Sayn Caliper'in Dogma ile ilgli söylediğine naçizane bir katkı yapmak isterim.
Gelenek başka bir şeydir. Geleneksel Masonluğu Liberal Masonluk karşısında kullanırız. Ben de bu söylemi tercih ederim.
Bu meşhur ayırımda çok konuşuldu:
Liberal-Geleneksel
Avrupa-Anglosakson
Dogmatik-Adogmatik Masonluk terimleri kullanılır.
Bunlar terimdir, alınganlığa gerek olduğunu düşünmüyorum. Nasıl ki İngiltere'de olup Avrupa Masonluğu camiasına sahip Büyük Localar var ise ve ben Avrupalı değilim İngilizim, Anglosaksonum demesi gereksiz ise üçüncü içinde kişilerin ben dogmatik değilim, dogmalarım yok demesine kanımca gerek yoktur.
Çünkü burada bahsedilen dogma, sabit fikir bağnazlık vb. terimlerle karıştığı için irrite etmektedir. Oysaki bununla ilgisi yoktur.
Dogma: "doğruluğu deneyden geçirilmeden, sınanmadan kabul edilen, olduğu gibi benimsenen ve bir öğretinin ya da ülkünün dayanağı yapılan sav." Şeklinde tanımlanmıştır.
Dogmatik:"deneye dayanan kanıtları, deneyden edinilen bilgileri kabul etmeyerek, onları yok sayarak, kanılarını inanç öğretilerinden çıkaran (kimse ya da düşünme biçimi)."
Şeklinde tanımlanır. Yani bir şeyin temeline bir sabit, sorgulanamaz inanç koyup o şeyi onun üzerine inşa etmek şeklinde açıklayabiliriz. O şey de o inşa edilenin dogması olur.
İsad töreninde Üstadı Muhteremi koltuğuna oturturken sağ el ile omzuna bastırılır. Bu elin Tanrının eli olduğu iddia edilirmiş. İşte bu Kalvinizm'den kalma/geçme bir uygulamadır. Katolik teslis inancı bir dönem Masonluğun "dogması" olmuştur. Sonraki başlıkları görüşüp ilerletmek için öncelikli temel taşı bu sayılmıştır. Hatta 1720lerde ilk Yahudi kökenliler ve teslise inanmayanlar tekris edildiğinde itiraz ve hatta "ancients" lar olarak ayrılan grubun temel dayanağı da bu olmuştur. Çünkü dogma çiğnenirse onlara göre gerisi Masonluk olmaz!!!
Avrupa o dönem Katolik - Protestan inançların çatışmasına sahip olduğundan teslis inancını genişletip zamanla Noaşitlik yani Nuh kökeninde inancı yeterli bulmuş, 1875lerden sonra ise bir üstün varlığa inanmak şartını yani dogmasını tamamen kaldırmıştır (kimi Liberal Obediyanslar halen uygulasa da). Bu sebeple bunu kaldıranlar diğerleri şart olarak tuttuğu için onlara "Dogmatik" kendilerine de "Adogmatik" der. Zaten Adogmatikleri "Mason" olarak tanımadığı için ne dediklerinin de çok bir önemi olmamalı işin aslı...
Ek bilgi olarak Ancients'ların Yeni'lerden ayrılmasının başlıca sebeplerini vereyim (3.maddeye dikkat!):
Ayrışmanın başlıca sebeplerinden ilki 1721'de Nathan Blanch ve
John Hart isimli iki Yahudinin Antiquity isimli locada tekrisi ile
başlayarak Hıristiyan inancından olmayanların da mesleğe kabulüdür.
Diğer sebepler ise:
• St. John günü Masonik Festival olarak kutlanır, Büyük
Üstatların İs'ad törenleri bugün yapılırken, bu âdet terk
edilmiştir (1730-1753).
• Çırak ve Kalfaların tanışma usulleri 1730'lardan başlayarak
yer değiştirmiş, mesleğin evrensellik ilkesi çiğnenmiştir.
• Loca Saygıdeğer Üstadının İs'ad töreninde ezoterizmden
sapılmaya başlanmıştır.
* Her derecede, derecenin kateşizmi ihmal edilmeye
başlanmıştır.
• Nazır ve Üç Büyük Nur'un yerlerinde değişiklikler
yapılmıştır.
• İlk Büyük Loca Royal Arch derecesini tanımamıştır.
Bununla birlikte Lozan Konvanı tartışmaları da incelenebilir.
Velhasılı kelam, bu bir "sen bağnaz ve tutucusun" suçlaması değil, kökeni açıkladıklarım olan bir terminolojidir.
Katkısı için Sayın ANARCHOSA'ya teşekkür ediyorum.
Kendi tezini, kendi yazdıklarıyla çürüttüğü için ayrıca teşekkür ediyorum.
Paylaşımınızda verdiğiniz bütün örnekler zaman içerisinde değişmiş, sizin de anlattığınız gibi. Zira Masonlukta değişim ve gelişim olmazsa olmazdır.
Bu kadar kısa sürede değiştiğine göre bunlar nasıl dogma olabilir?
Paylaşımında değişmeyen tek madde "Üstün Varlığa İnanma" şartıdır. Yüzyıllardır Muntazam Masonluğa ateistler kabul edilmezler.
Bu tabu mudur, dogma mıdır daha önce görüşlerimi paylaştım. "Tanrı İnancı Şartı" ne bir tabudur ne de bir dogma. Bir gelenektir.
Binlerce yıllık tarihi olan ezoterizme ve ezoterik örgütlere bakın, son 200 yıl haricinde "Tanrı İnancı Şartı" aramayan ezoterik örgüt bulamazsınız. Son 200 yıl içerisinde, yöntem olarak ezoterizmi kullandığını ifade edip, "Tanrı İnancı Şartı" aramayan en yaygın örgüt ise Gayrimuntazam (Liberal) Masonluktur. dolayısıyla dogmatik Masonluk gibi bir sınıflama kullanması tabiidir.
Masonluğun çıkış noktasına bakmak gerekir, Masonik derece sistemini kuran, işçilerini Çırak, Kalfa ve Üstat olarak sınıflayan, onlara sırlar veren kişi Hiram Abif'tir. Ama Süleyman Tapınağını yaptırma aklına ve iradesine haiz olan kişi ise Hz. Süleyman'dı. Hz. Süleyman Tanrı için bu mabedi yaptırma gereksinimi görmeseydi, ne mabet olacaktı, ne Hiram Usta ne de Operatif Masonluk. Kısacası Masonluğun çıkış noktası aslında Tanrının varlığıdır.
Dolayısıyla Muntazam Masonluk için "Tanrı İnancı" şartı dogma değildir, gelenektir. Yüzyıllar içerisinde bu şartın şekli değişmiştir ama özü değişmemiştir.