevremizi dikkatle incelediğimizde tarihi irdelemeye gerek kalmadan,bunun,binlerce örneğine tanık olabiliriz.


Saygılarımla.
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Ağustos 10, 2009, 05:40:49 ös
Yanıtla #17


Sayın Sevil;

Elbette,Allah hiçbir toplumu imtiyazlı olarak görmediği gibi,hiçbir toplumu da lanetlememiştir.Allah-İnsan-toplum-evren-doğa......Bunlar birbirinden ayrı şeyler değil.Sadece;kutsal metinlerin tefsirin de,alegorileri,semboleri iyi algılayıp,yorumlayabilmek gerekiyor.Zaten Hz.İbrahim'in soyunu iyice irdelediğimizde,bu soy ilişkisinin de sadece yahudilere has olmadığını rahatlıkla görebiliyoruz.

Allah'ın hakimiyetini kabullenmeyenlerin bilmesi gereken en önemli husus;hakikat in,kendisini kabul etmekte zorlananları,sistemin doğal sürecin de zaman içinde ikna edeceği gerçeğidir.Çevremizi dikkatle incelediğimizde tarihi irdelemeye gerek kalmadan,bunun,binlerce örneğine tanık olabiliriz.


Kesinlikle, aynen katılıyorum Sevgili Ceycet;  Tanrı'dan uzak yaşayanların bulundukları konum itibariyle Tanrı'ya yakın yaşayanların- çok farklı olduğu ancak Tanrı'ya yakın olma durumunun gerçekleşebilmesi için çok zorlu bir süreçten geçmemiz, bunun beraberinde yeterince evrimleşmiş olmamız ve tekamül seviyemizi hat safhaya yükseltmemiz gerekmekte, diye düşünüyorum,  -ne kadar huzurlu ve mutlu olarak yaşadıkları açıkça görülmektedir.
« Son Düzenleme: Ağustos 10, 2009, 05:44:25 ös Gönderen: Isabell »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Ağustos 10, 2009, 05:56:27 ös
Yanıtla #18
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay

              Sn Sevil,evrim ve tekamülle ilgili söylediklerinize katılıyorum,güzel çıkarımlar.

              Yalnız Yahudiler ile ilgili yanlış bir tarihi bilgiyi düzeltmek istedim.Hiçbir peygamber yahudi değildir ve dinlerin hiçbirinin yahudilik ile alakası yoktur.Aslında yahudiler hakkındaki bilgiler hala gerçek değildir bilimsel açıdan hala araştırmalar devam etmektedir.Bir kere şu anki bazı tarihsel bilgilerin bize söylediğine göre ne yahudiler "ibrahimi" dir ne de ibrahim bir yahudidir.Kur'an'da da yahudi ifadesi medinedeki yahudi kabilelerini kastetmektedir,başka birşey sanılmasın.İbrani ifadesi zaten yoktur.İsrail kelimesi ise bir tek ayette geçer ve israil derken "yakub"u kastetmez,bu tevrat'ın söylediği bir şeydir.Çünkü "Yakub"dan bahsedilen yerde zaten yakub denmektedir.Ve Kur'an'da İsrailoğulları'na ayrıcalık tanındığı yönünde bir ayet bulunur ama bu İsrailoğulları,yahudiler değildir,hatta israiloğulları'ndan kasıt belirli bir toplum değildir bizim için hala...İsrailoğulları tüm halklar için kullanılan bir deyimdir.Allah'ın üstün kıldığı bir coğrafya... burası neresidir? Bunu en ufak coğrafya bilgisiyle cevaplamak mümkün,tabii ki mezopotamyadır ve burada yerleşen tüm halkları kastetmektedir.
                 Bunun yanında Hz.Musa'nın da yahudilikle bir alakası olmadığını söyleyebilirim ve ibrahimoğullarının hiçbirinin de alakası yoktur.Çünkü tarihi kayıtlara baktığınızda M.Ö 540-530'lu yıllardan önce yahudilerin izine rastlayamazsınız.Bu arada Hz.İbrahim yahudi değilse nerelidir sorusunun cevabı da Akad'lıdır.Bu yüzden eğer konu Tevrat ise konuşmamız gereken yahudilik değil museviliktir.Gerçek musevi toplumlar ise süryaniler,eseniler,samaritanlar,nasraniler ve bu topluluklar yahudilerin bizzat katlettiği toplumlardır.

            Tevrat'a geri dönecek olursak ki bunun tamamen yahudiler tarafından yazıldığına inanıyorum.Tevrata bakarsanız zaten yahudilerin aslında tevhid inancıyla ve musevilikle uzaktan yakından alakalarının olmadığını göreceksiniz.Tevratta,Tanrı'dan bahsederken hangi isimler kullanılır? Tabi ki Elohim ve Yahve isimleri...Peki bu isimlerin anlamları nedir? Elohim, ilahları kastetmektedir,dikkat edin ilahlar.Yahve ise Filistin'deki bir volkan-lav cininin adıdır ve yahudilerde bir kabile tanrısıdır.Yahudilerin inancını açıklamak gerekirse zerdüştlükle ibrahim dininin sentez yapılmasıyla kendi yarattıkları bir dindir...

Saygılar...


Sayın Martı;

Yahudilikle ilgili tespitlerinize katılıyorum.Yahudi toplumu özgün bir kabileden türemiştir.Ama İsrailoğullarına bağlı bir kabile olması vesilesi ile,halen beraber anılmaktadırlar.Hz.İbrahim'in zamanın da sizinde belirttiğiniz gibi böyle bir topluluk bile yoktu.Aslında;Mısır,Sümer ve Akad tarihini incelemeden bu konularda kesin hükümlere varmak doğru değil.


Saygılarımla.
Ben"O"yum,"O"ben değil...


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
Zebur ve Tevrat

Başlatan Hamlet « 1 2 3 » Yahudilik

28 Yanıt
44666 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 06, 2011, 08:30:53 ös
Gönderen: omega21
2 Yanıt
7140 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 20, 2013, 11:18:10 öö
Gönderen: Samuray
3 Yanıt
5705 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 11, 2009, 07:27:45 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
9573 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 17, 2010, 12:31:37 ös
Gönderen: ADAM
4 Yanıt
8541 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 07, 2011, 08:44:54 öö
Gönderen: ceycet
5 Yanıt
7131 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 11, 2016, 01:02:24 öö
Gönderen: sun
3 Yanıt
7413 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 07, 2011, 12:01:43 ös
Gönderen: Eser
3 Yanıt
7605 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 22, 2011, 01:53:11 ös
Gönderen: TUTMOS
18 Yanıt
11220 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 24, 2011, 04:20:45 ös
Gönderen: Mozart
1 Yanıt
2749 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 12, 2014, 09:50:46 öö
Gönderen: hypatia