Giriş
Bu çalışmada size Masonluktaki obediyanslar ve ritler konusunu genel açıdan, biraz da tarihçesiyle anlatmaya çalışacağım.
Masonlar bunları zaten biliyor. O yüzden benim bu anlatacaklarım aslında hariciler için. Ancak masonlar arasında bilmeyenler varsa, onlara da bir katkım olacak demektir.
Ayrı ayrı obediyans ve ritleri inceleyecek değilim. Sadece bunların nasıl ve neden doğmuş olduklarını ortaya koyup, karşılaştırmalarını yapacağım. Ritlerin incelenmesi ve gerekirse karşılaştırılması ayrı bir konu başlığı olur.
Obediyans nedir?
Sözlük anlamına bakılırsa, söz dinleme ya da itaat gibi bir anlama geliyor. Eskiden, bir uyruğun efendisine olan zorunlu bağlılığını yansıtırdı.
Masonlukta ise farklı bir anlamda kullanılıyor. Gerçi gene bir “itaat” olgusu var ama bu hem bireysel değil örgütsel hem de zorunlu değil gönüllü.
Bir araya gelen bazı localar, hep birlikte bağlanacakları yeni bir örgüt oluşturur. Hepsini topluca ilgilendiren yöntem, kural, karar ve uygulamalarda, bu örgütün otoritesini kabul ederler. İşte bu örgüte genel olarak “obediyans” deniyor.
Ancak dikkat: Obediyans bir kurum değildir.
Kurum, Masonluğun bütünüdür. Örgüt, kimi masonların bir araya gelmesiyle oluşur. Obediyans tarzındaki bir örgütü ise tek tek masonlar değil, localar oluşturur.
Bir diğer deyişle, her mason bir locanın üyesidir; obediyansın üyeleri ise onu oluşturan localardır.
Özgürlük ve Egemenlik
Bir obediyans, her biri özgür ve bağımsız olan localardan bazılarının bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Bir tüzel kişiliği vardır. Localar, daha önce kendi başlarına ve ayrı ayrı sahip oldukları tüzel kişiliği, bu ortak tüzel kişilik lehine terk eder. Bundan böyle, sadece sınırlı düzeyde bir özerklikle çalışırlar. Bunun düzeyini ise hep birlikte, üyesi oldukları obediyansın yetkili kurulunda kararlaştırırlar.
Bunu nasıl kararlaştıracaklarını da kendileri belirler. Demokratik mi olacak?... Öyle olacaksa hangi türdeki kararı vermek için yeterli sayıda oyun kriteri ne olacak? Yoksa önce üstün ve yetkisi tartışılmaz bir karar organı oluşturup, hep birlikte onun sözünü mü dinleyecekler? Bir diğer deyişle, “obediyans” denilen bu örgütün egemenliği, kimin ya da kimlerin, nasıl bir kurulun elinde olacak?
Bu bakımdan en yaygın uygulama şöyle: Obediyansın kuruluşunda bir “genel kurul” vardır. Her loca bu genel kurulda temsil edilir. Kararlar demokratik yönteme uygun olarak, oy çokluğu ile alınır.
Bu “temsil edilme” konusu, bazı obediyanslarda doğrudan, bazılarında dolaylıdır. Doğrudan temsilde, genel kurulda her locanın en az bir temsilcisi vardır. Dolaylı temsil edilme ise, tüm locaların temsilcilerini bir araya toplayamayacak kadar çok sayıda locası olan obediyanslarda görülür. Her loca bir il ya da bölge örgütünde temsil edilir; bu örgütlerin her birinin yönetici ya da temsilcileri ise obediyansın genel kurulunu oluşturur.
Obediyansa Karşı Çıkış
Obediyans, sözlük anlamı bakımından biraz tatsız; keyifsiz… İşin içinde itaat yani boyun eğme olunca, bir loca açısından özgürlüğün yitirildiği, bağımsızlığın elden gittiği, dolayısıyla “özgür ve bağımsız loca” diye bir kavramın ortadan kalktığı gibi bir izlenim doğabilir.
Nitekim bir loca da obediyansın genel kurulunda alınan herhangi bir karara karşı olabilir; en azından bundan hoşnutsuzluk duyabilir. Bu, yalnız bir karar için değil, genelde tüm yaptırımcı kural ve yöntemler için de geçerlidir.
Diyelim ki obediyansı oluşturan localardan biri genel kurulda yapılanları, kuralları, yöntemleri ya da alınan bir kararı beğenmedi. Onaylamıyor. Karşı çıkıyor. Fakat tek başına kalıyor ya da kendisi gibi karşı çıkanların sayısı başka türlüsüne yetmiyor.
Böyle şeyler Masonluğun tarihinde çok görülmüş.
Şimdi ne olacak?
Olacağı şu: “Ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin.” deyimi yürürlüğe girer. Diğerlerinin yeterli çoğunluğunun benimsediği kural ve kararlar hangi locanın işine gelmezse, obediyanstan ayrılabilir; tüm üyeleriyle birlikte çeker, gider.
İşte bu durum, bir bakıma “özgür ve bağımsız loca” kavramının yansımasıdır.
Bir obediyansa bağlanıp kararlarına boyun eğmek zorunda kalmak, locanın özgürlük ve bağımsızlığı yitirmesi değildir. Burada yitirilen bir şey yoktur. Nasıl bir toplum içinde ortak yaşamanın birtakım kuralları varsa, bir toplulukta ortak çalışmanın gereği olarak locaların bazı isteklerinden gönüllüce vazgeçmesi söz konusudur. Vazgeçmeye yanaşmayan ayrılabilir; gidip bağımsız bir loca olarak, özgürce kendi istediğini kendi istediği biçimde yapabilir; hiç kimse onu engelleyemez.
Zaten bu nedenle, -bir obediyansı ilk kez kuran locaları bir yana bırakacak olursak- çoğu localar daha sonra ve bağımsız olarak kurulur. İsteyen çalışmalarını kendi başına özgür ve bağımsız olarak sürdürür. Bir obediyansın çatısı altında yer almak isterse, ona başvurur. Baskı ya da zorlamayla değil, kendi özgür buyrultusu ve istemiyle.
Ancak bu noktada şöyle bir soru da doğar: «Ya o çekip gitmek isteyen locanın kimi üyeleri kendi localarının bu kararına uymak istemezse?»
Onun da çözümü vardır. Loca değiştirirler. Önceki localarından ayrılıp, bir başka locanın üyeliğine geçer, böylece obediyansta kalırlar.
Farklı (Çelişkili) Görüşler
Bu bağlamda Dünya Masonluğu’nda biraz farklı görüşler vardır. Kimi obediyanslar benim şu yukarıda anlattıklarımın doğru olmadığını, Masonluğun geleneklerine uymadığını ileri sürer. Onların benimseyişine göre “özgür ve bağımsız loca” diye bir şey olamaz. Bir mason locasının düzenli (muntazam) sayılabilmesi için mutlaka bir obediyansa bağlı olması zorunluluğu vardır. Dolayısıyla bir loca obediyanstan obediyansın onayı olmadan ayrılırsa masonik düzenini yitirir.
Elbette bu da bir görüş… Ancak benim yazdığıma oranla farklı olan bu görüş, ya da benim farklı olan görüşüm, Masonluktaki “düzen” (intizam) kavramının biraz farklı tanımlanışından ileri geliyor.
Burada o kavramın tanımlanışına girecek değilim. O ayrı bir konu başlığı olur.
Bir sonraki yazımda “rit” kavramı üzerinde duracağım ki, obediyanslar ve ritler arasındaki farkı daha rahat ortaya koyabileyim.