Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Bir Tapınak Yıkıldı - 13  (Okunma sayısı 2873 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 27, 2011, 01:04:31 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Bir su başında durduklarında, orada epeydir konakladıkları anlaşılanların yanı sıra bir de tüccar kervanı gördüler.

Kervanın kılavuzu cin gibi bir Hintliydi. Birçok dil biliyordu. Zaten bu uzun yol kılavuzları öteden beri hemen her dili az çok bilirdi. Onunla kolay anlaştılar; şundan bundan söyleştiler. Tibet’ten geliyorlarmış. Mısır’ı geçip Afrika’nın kuzey kıyısını izleyerek ta öte yana, batı ucuna kadar gideceklermiş.

Hintli kılavuz ilginç bir adamdı. Dış görünüşü derbederdi ama konuşmasına bakılırsa hayli bilgili bir kişi izlenimini veriyordu. Kervana kılavuzluk etmekte oluşu yetkin ustalara biraz garip gelmişti. Gerçi ne saçı ne kaşı olduğu için yaşını anlamak zordu ama yüz hatları ve ellerinin üstü buruş buruş olduğuna göre üstelik yaşı hayli ileri olsa gerekti. Buna karşın çok canlıydı; oradan oraya koşturup duruyordu.

Bir ara yetkin ustaların develeri her nedense birbirleriyle sürtüştü. İtişip kakışırlarken, develerden birinin üzerinde yüklü taş levhalardan biri heybeden sıyrılıp “güm” diye bir ses çıkararak yere düştü. Hem de yazılı yanı üstte kalacak biçimde.

Hintli kılavuz herhalde bu gümbürtünün nedenini merak etmişti ki, o yana doğru seğirtti. Yetkin ustalar ona engel olma fırsatını bulamadan yere düşmüş olan taşı gördü. Görür görmez de, «Bu bizim eski yazı!... Burada ne arıyor?» dedi.

Yetkin ustalar Hintlinin başına üşüştü. Başka kimse buraya yanaşıp görmesin diye çevresini sardılar.

Üç Kez Güçlü Usta Hintli kılavuza «Nereden de sizin yazı oluyormuş?» diye saldırıya geçti. «Oku bakalım. Biz de doğru söylediğini anlayalım.»

Hintli kılavuz «Bu taş sizin mi?» diye sorunca, Üç Kez Güçlü Usta ona «Kimin olduğu senin nene gerek! Oku bakalım, ne yazıyor.» dedi.

Hintli mırın kırın etti. «Bu çok eskiden kalma bir yazı. Sanskritçe. Bunu öyle sıradan herkes okuyamaz.» dedi.

Anlaşılan para istiyordu.

Üç Kez Güçlü Usta bir altın parçası çıkarınca, «Onu kaldır. Görmemiş olayım.» diye sertçe çıkıştı. «Bakın, size yardım edebileceksem ederim. Bunun karşılığını beklemem. Zaten karşılığı olsa siz veremezsiniz.»

Kılavuzun bu beklenmedik tepkisi üzerine Üç Kez Güçlü Usta özür dileyerek yumuşamak zorunda kaldı.

Hintli kılavuz taşın üzerindeki yazıları baştan sona okudu okumasına, mırıldanarak okuduğu için ne dediği anlaşılamadı. Zaten herhalde kendi dilinde okuyordu. Çevirmesi gerekti.

En üstteki satırı gösterip, «Burada “Öldürmeyeceksin.” yazılı.» dedi. «İkinci satırdaki yazı aşağı yukarı “Karını aldatmayacaksın.” anlamına geliyor. Başka türlü de olabilir ama siz ne demek istediğimi anladınız. Sonra “Hırsızlık etmeyeceksin.” diyor. Bir sonraki ise “Yalancı tanıklık yapmayacaksın.”»

Durakladı. Bir taşa bir çevresini sarmış olan yetkin ustalara bakıyor, düşünüyordu.

Üç Kez Güçlü Usta «Hepsi bu kadar mı?» diye sorunca; «Hayır, bitmedi. Benim aklıma başka bir şey takıldı.» dedi. Üç Kez Güçlü Usta «Nedir aklına takılan?» diye sorunca da, söyleyip söylememekte hayli duraksadı.

Havadan değil de sıkıntıdan ya da heyecandan olsa gerek, terlemeye başladı. Bir elinin tersiyle alnını sildi. Söze «Bunu...» diye başladı ama sonunu getirmeden yine durakladı. Sonra tüm gücünü toplamışçasına, bir solukta «Bunu nerede buldunuz?» diye sordu.

Üç Kez Güçlü Usta, “Sen orasına karışma.” ya da “Bir yerde bulduk işte.” gibi bir lâf edebilirdi. Etmedi.

«Olması gereken yerde.» dedi.

O sırada öteden Hintli kılavuza seslendiler. Anlaşılan kervan yola çıkıyordu. Onlara bağırarak yetkin ustaların anlayamadığı bir şey söyledi; “Siz yürüyün, ben yetişirim.” gibi... Nitekim tüccar kervanı ağır ağır güneye doğru yola düzüldü.

Hintli bir süre durup düşündü ve «Siz yetkin ustalar mısınız?» diye sordu.

O anda bir deprem olsaydı yetkin ustalar ancak bu kadar sarsılabilirdik. Bu adam, bir Hintli, bir kervan kılavuzu bunu nasıl anlamış olabilirdi?

Ona hiçbiri yanıt veremezdi. Bu Üç Kez Güçlü Usta’ya düşerdi.

Üç Kez Güçlü Usta bu soruyu acaba nasıl yanıtlayacaktı?

İstifini bozmadı. «Pergeli ve gönyeyi kullanmasını biliriz.» dedi.

Hintli, «Hepiniz mi?» diye sorunca, Üç Kez Güçlü Usta «Yanımdakilerin hepsi yedi kez yedi yaşında.» diye yanıtladı.

Ne oluyordu acaba?... Bu şifrelimsi soru ve yanıtlar ne anlama geliyordu?

O Hintli nasıl olurdu da böyle sorular üretirdi?... Üstelik hasıl olurdu da Üç Kez  Güçlü Usta böylesine bir sorgulanmayı kabullenebilirdi?

Hintli, gözlerini o sırada tam karşısında durmakta olan Kenan’a dikmişti. Onu başıyla göstererek, «O da mı?» diye sordu.

İşte bu da bir başka bilmece!... Neden içlerinden herhangi birine değil de Kenan’a takmıştı? Acaba Kenan’ın dış görünümünde diğerlerinin fark edemediği bir başkalık mı vardı? Yoksa bu Hintlinin yetkin ustaların bilmediği türden bir sezme yeteneği mi?

Üç Kez Güçlü Usta bu soruyu da çok sakin karşıladı: «Çaba gösteren bir yüreği var.»

Hintli, «Anladım. Demek ki sonunda açığa çıkarıldı.» diye yetkin ustaların yine ne demek istediğini anlayamadığı bir söz ederek mırıldandı.

Kervanı gidiyordu ama Hintli kılavuz aldırmayıp taşın yanına çömeldi. Kısa bir süre daha baktı. Üç Kez Güçlü Usta da yanına çömeldi. Yetkin ustalar da çevreyi doldurdu çünkü orada başkaları da vardı; ne taşı görmeliydiler ne de yetkin ustalar onların dikkatini çekmeliydi.

Hintli başını kaldırmadan ve âdeta fısıldar gibi doğrudan Üç Kez Güçlü Usta’ya, «Önceki de sizde mi?» diye sordu.

Böylece yetkin ustalar öteki taşın sıra bakımından ilki, bunun ise ikincisi olduğunu anladı.

Üç Kez Güçlü Usta bir şey demedi ama başını «Evet!» anlamında salladı.

Hintli, «Birbirimizi kandırmaya kalkışmayalım. Bunun hiçbir yararı olmaz. Siz, yazılanı okuyamamış olsanız da bunun ne olduğunu biliyorsunuz. Bense bunun atalarımın çok eskiden kullanmış olduğu bir dilde yazılmış olduğunu bugüne dek bilmiyordum.» derken, iki elini birden yukarıya doğru kaldırıp şaşkınlık içinde olduğunu yansıttı ama yetkin ustaları daha çok şaşırtmıştı.

«Onları ne yapmayı düşünüyorsunuz?» diye sorunca, Üç Kez Güçlü Usta bunu «Yapılması gerekeni.» diyerek yanıtladı.

Hintli «Belki de en iyisi ve en doğrusu öyledir.» dedikten sonra, elleriyle dizlerinin üzerine yaslanarak doğrulup ayağa kalktı. Kollarını kavuşturdu. Ufak tefek sayılırdı ama ayaktayken aşağıdan bakıldığında o duruşuyla sanki tüm dünyaya egemen iri bir adam gibi görünüyordu.

Hepsi kalktı.

Hintli kılavuz, «Bugün burada yaşamım boyunca hiçbir zaman bilemeyeceğim bir şey öğrendim. Bu bilgi insanın içini ateş gibi yakar; kavurur.» dedi. Sonra da «Yetkin ustalar ne zaman, nerede, neyin ve nasıl yapılması gerektiğini bilir ve uygular. Karnımız boydan boya yarılsa da bizim içimizdeki ateş açığa çıkmaz.» diye ekledi. «Ben hiçbir şey görmedim. Hiçbir şey duymadım. Hiçbir şey bilmiyorum. Sizi de tanımıyorum.» dedikten sonra birdenbire döndü, devesine koştu, bir sıçrayışta bindi ve başka hiçbir şey söylemeden çoktan uzaklaşmış olan kervanına doğru hızla sürdü.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2630 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 04, 2011, 11:48:28 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3017 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 05, 2011, 01:39:48 ös
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
3632 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 09, 2011, 11:03:21 öö
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
2948 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 11, 2011, 05:04:11 ös
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3474 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 14, 2011, 12:18:37 ös
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
2640 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 15, 2011, 05:52:12 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2353 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 21, 2011, 05:23:33 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2442 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 23, 2011, 01:41:18 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2268 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 24, 2011, 02:41:48 ös
Gönderen: ADAM
4 Yanıt
4408 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 23, 2020, 02:47:28 ös
Gönderen: Özgürefe