Masonlar.org - Harici Forumu

Mason ve Masonluk Nedir? => Masonluk ile ilgili Sorular ve Cevaplar => Konuyu başlatan: BULGARIA - Aralık 26, 2011, 03:23:03 ös

Başlık: Tekris Töreni
Gönderen: BULGARIA - Aralık 26, 2011, 03:23:03 ös
Merhabalar..


Konu içeriği nedeiyle mason üyelerden istediğim bir cevap olacak.


Tekris töreni esnasında veya hemen sonrasında tekris olan yeni masonun içtiği veya içirildiği tam olarak nasıl doğru algılanabilirse soru artık o kelime kabul edilebilir.O içecek nedir ? Neden acıdır ? Neden içirilir ? Tüm tekris olanlaramı içirilir ? Sembolik olarak ne anlam taşır ?




Teşekkürler şimdiden umarım bu da diğer sorularım gibi arada yok olup gitmez..


Saygılar..,
Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: Anilcanballi - Aralık 27, 2011, 03:49:05 ös
Bir harici olarak sorunuza kapsamlı cevap verememekle birlikte bu konudaki yorumumu yapmak istiyorum. Bildiğim kadarıyla yemin töreni esnasında ilk olarak kişinin bir eli kalbinin üzerindeyken diğer eliyle bir kadeh tutar. Kadehte tuzlu su bulunur.Acı olması böyle açıklanabilir.Sembolik olarak içtenliği temsil eder. Nedenini bildiğimi iddia edemem fakat Yahudilikte tuzun kutsal kabul edilmesinin bir ilişkisi olabilir.

  Sadece kendi yorumlarımı kattım, konu hakkında kapsamlı bir cevap benimde soru işaretlerimi giderecektir.
Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: ADAM - Aralık 27, 2011, 04:33:03 ös

Masonluk hakkında çok şey bilen bir kişi her şeyi biliyor demek değildir.

Zaten Masonluk pek ilginç; evren gibi... Ne kadar çok şey biliyorsanız, bilmedikleriniz  ondan daha çok demektir.

İşte bilmediğimiz bir bilgi ile karşı karşıyayız: Yemin töreni esnasında ilk olarak kişinin bir eli kalbinin üzerindeyken diğer elişyle bir kadeh tutuyormuş. Kadehte tuzlu su bulunurmuş. Sembolik olarak içtenliği temsil edermiş.

Bunun Yahudilikte tuzun kutsal kabul edilmesiyle bir ilişkisi olabilirmiş.

Sanırım Sayın anilcanballi'nin dediklerini böyle özetleyince yanlış bir iş yapmış olmadım.

Peki şimdi sorularımıı sorabilir miyim?

- Yemin töreni nedir? Böyle bir şey mi var?
- Bu hangi mason ritinde geçiyor; yemin töreninde içinde tuzlu su bulunan kadeh tutma uygulaması?
- Sembolik olarak başka türlü yorumlama olanağı yok mu?
- Bu uygulama adı belirtilecek olan o mason ritinde böyleyse, bunun Yahudilik ile bağlantısı nedendir? (İsrail'de böyle özel bir ritüel mi uygulanıyor?)

Yorumlar elbette yapılır. Konu hakkında daha kapsamlı bir cevap da bu soruların yanıtlarından sonra verilebilir.

Bunlar burada yanıtlanması gereken sorulardır çünkü şunu iyi bilelim ki biz katılımcılar bu froum alanında yalnız değiliz; masonlar.org adlı bu sitede yazılanlar her gün binlerce kişi tarafından okunmaktadır.

 
Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: Masor1976 - Aralık 27, 2011, 05:23:24 ös
Benim dikkatimi çeken bir nokta vardır. Bu konuya bağlayıp bir soru sormak istiyorum.

Ruhani uygulamalar söz konusu olunca niyetlenme ve kabul ediş ve ediliş töreni uygulanıyor. Örneğin islam tasavvufunda şeyh müridine ders tarif ederken mürid adayının elinden tutarak 3 defa "aldın kabul ettin mi" diye sorar ve kısa da olsa bir tür kabul töreni yaşanır. Bu tören sırasında oradaki her kez sessizliğe bürünerek rabıta yapmaya çalışarak gelen ruhaniyetlerden istifade etme çabasında olurlar, çünkü dervişi kabul eden Hz.Muhammed'in ruhaniyetidir şeklinde inanıldığı için derviş için o an gelen ruhaniyetten ve feyizden faydalanmak istenir.

Bir diğer gördüğüm ruhani uygulamada ise bana reiki yapan bir terapist arkadaşımın terapiye başlamadan önce "kabul ediyor musun" diye 3 defa sormasıydı ki inanılmaz şeyler hissettirmişti. Yani ruhumla oynandığını hissettim sanki.

Sormak istediğim soru ise Masonlukta da bu tarz kabul töreninin var oluşunun nedeni masonluğun ruhani bir topluluk oluşundan mıdır. Yani Masonluk ruhani bir organizasyon mudur, yoksa yapılan tüm üniformal hazırlıklar vs. örneğin askeri kurumlarda yapılan örfsel bir tören amacı mı güdülür?  Bunu sormaktaki amacım Masonluk denlince benim de aklıma ister istemez metafizik ilimlerle de uğraşan esrarengiz insanlar geliyor. Ki antimasonik iddialar da konu eninde sonunda metafizik boyuta getirilip masonların şeytana taptıkları yönünde oluyor genelde.

Saygılarımla.

Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: Anilcanballi - Aralık 27, 2011, 05:47:34 ös
Sn. ADAM sorularınıza kısıtlı bilgimle cevap vermeye çalışacağım. Sizden  isteğim sonrasında yanlış bildiğim konularda beni bilgilendirmeniz.

- Yemin töreni nedir? Böyle bir şey mi var?

Çırak, Kalfa, Usta isimli yayında; Yakarma, söz verme, lanetleme adlı üç kısımdan oluşan bir törenden söz ediliyordu.Daha detaya girilecek olursa konu yeri burası değil diye düşünüyorum.

- Bu hangi mason ritinde geçiyor; yemin töreninde içinde tuzlu su bulunan kadeh tutma uygulaması?

Hangi mason ritinde olduğunu bilmiyorum efendim dediğim gibi yeterli bilgim yok.Bu konuda okumuş bir aile büyüğümle yaptığım sohbetten edindiğim bir bilgi.

- Sembolik olarak başka türlü yorumlama olanağı yok mu?

Elbette çok çeşitli yorumlar getirilebilir. Dediğim gibi kendi düşüncem. Ben öyle düşünmüştüm sadece amacım yanlış bir bilgi vermek değildi.Üzgünüm.

- Bu uygulama adı belirtilecek olan o mason ritinde böyleyse, bunun Yahudilik ile bağlantısı nedendir?
Masonik sembollerin bazılarının kökeninde yahudi mabedinin olmasından böyle bir kanıya vardım. Yine yorumum ve düzeltilmeye ihtiyacı var. Üsttede belirttiğim gibi amacım yanlış bilgiler vermek değildi. Affınıza sığınıyorum.
Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: ADAM - Aralık 27, 2011, 06:22:09 ös


Korkarım Sayın Anilcanbali adlı yeni katılımcımızı biraz üzdüm ve zor durumda bıraktım. Özür dilerim.

“Çırak, Kalfa, Usta” başlığını taşıyan birkaç masonik kitap vardır. En ünlüsü de Sayın Tanju Koray’ın kitabıdır. Burada Sayın  Anilcanballi’nin sözünü ettiği kitap hangisi acaba? Hangisi olursa olsun, burada bir yanlışlık var. Masonluğun hiçbir yerinde yakarma, söz verme, lanetleme serisinden oluşan bir uygulama yoktur. Bu tür bir uygulama Masonluğun amaçlarına da ilkelerine de aykırıdır. Yeminler ya da anlar vardır elbette ama bunlar bir törenin kendisi değil sadece bir aşamasındaki uygulamadan ibarettir. Örneğin Masonluğa girecek olan bir kişiden Masonluğun kurallarına uyacağına ilişkin söz vermesi istenir. Bunda bir gariplik olamaz çünkü Masonluğun kurallarına uymayacak olan bir kesmenin zaten oraya gitmemesi gerekir.

Ancak şu “Çırak, Kalfa, Usta” adlı kitabın ayrıntısına girelim… Buyurun siz aktarın, biz değerlendirelim. Bu basılı bir yayın olduğuna göre yazarının kim olduğunu da bilelim ve değerlendirmelerimizi bir de ona göre yapalım. (Çünkü yazar kimi zaman kendi bireysel eğilimini gerçek gibi aktarabilmektedir.)

Kendi sorduğum yanıta kendim yanıt vereyim daha iyi… Hiçbir mason ritinin hiçbir uygulamasında elde içinde tuzlu su bulunan bir kadehle yemin edildiğini sanmıyorum. Burada ya bir yanlış anlama var ya da birisi bir antimasonik kaynakta böyle uyduruktan bir laf etmiş.

Ortada bir simge (sembol) varsa, bunun anlamı budur diye bir açıklama yapmak, o simgeyi dondurup simgelikten çıkarmaktır. Dolayısıyla Sayın anilcanballi “Bu benim yorumum.” dediğine elbette denilebilecek bir şey kalmıyor. Başkalarının da farklı yorumları olabilir. Tek sorun var. Simgenin simgeliğini sürdürmesi ve işe yarar (işlevli) olması bakımından yorumlarda uyuşmak da gerek.

Masonluğun sembollerinin bazılarının kökende Yahudi mabedi yoktur. Yahudi mabedi denilince bu bir sinagogdur. Masonluktaki çok önemli simgelerde biri Süleyman Tapınağı’dır. Bu ise bir Yahudi mabedi olmaktan çok öte bir şeydir. Simgesel değerini bir kenara bıraksak bile, tarihte gerçekten yapılmış olup olmadığı bilimsel olarak kanıtlanamamış bu yapı, Masonluğun en önemli simgelerinden biridir. Öyle önemli hatta öyle ulu bir simgedir ki bu, eğer “Yahudi mabedi” diyerek bundan söz ediliyorsa, bu Masonluk açısından büyük bir aşağılama niteliği taşır.


Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: karahan - Aralık 27, 2011, 06:23:13 ös
Yemin neden edilir yemin edince ne olur hem edene hem ortama katkısı ne olur?
yemin edince insan yada toplum nasıl rahatlar?
yemin neyin güvencesidir?
yemini özel kılan nedir?
toplumda edilen ve tutulmayan bol bol yeminlerden daha özel durumu nedir kişi için?
yemini bir tür garanti belgesi olarakmı ederiz?

sadece masonlukta değil mesela askerliktede ilk adım yemindir masonluk gibi.
islamın ilk şartı olan kelimei tevhidin karşılığı olarakmı kullanılıyor acaba yeminler.

mesela kul orda kelimei şahadet getirirken ortada kutsal olduğuna inandığımız bir durum sözkonusu iken
yemin ederken masonluktaki duygu nedir acaba

umarım çok fazla sormamışımdır.

saygılar
Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: ADAM - Aralık 27, 2011, 06:49:27 ös
Bir de bu başlık altında Sayın Masor 1976'nın sorusu var.

Kendisinin de belirttiği üzere, aslında sorusu bu başlık ile bağlantılı değil ama sormuş bir kere, biz de yanıtlayalım.

Masonluk ezoterik bir kurumdur.

Birçok ezoterik kurum gibi Masonluğun ezoterik olmanın gereği çerçevesindeki uygulamaları (öğretisi, ritüelleri,. törenleri,. simgeleri) ötesinde, onu öteki ezoterik kurumlardın tümünden ayıran/farlı kılan ilkeleri vardır.

Bu ilkeleri temel ilkeler ve töresel ilkeler olmak üzere ikiye bölebiliriz. Bunlardan töresel ilkelerin birçoğunu, insancılığı (hümanizmi) öngören başka ezoterik kurumlarda da görebiliriz. Temel ilkeleri ise “ayrılmaz bir bütün” ya da “bir üçgenin kenarları” olarak ele aldığımızda başka ezoterik kurumlarda göremeyiz: ÖZGÜRLÜK – EŞİTLİK - KARDEŞLİK. Bazı mason kuruluşları bu üçlemeyi biraz değiştirir ama fark etmez; dönülüp dolaşılıp aynı noktaya gelinir.

Bunun üzerine o üçgenin köşelerini oluşturan çalışma yöntemi ya da çalışmalara yol gösteren öğeler söz konusudur. Böyle bir yol gösterici öğeler tutamı diğer ezoterik kurumlarda da vardır. Masonlukta ise şöyledir: BİLİMSELLİK – AKIL – BİLGELİK.

Böyle olunca Sayın Masor 1976 elbette sorusunun yanıtını kendisi verebilecektir.




Sayın Karahan kusura bakmasın... İsterse o konuyu bir başka başlık altında açabilir. Orada tartışırız.




Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: Anilcanballi - Aralık 27, 2011, 07:12:17 ös
Masonluktaki çok önemli simgelerden biri Süleyman Tapınağı’dır. Bu ise bir Yahudi mabedi olmaktan çok öte bir şeydir. Simgesel değerini bir kenara bıraksak bile, tarihte gerçekten yapılmış olup olmadığı bilimsel olarak kanıtlanamamış bu yapı, Masonluğun en önemli simgelerinden biridir. Öyle önemli hatta öyle ulu bir simgedir ki bu, eğer “Yahudi mabedi” diyerek bundan söz ediliyorsa, bu Masonluk açısından büyük bir aşağılama niteliği taşır.

Eve gidince istediğiniz bilgileri vereceğim Sayın ADAM fakat öncesinde yukarıdaki cümlenizle ilgili üzüntümü söylemek isterim. Süleyman Tapınağının simgesel değerini küçümsemek gibi bir amacım olamayacağı gibi  materyal olarak ele alırsak bir mabet -kabaca taviriyle- "Yahudi mabedi". Materyalin ötesine bakarsak bilinmezliklerle dolu ve gizemi değerinden büyük bir yapı. İşin doğrusu Yahudi Mabedleri demem daha doğru olurdu o cümle içinde ancak sizinde belirttiğiniz gibi  sadece Süleyman Tapınağı söz konusu olduğu için o ifademde yanlış olacaktı.Kelime seçimlerime dikkat edeceğim. Değerli bilgileriniz için teşekkürler efendim.
Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: Masor1976 - Aralık 27, 2011, 07:55:20 ös
Açıklama için teşekkür ederim Sayın Adam.

Konu başlığıyla uzaktan alakalı olduğunun farkındayım anlattıklarımın Hoşgeldin veya kabul töreni mevzusu olunca ister istemez benzer törenler ve bu törenlerin nasıl yapıldıkları, kullanılan ritüellerin anlam ve amacı gibi soru işaretleri uyandırıyor, bu  da konuyu farklı alanlara çekebiliyor. Yani Masonluğun ruhani boyutu ve bu konudaki örneğin tasavvuftaki zikir çeşitleri gibi ritüelleri var mıdır gibi sorular aklıma geliyor. Fakat sitede masonluk hakkındaki başlıklarda gezindiğim kadarıyla Mason katılımcıların ifadelerinden Masonluk ritüelleri genel manada harici dünyaca bilinmiyor ve açıklanmıyor.

Saygılarımla.

Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: ADAM - Aralık 30, 2011, 10:21:31 öö

Bu başlık altındaki bu birinci açıklama, bu başlık ile bağlantılı olmasa da Sayıh anilcanballi’nin yazısının yanıtlanması gerektiği içindir.

Efendim, özür dilerim ama hayır, Süleyman Tapınağı bir “Yahudi mabedi” değildir.

Tarihte böyle bir tapınağın gerçekten de yapılmış olup olmadığı belli değildir. Bilimsel araştırmalar, M.Ö. 10. yüzyıl ortasında Kudüs’teki o tepede bir tapınak yapılmış olup olmadığını ne doğrulayabilmiş ne yalanlayabilmiştir. Tarihsel kaynaklarda bu bağlamda hiçbir not yoktur. Tek dayanak Tevrat’ta anlatılmış olanlardır.

Bu yazıları okuyanlara çok önemli bir noktayı anımsatmak istiyorum. Şu anda bulunduğunuz forum gelişigüzel bir forum değildir. Burası MASONLAR forumudur.

Bu bakımdan Süleyman Tapınağı ile bağlantılı bir konu ya bilimsel olarak gündeme gelir ve irdelenir ya da Masonluktaki yeri bakımından değerlendirilir.

SÜLEYMAN TAPINAĞI BİR BİNA DEĞİL BİR SİMGEDİR.

Bu varsayımsal tapınak ile bağlantılı alegorik anlatım çerçevesinde, bu tapınağın niçin yapılmış olduğu da ortaya konur. Orada, bu tapınağın tek bir din (Musa’nın dini) için yapılmadığı, bütün dinleri kucaklamayı ve bir araya getirmeyi amaçladığı belirtilir.

Buradaki şu “bütün dinler” kavramı üzerinde ayrıca durulup bir irdeleme yapılabilir. Fakat bu kadar deyiş bile şunu belirtmeye yeterlidir:

SÜLEYMAN TAPINAĞI BİR YAHUDİ MABEDİ DEĞİLDİR.

Bu şekilde bir görüş üzerinde direten, kendi dediğinin ille de doğru olduğunu belirten bir kişiye, önce Tevrat’ın ilgili bölümlerini okuması, sonra simgeciliğin (sembolizmin) ilkelerini okuyarak öğrenmesi, sonra Masonluğun ne olup ne olmadığını ve Süleyman Tapınağı’nın Masonlukta nasıl bir yer tuttuğunu incelemesi önerilir.



Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: ADAM - Aralık 30, 2011, 10:23:17 öö



Sayın Mason1976’ya bu başlık altında verilebilecek olan bir yanıt ya da yapılacak bir açıklamayı, bu forumun yeterince uzun süreli bir üyesi olduğu için o zaten bilmektedir.

Dolayısıyla bu bağlamdaki açıklama, asıl konuyu yeterince bilmeyenler için yapılmış olacaktır.

Masonluk ezoterik bir kurumdur. Fakat bir gizli örgüt değildir. Bu nedenler Masonluk ile bağlantılı olmak üzere birçok bilgi rahatlıkla verilebilir. Fakat ezoterik bir kurum olduğu için, kendine özgü bir kapalılığı vardır. Bu çerçevede elbette Masonlukta uygulanmakta olan ritüeller tümüyle, baştan sona ortaya serilemez.

Fakat günümüzde Ezoterizmin tarzı ve kapsamı çağın gereği olarak değişime uğramaktadır. Bu değişime uğrayış yeni bir olgu değildir ama geçmişi incelediğinizde bunu sanki çok geniş bir zaman dilimine yayılmış gibi görürsünüz. İtçinde yaşadığınızda ise ya yetersiz bulur ya da tersine olmayacak ölçüde hızlı olarak nitelersiniz. Bu çelişki, sizin dışarıdan edinmiş olduğunuz değer yargılarından, kendi yaşam tarzı ve anlayışlarınızdan ileri gelmektedir.

Konu Masonluk olunca, geçmişte olduğu gibi günümüzde de Masonluğun ritüelik içeriği üzerinde de birçok açıklama yapılmaktadır. Ancak bu açıklamaları masonlar yapacaksa, bu açıklamalar onlardan istenecekse, elbette bunun bir sınırı olacaktır. Düşünün ki masonlar ezoterik bir kurumun üyeleridir ve bu kurumla bağlantılı onursal sorumlulukları vardır. Öyle sizin her istediğiniz sorunun yanıtını veremezler, vermemelidirler.

Buna karşılık günümüzde mason localarında uygulanan ritüellerin herhangi bir gizli saklı yanı kalmamıştır. Ritüel kitapçıkları da istenirse bulunabilmekte, Batı ülkelerinde birçok kitapçıda satılmakta, internette yer almaktadır.

Bunların yayınlanmış ve açığa çıkmış oluşu, dünya yüzünde “tek bir masonluk” olmadığını, Masonluğun türleri bulunduğunu da açıkça ortaya koymuştur.

Böyle olunca, Masonluğun tasavvuftaki zikir çeşitleri gibi uygulamaları olup olmadığını sormak da anlamsız kalmaktadır çünkü böyle bir şeyin olmadığı açıkça görülmektedir.

Hem niçin olsun ki?... Nasıl olabilir ki?... Masonluktaki temel çalışma ilkeleri, bilimsellik, akıl ve bilgelik üzerine kuruludur. Bu çerçeveye zikir ya da meditasyon gibi uygulamalar nasıl yerleştirilebilir ki? Yok böyle bir şey…

Mason ritüelleri harici dünyada biliniyor ve açıklanıyor. Fakat bu yeterli değildir. Masonların kendilerine özgü gizler vardır ve bu gizler ancak Masonlukta öğrenilip anlaşılabilir. Tekris bunun bir parçasıdır ama hepsi değil.

Şimdi siz bana yazdıklarımın çelişkili olduğunu mu söyleyeceksiniz? Hayır, değil.

Masonluktaki ritüelik uygulamalar bir operaya benzer. Bunun bir librettosu ve bir partisyonu vardır. Siz librettoyu okuyorsunuz. İyi ve sıkı bir müzik bilginiz varsa partisyonu da gözden geçirebilirsiniz. Fakat bunun tümünün anlaşılabilmesi için partisyonun çalınması, librettonun da onun eşliğinde oynanması gereklidir. Bu da ancak operanın sahnesinde olur. Masonlar, operanın çalgıcıları ve oyuncularıdır. Ne yazık ki haricilerin bu yaptı izleme olanağı yoktur. İzleseler bile, sahne üzerinde, orkestrada ya da kuliste değil, izleyici sıralarında yani içeride değil dışarıda yer almaktadırlar. Harici sözcüğünün anlamı da budur zaten.

Bilmem bu dediklerim okuyanlar için anlamlı oldu mu?
Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: BULGARIA - Aralık 30, 2011, 11:06:02 öö
Kesinlikle.


Teşekkürler sayın ADAM.
Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: Masor1976 - Aralık 30, 2011, 11:32:37 öö
Teşekkürler Sayın Adam, karmaşık olguları bizim düzeyimize indirerek ifade edebilmeniz büyük bir yetenek gerçekten...

Ezoterizm ve sır, devlet idaresinden bireysel konulara kadar her mevzuda var aslında hayatın içinde olan bir gereklilik. Dedikodu mekanizmasının oluşmasının temel nedeni de budur. Yani haberler ile magazinel dedikodu farkı gibi. İnsanlar haberlerden çok magazinel dedikoduya ilgi kabartıyor bu merak çoğu insanda mevcut. Masonluk da bu ezoterik yapısından ötürü sanırım dünyada genelde magazinel dedikodu kapsamında yargılandı, tabi ki Masonluğun içinde olanlar bu dedikoduları komik ya da bağnaz buluyorlardır.

Hayatın gidişatı gereği zamanla ezoterik sırlar açıklanıyor. Örneğin islam tasavvufu bunlardan biridir. Zamanında velilerin gömleğinden bile gizlediği çok büyük sırlar şu an tartışılıp konuşuluyor. Masonluk da zamanla ezoterik yapısından sıyrılacaktır kanaatindeyim. Bu da insanların kaldırabileceği veya hak edebileceği bir atmosferin oluşmasıyla olabilir tabi ki.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: ADAM - Aralık 30, 2011, 12:59:46 ös

Masonluk zamanlar ezoterik yapısından sıyrılamayacaktır. Buradaki şu başlık "Tekris Töreni" Masonluğun kaçırılmaz ezoterik yapısının bir gereğidir.

Ezoterik yapısından sıyrılmış olan bir Masonluğu artık "Masonluk" olarak düşünmemek gerekir; ona bir başka ad koymak gerekir. Çünkü ezoteriklik, Masonluğun olmazsa olmazlarındandır

Ancak bir başka şey söz konusu olabilir. O da Ezotarizm'in niteliklerinin değişime uğraması. Nitekim bundan iki bin yıl öncesinin ezoterik uygulamalırı ile bundan iki yüz yıl öncesininkiler aynı değildir. Bugünküler iki yüzyıl öncekelirden farklıdır. Demek ki gelecektekiler de bugünkülerden gürklı olabilir.

Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: Waldow - Temmuz 28, 2013, 03:16:11 öö
Tekris töreninde 3 kutsal kitaba birden el basan ve ya hiç birine el basmadan tekris olan olmuş mudur ?

sorumun 1. bölümündeki mantık. Bu 3 dininde aynı kaynaktan geldiğine inanıp hepsini bir bütün olarak kabul edilen kişi.

sorumun 2. bölümündeki mantık. Yüce yaratana inanıyor ama masadaki o 3 kutsal kitabın onu yansıttığına inanmıyor.
Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: ADAM - Ağustos 03, 2013, 06:41:56 öö

Sayın Waldow bu soruyu sormuş. Üzerinden çok zaman geçmiş.

Forum kurallarının 17. maddesini çiğnemeden bir yanıt vermek zor.

Ancak Sayın Waldow mantıktan söz ettiğine göre biz de mantıklı düşünelim.

Bir kere, o üç kitabın ikisi aslında tek kitap. Tevrat ile İncili ayrı ayrı bulmak zor.

Diyelim iki kitap... İkisine birden nasıl el basılır? Yanyana konup tam ortaya mı basılacak? Üst üste konulup alttaki de üsttekinden nasibini alır mı denecek? İki el birden mi basılacak?

Mabet dresimlerine baktığımızda kitapların üzerine gönye ve pergel konduğunu görüyoruz. Onlar ne olacak? El onların boş bıraktığı yere mi basılacak özenle?

Biliyoruz ki tekris törenine tek bir haricinhin alınması pek ender bir durum günümüzde. Bu sayı ikinin de üzerine çıkabiliyor. Diyelim ki üç. Hepsi ayrı ayrı mı el basacak? Yani şöyle bir kez elini dokunduracak mı?

Dedim ya iş 17. maddeye takılır. İyisi mi daha ileri gitmeyelim.

Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: karahan - Ağustos 03, 2013, 09:55:11 öö
SWn.Adam yanılıyor bana göre;

Tevrat ve incil tek kitap ibaresini kabul etmem mümkün değil nedenide ben müslüman olduğum halde o kitaplara bende inanıyorum her müslümanda inanır dolayısı ile bir ayrım yapmak doğru değil.Tekris töreninde 3 kitap olması doğalda zeburu nereye koyuyorsunuz ?İnsanlığa gelen her peygamber her ne kadar bir bölgeye gelmiş isede kitaplarda peygamberde evrenseldir,başta söylenen söz ile son peygamberde söylenen söz arasında çelişki göremez fark bulamazsınız.Aynı mantık aynı istekler var içlerinde.Tevrat ile incili eski ve yeni ahit olarak adlandırılmaları aynı kavmden çıkmalarından  ötürüdür ama sadece o kavme ait değildir zaten öyle olsa pagan roma hristiyanlığı benimseyip ona sahip çıkmaz idi.Ayrımcılık insan işidir yahudi ,hristiyan gibi tanımlamalarda insan işidir.Tekris töreninde bu 3 kitabın kullanılması normal zebur niye yok diye ayrıca sorulmalıdır bence.

Sn.Waldw£un sorusuna gelirsek herhangi bir din inancı masonluğun ön şartıdır diyeceğim.
Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: Waldow - Ağustos 03, 2013, 10:06:10 öö
Sn.Karahan'ın zebur sorusuna katılıyorum. Mantıken cevabım ise o kitabın takipçisinin pek olmaması olabilir. Kutsal kitaplar arasında fark olmadığına ise kesinlikle katılmıyorum. Ayrıca dini bir inanç zorunluluğu yoktur. Sadece yaratıcı yüce bir varlığa inanç vardır. Yani deist olabilirsiniz.

Sn.Adam ise sorumun ikinci kısmını es geçmiş sanırım. Ya da cevaplandırmak istememiş olabilir.

Saygılar.
Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: karahan - Ağustos 03, 2013, 10:15:24 öö
Sn.Karahan'ın zebur sorusuna katılıyorum. Mantıken cevabım ise o kitabın takipçisinin pek olmaması olabilir. Kutsal kitaplar arasında fark olmadığına ise kesinlikle katılmıyorum. Ayrıca dini bir inanç zorunluluğu yoktur. Sadece yaratıcı yüce bir varlığa inanç vardır. Yani deist olabilirsiniz.

Sn.Adam ise sorumun ikinci kısmını es geçmiş sanırım. Ya da cevaplandırmak istememiş olabilir.

Saygılar.

Sn.Waldow
Kitabın takipçisi olmaz inanırı olur,her kitap bir diğerinin devamıdır tıpkı peygamberler gibi,her yeni gelen kitap ve peygamber yeni bir din yeni bir anlatım olarak toplumlara sunulmaz.Her yeni gelen kitap bir öncekinin gelişmişi(o anki toplumsal ihtiyaçlar nezdinde)ve devamıdır.Kutsal kitapların arasındaki fark ise sadece hz.ademe gelen ve vahyedilen nüshalar ile hz.isa yahut hz.musa'ya vahyedilen nüshaların farkıdır.Sizde katılacaksınızki adem ile musa'nın arasındaki devir farkını düşünecek olursak toplumun geldiği nokta ve ihtiyaç durumu ile birlikte bakarsak bu çok normal bir durumdur.Kitaplar arasında nüsha fazlalık farkı vardır anlam farkı yoktur.HKEMBL Allah inancı ön koşuldur sadece onlar için allah tanımı Kainatın ulu mimarıdır,evet deist olmanızda bir sakınca yok lakin ateist olamazsınız.

saygılar
Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: ADAM - Ağustos 03, 2013, 10:32:20 öö
Bakın Zebur konusu hiç aklıma gelmemişti doğrusu...

Ancak kutsal kitaplar o kadarla bitmez ki... Mormonların kitabı var, Zend Avesta var, Tao Teh King var, Vedalar var, birkaç tane daha var şu an birdenbire aklıma gelmeyen.

Belki teist nitelikli inançlılar bunların bazısını kabul etmez ama Anglosakson topluluundaki mason örgütleri İngiltere Birleşik Büyük Locası'nın yönergesi uyarınca kabul ediyor çünkü o teist nitelikli düşünenler kadar katı olmayan masonlar bile var Masonluğun tutucu kanadında.

Sayın Waldow'un sorusunun ikinci bölümünü es geçmedim. Bir şey diyemem çünkü bilmiyorum. Sadece mantık yürütmek olanaklı. Şöyle ki;

Tutucu nitelikli Masonlukta bile kabul gören dinsel inançlar var. Bunlardan kimilerinin kutsal kitabı yok. Üstelik kimilerinde hani o üzerinde çok durulan "Yaradan" kavramı yok.  Öyle olunca belki o dinlerin inançlılarının Masonluğa kabulünde kitaba el basma olayı olmamıştır.

Bir olay var Masnluğun tarihinde anlatılan... Voltaire'in tekrisi 82 yaşında... Onun öyle bir kutsal kitaba el bastırılması bir yana dursun, tümüyle farklı bir tören uygulanmış ona göre. (17. madde uyarınca ayrıntılarını burada anlatamayız) Nitekim Voltaire'in bugünün Masonluğunun felsefesinin oluşumundaki çok çok önemli yerini yadsıyabilme olanağı var mı acaba?

Bu konuda bir noktayı göz ardı etmemek gerek...

Masonlukta çok şey simgedir.

Kutsal kitap da simgedir.

Kutsal kitaba el basmak da simgedir.

Dolayısıyla bu el basma olayı (varsa)  dinli kişi için de, dinsiz kişi için de, inandığı dinde kitap olan kişi için de, kitabı olmayan bir diine inanan kişi için de hep aynı şeydir.

Orada önemli olan bu uygulamanın simgesel anlamını ve değerini kavrayabilmektir. Bu ise burada anlatmakla falan olmaz; ancak yaşanarak olur. Dolayısıyla ben de bilmiyorum. Sadece öyle olduğunu biliyorum. Yanlış biliyorsam, doğru bilen gelip düzeltsin.

Dolayısıyla orada bir kutsal kitap ya da kutsal kitaplar ya da tümünün yerini tutan bir beyaz kitap arasında hiçbir fark yoktur.

Öyle bir fark ancak kendisini inandığı ya da inandırılmış olduğu dinin zorla dikte ettirdiği, kendi vicdan özgürlüğünü kendi bireysel buyrultusu ile kullanamayan yani inancına sahip çıkamayan insanlar için söz konusudur.

Bir de bu simgeselliği kavrayamayanlar vardır. Onlar da masondur ama ne yazık ki "mason" olamaz.   

 
Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: irukanji - Ağustos 03, 2013, 02:53:46 ös
Sayın ADAM bu konuya son noktayı koymuş.
Yazdıklarıma katılacağını düşünüyorum.

Tekris Töreni, simgelerin bolca olduğu bir kabul törenidir.

Törende bulunan Kutsal Kitaplar, simgeseldir fakat beyaz kitap değildirler.Beyaz kitap kullanan oluşumlar mevcuttur.

Kutsal kitaplara el basılmasına, adayın kendi rızası doğrultusunda, yardımcı olunur,el Kutsal Kitap üstüne koyulur.Hangisi, hangisinin neresi onu Evrenin Ulu Mimarı bilir.

Bana göre el basılan kitaplar, Yüce Varlığın yarattığı her şeyin kutsal olduğuna inanıldığı için ve toplum gözünde kitaplara verilen değer doğrultusunda birer simge haline geliyor.
Yani, adayın bir dine inanıp inanmaması veya inandığı din hangisi olursa olsun, el bastığı kitaplar,   zaten orada bulunma nedenlerinin başında olan Yüce Varlığa inanmış olma durumu yanında, simgesel bir hal alıyor.

Anlaşılacağı gibi edilen yemin , Tekris Töreninin simgesel anlamda küçük fakat önemli bir kısmı. Adayın vicdanına yüklenilen bir sorumluluk.
Tören içerisinde sayıca çok ve farklı önemler içeren başka simgesel durumlarda mevcut.

Asıl mesele, edilen yemin sonrası, tören içerisinde adaya yaşatılan yolculuk ve aydınlanmayı, simgesel anlamda kavrayabilmek, özümseyebilmek ve hayatın her bölümünde uygulayabilmek.

Bunun için el bastığımız kitaplardan biri olan Kuran'ın emrettiği gibi her şeyi okumalı, okuduğunu anlamalı, üzerinde düşünmeli ve hayata geçirmeliyiz.

Saygılar.

Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: ADAM - Ağustos 03, 2013, 03:19:17 ös

Sayın irukanji'nhin dediklerine katılmak ya da katılmamak benim haddime düşmemiş.

bu konyu daha fazla irdeleyebiliriz ama o işi burada yaparsak ben Forum kurallarına saygısızlık etmekten çekinirim.

Ancak ben buraya bir nokta da koymadım. Simgeler yorum ve değerlendirmeye açıktır. Eğer nokta konup kesinleştirilirse ya dogma olur ya da ambleme dönüşür, simge niteliğini yitirirler.

Saıyın irukanji'nin yazısının sonunda sözünü ettiği el basılan kitaplardan birinin Kuran oluşu, ancak ve ancak dindar Müslümanları ve onların arasında da İslam dinini öyle görenleri bağlar.  Masonluğun bu konuda bildiğimce herhangi bir kesin tutumu yoktur. Eğer kesincilik yapılırsa, o zaman ortada simge kalmaz.

Kutsal kitaplar elbette beyaz kitap değildir ama bir yrde somut ya da kişinin zihnindeki soyut beyaz kitap, kutsal kitap olabilir. Eğer bir kişi bir diğerine kutsal kitap diretmesi yaparsa, onun özgürlük hakkını çiğniyor demektir.

Ancak Sayın irukanji'nin değinmiş olduğu üzere, tüm bunlar, Masonluktaki çok şey içeren tekris töreninin sadece ufak bir parçası, bir ayrıntısıdır. Diğer öğelerle karşılaştırıldığında benim bakış açımla "önemsiz" olduğu bile söylenebilir. Hep dönülüp dolşılıp şu söz veriş ya da yemin konusuna geliniyor ama bu yapılan, iki yüz sayfalık bir kitabın sona yakın sayfalarından birindeki bir paragraf kadardır.

Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: irukanji - Ağustos 03, 2013, 03:28:16 ös

Masonluğun Kuran ile ilgili kesin bir tutumu yok.Orada belirtmek istediğim, Kutsal Kitabın ve Masonluğun, yöntemlerinin farklı olmasına rağmen aynı şeye hizmet etme, aynı hedefe gitmek istemeleridir. Başka türlü yorumlanmasını istemem.



Saygılar
Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: asimov - Ağustos 03, 2013, 03:29:24 ös
Sayın irukanji'nin yazısını okuyunca aklıma şu soru geldi.

Bu kadar dogmanın olduğu bir Tekris töreninde bir mason adayı nasıl aydınlanacak?

Evet herşey simgesel bir dil kullanılarak anlatılıyor.
Adaya yolculuk yaptırılıyor.
Farkındalık yaratılıyor.
Harici alemden masonluğa anlamlı bir giriş töreni bu.

O zaman kutsal kitaba el basılması bütün bunların yanında son derece önemsiz.

Çünkü Tekris töreninde kutsal kitaba ait birşey yok.


Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: karahan - Ağustos 03, 2013, 03:34:31 ös
Yani o zaman inanç= dogma oluyor.
Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: asimov - Ağustos 03, 2013, 03:39:52 ös
Kutsal kitap ile masonluk aynı hedefe ulaşıyor ise o zaman masonluk oldu size dinsel bir tarikat.
Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: irukanji - Ağustos 03, 2013, 03:46:48 ös
Sayın Asimov,

Kutsal Kitapların orada bulunması, orada ki çalışmanın olabilmesi için gerekli olan bir zorunluluk.
Ayrıca, benim düşünceme göre  simgesel anlamda adaya vicdani anlamda bir sorumluluk yüklüyor.

Doğma diye nitelendirdiğiniz her şeyin tutarlı açıklamaları mevcuttur.

Sayın ADAM'ın bakış açısında yemin diğer öğeler ile karşılaştırılınca önemsiz olduğu bile söylenebilirken bir başkası için önemlidir.Dokunmak istediği unsur herkes için aynıdır.
Herkesin her simgeye yüklediği anlamlar farklı derecelerde olabilir.Ama kendi aralarında tutarlı ve mantıklıdır.Birbirini tamamlar.

Tekrisi bir doğum olarak düşünürseniz, her doğum hem bebe için farklıdır hem de anne için.

Saygılar.
Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: irukanji - Ağustos 03, 2013, 03:52:17 ös
Sayın asimov,

Dinsel tarikat demeyin lütfen.

Kitabın  amacı topluma ışık tutmak, toplumun refah, huzur içerisinde yaşamasını sağlamak.

Masonluğun da ülküsü huzur ve refah içerisinde bir toplum. Açıklamama bu bağlamda bakılmasında fayda var.

Anlatmak istediğim bundan ibaret.

Saygılar.

Başlık: Ynt: Tekris Töreni
Gönderen: ADAM - Ağustos 03, 2013, 04:22:05 ös


Şimdi burada kimilerinin kutsal kitap dediği nesne üzerine yorum yaparsam, o kitapları kimlerin nasıl yazdığını anlatırsam, onlara inanan kimilerini boşuna incitmiş olurum.

Ancak o kitapların topluma ışık tutmak amacında olduğunu benimsemenin de ne bilgiye ne akla uygun yanı var.

Kaldı ki, bundan bilmem kaç yüz yıl önceki ve belli bir toplum için yazılmış bir kitabın bugün o amaçla evrensel boyutta geçerli olabileceğini kabullenmek ise gerçeklere tümüyle aykırı düşer.

Ancak buradaki konu bence bu değil. Buradaki konu Masonluktaki tekris töreni.

Forumun 17. maddesine aykırılığı olmaksızın bir soru: Bir mabedin anlatımında kutsal kitaplar konusu tüm anlatımın yüzde kaçını oluşturur? Bir tekris töreni ritüelinde kutsal kitaplardan söz edilen yer, tümünün yüzde kaçını oluşturur?

Bu deyişimle onların kesinlikle önemsiz olduğunu söylemekte değilim. Fakat onlardan çok daha önemli şeyler olduğunu söylemeye çalışıyorum. Hem öyle şeyler var ki onlar olmasa olmaz fakat kutsal kitaplar olmasa belki olur.

Bir başka tartışma alanında kimilerinin adına yanlışlıkla Anderson Yasası dediği, Masonluğun 1723 tarihli ilk anayasasının (Andersonunki 1738 tarihlidir) dünya çapında geçerli olduğu söyleniyordu. Öyleyse, o yasanın birinci yükümlülüğü çerçevesinde görüşelim. Kutsal kitap bu işin neresinde? Oraya bakalım, masonlar için öngörülen nitelik din ve inanç mı yoksa başka bir şey mi?

Tüm bunlara karşın masonlukta 1756 tarihli bir yasa, aradaki değişiklikleri geçelim ardından 1815 tarihli bir İngiliz yasası, sonra İngilizlerin emperyalist buyrukları ve bildirgeleri olduğunu da biliyoruz. Bunlara boyun eğenler için onların geçerli olduğunu da kabul edelim.

Burada kimi masonlar kendilerine çok yüklenildiğinden yakınıyor. Tamam, peki yüklenmeyelim. Onların uygulamalarının kendilerine göre iyi ve doğru olduğunu kabul edelim. Saygı gösterelim. hem de iş olsun ya da olay çıkmasın ve ortalık durulsun diye değil, içtenlikle saygı gösterelim.

Fakat o zaman kendilerine saygı ve anlayış gösterilmesini isteyenlerden de saygı ve anlayış bekleyelim.

Dillerine dolamış oldukları şu muntazam sıfatını kullanmamalarını rica edelim ki, berikiler bu muntazamlığı kendilerine göre yorumlamasın.

Masonluğun sadece kendi masonlukları gibi olmayabileceğini, kimi mason örgütlerinin mabetlerinde kutsal kitap bulundurmayabileceğini kabullenmelerini, buna saygı göstermelerini rica edelim.

Tekris törenlerinde de ayrıntısal farklar olabileceğini, örneğin kimileri adayın başında yumurta kırarken kimilerinin yüzünü boyamayı tercih etmesini Masonluğun evrensel amaçların doğrultusundaki birlik ve beraberlik adına hoşgörmelerini rica edelim.

İki lafın birini ille de Ulu Yaradan ve Ruhun Ölümsüzlüğü kavramlarına getirmemelerini, bunun aslında kendilerine zarar vereceğini öngörerek rica edelim. 

Özetle ben tüm bunlara dışarıdan bakan bir kişi olarak diyorum ki;

Kimi uygulamalarda mabette şu veya bu kutsal kitap vardır, kimi uygulamalarda yoktur. Bu, masonluğun amaçlarını ve ilkelerini etkilemez, masonlar arasındaki kardeşlik birliğini bozmaz. Yeter ki masonlar da bunun böyle olduğunu kavrasın.