Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: MASONLUKTA TÖRE ya da MASON TÖRESİ - 1  (Okunma sayısı 3725 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 29, 2010, 01:46:54 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Masonlukta töre ya da mason töresine gelmeden önce genel kavram ve bazı tanımlar ile açıklamalar üzerinde durmanın yararlı olacağını düşünüyorum.



Töre denince aslında tüylerim diken diken oluyor. Çünkü öteden beri bu sözcük bana hemen şu bizim ülkedeki “töre cinayetleri” konusunu çağrıştırıyor.

Töre sözcüğünün sözlük anlamlarından biri “ahlâk”, diğeri “bir topluluktaki yaşam tarzı ve davranış biçimleri ile kural, gelenek ve göreneklerin, ortak alışkanlık, anlayış ve değer yargılarının tümü”dür.

Töreyi şöyle de tanımlayabiliriz: “Toplumsal yaşamın düzenleyicisi olan, kökünü bireysel yaşamdan çok sosyal yaşamdan alan, uygulama gücü dış yaptırımdan önce vicdandan oluşan, her insanın karşılıklı olarak diğerlerinden beklediği, toplumu oluşturan tüm bireylerin aynı şekilde değerli ve önemli saymaları istenen tutum ve davranışların bütünü.”

Dolayısıyla o cana kıymalar da işte bu bakımdan kendileri açısından töresel ya da töre uyarınca olarak niteleniyor. Bu da gösteriyor ki töre daha küçük topluluklar çapında birbirinden farklı biçimde değerlendirilebiliyor.

Ancak bir başka açıdan töre, “iyi ve kötünün, doğru ve yanlışın, güzel ve çirkinin ayrılmasında toplumun inanç ve ortak benimseyişlerine bağlı olarak belirlenmiş erdemlerin ya da erdem sayılan nitelikler ile buna uygun davranışların toplamı” olarak tanımlanır.

Birey, törenin nasıl olması ve neleri kapsaması gerektiğine karar veremez. Onu toplumun ortak benimseyişi oluşturur. Toplum ise bir töre oluşturmak üzere toplantı yapıp karara varmaz. Töre, zamanla, toplumsal yaşamdaki deneyim ve gereksinmeler uyarınca kendiliğinden, kimi zaman da o toplum içinde etkili olan bir kişi ya da zümrenin kendi eğilimi doğrultusundaki ittirmesi ve diğerlerinin de bunu benimsemesiyle ortaya çıkar.

Birey, toplumunun töresini yargılayabilir, sorgulayabilir hatta kendince yadsıyabilir, karşı çıkabilir ama değiştiremez. İyi, doğru ve güzel ya da kötü, yanlış ve çirkin olarak benimsediği tutum ve davranışlar, toplumca da aynı şekilde benimsenmediği sürece “töre” olarak nitelenemez; sadece “bireysel boyuttaki töresel eğilimler” olarak kalır.

Kimi zaman, toplumdaki egemen güçler, kendi başlarına “toplumun töresi” olarak nitelendirdikleri birtakım kurallar belirler. Toplum da bunları uygun bulup benimsiyorsa, bunlar gerçekten o toplumun töresinin temeli sayılabilir. Toplum bunları benimsemese de egemen gücün yaptırımcı kararı, baskısı nedeniyle uymak zorunda kalıyorsa, buna “töre” denemez; ortaya konuş biçimine göre “buyruk” ya da “yasa” denmesi gerekir. (Bir yasanın ille de demokratik yöntemle ya da insan haklarını göz önünde tutarak oluşturulmadığını unutmayalım.)

Toplum ise, yaptırımcılığın karşısında kendi töresini oluşturmaktan geri kalmaz. Çünkü bir buyruk ya da yasa uygulamada töreden daha güçlü olabilir ama toplumun güncel yaşamında sık sık gereksinme duyduğu ve öz buyrultusuyla belirlediği ayrıntılı kuralları içermez.

Yasalara aykırı davranmak suç işlemek demektir. Toplum adına hareket eden bir yargı organınca belirgin bir biçimde ve yürürlükteki hukuk uyarınca cezalandırılmayı gerektirir. Oysa bir kişinin töreye aykırı tutum ve davranışları diğer insanları rahatsız edici düzeye varacak olursa; buna karşı kişinin göreceği tepki, “uyarma”, “ayıplama”, “kınama” ve sonunda “dışlama” biçimindedir. Bu tepkilerin yetersiz kaldığı, bireyin töreye uymasının bir türlü sağlanamadığı bir durumda ise, yasaların uygulanması kaçınılmaz olur. Çünkü yasalar, bireyin toplumun töresini aşırı boyutta umursamayarak, başkalarını rahatsız ve huzursuz etmesine engeldir.

Töre öylesine önemlidir ki, çoğu ülkelerin yasalarında, bir yargı organının ne yapılması gerektiği konusunda elindeki kitaba bakarak bir karar verememesi halinde, toplumun töresine uyulması gerektiği yazılıdır.

Bu öyledir ama bazı zaman toplum içinde kimilerinin kendilerini o yargı organının yerine koyduğu ve kendi benimsedikleri töreyi yasa ile özdeşleştirerek yaptırımcı kararı kendilerini yetkili görmek suretiyle verdikleri ve uygulamaya koydukları görülür. Başta sözünü ettiğim “töre cinayetleri” bunun tipik bir örneğidir ama örnekler bu kadarla kalmıyor.

Çoğu toplumlarda “iyilik etmek” bir töre gereğidir ama yasa gereği değildir. Ancak “bilerek ve isteyerek kötülük etmemek” yasa gereği olabilir. Olanakları bulunmasına karşın iyilik etmeyen kişi, töreye aykırı davranmış olduğu için toplumun tepkisiyle karşılaşabilir ama bundan ötürü yargılanarak cezalandırılamaz. Bilerek ve isteyerek başkalarına kötülük eden bir kişi de toplumun tepkisiyle karşılaşır ama ayrıca yaptığı kötülüğün niteliğine göre yargılanarak cezalandırılabilir.

Bur toplumda yasaların suç saydığı bir tutum, davranış ya da eylem, bir başka toplumda törenin gereği olabilir. Örneğin gelişmiş toplumlarda hırsızlık bir suçtur ama kimi toplumların töresi uyarınca sıradan bir iş hatta becerikliliktir,

Uygarlık düzeyi bakımından yeterince gelişememiş olan bazı toplumlarda, töreye karşı gelmenin cezası, yasalarda öngörülenden çok daha ağır ve acımasız olabilir. Uygar bir ülkenin yasaları, suç işleyen kişiyi cezalandırmadan önce kendini savunma hakkını tanır hatta suçlu bulunursa onu cezalandırmak yerine uslanmasını ve topluma kazandırılmasını öngörür. Uygarlaşamamış bir toplum ise, töreye aykırı davranmış olan kişiye savunma hakkı bile tanımaz. Uygar bir görüş açısından bu aslında “törenin gereği” değil, yanlış uygulanmasıdır.

Dar görüşlü kimseler, törenin her zaman ve her yerde aynı olması gerektiği, kendi törelerinin en iyisi ve en doğrusu olduğu görüşündedir. Oysa dünyadaki tüm insanlar tek ve her bakımdan bağdaşık (homojen/mütecanis) bir toplum oluşturmadıkça, evrensel bir töreden söz etme olanağı yoktur.

Töre, toplumun özelliklerine, yaşam ortamına ve koşullarına da bağlıdır. Bu nedenle bir toplumdan diğerine, hatta aynı toplumda bile yer yer farklılık gösterebilir. Bunun en basit örneği, deniz kıyısında yaşayanlar ile dağlık ve yaylalık alanlarda yaşayanların törelerinin birbirlerine uymazlığında görülür.



Tüm bunlar, genelde töre kavramıyla bağlantılı benim öznel (sübjektif) düşünülerimdi. Eksikleri ve yanlışları olabilir. Sonrasına geçmeden önce eleştirilmeyi, yanlışlarımın düzeltilmesini beklerim.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
4 Yanıt
4841 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 12, 2012, 06:06:18 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2807 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 01, 2010, 07:41:30 öö
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
3746 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 10, 2012, 07:21:17 ös
Gönderen: Tij
4 Yanıt
3777 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 10, 2012, 07:32:05 ös
Gönderen: Tij
0 Yanıt
3373 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 04, 2010, 10:09:47 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2654 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 05, 2010, 09:24:35 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3823 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 06, 2010, 11:12:44 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2634 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 07, 2010, 01:34:57 ös
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3708 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 08, 2010, 02:46:45 ös
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
3050 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 09, 2010, 01:52:55 ös
Gönderen: ADAM