Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Orta Asya'daki Türk Piramitleri.  (Okunma sayısı 11710 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mayıs 02, 2007, 03:13:56 ös
  • Ziyaretçi

Bugün Çin Halk Cumhuriyeti’nin sınırları içerisinde yer alan, Xian şehrine 100 km uzaklıkta Qin Ling Shan dağlarında Ön-Türk uygarlıklarından birisi tarafından inşa edilmiş, etrafında irili ufaklı 100 adet piramitle beraber, 300 metre yüksekliğinde bir piramit bulunmaktadır; BEYAZ PİRAMİT

Beyaz Piramit’in ikinci dünya savaşı sırasında Çin’e yardım malzemesi götüren bir C-54 uçağından çekilen fotoğrafı 1957 yılında ilk kez Life dergisinde yayınlanmıştır.
Bu piramitleri araştırmak üzere1994 yılında Şensi bölgesinde bir araştırma gezisi yapanAlman bilim adamı Hartwig Hausdof kendi koleksiyonundan birkaç resmin halka açılmasına izin vermiştir. Hausdorf’a göre piramitlerin yapım tarihi en az M.Ö. 2500’ler civarındadır.
Bölge Çin Halk Cumhuriyeti tarafından yasak bölge ilan edilmiş olduğundan dolayı Piramitler içerisinde bulunan Mısır medeniyetinden çok ileri bir teknikle mumyalanmış olan cesetler ve Ön-Türkçe yazıtlar üzerinde araştırma yapılamamaktadır...

Türk Bilim adamı Kazım Mirşan yaptığı araştırmalarda Ön-Türk uygarlıkları tarafından OT-OĞ olarak isimlendirilen Ön-Mısır’a M.Ö 3000 Yıllarında Doğu Anadolu’dan Isub-Ög yazısının gittiğini tespit etmiştir. Kazım Mirşan’ın bugüne kadar anlamı çözülemeyen 184 adet mısır hiyeroglifini Ön-Türkçe olarak okumuş olduğu ve mumyalama tekniklerinin yine M.Ö. 3000’li yıllarda Altaylarda geliştirildiği düşünülürse Piramit inşa teknolojisinin Eski Mısır’a Ön-Türk Uygarlıkları tarafından öğretildiği sonucuna ulaşılmaktadır.

Tüm İnsanlık tarihini değiştirerek; MEDENİYETİN ASIL YARATICISININ TÜRKLER OLDUĞU SONUCUNU DOĞURAN bu olağanüstü keşif batılı bilim adamları(!) tarafından ısrarla görmezlikten gelinmekte ve insanlığın bilgisinden daha uzun süre saklanması mümkün olmayan bu piramitleri başka bir uygarlığa mal etmeyi amaçlayan maksatlı çalışmalar yapılmaktadır.

Ayrıntılı bilgi için Ön-Türk Uygarlığı Araştırmaları Merkezi ve Töre Yayın Grubu tarafından basımı yapılan Haluk Tarcan’ın "Ön-Türk Uygarlığı – Resmi Tarihin Çöküşü" (2. Baskı) adlı eserine bakabilirsiniz!..

İlgi adresler:

Beyaz Piramit

http://www.crystalinks.com/pyramidchina.html
http://www.earthquest.co.uk/china/china.html
http://www.lauralee.com/chi_pyr.htm
http://www.trilobia.com/pyramids.htm
http://webmongrel.com/dzone/chinapyramids/
« Son Düzenleme: Mayıs 02, 2007, 03:16:41 ös Gönderen: Ittihatci »


Mayıs 02, 2007, 03:32:54 ös
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

bence adresleri koymaktansa keske resimlerini koysaydin, merak ettim. hic duymamistim Turk Piramiti diye bisi... Sen yakinda bizi Japonda yaparsin :D


Mayıs 02, 2007, 04:52:11 ös
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

Sayin Ittihatci. Butun postunuzu vaktim elverdigi kadar sonuna dek okuyorum,ve size vakit ayirip bunca bilgiyi bizimle paylastiginiz icin tesekkur ediyorum.

Eger izin verirseniz bazi postlarinizi baska yerlere de aktarmak isterim.
Eger sizin icin bir mahsuru varsa veya kisisel olarak size kredi vermemi isterseniz lutfen ozelden bana ulasiniz. Siz onaylamadan hic bir sekilde alinti yapmayacagimama onayladiginiz anda tutmayin beni :)


Mayıs 02, 2007, 05:00:59 ös
Yanıtla #3
  • Ziyaretçi

Sayın SublimePrince;

Rica ederim öncelikle ben teşekkür ederim. Yazdıklarımı okumanızdanda gurur duyarım.

Yazılarımı aktarmak istediğiniz herhangi bir yere aktarabilirsiniz. Rica ederim kesinlikle hiçbir isteğim olamaz.  Yalnızca hoşunuza gidenleri merak ettim. :)

Saygılarımla.


Mayıs 02, 2007, 05:29:53 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Cok tesekkur ediyorum .

Cevap olarak: Hepsi diyeyim :) Ozellikle Turk/Osmanli tarihi ile ilgili yaptiginiz calismalar.



Mayıs 02, 2007, 05:37:15 ös
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

Rica ederim. Ben teşekkür ederim, açıkçası çok sevindim... Bende tühh konularıma bakan yok diyordum. :)

Saygılarımla!..


Mayıs 02, 2007, 05:37:59 ös
Yanıtla #6
  • Ziyaretçi

Olmazmi :) Severek izliyoruz :D


Mayıs 03, 2007, 04:07:46 öö
Yanıtla #7

Bu konuyu okuyunca aklıma Atatürk ve Kayıp Kıta Mu kitabı geldi. Ben Mu kıtası ve Uygur kolonisinin bir eseri olduğunu düşünüyorum. Tüm medeniyetin beşiği Mu olarak düşünülürse onların tek mirasçısı biz değiliz ancak Türkler de Batı gözünden görülen Barbar yarı-göçer kavramlarının ötesinde yüksek medeni haya süren toplumlar oluşturmuşlardır. İşte buna en büyük örnek Uygur Türkleri 'dir. Ben bizlerin okulda öğrendiği Uygurların ismini daha önce yaşamış Türk milletinden aldığını düşünüyorum yani bilinen Uygur dev. öncede aynı isimle bir devlet var olmuş olabilir.
Göktürkler Türk ismini kullanan il devletti ancak daha öncede Türk kültürü Türk dili medeniyeti vardı. Buna göre bildiğimiz yalnızca çevirisi yapılmış eldeki veriler daha pek çok veri ile karşılaşılması durumunda tarihsel olarak uzak geçmişimizin daha karanlık dönemlerinede ışık tutulabilir.



Mart 16, 2010, 02:24:54 ös
Yanıtla #8
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 308
  • Cinsiyet: Bay

Yasak “Türk Piramitleri”

Çin Halk Cumhuriyeti’nin sınırları içerisinde yer alan ve tarihi “İpek yolu”nun başlangıç şehri olan Xi'an şehrine 100 km uzaklıkta “Qin Ling Shan” dağlarında “Büyük Uygur Türk İmparatorluğu” döneminden kaldığı düşünülen irili ufaklı 100 kadar piramit ve bunların içerisinde “Beyaz Piramit” adı verilen ve 300 metre yüksekliğinde Keops piramidinden daha büyük ve yüksek bir piramit bulunuyor.

On altı piramitten oluşan merkez kompleksin en büyüğü Beyaz Piramittir. Bu bölge yasak bölgedir. Çinli yetkililer bu bölgede bilimsel araştırmalar yapılmasına kesinlikle izin vermemektedir ve bu piramitler kamufle edilmeye çalışılmaktadır. Bir çok piramit toprakla kaplanmış ve üzerlerinde yaz kış yaprağını dökmeyen ağaçlar yetiştirilmiştir. Bütün bu çabalar gerçeği gizlemeye yetmemektedir. Piramitlerin taş girişleri ise oldukça belirgindir. Birçok piramit tahrip edilmiş ve kaderlerine terk edilmiştir. Bazı piramitler Orta Amerika piramitleri gibi düz bir tepe yapısına sahiptir. Bu piramitleri ilk olarak 5000 yıllık bazı Çin metinlerinde görmekteyiz. Piramitlerin bazılarının üzerlerine, sürekli yeşil kalan, yaprak dökmeyen türden ağaçların dikilmiş olması bu yasağı anlamlı kılıyor. Çünkü hiçbir devlet kendi geçmişine ait olan bu kadar önemli yapıları yok saymaz. Bu hem tarihi açıdan hem de turizm açısından o ülkeye zarar vermek demektir.  Buradan anlıyoruz ki, bu piramitlerin Çin tarihi ile bir ilişkisi yoktur. Asya’da bulunan ve eski Türk toprakları üzerinde yer alan bu eserler tabi ki Ön-Türklerle ilgilidir. Mevcut tarihi bilgiler bu durumu teyit etmektedir. Bu bölgenin Kadim Türk toprakları olduğu şüphesiz bir gerçektir. Bu durum Çin kaynaklarınca da teyit edilmektedir.

Beyaz piramit ilk olarak 2. Dünya savaşı sırasında Hindistan’dan Chungking’e C-54 uçağı ile malzeme taşıyan Amerikalı pilot James Gaussman tarafından gözlenmiştir. Pilotun dönüşü sırasında motorlarından birisi arızalanmış ve alçak irtifaya inmeye karar vermiştir. Dağlık bölgede alçak uçuş yapmak zorunda kalan Gaussman, düz bir vadiye ulaşmış ve parlak devasa bir piramit keşfetmiştir. Muhtemelen Keops gibi beyaz piramitte kireç taşı ile kaplı idi. Gaussman’ın en çok dikkatini çeken nokta ise piramidin tepe taşı olmuştur. Öyle ki Gaussman tepe taşının kristalden olduğunu düşünüyordu. Piramidin etrafında üç tur attıktan sonra üssüne doğru yönelmişti. Üssüne verdiği istihbarat raporunda piramidin çevresinde hiçbir şey görmediğini söylüyor ve  “Çıplak arazi içinde büyük bir piramit duruyordu. Onun çok eski olduğunu tahmin ettim” diyordu ve “Onu kim inşa etti? Neden inşa edilmişti? İçinde ne var?” diyerek sorularla raporunu bitiriyordu. Uçağından çekmiş olduğu fotoğraf 1957 yılında ilk olarak “Life” dergisinde yayınlanmıştır. 1994 yılından sonra ise başta Beyaz Piramit olmak üzere diğer piramitlerinde fotoğrafları bir çok yayın kuruluşu tarafından defalarca yayımlanmıştır.

1994 yılında bu bölgeye araştırma yapmak için giden Alman bilim adamı Hartwig Hausdof bir çok fotoğraf çekmiş ve bu fotoğrafların bir kısmının yayınlanmasına izin vermiştir. Görülüyor ki Hausdof’ta Çinlilerin gizlilik yasağına uymuş ve bu konuda basit bilgiler dışında açıklama yapmamıştır. Hausdorf’a göre piramitlerin yapım tarihi en az M.Ö. 2500’ler civarıdır. Piramitlerin içerisinde Ön-Türlere ait olduğu varsayılan ve mısır mumyalarından daha iyi mumyalanmış cesetler ve yazıtlar üzerinde araştırma yapılması Çin Halk Cumhuriyeti tarafından yasaklanmıştır.

Hausdorf Çin'e kadar giderek yaşadıklarını yazdı : "Mart 1994'te Çin'e gittim. Orta Çin'de Shensi Eyaleti'ndeki Xian şehri çevresinde bulunan yasak bölgeleri gezdim ve burada masalsı 6 piramit buldum. Ekim 1994'te bölgeye tekrar geldiğimde video kameramı yanıma aldım ve yürüyerek 18 dakikalık bir uzaklıktan bazı resimler çektim. Daha sonra evde incelediğimde arka planda birçok piramit görebildiğimi fark ettim. Ve bugüne kadar 2000 km²'lik bir alanda 100'den fazla piramit saydım!

Piramitlerin bazıları şu anda kötü durumda. Çünkü bu yapılar, burada yaşayan insanlar ve çiftçi aileler tarafından yağmalanmış ve zarar verilmiş. Piramitler genelde taştan değil toprak ve kilden yapılmışlar ve bazı çiftçiler piramitlerin parçalarını, evlerini ve çiftlikleri için alıyorlar.Aslında bu hoş bir şey değil ama gerçek böyle. Bu hayret verici eserleri incelemeye devam etmek için izin almak istedim fakat gerçekten çok zorlandım. Çin hükümeti piramitleri gerçekten iyi koruyor ve kesinlikle kazı yapılmasına izin vermiyor. Çinli arkeolog Profesör Xia Nira kazıların yeni nesillerden yetişen ve yetişecek olan Çinli bilim adamlarının görevi olacağını söylüyor. Daha da ilginci, Çin Hükümeti  şu aralar piramitlerin üzerinde hızlı büyüyen kozalaklı ağaçlar yetiştiriyor. Böylece 20 yıl sonra şöyle söyleyecekler : "Ne piramitleri? Onlar sadece üzerinde ağaçların yetiştiği doğal tepeler." Ama benim asıl merak ettiğim şey, neyi örtbas etmeye çalıştıkları...     

Bildiğim tüm piramitler, Qin Chuan ovasında ve biri hariç yükseklikleri 25 ile 100 metre arasında değişiyor. Diğer piramitlerin hepsinden farklı olan bu piramit, Qin Lin vadisinin kuzeyinde "Büyük Beyaz Piramit" adıyla biliniyor. Gerçekten de çok büyük, yüksekliği yaklaşık 300 m. söyleyebileceğim tek şey, bunun Çin piramitlerinin anası olduğudur.Belki de Çin hükümeti, benim oraya gitmemi bu yüzden reddetti. ayrıca Çinliler bu büyük vadiyi uzay çalışmaları için kullanma niyetinde de olabilirler. Böylece bu vadi kesinlikle yasaklanmış bir yer olacaktır. Bence Çinliler Amerikalılardan çok daha paranoyak.

Bilindiği kadarıyla Mısır uygarlığından çok önceleri mükemmel bir şekilde ilk insan mumyalayanlar Altay Türkleridir. Bugün Saklı Piramitlerin bulunduğu bölge ise Mu kıtası araştırmalarıyla ünlü ve naacal tabletlerini okuyan araştırmacı James Churchward’ın verdiği bilgilere ve çizdiği haritaya göre “Büyük Uygur İmparatorluğu” bölgesidir. “Çin efsaneleri Uygurların 17.000 yıl önce uygarlıklarının zirvesinde olduklarını anlatır. Bu Piramitler “Büyük Uygur Türk İmparatorluğu” zamanında yapılmış piramitlerdir. Yıpranmışlıkları dikkate alınırsa, yapım tarihleri M.Ö. 5000 - 15.000 tarihleri arasında olduğu söylenebilir. Çünkü bu zaman aralığı Büyük Uygur Türk imparatorluğunun medeniyetinin parlak dönemleridir.

Bu bölge Uygur-Türk Bölgesidir ve piramitlerin tahmini yaşı uyarınca (Piramitlerin incelenmesine izin verilmediği için sadece tahminlerde bulunulabiliyor) Türkler tarafından yapıldığı düşünülmektedir. Yine bu Piramitlerin içerisinde Proto-Türk yazılarının olduğu tahmin edilmektedir. Çinlilerin kendi atalarına ait olmayan bu eserleri dünyadan gizlemeye çalışmalarını da onların bakış açılarına göre anlayabiliyoruz. Sonuçta insanlık tarihinin yeniden yazılması gerekebilir. Bu durumda birçok gerçek değişecektir ve haliyle yerleşik otoriteler bu değişikliği istememektedir. Çinli yetkililer “Turfan”da bulunan mumyalar üzerine bazı açıklamalar yapmakla yetinmişlerdir. Bu açıklamalarda ise şu bilgiler veriliyor: “Turfan mumyaları eski Mısır mumyalarından çok farklı ve teknik olarak Mısır mumyalarından daha mükemmeldir.” Daha sonra Mısır mumyaları ile karşılaştırmalar yapılmış ve Turfan mumyalarının üstünlüğü bilimsel olarak ta ispat edilmiştir. Eldeki birçok veriye dayanarak bugün rahatlıkla söyleyebiliriz ki “Mumya kültürü Türkler tarafından ilk olarak kullanılmış ve geliştirilmiştir. Mısır uygarlığını geri planda bu kültür açısından besleyen bir alt yapının olmadığı bilinmektedir. Mumyalama kültürünü ve tekniğini bulan ve geliştiren Türklerin bu kültürü Mısır halkına öğretmiş olması muhtemeldir. Aynı şekilde Piramit bilgileri de Mısırlılara Türkler tarafından öğretilmiş olabilir.

Urumçi mumyaları ise başlı başına birer şaheserdir. Öyle ki urumçi de bulunan ve “Lolan” adı verilen M.Ö. 2000 yılına ait olduğu hesap edilen bir bayan mumyası çok dikkat çekmektedir. Bu mumya 4000 yaşındadır ve iç organları bile çıkartılmamıştır ve Mısır mumyalarından çok daha iyi durumdadır. Bazı mumyaların üzerinde ise ameliyat izleri bulunmaktadır. At kılı ile dikiş atılmıştır. Bu bilinen en eski tıbbi operasyondur. 

Ön-Türk araştırmacısı olan Kazım Mirşan’ın araştırmalarına göre Ön-Türkler tarafından OT-OG olarak isimlendirilen Mısır’a M.Ö. 3000 yıllarında Anadolu’dan  Isub-Ög yazısının gittiğini tespit etmiştir. Araştırmacı Bilim Adamı Kazım Mirşan’ın diğer çalışmaları ise şöyledir: Anlamı çözülemeyen 184 mısır hiyeroglif yazısını Ön-Türkçe olarak okumuş ve çözümlemiştir. Bu ilginç bir tespittir. Hiyerogliflerle Ön-Türk dili iç içedir. Kazım Mirşan yaptığı araştırmalar sonucunda şunları ileri sürmektedir: 

Yazı, Türkler tarafından M.Ö. 16.000 yılında icat edildi. Anadolu'da da Ön Türkçe yazıtlar bulunmaktadır. Latin, Yunan, Fenike ve Kiril alfabeleri Ön Türkçe'den oluşmuştur. Roma'nın küllerinden kurulduğu medeniyet olan Etrüskler Türk'tür. (Etrüskçe yazıtlar ilk defa 2004 senesinde Kazım Mirşan tarafından çözümlenmiştir.) Romalılardan önce İtalya Yarımadası'nda yaşayan Etrüsklerin konuştuğu dil olan Etrüskçe, Türkçe kökenlidir. İskandinavya dahil, tüm Avrupa'da 5000'den fazla Türkçe yazıt bulunmaktadır. Mısır'daki eşteşlerinden 2000 yıl daha eski ve iki kat daha büyük olan ve şu anda yasaklanmış bölgede bulunan piramitler Türkler tarafından yapılmıştır. Kazım Mirşan ve Haluk Tarcan tarafından ortaya çıkarılan yeni bir tez, Türk Tarihi'nin M.Ö. 16.000'li yıllara dayandığını söylemektedir. Bu teze göre yazıyı Türkler bulmuştur. Tüm dünya alfabelerinin kökeni Türk alfabesidir. Ayrıca bilinen ilk Türk devleti olan Hun İmparatorluğu'nun ilk Türk devleti olmadığı, ilk Türk devletinin Bir Oy Bil olduğu görüşündedirler. Ardından At Oy Bil, Türükbil- (karşılığı: Göktürk) gelir. Türk tarihinin çok eskilere dayanması gerektiğini gösteren en büyük delil ise; Orhun Yazıtlarıdır. Çünkü Orhun Yazıtları'nda kullanılan dil ve noktalama işaretleri bu dilin en gelişmiş hali olduğu sonucuna götürmektedir. Böyle bir dilin oluşabilmesi için en az 3000 yıl geriye gidilmesi gerekir. Bugün Çin sınırları içerisinde 300 metre boyunda piramitler bulunduğu ve bu piramitlerin Mısır'dan çok önce inşa edildiği tespit edilmiştir. Mısır'ın dip kültüründe de Türkler olduğu iddia edilmektedir. Norveç, İsveç, Portekiz ve Fransa'daki mağaralardaki yazıların Türk damgaları (harfleri) ile okunduğunda anlamlaştığı ileri sürülmektedir. İskitlerin yani Sakalar'ın Türk kökenli oldukları ileri sürülmektedir. Etrüskler, Truvalılar, Sümerler, Hititler ve Friglerin dip kültüründe Türk uygarlığı olduğu görüşü de ileri sürülmektedir. Bu kavimler Türk olmasa bile dip kültüründe Türk etkisi vardır. Japon ve Çin medeniyetinin de dip kültüründe M.Ö. 4000 yıllarında Orta Asya'dan Çin'e ve Japonya'ya göçen Türklerin olduğu kabul edilmiştir. Türkler Anadolu'ya 1071'de değil, M.Ö. 7000'li yıllarda gelmişlerdir. Çevresi denizle çevrili Anadolu'yu sürekli besleyen Türk göçleri buraya sıkışmışlar ve Türk varlığını tesis etmişlerdir. Oğuzlar Anadolu'ya geldiklerinde karşılarında aynı dili konuşan pek çok Türk grubu ile karşılaşmışlardır.

M.Ö. 10.000 yıllarında ılıman iklim ve büyük göllerin olduğu anlaşılan Orta Asya'nın kuruması ve çölleşmesiyle Türk gruplarının çevre ülkelere yayıldığı ve diğer kültürlere etki yaptıkları ileri sürülmektedir. Bering Boğazı'ndan geçerek Kızılderili ve Güney Amerika kültürlerinin diplerinde de Türk etkileşimi olduğu ileri sürülmektedir.  (Kazım Mirşan, Vikipedi Türkiye)

Işık ve Sevgi İle Kalın.......


--------------------------------------------------------------------------------

Kaynaklar:

http://tr.wikipedia.org

http://www.crystalinks.com/pyramidchina.html

http://www.earthquest.co.uk/china/china.html

http://www.lauralee.com/chi_pyr.htm

http://www.trilobia.com/pyramids.htm

Işık, sadece ışık ama daha fazla ışık.......


Mart 16, 2010, 03:33:02 ös
Yanıtla #9
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Oasis'in bu özet aktarımı ("özet" diyorum çünkü sanırım bunun üzerinde daha çok çok şeyler yazılabilir), bir zamanlar benim de yakından ilgi duymuş olduğum bir alan ile bağdaştığı için, bence hem çok önemli hem çok değerli. İlgi duymayanlar ya da bu gibi konulara gözlerini ve kulaklarını kapayanlar ise konuya hafife alabilir ya da "saçmalık" deyip geçebilir. İlgilenmeyenleri kendilerini bilgisizliğe ya da ön yargılı tutumylarla verilmiş yanlış bilgilere kaptırmış olmalarından ötürü hoşgörüyle karşılayabilirim ama alay etmeye kalkışanları yazıklarım.

Bu aktarımda beni rahatsız eden tek bir nokta var. Doığrusu verilmiş olan kaynakçaya girmedim ve bakmadım.  Zaten ben forum alanında kaynakça gösterilmesini de pek o kadar  önemsemem ama kaynakça (ilki dışında) ilgi duyanların kendi araştırmalarını yapmaları için bir ipucu ya da başlangıç noktası.  Aslında bu başlık altındaki ilk yazıda da o kaynakça verilmiş. Beni rahatsız eden noktaya geleyim: Bu anlatımlarda hep "Türk" referansının kullanılışı. Hani Gene D. Matlock'un dilimize çevrilmiş olan "Ey Dünya İnsanları Hepiniz Türksünüz"  adlı kitabındaki gibi...  O koskoca Orta ve Doğu Asya'da bir zamanlar yaşamış olan insanların hepsine birden Türk denilmesi, günümüz Türkiye Cumhuriyeti'nin insanlarının kökeninin de dönüp dolaştırılıp oraya bağlanması beni rahatsız ediyor. Bunu ileri sürenlere şecerelerini sormak geliyor içimden, acaba gerçek atalarını kaç yüzyıl öncesine kadar biliyorlar ve bunu belgeleyebiliyorlar diye.

Benim duyduğum bu rahatsızlığı geçelim... Verilen bu bilgiler, bu bulgular, tarih, arkeoloji, antropoloji gibi bilimsel araştırma branşları bakımından çok çok önemli...  Hele M.Ö. 4000 yılı öncesine ilişkin bilgiler ve bulgular ortaya konunca bunların önem ve değerleri bir kat daha artıyor. Bu forum alanında bir ara "Coğrafyada Geometrik İlişkiler" başlığı altında bir dizi yazı yazmış, resimler ve çizimlerle de desteklemiştim. Okumuş olanlar dikkat ettiyse, o yazı dizisi çerçevesi içinde İndus Vadisi ve Kamboçya'ya değinmeler vardı ama Çin ve Orta Asya'ya ilişkin hiçbir bilgi yoktu. Olmadığı için, bulunamamış, ulaşılamamış olduğu için. Aynı araştırmanın son bölümünde bir de Pasifik Okyanusu'ndaki Paskalya Adası'nda yer alan megalitlerin fotoğraflarından örnekler vermiş ve bunların M.Ö. 8000 yılından önceki bir tarihte yapılmış olduğunu belirtmiştim. Bugünkü Çin sınırları içinde benzer megalitlerin bulunduğundan söz edilir ama sadece söz edilir o kadar.... Hiç kimse onları fotoğraflayamadı henüz. Çin, bu bağlamda kendi ülkesinde bilimsel araştırmalar yapılmasına izin vermiyor,   tıpkı söz konusu edilen Büyük Beyaz Piramit ve diğer piramitler için olduğu gibi...  Bilimsel araştırma olmayınca da ister istemez konuyu Antik Mısır ile olası diye benzeştirip, varsayımlar oluşturuluyor. Eğer bilgisayarınızda bir profesyonel Google Earth ya da benzeri program varsa, neredeyse oturduğunuz evin penceresinden içeri bakacak biçimde ayrıntılara sokulabilirsiniz ama iş Çin,  Moğolistan ve Mançurya bölgelerine geldiğinde hiçbir şey göremezsiniz çünkü engellenmiş, yasaklanmıştır.  Sadece böyle bölük pörçük rastlantısal bulgular, çok istense de ayrıntılı bir şekilde yapılamayıp yüzeysel bırakılmak zorunda kalınmış sınırlı araştırmalardan elde edilmiş kırpık kırpık bilgiler var.  Oysa bu konu üzerinde o bölgelerde araştırma yapılmasına bir izin verilmiş olsa, kimbilir insanlık tarihinin gerçekleri bakımından ne denli önemli ve değerli bilgilere ulaşılacak. Kim bilir ne dogmalar ne kör inançlar yıkılacak.

İnsanların gerçekleri özgürce öğrenmesi yasak... Sadece bazı gerçekleri, yönlendirilmiş ve saptırılmış biçimde bilmelerine izin var. Böylece insanlık tarih boyunca bilgisizliğe ya da bilgisinin sınırlı kalmasına tutsak edilmiş. Bu olgu günümüzde de pek değişmiş değil.

Ancak Sayın Oasis'in ortaya koymuş olduğu gibi bilgi kırpıntıları (bunu küçümsemek için değil, aslında çok daha fazlasının olması gerektiği için söylüyorum) bize gerek insanlık ve uygarlık tarih gerekse özellikle semavi dinlerde yer alan dogmalar bakımından ne denli uydurmacalar yutturulmuş olduğunu açıkça gösteriyor.  

  
 
 
« Son Düzenleme: Mart 16, 2010, 03:37:57 ös Gönderen: ADAM »
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
15 Yanıt
24769 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 21, 2017, 10:43:05 öö
Gönderen: Ankara
4 Yanıt
4861 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 13, 2012, 09:52:22 öö
Gönderen: Tij
0 Yanıt
2825 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 21, 2008, 12:57:11 ös
Gönderen: bugfree
7 Yanıt
8193 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 04, 2011, 01:58:58 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
4427 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 07, 2010, 08:03:43 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3032 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 03, 2010, 09:39:24 ös
Gönderen: Mozart
0 Yanıt
3858 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 09, 2010, 02:47:23 ös
Gönderen: ADAM
6 Yanıt
6295 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 28, 2013, 07:46:32 öö
Gönderen: ADAM
21 Yanıt
14170 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 05, 2013, 10:45:04 öö
Gönderen: Samuray
0 Yanıt
2090 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 03, 2015, 02:39:07 ös
Gönderen: karahan