ADEM:
Silikleşmiş yüzeyinde
Kendini görmeye çalisan biçare
Sana kendinden başka hangi cisim
Aynalık edebilir?
Sen kendi karanlığındayken,
Hangi nesne kendini sana gösterebilir,
sen kendini kendine göstermedikten sonra.
Bu ne düştür,
Bu ne hayaldir böyle?
Bir sürgün içinde özgürlüğünü arayan
Mahkum gibiyim.
Hangi yana baksam kaçmaya
Çalıştıklarım
Bu kadar korku arasında
Bu kadar mahkumiyet arasında
Nerede bu özgürlük?
Kendimi, kendime mahkum ediyorum.
Kendimi kendimde tüketiyorum.
Bir düş göründü gözüme,
Gözüm bir düşe uzandi.
Uzandi da o düşe,
Dokunamadı kendisine…
Tek midir güzel olan
Yoksa güzel bir yansımamıdir
Bazi insanlara özgü olan?
Görününce anlam bulan
güzellik midir yoksa
görmek istediklerimiz midir?
Belki güzellik bizim arayışımızdir.
Aranınca bilinmeyen
Bulunanda bilinmiyor.
O kadar yeşildi ki her şey
Ve o kadar maviydi ki deniz ile gökyüzü
Hangi renk anlatır bu rüyayı
Ve bu düşü?
Ve hangi rüyanin yaşanmışlığı
Fark eder ki bu seyri?
Ben, bir ben gördüm kendi benliğimde
Ben bir düş gördüm kendi gerçeğimde.
Kendimi feda edip, bir düş olacaksam
Ve kendi gerçegimi huzuruna sunacaksam
Al! ! ! Tüm gerçekligim senin olsun...
Bir kere göründüyse güzelin cemali
Cemalimden sök al bu hayali
Hayalimde yer bulmasın
Başka bir güzelin işgali.
İlahi olanın ne sureti
nede cismi vardır
sadece kulaklarda ismi,
dudaklarda duası vardır.
Bir ben miyim kendine
cennetten rüyalar diken?
Bir ben miyim bir melek sureti ile Allah’a sevda da ihanet eden?
Ve bir ben miyim kendi için yaratilan
Dünyadan kovulan?
Havva ayrı bir cansa
cana dolanan
bense Ademim cennetten kovulan.
Bir elma büyüklüğünde
günaha sarılan
ve tüm cenneti bir sevdaya
kurban kılanım ben?
Su yalnızlığıma bak
Su biçare hale bak
Birde düşte sevdaya koşan bana bak
Hangisi benim?
Yada hangisi ben değilim?
Ben bir düş isem
Gördüğüm düş gerçeğimdir.
Düşün, uyanmasıdir.
Eğer ben bir gerçek isem,
Gördügüm düş benim yansımam,
yani benim gölgemdir.
Fakat hangi gölge bu kadar
aydınlıktır?
ve hangi gün bu kadar berraktır
Ya biz isimleri yanlış vermişiz,
yada ben deliriyorum?
Kovulduysam cennetten
ve ızdırapsa bu dünya bana
hatta bir sürgündeysem.
Ve hatta lanetlendiysem
Tanrı katında,
Neden bunca kitap?
Neden bunca öğüt?
Kovulduğum yere geri çağrı mı?
Peki sevap nedir?
Affı midir günahın
Yada telafisi midir cennetin?
Madem bağışlanmaz bir hata ile
kovuldum cennetten
hangi sevap ile
kurtulurum bu cinnetten?
günah ve sevap kendilik midir,
yoksa başkalık mı?
Kendince olan eylemini
Bir günahkara sevap eyleyen nedir?
Kendince bir kovulusu
Ilahi aforoz eyleyen
beni yaradan midir
Yoksa benim günahim midir?
Eyyy! ! ! düslerime sığmayan benliğim
Eyy! ! ! Beni, benden eyleyen düşlerim
Neden bana yazdırdınız
Günahın kutsal kitabını?
Neden kendi düslerimin izdirabini
ve kendi hayalimin çarmıha gerilişini
ve kendi yok oluşumu bana yaptırdınız?
Kimi insan, dilinin cennetinden,
kimi insan, seslerin cennetinden
kimi insan da düşüncesinin cennetinden
kovulmustur
bense sevabin cennetinden kovuldum...
Kimi insan, yaptıklarıyla,
kimi insan, davranışlarıyla,
kimi insan da söyledikleriyle
cenneti hak eder.
Bense günahlarimla...
Bir düş gördüm. Ilahi bir şiirden,
aforoz edilmiş duygularla yazılan.
Teninde günah terleri akan,
bir kadın sevdim.
Bir ağacin ömrüydü sevdamız.
Ve bir düşün görüldüğü andı sevgimiz.
Aslında ben görmedim sadece yaşadım onu.
Aslında ben yaşamadım sadece düşledim onu.
Yaşanmışlığın tarihi vardır.
Onunsa yokluğu.
Yoklugun adı vardir.
Onunsa düşleri…
Düşün karanlığı vardır
onunsa korkuları.
Kevser ırmağından kana kana
içerken sevdayı
yasak meyveden tattım günahı..
içimde filizlendi.
Farkli mevsimlerde sevabımı açti
Adem var’dır. Havva ise oluş.
Farklılıkların bütünüdür varoluş.
Cennetse yeryüzünün kendisidir.
Başka birinin bahçesinde yeşerene
Göz dikerek yeşermez insanlık.