“İki kişiye muhtaçtır der Halil Cibran hakikat için; biri, onu dillendiren, diğeri onu anlayan...”
Bilgi, insan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünüdür. Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçektir. İnsan zekâsının çalışması sonucu ortaya çıkan düşünce ürünüdür. “Yeniden hatırlamaktır” Sokrates’e göre. Hakikat ise, Düşünülen, tasarımlanan, imgelenen şeylere karşıt olarak var olandır.
Sözlük tanımı itibariyle bilgi; zihnimizde algıladığımız enformasyon, teori, yöntem, beceri ve tecrübelerin tamamıdır. Verinin işlenmiş, yorumlanmış, günlük hayatta kullanılabilir halidir. Bilgi iki nedenle güçtür. İlk neden, bilginin daha iyi karar vermeye olanak sağmasıdır. Bilginin güç olmasının ikinci nedeni bilginin daha üretken yapmasıdır. Bilgiyi kullanarak daha verimli biçimde çalışılır. Aklı besleyen bilgi, gönlü besleyen sevgidir.”
“Gerçeği bilin ve gerçek sizi özgür kılsın.” demiştir Hz. İsa. Hakikat ilâhî bir güzelliktir, mevcuttur ama varlığı yoktur. Hakikati, Platon’un dediği gibi “bütün ruhunla” aramak gerekir. Hakikat tam bir özgürlük içinde aranmalıdır. Hakikat zamansızdır. “Yaradılış; mutlak hakikat yolunda tekâmülden ibarettir.” Hakikat, özdür. Hiçbir bilgi hakikat değildir. Gerçeklerden hareketle hakikat yoluna koyulunur. Onu aramak için cehalet, ihtiras ve bağımlılık gibi ilkel güdülerden kurtulmak gereklidir. Bu yolla karanlık yanımızı yani gölgelerimizi yok ederiz.
Osho şöyle der:
“Hakikat ödünç alınamaz. O kitaplardan çalışılamaz. Hiç kimse sana onun hakkında bilgi veremez. Senin zekânı keskinleştirmen zorunludur, bu sayede sen varoluşun içine bakarsın ve onu bulursun.”
Gerçek, akıl ve mantık yolu ile elde edilen bilgi iken, hakikat, gönül ile içe dönerek bulunandır. Bilgi, öz ile yorumlanıp hakikate ulaşılır. O, bir gökkuşağı gibidir, yaklaştığımızı sandıkça o da uzaklaşır.
Arayanlar çoğunlukla büyük kalabalıkların içerisindeki yalnız insanlardır. Onlar, zamanlarının çok ilerisinde yaşarlar. Aydınlanma peşinde koşan bilinçli birey yolda öğreneceği gerçeklerin yardımıyla içinde saklı olan hakikate doğru itikatla adım adım yaklaşır. “Hakikat, tasavvufta erenlerin, dervişlerin peşine düştüğü kavramdır. En çok aranan, bulmak için en çok yol yürünen, her defasında bambaşka bir diyarda ama aynı ayna, su, cam yansımasında beliren, hikmeti sırrı yol almaktan geçen. Aramakla bulunamadığı fakat bulabilenlerin ise ancak arayanlar olduğu söylenen varoluşun kutsal bilgisidir.”
Aristoteles, şöyle der:
“Hakikatin arayışı hem zor, hem kolaydır. Kimse ona tamamıyla erişemez, kimse ondan ne tamamen kaçar, ne de onu tamamen kaçırabilir.”
Hakikat yolun sonu değil, yolun kendisidir. Tüm ezoterik öğretiler hakikate ulaşabilmek için ortam ve yöntemleri sağlayıp, esas işi bireye bırakmaktadır. Hakikat arayışı başkalarının cevapları ve deneyimleri ile yapılmaz.
Hakikat yolu zahirde batını görebilmek, anlayabilmek yoludur. Akıl ile zahiri, basiret ile batını görebilmektir. Hikmet yani bilgelik arayışıdır. O da insan gibi insana mahsustur. Bilinçli yolcu “Bütün yollar aynı yere çıkar.” gibi yüzeysel yaklaşımlara aldırmaz. Görev insanı seçenekler arasında hakikat yolunu kendi bulur. Kendi yaşamlarını dahi aydınlatamayan sözde kılavuz ya da rehberlere karşı uyanıktır. Bu zor yolda kendi özgürce yürür. Hiç kimsenin onu hakikate götüremeyeceğini bilir. Gelişim, yetkinleşme ve olgunlaşma dışarıdan bildirmeyle verilenlerle değil, kendi bileğinin hakkı ile çetin nefsi mücadeleler ile kazanılır. Yaşanmışlık, okuduğunu özümseyip edindiği bilgiyi hayata yansıtmak önemlidir. Hakikat yolcusu evreni ve insanı anlamaya çalışırken bilgeliği kucaklar. “Hakikat, nesnel gerçekliğin bilinçteki, kendine uygun kavramsal yansısıdır.” denir. Hakikati arayış asla bitmeyecek bir arayıştır.
“Felsefeyi felsefe yapan hakikati aramasıdır, ona sahip olması değil.”
diyor Karl Jaspers.
Bireysel köklü dönüşümü gerçekleştirmiş kişi, hakikat ile arasındaki perdeden kurtulur. Bu dönüşüm kişinin tüm ezberlerinden, kendini iyi hissedecek avuntularından, tüm bağlarından özgürleştiğinde kazanılabilinir. Düşünceleri yapay sınırlardan arındırmak gereklidir. Hakikatin farklı kişisel gelişim seviyelerine göre farklı anlamları vardır. Ehil olmayanlar için gülüp geçilecek bir sembol, Havass için üzerine günlerce tefekkür edilecek kıymettedir. İki hakikat yoktur. Onu kavrama seviyeleri vardır.
“Zahirdir,
O,
her şeyde belirir;
Batındır,
O,
gözlerden gizlenmiştir.”
denir, Kuran’ın Hadid suresinde. Hakikat gönülde aranır. Hayatın her alanında yapılan tüm çalışmalar için gerekli en önemli araç ise tüm bu arayışların belli bir disiplin içerisinde yapılmasıdır. Hakikat her zaman yenidir, kendini sürekli dönüştürür. O çok uzaklarda değil, kişiye kendinden daha yakındır.
Hakikat yolunda bilgelik önemlidir. Bilgelik, hakikate yaklaşmaktır. O aklın kullanımı, bilginin eyleme dönüşmesidir. Hakikat yolculuğu için bilgeliğe sahip olmayan akıl yetersiz kalacaktır. O bir olgunluk seviyesi ve yaşam birikimidir. Bilgelik, ruhun gelişmişlik düzeyidir. Anlık mutluluklar peşinde koşmak için değil, bilinçli bir hayat için vazgeçilmezdir. Bilgelik hayatı tanımak, sevmek, öğrenmek ve buna göre yaşamaktır.
Montaigne şöyle diyor:
“Bilgeliğin en kesin belirtisi kesintisiz bir haz vermesidir; onun durumu göksel varlıklar gibidir, daima dingin.”
Bilgi, bilgelik için zorunludur ama yeterli değildir. Bilgi büyük bir güçtür, bilgelik ise bu gücün kullanılması, uygulanması ve aktarılmasıdır. Bilgelik, bazı kaynaklara göre: “Bilgi ile erdemin birleşiminden oluşan olgunluk ve insanın öz varlığını bilmesinden doğan bir içsel aydınlıktır.”
Çok bilgi insanı bir alanın bilgini yapabilir ancak bilge yapmaz. Bilgiden fikir üreten kişi bir entelektüeldir. Bilge, çok okumuş da olabilir hiç okumamış da olabilir. Kesin olan, onun çok düşünen biri olduğudur. “Başkasının bilgisiyle bilgin olabilsek de, ancak kendi bilgeliğimizle bir bilge olabiliriz.” der Montaigne. Bilgi, hayatın anahtarıdır. Bilgelik, bilginin yararlı kullanılmasıdır. ''Bilgi başkalarından gelir. Bilgelik ise sadece insanın kendisinden.'' denilir. “Bilgelik yolunda kendini tanımak, şu anda bulunduğumuz noktayla, olmak istediğimiz nokta arasındaki yoldur.” Konfüçyüs: “Hikmet ile tamamlanmış ilim ve akıl insanı bilgeliğe götürür, onu kâmil olma yoluna sokar.” demiştir.
Tüm ezoterik öğretilerde temel iki varlığın olduğu görülür. Biri ölümsüz, sonsuz, öncesiz ve sonrasız, yaratıcı, kontrol edici, her şeyin tek nedeni, ilk varlık yani Yüce Yaradan, diğeri ise Yaradan’a ulaşmaya çalışan yani ilk varlıkla bir olmaya çalışan, ölümlü, kontrol edilen insanoğlu…”
Philip İncilinde şöyle yazar:
“Hakikatin kendisinin sözcüklerin ve kavramların ötesinde olduğu ve onun sadece kişinin Gnosis’i kendi başına deneyimle bulabileceğini öğrenmiş olmaları gerekir.”
Gnosis ilk bilgidir. Etkileşimle ve yanmakla erişilebilir. İlhamla birlikte zihnin ve kalbin tam anlamıyla birleşimidir. Görülenle görülmeyenin farkının ortadan kalkmasıdır. Suretle aslın aynı anda aynı yerde olabilmesidir. “Gnosis”; insanın tinsel kurtuluşunu sağlayan bir bilinçlenme tarzıdır. İnsanın Tanrı’yı, O’nun gizlerini ve yaratılışın gizemlerini tanıması arzusundan doğar. Evrenin gizlerinin ardındaki arayışın bir parçasıdır. “Tasavvufta da hak ve hakikat kelimeleri birbirinden ayrılmaz. Kendini bilmek; kendi gerçeğini bilmek, gerçek olduğunu bilmek, hakkı bilmek ve onunla bütünleşmek “bir” olmak, “bir” içinde yer almak demektir.”
Olgunlaşmış insan olabilmek yolundaki bilinç düzeyi; hakikat yolunda özveriyle, bıkmadan, usanmadan mesafe katetmeyi, tüm insanlar ve insanlık için yılmadan, durmadan çalışmayı gerektirir. O, yaşadığı hayatın sahibi olmak için uğraşır böylelikle zihinsel bir aydınlanmaya ulaşır. Hakikate doğru yaptığımız yolculuk bir varış değil tümüyle bir gidiştir. Hakikat yolunda dingin bir savaşçı gibi yol almak gerçek insanı içindeki dengeye ve bütünlüğe taşır. Kişi, yolda ilerleyerek her yönüyle bütünleşebilir. Duygu ve tutkularını ilâhî aşkla dengeler. Hakikate ulaşmaya çalışmak tüm çabaların en kutsalıdır. Bilmek ve sonra da olmak insan gibi insanın görevidir.
Aklı rehber edinen sezgilerimizin de yardımıyla kâmil insan olma yönünde yolda ilerlemek zaten tekâmül etmektir ki hayatın temel amacı budur. Düşünen insan, hep soruları olan, sorularıyla yolda olan, arayan kişidir. Havass için bilgelik, bir yaşam tarzı ve davranış biçimidir. O, kendini ve içinde yaşadığı toplumu geliştirmeyi bir görev bilir. Önemli olan, varlığın kendi içinde bir dönüşüm yaşayarak bilgelik yolunda tekâmül etmesidir.
Bu yolda akıl ve zekânın tamamen özgür olması gerekmektedir. Düşünce yönteminde gerçekleşebilecek en önemli evrim, düşünceleri, yapay sınırlamalardan, kör inanç ve bağlılıklardan arındırmaktır. Akıl ve sezginin dengesini öz benliğinde kurmuş olan gerçek insan, bir eylem insanıdır. O, olana meydan okur.
“Modern hakikat yolcusuna birçok yol sunulmaktadır. O bütün yollar aynı yere gider gibi banal klişelere aldanmaz. Tüm seçenekler arasında doğru yolu bulmak onun için hayatidir. Ağzından bal akan her kılavuza teslim olmayacak kadar uyanıktır. Çünkü bilir ki yolu yürüyecek olan kendisidir. O yol başkasının sırtında gidilecek bir yol değildir. Yolun kestirmesi ve kolayı yoktur.”
diyor Kemal Menemencioğlu.
“Tanımlanabilen Tao Mutlak Tao değildir; Zikredilebilen isim Mutlak isim değildir.”
der Tao te Ching. İnsan hakikati aramak için vicdanının içini araştırmalıdır, ihtiraslarını yenmelidir. Bilgi ve hakikati bağlayan birey bir köprüdür. O, tamamlayıcı ve birleştiricidir. Bilgi ve hakikat arasında dengede önce kendini gerçekleştiren insan gibi insan, aynı esaslara uygun şekilde toplum içerisinde de çalışır. Denildiği gibi: “Bilgili bir halk köle edilemez, cahil bir halk ise hür olamaz.” O, vicdanını, sezgilerini; aklı, bilgisi ve bilgeliği ile birleştirerek “gerçek insan” gibi yaşar.
Hermes:
"Yükseklerde ve enginlerde bütün dünyayı araştır. Yalnız iki şey bulacaksın: Yaratan ve yaratılan. Bu yolda ilim kuvvetin, iman kılıcın, sukut da delinmez zırhın olsun. Hakikati herkesin anlayış derecesine göre açıkla. Ruh, üstü örtülü bir ışıktır ki ancak Aşk ile ebedi olarak parlar; aşksız ise sönüp gider."
Kaynaklar:
“Mücadeleci Thomas’ın Kitabı”, Silvanus
"Tarot ve Kahramanın yolculuğu", Hajo Banzhaf
“Philip İncili”
“Bilgelik”, Berk Yüksel
“Hakikat”, Berk Yüksel