Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Uyusukluga Devam  (Okunma sayısı 2329 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Haziran 22, 2015, 03:18:51 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811


Ramazan edebiyatı ve ilahiyatının özeti: Uyuşukluğa devam

Televizyonda muhtemelen aldığı yüksek ücret karşılığı konuşan hoca “Bir kişi hafız olunca öbür dünya yetmiş kişiye şefaat edecek” diyor.

O zaman marangoz, makale yazmaya çalışan akademisyen, yeni patent için uğraşan girişimci olmanın ne anlamı var? Hepimiz işimizi bırakıp hafız olalım.

Her yıl olduğu gibi bu yılki Ramazan ayında da cami kürsüsünden, ekrandan insanlara bildiğimiz tekrarlar anlatılıyor.

Din adına konuşanların gerçek dünya ile hiç ilgisi yok mu? İslam dünyasında bu kadar sorun varken ve başka medeniyetler Mars’ta araştırmalar yaparken bütün bunlardan nasıl kopuk halde din anlatılıyor?

Bugün dünyanın herhangi bir Müslüman ülkesinde cuma hutbesinde “basın özgürlüğünün önemi” üzerine bir tanecik hutbe verilebilir mi?

Yanlış dindarlaşma

Tuhaf bir geleneksel ve kültürel dindarlık algısı üretildi. Neredeyse “hayatın hiçbir reel alanına hitap etmeyen bu algı”, kendi içinde bazı ritüellerin sürekli yapılmasını öneriyor.

“Şu kadar hatim indir, şu kadar salavat getir” gibi bir omurga üzerine kurulan bu dindarlaşma daveti, Müslümanlar’ın içinde bulunduğu tatlı uyuşukluktan rahatsız olmamasını sağlıyor.

Merdiveni kullanıp daldaki kirazları toplamak yerine sürekli merdivenin güzelliklerini, ona dokunmanın faydalarını öne çıkaran bir dindarlaşma tarzı bu.

İçinde asla “beş tane adam gibi tarih kitabı yazan cennete gider” veya “ömründe on tane patent alıp insanlığa katkıda bulunan çok sevap kazanır” gibi bir yaklaşım olmayan bu yanlış dindarlaşma, Müslümanlar’ın dünyadaki fiyaskosunu sorun etmiyor.

Son 50 yılda Osmanlılar’ın ve Selçuklular’ın Anadolu’ya yaptığı camilerden daha fazla cami yapmış bu dindarlaşma, halbuki camilerin ne kadar büyük bir mimari fiyasko olduğunu göremiyor bile.

İki kahrolası strateji

Ramazan İslamı’nı anlatanlara bakınca onun “iki büyük kurnazlığın üzerine kurulduğunu” görmek mümkün:

Birincisi, sürekli olarak şu basit sorun akla getirilmiyor: “Peki, bu tahrif olmuş dinleri takip eden Batılılar neden bizden daha başarılı?”

Böylece dünya ve Müslüman arasındaki bağ öldürülüyor. Bir zaman sonra hiçbir somut etkisi olmadığı halde dindarlar, kapalı bir çevrim içinde konuşmak ve hareket etmekten zevk alır hale geliyor.

İkincisi, yanlış bir doğa algısı anlatılıyor.
“Sen istediğin kadar hatim oku maçları Barcelona kazanıyor, akıllı telefonu Amerikalı yapıyor, neden?”

Daha açık yazalım. Allah daha çok namaz kılanın veya daha çok hatim indirenin sporda, mimaride, teknolojide başarılı olacağı bir evren yaratmadı.

Allah adil ve hikmet sahibi olduğu için yarışı “daha çok hatim okuyan değil işin hakkını daha çok veren kişi” kazanıyor.

Geleneksel vaizler, bu sorunu aşmak için hemen “bu dünya onlar, ahiret Müslümanlar içindir” gibi argümanlara girerler. Müslümanlar’a “dert etmeyin dünyadaki bu geri kalmışlığı, önemli olan ahiret” demeye getirirler.

Peki, sokakları kirli, siyaseti kirli velhasıl bu dünyası mamur olmayan Müslümanlar’ın ahireti mamur ve mutlu mu olacak?

Yaşadığı ülkelerde ağaç bırakmayan, birbirini öldürmekten çekinmeyen, mesela sağlık teknolojisi alanında insanlara bir buluş ile hizmet edemeyen Müslümanlar, sırf namaz kıldığı, hatim indirdiği, sakal bıraktığı veya 15 defa umreye gittiği için Allah’ın hoşnutluğunu kazanabilir mi?

Alinti - Bugün Gazetesi Gokhan Bacik- bitti.




Haziran 22, 2015, 03:55:36 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 2105
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk ve Masonlar

Merdiveni kullanıp daldaki kirazları toplamak yerine sürekli merdivenin güzelliklerini, ona dokunmanın faydalarını öne çıkaran bir dindarlaşma tarzı bu.

Oldukça güzel ve katıldığım bir söz. Günümüzdeki inançların birçoğu için geçerli.


Son 50 yılda Osmanlılar’ın ve Selçuklular’ın Anadolu’ya yaptığı camilerden daha fazla cami yapmış bu dindarlaşma, halbuki camilerin ne kadar büyük bir mimari fiyasko olduğunu göremiyor bile.

Buraya katılamayacağım. Camiler, kiliseler ve birçok tapınak, mimari fiyasko olarak değerlendirilmemeli ve tapınakların geometrik yapılarının insan enerjisiyle olan bağları araştırılmalı. Ayrıca bir gazete yazarı için bu kadar subjektif bir değerlendirmeyi pek hoş bulmadım.


Birincisi, sürekli olarak şu basit sorun akla getirilmiyor: “Peki, bu tahrif olmuş dinleri takip eden Batılılar neden bizden daha başarılı?”

Bunun nedeni bellidir. Gerçi yazar da az çok buna değinmiş. Bunun sebebi ''Kıyamet ve sınav'' algısıdır. Dinlere bakacak olursak; ''Bu Dünya bir sınavdır, eninde sonunda kıyamet kopacaktır, insanlar ölecek ve cennet/cehennem dağılımı olacaktır.'' fikridir. Bunu yumuşatmaya çalışmanın, gizlemeye ve saklamaya çalışmanın bir anlamı yok zira bunu yapmak dini daha güzel hale getirmez. Dinler için kıyamet vardır ve son bulacak bir Dünya için, gelişimin, bilimin, maçın ne önemi var ki?


Televizyonda muhtemelen aldığı yüksek ücret karşılığı konuşan hoca

Televizyonda yaptığı o kadar boş iş olup o kadar yüksek paralar alan insanlar var ki. Şahsen televizyon izlemiyorum fakat arada bir açıp göz gezdirdiğim zaman yorumcular, muhabirler, sözde düşünürleri görünce, doğrusu endişeye kapılıyorum. Bu insanlar mı ülkemizi temsil eden gazeteciler, bu insanlar mı bilimimizi geliştirecek olanlar? diyorum. Bu yüzden, ücret vurgusunu sadece hocalara yapmak doğru olmaz.


Peki ne yapmalı?

Madem dinler için kıyamet var ve yine dinler için bu Dünya, gelip geçici bir istasyon o halde yeyip, içip, yatalım mı?

Elbette hayır. Dinler kusurludur ve kusurlu olmaları bize aslında güzel bir mesaj verir. Zira dinler ''amaç'' değil ''araç''tır. İnsanı daha iyi bir insan yapmak için, kamil bir insan yapmak için, Dünyayı daha güzel bir yer haline getirmek için gönderilmiş ''araçlar''dır. Bu yüzden, dindeki her ayrıntı, dönemin şartına göre, Dünyayı daha güzel bir yer yapmak için değişmelidir. 1.000 yıl önce, yapılacak bir eylem, insanı daha iyi bir insan yapabilir ancak günümüzde belkide o eylem ''yobazlık'' olarak değerlendirilir. Bu noktada ana temayı kaçırmamalı ve inançsızlığa düşmeden, inancı daha iyi bir Dünya için yontmak gerekir.

Saygılar...
Gnothi Seauton

Yaşamak, kendini adam etmektir. Zeka ve bilgiyi kullanarak, etinden, kemiğinden kendi heykelini yapmaktır. - Goethe


Haziran 22, 2015, 04:12:19 ös
Yanıtla #2
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 631
  • Cinsiyet: Bay

Ki nitekim, Necm suresinde Allah bunun işaretini veriyordu.

'Her insana çalıştığı kadar vardır''
 

Ve Allah orada; 'her müslüman' demek yerine , 'her insan' diyordu.

Muhakkak burda da aklı olanlar için, ciddi bir mesaj veriyordu Allah.



 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
6292 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 30, 2006, 08:00:48 ös
Gönderen: MASON
9 Yanıt
8553 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 16, 2007, 04:32:47 ös
Gönderen: MASON
38 Yanıt
20252 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 22, 2012, 06:14:39 ös
Gönderen: SEHERC
1 Yanıt
3856 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 25, 2010, 05:18:44 ös
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
2041 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 09, 2010, 11:31:36 ös
Gönderen: Mozart
6 Yanıt
5015 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 24, 2011, 03:07:25 öö
Gönderen: Nikopol
9 Yanıt
5780 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 22, 2011, 12:43:50 öö
Gönderen: Alşah
0 Yanıt
2000 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 23, 2015, 06:44:00 ös
Gönderen: Risus