Osmanlı Döneminde Yahudi Lobiciliği ve Osmanlı Devleti'nin İçten Yıpratılmasında Yahudilerin Rolü
İspanya'dan göç eden Yahudiler, Osmanlı Devleti bünyesinde lobi faaliyetlerini fazla vakit kaybetmeden başlatmışlardır. Onların ilk lobi faaliyetlerinde öne çıkan isimlerden biri 1520'de Portekiz'de dünyaya gelen 1553'te de İstanbul'a göç eden Yasef (Joseph) Nassi'dir. Bu kişi İstanbul'a gelir gelmez devlet yetkililerine yanaşma çabalarını başlattı. Bu çabalarında Şehzade Selim'in (Sarı Selim olarak da bilinen II. Selim'in) karısı ve III. Murad'ın annesi olan yahudi asıllı Nurbanu Sultan'dan yararlandı. Onun sayesinde o zamanki padişah Kanuni Sultan Süleyman'la da tanışmayı başaran Nassi yahudi azınlıkla devlet yönetimi arasında bir köprü oluşturdu. Nassi zaman içinde Kanuni Sultan Süleyman'la arasındaki bağı o kadar kuvvetlendirdi ki Kanuni onu özel müşavir tayin etti. Böylece ona şehzadelerle doğrudan ilgilenen "müteferrika" unvanı verildi. Yasef'in kardeşi Samuel Nassi de Kanuni'den özel aylık alan elemanlar arasına seçildi. (1) Böylece yahudiler saltanat sarayıyla irtibat kurmuş oldular. İşte bu irtibatlarını bazı seçkin yahudileri önemli konumlara getirmek için değerlendirdiler.
Yasef Nassi'nin Osmanlı Sarayı'yla bu kadar sıkı bir münasebet içine girmesinden sonra yürüttüğü bazı faaliyetler dikkatimizi çekiyor: Nassi, Avrupa devletleriyle Osmanlı Sarayı arasında bir köprü görevi görmeye başladı. Bu kişi özellikle İspanya kralı II. Philip ile Osmanlı Sarayı arasında arabuluculuk görevi görmesiyle ün kazanmıştı. (2) Bu, yahudilerin Osmanlı devletinin içerden yıpratılması için gönderilmiş olması kanaatini destekleyen bir durumdur. Yahudileri İspanya topraklarından sürgün eden İspanya krallığının Osmanlı topraklarına yerleşen yahudileri Osmanlı Sarayı'yla irtibat için değerlendirmeleri bu açıdan son derece düşündürücüdür. Nassi, sadece İspanya krallığıyla irtibat kurmakla yetinmiyor diğer Avrupa ülkeleriyle Osmanlı Sarayı arasında köprü görevi görmeye de çalışıyordu. Hatta Venedik yönetimiyle Osmanlı Sarayı arasında aracılık etmesinden dolayı Venedik yönetiminden rüşvet aldığı tarihi kayıtlara geçmiştir.
Bu dönemde Osmanlı Devleti güçlü olduğundan yahudilerin Osmanlı Sarayı'yla Avrupa ülkeleri arasında irtibat kurmaları Osmanlı Devleti'ne bir zarar vermiyor belki yarar sağlıyordu. Ama zaman içinde Osmanlı Devleti'nin içine iyice sızınca artık devleti içten çürütmeye, yıkıma doğru sürüklemeye başladılar. Bunda da Osmanlı yönetiminin onların geçmişlerini iyi tahlil edememesinin ve onları Avrupa karşısında kullanmanın Osmanlı devletine sağlayacağı yararlara öncelik vermelerinin büyük rolü olmuştur.