Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: 'Açlığı bitirmek insanlığı başlatmaktır'  (Okunma sayısı 6265 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 31, 2012, 06:03:13 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

Evet burasi Masonlar.org sitesi, masonlarin kurdugu ve yönettigi bir sitedeyiz, ve bu sitede ben sunu ögrendim, Masonlar icin insan, insanin bagimsizligi, insanin özgürlügü, insanlarin esitligi ve hepsinden önemlisi insanin hayata herseyin, hertür degerin üstündedir.

Eger ögrendiklerimde yanlis birsey varsa Mason yani yönetici arkadaslar asagidaki alintimi aninda silsinler ve benide düzeltsinler.
Ben insan hayatini herseyin üstünde gören bir humanist olarak asagidaki alintiyi yayinlamayi kendime bir görev biliyorum ve bu alintiyi yayinliyorum.

Saygilarimla


Alinti baslangici:


'Açlığı bitirmek insanlığı başlatmaktır'


Vedat Türkali'nin çağrısı ile bir araya gelen sanatçılar, cezaevlerinde 51.gününe giren açlık grevlerine dikkat çekmek, ölümleri durdurmak ve hükümete çözüm için çağrısında bulunmak üzere yarın (1 Kasım) saat 13.00'da Taksim Gezi Parkı'ndaki merdivenlerde bir araya gelecek.

Türkali'nin mektubunun okunacağı ve tüm sanatçıların davetli olduğu eylemin çağrıcıları Vedat Türkali, Murathan Mungan, Orhan Alkaya, Nur Sürer, Redd,  BGST Kardeş Türküler, Aytac Arman, Altan Erkekli, Kazım Öz, Hüseyin Karabey, Ayfer Düzdaş, Ferhat Tunç, Yusuf Çetin, Füsun Demirel, Semir Aslanyürek, Kenan Bal, Funda Şirinkal, Şebnem Sönmez,  Erdal Ceviz, Senar Turgut, Erkan Can, Menderes Samancılar ve Serdal Genç.

Orhan Alkaya'nın kaleme aldığı "Açlığı Bitirmek İnsanlığı Başlatmaktır" başlıklı çağrı metni şöyle:

"Açlık grevlerini yok sayabilirsiniz. Yok saydığınızla burun buruna gelmenize mek parmak kaldı.

"Bilinebilen zamanlardaki en masum taleplere, sınır tanımaz kibrinizle karşı koyuyorsunuz. Siz bu yeteneğinizi marifet sayıyorsunuz.

"İnsan ölümleri kibrinizi okşayan bir sevince dönüşmesin.

"İnandığınız her ne var ise, yaşama hakkı adına orada durun.

"Yıllar boyu yürütülen inkâr politikalarının aleti olmaya bir son verin.

"Hiçbir zaman, hiçbir iktidar bu kadar az ve bu denli somut taleple karşılaşmadı.

"Bu talebi karşılayın.

"Kendinizi bu kadar çok sevmeyin. Biraz da insanı sevin.

"Artık anlayın; insanın direnme gücü karşısında ayakta kalabilen hiçbir iktidar yok.

"İnsan olmanın korkutucu bir tarafı yok.

"İktidarın geçici yürütücüleri; lütfen insan olun.

"Tutsaklara kulak verin. Kibrinizin tutsağı olmayın.

"Vücudunu açlığa yatırmış her insan, insanlığın direnci ya da ölümüdür.

"Gecikmeyin.

"Biz altında imzası olanlar, en son ana kadar hak için, adalet için, barış için, özgürlük için konuşmaya devam edeceğiz.

"Bizden bu kadar uzak kalmayın.

"Üzmeyin, üzülmeyin.

"Öldürerek ölmeyin."

Bianet


Ekim 31, 2012, 06:29:06 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3235
  • Cinsiyet: Bay

Nacizane fikrim Açlık sorunu çözülürse dünyada, o vakit Sömürülecek İnsan kalmaz ,İdoloji kalmaz o yüzden hiç bir zaman bu dünyada İNSAN denen bazı FİRAVUN zihniyetliler olduğu mütdetçe SÖMÜRÜ devam edecek.Bu değişmez ve değişmiyecekte bu Ülkede ve/veya DÜNYA 'daki diğer Ülkelerde. Hele birde NEFİS denen kötülüğün başı olan belada Tanrı tarafından insana musallat edilmişken bu DÜNYA denen filim Platosunda Rejisör ve Oyuncular değişsede bu filim ne yazıkki sürecek ve sürdürecekler. BENCE ...

Saygılar ,Sayın Tij  dostum .
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Ekim 31, 2012, 06:33:23 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

Sayin NOSAM33,

yukardaki fikirlerinize katilsamda, yine yukarda gecen "aclik" kelimesinin, sizin yazinizda bahsi gecen aclikla pek bir alakasi yok.
Yazi daha cok suan ülkemizin bazi hapisanelerinde devam etmekte olan Aclik Grevleri ve Ölüm Oroclari ile ilgilidir.

Saygilarimla


Ekim 31, 2012, 06:59:59 ös
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3235
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Tij Dostum o İnsanlar nacizane fikrim ağaçlardan elma çalıpda ; hapise düşmedi .Sistemdeki ADALETSİZ düzene karşı geldikleri için hapisteler, şu anki açlık boykotu da seslerini duyurmak içindi .Yanılmıyorumdur inşallah .

Saygılar
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Kasım 01, 2012, 09:43:35 ös
Yanıtla #4
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

Yaşar Kemal’den açlık grevi açıklaması: ‘Bir nesli yok edecekler!’





Cezaevlerinde 51. günü geride bırakan açlık grevine ilişkin bugün aydınlardan çözüm çağrısı geldi.

Cezaevlerinde 51. günü geride bırakan açlık grevlerine ilişkin bugün sanatçılardan iki ayrı açıklama geldi. Yaşar Kemal, Zülfü Livaneli gibi isimlerinde aralarında bulunduğu aydınlar, cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine ilişkin bir basın toplantısı düzenlerken, Vedat Türkali'nin çağrısıyla Taksim'de toplanan aydınlar ise Taksim'de oturma eylemi düzenledi.
 
Yaşar Kemal: "Bir nesli yok edecekler"
 DHA’nın haberine göre, toplantıya, eşi Ayşe Semiha Baban ile gelen Yaşar Kemal, burada yaptığı konuşmada, daha önce yaşanan açlık grevlerini hatırlatarak, "Daha önceki açlık grevlerinde tüm yetkililer ve hükümet sorumluydu. Bu sefer de sorumlular. Bugün açlık grevleri tutanların oğulları, babaları da bu mücadelede taraf olacak, bir nesli yok edecekler" dedi.

Daha uzun planlandığı konuşmasını burada noktalayan Yaşar Kemal konuşmasının geriye kalan bölümünü eşi aracılığıyla habercilerle paylaştı. Yazılı metinde şu ifadeler yer alıyor:
 

"Bir insanın açlıktan ölümünü izlemek acıların en büyüğüdür. Bu, insanlığa hiç bir zaman yakışmaz. Bugün insanların ölüm pahasına talep ettikleri demokrasiler de, insan haklarının içindedir. Çözümü mümkünken, ölümler engellenmezse vebali iktidarın, muhalefetin, medyanın ve hepimizin olacaktır. Barış, bu ülkede herkesin özlemi ve hakkıdır. Barışın önüne yeni engeller konulmasına karşı çıkmak, barışın önünü açmak, hepimizin işi olmalıdır. Bunun için içtenlikle uğraşan herkese şükran duyarım."

Livaneli : "Muhatabımız Başbakandır "
 Zülfü Livaneli de, bu toplantının yapıldığı süre içinde bile insanlar ölüme yaklaştıklarını dile getirerek, "Olayı rakam olarak görmek çok farklı ama işte biz arkadaşlarımla birlikte gördük. 1996'da cezaevinde ölmüş bir gencin başında bekleyenleri gördük, ölmek üzere olanları gördük. Bu benim hala rüyalarıma girer, karabasan gibi çıkmaz. Biz, hangi görüşten olursa olsun insan hayatı diyoruz. Fakat bunun muhatabı bence ölüm oruçlarına yatanlar değil, onlarla konuşarak, bir şey çözüleceğini zannetmiyorum. Bırakın demek de yol değil. Çünkü, biz diyoruz ki, insan hayatı en yüce değerdir. O diyor ki, benim davam benim hayatımdan daha önemlidir. Bu çok temel bir farklılıktır. O bakımdan bizim buradaki muhatabımız hükümettir, daha doğrusu Türkiye'de hükümet demek olan Başbakandır. Söylem çok önemli bir şey Türkiye'de. İnsanların onurlarına, haysiyetlerine, şereflerine seslenmek ayrı, bu kavramlarla oynamak ayrı" dedi.
 
İki somut talep olduğunu ve bu taleplerin zaten hükümetin gündemindeki konular olduğunu söyleyen Livaneli, "Peki bu iki temel konuya evet diyorsanız, Adalet Bakanı çıkıp, 'Sesiniz duyulmuştur, tamam biz gerekeni yapacağız' diyorsa, arkasından Sayın Başbakan'ın 'Tamam bu konular çözülebilir, dileğimiz bir an önce bırakmalarıdır' demek yerine kuzu-kebap edebiyatına sarılması" diye konuştu.

Livaneli, Başbakan Erdoğan'a da seslenerek, "Lütfen bu üslubu değiştirin, zaten kabul etmiş olduğunuz şartları, bunu bir yenilgi gibi de görmeyin, demokratik toplumlarda talepler vardır, iktidarı elinde tutan insan mutlak hakim değildir, lütfen taleplere kulak verin, üslubu da değiştirin. Çünkü Başbakan'dan sonra bunu çözebilecek hiç kimse yoktur. Bu da şu demektir, ölümlerden de Başbakan sorumludur" diye konuştu.
 


Aydınlardan Taksim'de oturma eylemi
 Vedat Türkali'nin çağrısı ile Taksim'de bir araya gelen sanatçılar ise, açlık grevlerine dikkat çekmek ve hükümete çözüm çağrısında bulunmak üzere oturma eylemi düzenledi.
 
Cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine dikkat çekmek için Yazar Vedat Türkali'nin çağrısıyla Taksim Meydanı'nda toplanan sanatçılar oturma eylemi yaptı. Eyleme aralarında Şebnem Sönmez, Mustafa Alabora, İlkay Akkaya, Filiz Türkali, Fırat Tanış, Orhan Alkaya, Eşber Yağmurdereli, Celal Başlangıç, Ferhat Tunç, Orhan Aydın, Bilgisu Erenus Nur Süer ve Reis Çelik'in bulunduğu sanatçıların yer aldığı yaklaşık 200 kişi katıldı.
 
Eylemde açlık grevindeki 6 mahkumun mektubu sanatçılar tarafından okundu. Topluluk, “İçeride dışarıda hücreleri parçala", “Eşitlik, kardeşlik Kürt ulusuna özgürlük", “Tecridi kaldırın ölümleri durdurun" sloganları attı.
 
Sağlık sorunları nedeniyle eyleme katılamayan yazar Vedat Türkali'nin kaleme aldığı açıklama, önce kendi sesinden yayınlandı. Ancak çıkan teknik arızadan dolayı tiyatro oyuncusu Orhan Alkaya tarafından okundu. Başbakan'a seslenilen açıklamada şu ifadeler yer aldı:
 

"Hangi türden olursanız olun sonunda insanısınız. Şu yada bu biçimde vicdan sahibisinizdir. 'Devlet pazarlık etmez' diyor sayın başbakan. Devlet vatandaşına zulüm de etmez sayın başbakan. Olayı lütfen tersine yansıtmayın. Kimsenin sizden pazarlık beklediği yok. İnsanların kafatasları içinde beyinleri vardır. O beyinlerinin yerine, kullanım süresi çoktan çağ aşımına uğramış teneke konserve kutuların içindekilerle beslenen kişilerle aklı başında kimse pazarlığa kalkışmaz sayın başbakan. Kafanızla işimiz yok bizim. Ama insan olarak herhalde bir kalp taşıyorsunuzdur. Vicdanınız olması gerekir.

Temel insanlık hakları için ölüme yatmış bu kişiler sizin kafanıza değil, bu olması gereken vicdanınıza sesleniyor sayın başbakan. Şuanda bu koca alanı dolduran her dilde, her dinde, her inançta, her yaşta, her işteki binlerce, onbinlerce tüm ülkemizdeki milyonlarca insanımız gibi sayın başbakan, vicdanın sesini bekliyor sizden. Evet çözüm yolunu açmanızı, kanı durdurmanızı, ölümlere son vermenizi bekliyor. Koca bir ülkenin sorumlu yöneticisi olarak temel görevinizdir. Bağışlayın, sonunda sormak zorunda kalırsak, vicdanım da yok mu diyeceksiniz sayın başbakan."

Sol Portal


Kasım 02, 2012, 12:54:23 ös
Yanıtla #5
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 308
  • Cinsiyet: Bay

Terör örgütü ve güdümündekiler dışarıda yaptıkları zulmü yeterli görmemiş olacak ki şimdi de cezaevlerine el atmış durumda. Cezaevindekileri bir takım taleplerle ölüme gönderiyor. Taleplerin, cezaevi şartlarıyla alakası yok. Hükümete geldiğimizden beri cezaevlerindeki şartları düzeltmek için her türlü adımı attık. Eşlerin bir araya gelmesini sağlayacak düzenlemenin hazırlığındayız. İfade edilen talepler, terörist başına özgürlükle, anadilde savunma hakkıyla, operasyonların ve yargılanmaların durdurulmasıyla ilgili.

Bir taraftan 'açlık grevi' diyor, bir taraftan Kızıltepe'de Kasrı Kanco'da bir milletvekilinin evinde, BDP'nin Eşbaşkanı, oturmuşlar kuzu kebabı yiyorlar. Orada kuzu kebabı yiyorsun Kızıltepe'de, cezaevindekilere de 'ölün' diyorsun. Kürt kardeşlerime sesleniyorum: Onlar kuzu şiş götürürken, içerde olanlara da 'ölün' diyor. Bu iş o kadar kolaysa buyursunlar kendileri yapsınlar. Eylem emrini verenler, konforlarını hiçbir şekilde tehlikeye atmayan terör baronları. Mahkumları ölüme sürükleyen bu vicdansızlara laf söylemeyenler, utanmadan devletin vicdanını sorguluyor. Siz önce çıkın, bu insanlara baskı yapan terör ağalarının vicdanını sorgulayın. Cezaevinde ölmekle de devlete şantaj yapılamaz. Devlet şantaja da dayatmaya da tehdide de boyun eğmez, papuç bırakmaz. Örgütün pençesine düşmüş çocuklarımızın, gençlerimizin annelerine, babalarına sesleniyorum. Sizin evlatlarınızın hayatı üzerinden statü edinenlere, saltanat kuranlara asla müsamaha göstermeyin. Yanacak olan sizin evlatlarınızdır. Çocuklarınızı bu ateşten çekin.( Recep Tayyip Erdoğan  Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı )


IŞIK ve SEVGİ ile KALIN.......
Işık, sadece ışık ama daha fazla ışık.......


Kasım 02, 2012, 01:45:00 ös
Yanıtla #6
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

Sairin dedigi gibi,

"Benim ülkemde insan kani sudan ucuz".

Bende bu satirlara sunu eklemek istiyorum, benim ülkemde insan caninin hic bir degeri yok, vatan millet sakarya ve buna birde "dini bütün"lük eklendimi, ne önemi varki 45 Bin insan ölmüs, bir 45 Bin daha ölse neolurki, sayin skullG"un dedigi gibi nekadarda kolay bir biri ardina sayilari diziyoruz, sanki sayilarda bahsi gecen insanlar degillerde, kislik odun sayiyoruz.

Saygilarimla


Kasım 02, 2012, 02:40:56 ös
Yanıtla #7
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

KUM SAATİ 02.11.2012
Ahmet Altan
Ölüyorlar



Karanlık bir kapı ölüm.

O kapıyı geçtikten sonra geriye dönülmüyor.

Ve, o kapıya yaklaştılar.

Bir adım sonra, onları sevenler, anneleri, babaları, kardeşleri, sevgilileri bir daha onların yüzünü göremeyecek, bir daha onların yüzlerine dokunamayacak, seslerini, gülüşlerini, şakalaşmalarını duyamayacak.

Onların evlerinde bir daha onların sevdikleri yemekler pişmeyecek.

Annelerinin yüzünde bir daha asla silinmeyecek bir kederin gölgesi kalacak.

Babaları gizlice ağlayacak onların.

Sevgilileri, eşleri, nişanlıları, ömür boyu bir yası, alınlarına bağladıkları kara bir yazma gibi taşıyacaklar ruhlarında.

Kürt çocukları, doğduklarında annelerinden duydukları ilk kelimelerin ait olduğu dili yaşatmak için ölüme yürüyor.

Yalın bir istek onların ki...

Berrak, açık, temiz ve haklı bir istek.

Annelerinin dilini istiyorlar.

Annelerinin konuştuğu dili istiyorlar.

Annelerinin onları daha ufacık bir bebekken kucağına alıp okşadığında okuduğu ninninin dilini istiyorlar.

Bir halkın dilini yasaklamak, ona “sen çocuğuna bu dilde ninni söyleyebilirsin ama çocuğunu o dilde eğitemezsin” demek nasıl korkunç bir zorbalık, nasıl bir insafsızlık.

Bir dili yok saymak, bir halkı yok saymaktır.

“Biz varız” demek için ölüyorlar.

“Biz varız, biz buradayız, biz insanız, herkesin sahip olduğu haklar bizim de hakkımız.”

Bir halkın dilinde yapılacak eğitim hakkını, bir başka halkın verecek olması bile yeterince aşağılayıcı, öfkelendirici, isyan ettirici değil mi?

“Neden biz Kürtlerin hakkını vermiyoruz” demiyorum.

“Neden biz o hakkı verme yetkisine sahibiz” diye soruyorum.

Ben doğduğumda kulağıma fısıldanan ilk sesin konuştuğu dilde okudum bütün kitaplarımı, neden Kürt çocukları benim sahip olduğum hakka sahip değil?

Neden Kürtçe okuyamıyorlar?

Okulda onlara verdikleri kitapları annelerine okuduklarında, anneleri o kitapta yazılanları anlayamayacak.

Yazının devamını okumak için tıklayın.




Kasım 02, 2012, 07:09:55 ös
Yanıtla #8
  • Ziyaretçi

Sevr ile birlikte ingilizlerin yarattıkları ülkeler veya sevrin neticesinde kendiliğinden oluşan ülkeler nasıl dersek diyelim bu ingiliz sömürgeciliğinin eseri olan ülkelerde sevrden beri kan ve kaos dinmiyor. İngilizler Amerikayı 50 milyon yerliyi öldürerek sömürdükleri gibi keşfettikleri her yabancı toprağı yerel halka gelişmiş silahlarla ve din-felsefe gibi yakışıklı argümanlar yordamıyla iyi polis kötü poliscilik oynayarak dünya hakimiyetine doğru yol aldılar. Başkaldırmak ve direnmek lafları kolaydır fakat eğer dikkat edilirse elinde silah olan bir kaç askere yüzlerce mahkum kafalarına sıkılacak  idam duvarına giderken bile en ufak bir direnç gösteremezler. Bu insanın doğasında vardır. Bu nedenle silahların gölgesinde diktatörlere direnemeyen halklara çok görmek doğru olmaz.

Benim gözümde tarihin gördüğü en antiemperyalist ve en zeki lider Hitler'di. Hitler'in sayesinde ingiliz sömürgeciliği kendilerinin de etten kemikten öldürülebilir aciz varlıklar olduklarını hissettiler. Yine Hitler'in ingilizlerin gücünü zayıflatması nedeniyle sevr ile parçalanan ülkeciklerdeki halkların sonu kızılderililer gibi olmadı.

Hitlerin bu denli güçlenmesinde ana etken ise Rusyadır. Eğer ingilizler Rusyadan çekinmese idi Hitlerin arada tarafsız bir güç olma vaadine kapılmaz ve Hitlerin oyununa gelmezlerdi.

Hitler ve 2.dünya savaşı kavramından faydalanan bir kesim de ülkemizdeki muhafazakar kesimdir. Şu an ülkemizde ezanlar okunuyor ise bunun ana nedeni Hitlerdir. Aksi taktirde ingiliz sömürgeciliği islam düşmanlığı ekseniyle müslüman kıyımı yapıyordu. Burda ingilizlerin islam düşmanı olmalarından değil de sevr ile parçalanan toprakların genelininin müslüman olmaları dolayısıyla tekrar bir osmanlı ruhu ayaklanması ile zaman kaybetmek istemiyorlardı. Ki her türlü bu ruha sahip insanları öldürme güçleri de vardı fakat zaman ve para kaybetmek istemiyorlardı. Fakat Hitler bu güce kalp krizi yaşattı.

Hala zayıflayan ingiliz gücünün etkileri coğrafyada devam ediyor. Kürtlerin şu an bu coğrafyada nefes alabiliyor olmaları nedeniyle şükredecekleri yerde kendilerine ait bir ülke hayali kurmaları, ingiliz sömürgeciliğinden kalan baskılar nedeniyle devleti sorumlu ve suçlu bulup devleti yıkma girişimleri bana çok akıllıca gelmiyor.

ki çok iyi de olmasa Kürlerin şu an itibariyle ülkede yaşam olanakları gayet iyidir ve daha iyiye gitmesi için çalışmalar yapılıyor.

Saygılarımla.

 


Kasım 02, 2012, 08:04:45 ös
Yanıtla #9
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

Evet silbastan basladik yine.

Tabi sayin ADAM icin hersey kolay, kendi actigi baslik altinda hosuna gitmeyeni veya konuyu saptiran olursa silebiliyor. Peki biz neyapacagiz, biz nasil actigimiz konulari koruyacagiz, konularimizi saptirip kendi irkci ve hitler hayranliklarini yazip konuyla hic alakasi olmayan olaylar anlatip, konuyu baska mecralara cekenlerle nasil mücadele edecegiz.

Yönetimin dikkatine.