Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: ADALET-I  (Okunma sayısı 6185 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Haziran 20, 2020, 12:49:19 ös
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 40
  • Cinsiyet: Bay

Merhaba Saygıdeğer Üyeler,
Alexander Moseley in A'dan Z'ye Felsefe adlı kitabından ilham alarak, kitaptaki konu sıralamasına göre bende çeşitli kaynaklardan derleme yapıp bir çalışma yapmak istedim.
Çalışmalar derleme olacak ve kaynak belirtilecektir. Faydalı bir çalışma olacağını düşünmekteyim. Olumsuz yorumlara kesinlikle açığım. Umarım beğenirsiniz.
ADALET
Yunanca “dike” kelimesinin felsefi yazında, ilk felsefe yazarı olan Anaximandros tarafından ontolojik bağlamda kavramlaştırıldığına işaret edilmiştir. Bu kelime bugün tazmin, adalet olarak çevrilir. Ondan türetilen “dikaiosune” ise adillik, doğruluk, dürüstlük olarak çevirilir. Guthrie,  özgün anlamının yol, patika olabileceğini belirtiyor. İşlerin normal seyri, yolu; söz konusu insan işleri olduğu vakit davranış örüntüsü anlamına gelebiliyor.
Adaletin etimolojik kökenlerine inildiğinde “adl” kelimesiyle karşılaşılır. Bu kelime Arapçada şahitliği muteber olan kimse demektir ve bu dilde, doğru, dürüst, müstakim, düz, müsavi, dengeli anlamlarını çağrıştıran bir kökten çıkmış; Türkçe ’de adalet halini almıştır. Genel anlamda adalet bir kimsenin davranışlarının ahlak kurallarına uygunluğu anlamındadır; özel anlamdaysa adalet hakları ve ödevleri gerektiği gibi paylaştırmak, herkese hakkı olanı vermektir.
Anaximandros’a göre evrendeki karşıt güçler arasındaki çekişmede, adalet yargılayan ve cezalandıran bir pozisyona sahiptir. “Şeyler neyden meydana geldilerse gerek olduğu üzere ona dönerler, zamanın hükmü uyarınca adaletsizliklerinin cezasını ve kefaretini öderler”.   Burada Varlık sorunun Adalet sorunu ile iç içe geçtiğini görüyoruz.
Sokrates öncesi düşünür olan Herakleitos’un ontolojisinde ise değişimin ardında logos’a dayalı olumlu bir düzen mevcuttur. Herakleitos’a göre bilgelik logos’a vakıf olunmasıdır ve evrendeki bu adil düzen, insanlar arasındaki düzene örnek oluşturabilir. Herakleitos şöyle diyor: Savaşın her şeyde ortak; adaletin çatışma olduğu ve her şeyin olması gerektiği şekilde çatışma sonucu meydana geldiği bilinmelidir ve bütün insan yasalarına kaynaklık eden tanrısal olandır. Yasa, Bir’in kararına uymaktır. Herakleitos için kozmosun yani evrenin haksızlık yeri olmamasının sebebi her şeye egemen olarak yöneten logos’tur. O ki ortak olandır ve insanlara yasa koymada kaynak teşkil eder, pek tabii dinlemesini bilenlere. Logos’u kurgudan çıkarırsanız, insan akıl sahibi olarak doğanın üzerine yükselir, doğa akılsız bir çatışma alanı olur ve insanın doğallıktan anlayabileceği aklını kullanarak çatışmadan galip gelmek olur. Öte yandan aklı modern doğal hukuktaki gibi evrenselden ayırıp ölçüm aracı olarak kullanırsanız, doğa fethedilecek olana, gerçeklik ise sürece dönüşür.
Platon’un Yasalar eserinde eşitlik bahsine getirdiği açıklamalar daha sonra Aristoteles tarafından dağıtıcı ve denkleştirici adalet olarak formüle edilmiştir. Konu hala polis’in düzenlenmesidir lakin yaklaşım değişmiştir. Platon da Devlet adlı eserinde hukukun daha doğru bir ifadeyle devletin varlık sebebini insanların tek başına yaşayamayışı ile ortaya koyar ama hukukun nasıl üretileceğine evrensel akıldan pay alan insan aklını işaret ederek cevaplar. Yani buradaki mesele hukukun bilgisidir. Hukukun mevcut olmasının sebebi evrende bir düzenin olmasıdır. Eşitlik ise aklın düzen gerekçesi ile koyacağı kurallarda ölçüt alacağı prensip olabilir. Themis ve Dike, Olympos’ta Zeus’un yanında oturan iki tanrıçadır. Themis ilahi adaletin, Dike ise insani adaletin formudur. (THEMİS VE DİKE)
Aristo ise adaleti eşitlik esasında gören, insandaki adaletsizlik duygusunu ilk defa net bir şekilde ifade etmiş düşünür olabilir. Artisto’ya göre adalet, bir ortadır, orta olanın özelliğidir ve adil insanın hem kendisinin hem de başkasının başkasıyla ilişkisinde oranlayarak eşitçe paylaştıran insan olmasını sağlayan şeydir; adaletsizlik ise uçların özelliğidir. Bu nedenle Aristo adaleti, edim ve karşı edimin aritmetik bir eşitlikle değişimini niteleyen DENKLEŞTİRİCİ adalet, yetenek ve topluma katkı oranında eşit muameleye tabii tutulmayı ifade eden DAĞITICI adalet ve soyut kuralın somut olaya, olayın ayrıntıları da göz önüne alınarak doğru bir şekilde uygulanmasını ifade eden NASFET(HAKKANİYET) olmak üzere üçe bölüp türlere ayırmıştır.
Yerleşik adalet tanımlarının içeriğiyle, Dike, Nemesis ve Justitia gibi adalet tanrıçalarının işlev ve görevleri çalışmanın devamında da görülebileceği üzere son derece kesişmektedir. Bilhassa Nemesis ve Dike’nin Themis ile olan ilişkisi yukarıda bahsi geçen ikili yapıyı net bir şekilde görünür kılmaktadır. Aristo’nun adalet tanımından yola çıkıldığında insanın aklında terazi imgesinin oluşması son derece kolaydır. Terazi imgesi Batı’da ve Doğu’da, başta eski Mısır olmak üzere, Tibet, Hindistan gibi birçok uygarlık ve kültürde kullanılagelmiştir. Terazi de iki farklı şey arasında eşit oranın bulunmasına yarar, onları orantılar, matematiksel bir şekilde ölçümler. Başka bir anlatımla objektif, matematiksel bir ölçü vasıtasıyla dengenin bulunması aracıdır. Aslında hukuk uygulaması da özünde bir ölçü arayışını yansıtır; hukukun dayandığı ölçü maddi değil fikri niteliktedir. Eşitliği sağlayacak diğer bir unsursa objektifliktir. Objektiflik özellikle olayları sınıflandırmada ortak ölçüler bulmak için önem arz eder. Örneğin herkese payını düşeni vermek söz konusu olduğunda payın tespitini yapabilmek belirli ölçütlerin bulunması ihtiyacını doğurur ve bu yönüyle adaletin rasyonellikle yakından bağlantısı vardır.
İbn Miskeveyh adâlet erdeminin farklı boyutlarını açımlar. Doğal Adâlet, evrendeki denge, uyum ve birliği ifade eder. Hukuksal Adâlet, evrensel ve yerel hukukun ilkesidir. İlâhî Adâlet ise metafizik sisteme hükmeden denge ve düzeni nitelemektedir. İnsani Adâlet, insan haklarını ilgilendiren ve özellikle de alış-veriş ortamlarında geçerliliğini koruyan ölçü ve tartıda hile yapmamak şeklinde gerçekleşen adâlet çeşididir. Bireylerin kendi aralarındaki ilişkilerini düzenler; özellikle eşya ve hizmetlerin alım ve satımında uygulanır. Buna denkleştirici adâlet de denir.
Nihayette, var olma adaletsizliğinin bedelini ödeyecek ve yok olacaklardır. (Nietzsche, 1985: 39-41).
Kaynakça:
Mitolojide Adalet İmgeleri, Özgür Küçüktaşdemir
Felsefe Adalet İle Başlar: Doğal Hukukun Sokrates Öncesi Temelleri, Osman Vahdet İşsevenler
Erdemlerin Erdemi: Adâlet, Müfit Selam Saruhan
A’dan Z’ye Felsefe Alexander Moseley

Bir sonraki konu Mitoloji de Adalet olacaktır..
Sevgilerimle ve Saygılarımla.
« Son Düzenleme: Haziran 20, 2020, 12:56:30 ös Gönderen: NEV.AY »