Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: KUNDALİNİ  (Okunma sayısı 5934 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 18, 2009, 10:36:43 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1091
  • Cinsiyet: Bay

Yılan sembolü

Kundalini

Yılan ile sembolize edilen ve omurganın son kısmı olan sakrumda oldugu söylenen bu güç vasıtası ile ("Bu güç uyanıp altıncı merkezi aşarsa, her yerde olan Tanrı'nın sevgisiyle bağlantıya geçmiş olur" diyorlar.) Tanrı'nın sevgisiyle bağlantıya geçmek mümkün müdür?

Allah'ın dininde olmayan kavramlarının Allah'ın ithaf edilerek tanıtılmasının hedefi nedir?

 

Bu ifade bize pek mantıklı gelmiyor. Ama 7 tane enerji müessesi doğrudur. Allahû Tealâ bir çok konuyu 7 tane olarak, 7 rakamından, oluşturmuştur. Nitekim bizler zikir yaparken vücudumuzun 7 noktasında zikir yapıyoruz. Birinci nokta sol göğsün altı; ikinci nokta sağ göğsün altı; üçüncü nokta sol göğsün üstü; dördüncü nokta sağ göğsün üstü; beşincisi köprücük kemiklerinin birleştiği yer; altıncısı kaşlarımızın birleştiği yer ve yedinci nokta saçlarımızın başladığı yer. "7 tane enerji merkezinden meydana geliyor," dediklerine göre, bu 7 tane enerji merkezi Allahû Tealâ'nın tasavvuf mensuplarına öğrettiği bir olguyla paralellik gösteriyor. Ama onlarda, vücudun neresinde ne oluyor, onu tabii onlar biliyor.

Kundalini

"Bu gizli bedenin kökünde, Sanskritçe'de Kundalini denilen bir yaratıcı, koruyucu, besleyici bir güç uyur vaziyete bulunur. O bizim tanrısal annemizdir. Bu güç uyandırıldığı zaman bilincimiz, ruhumuzla birleşir ve enerji merkezlerimiz aydınlanır" deniyor.

Aslında herkesin içinde bu güç varmış, ama uyur vaziyetteymiş, uykudaymış. Sevgili okuyucular, Allahû Tealâ diyor ki; "Biz, Kur'ân-ı Kerim'de hiçbir şeyi eksik bırakmadık." Kur'ân'da Allahû Tealâ öyle bir tanrısal anneden bahsetmiyor. Kâinatı yaratan tanrısal bir anne değil, kâinatı yaratan Allah'tır. İnsanlardan hiç kimse tanrısal olamaz. Bunlar hep şeytanın uydurmalarıdır. Sizlere anlattığımız bir noktadan, iki gözünüze ulaşan iki ışık halesi ve gözlerinizin önünde devamlı büyüyen, küçülen nurları. onlardan herhangi birisinin görebileceğine hiç mi hiç ihtimal vermiyoruz.
Şeytan, sadece karanlıkla meşguldür. Bizim söylediklerimiz ise nurdur. Allah'ın nurları. Allah'ın yolunda bulunan ve bu konuda sebatla hedefine yürüyen herkese neticede gösterilecektir. Aydınlanma budur. İç dünyanızda nuru görmek. Kimin nura sahip olduğunu kişi kendisi de anlayabilir. İki gözünü kapatıp elleriyle bastırdığı zaman, evvelâ her şey kararır, sonra her şey pırıl pırıl bir aydınlığa dönüşür. İşte o muhteşem aydınlık. Allah'ın nurudur. Onlarda ise, hiçbir zaman aydınlığa dönüşme söz konusu olamaz, sadece karanlıkların hakim olduğu bir ortamda şeytan onlara bütün boyutlarıyla hakimdir. Dikkat edin! Bu nurlar, ileride tek bir noktadan başlar, iki gözünüze kadar gelir, ondan sonra yavaş bir şekilde dönmeye başlarlar. Bu dönme aydınlığı, sonra tekrar karanlığı, tekrar aydınlanmayı, tekrar kararmayı, yavaş bir şekilde ard arda getirecektir. Yani nur büyür, küçülür, tekrar büyür, tekrar küçülür. Bu Allah'ın bir nimetidir ama böyle bir nurun zulmani yolda olanlara görünmesi bize hiç mümkün gelmiyor.

Zikir yaparken fizik vücut ve nefs üzerinde çıkılan 7 kat , göklerin 7 katıyla ilişkili olduğuna göre, burada bahsedilen 7 enerji merkezi zulmani alem ile, cehennemin 7 katı ile ilişkili midir?

Kesinlikle ilişkilidir. Onlara şu sorular sorulabilir; Sizin yolunuz ne tarafa doğru gider? Denizin sırrına ermek için, denizin derinliklerine mi gidiyorsunuz ve yolunuz giderek kararıyor mu? Yoksa yukarıya doğru giden, aydınlanan bir yolunuz mu var?
Bundan yıllarca önce, bizim dergahımıza onlardan üst seviyede birisi gelmişti ve kardeşlerimize çok şey anlatmak istediğini söylemişti. Söylediklerinden 28 tane yanlış işaretledik ve kendisine sorduk; Allah'a 7 tane gök katı aşılarak ulaşılır, sizin yolunuz anlattığınıza göre aşağıdan yukarı değil, yukarıdan aşağı doğru. Denizin karanlıklarına doğru gidiyorsunuz ve Allah tarifiniz de çok enteresan. Aslında şeytanı tarif etmiş oluyorsunuz" dedik. "7 Kat aşağa doğru ineriz" diyor, "Allah da sonsuzluktur, Allah zifiri karanlıktır" diyor. Aşağı doğru olan bir yolculukta, giderek zifiri karanlığa, şeytanın karanlıklarına teslim olan, zavallı insanlar, 7 enerji merkezi, cehennemin 7 katı ile ilişkilidir. Yolları aşağı doğru indiği için, aşağı doğru 7 kademeden oluşan ve giderek daha çok kararan bir yol.

İnternetteki bir metinde, bu sembol şöyle anlatılıyor; İçimizde bizi yaratan tarafından kurulmuş ve "sakrum" adı verilen üçgen şeklinde, kemikte bulunan bir güç var. Bu güç biz kendimiz bildiğimiz zaman, bize varoluşun daha yüksek konumunu verecek olan bir güçtür. Sankritçe'de kundalini denilen bu güç, belirli bir kuvvette yılan gibi hareket eder.

Sevgili okuyucular, şeytan da Hazreti Adem'e yılan gibi görünmüştü. Öyle bir rivayet var. Bu zulmani gücün sahipleri olduğunu iddia eden bütün insanlar, tanrılaştıklarını ifade eden, kendilerini ilah zanneden üst seviye bir çok insan oluşturuyor onların indinde. Kendilerini ilah zanneden bu zavallı insanlar, gerçekten bir şeylerin sahibi olduklarını zannediyorlar. Yollarının Allah'a gitmediğini kesinlikle biliyorlar. En çok sormanız lâzım gelen konu onlara; Allah'a mı ulaşıyorsunuz, yoksa zifiri karanlığa mı? Onlardan üst makamdaki bir kişi bize gelip bir konferans vermek istedi. 7 kademe aşağı doğru iniş, Allah'ın sonsuzluk zannedilmesi ve kapkaranlık zannedilmesi, bütün meseleyi kesin olarak ortaya koyuyor. Karanlık şeytanın sembolüdür. Yılan da şeytanın sembolüdür. Şeytanla
ilişkili olan bütün Occult kültürün temelinde daire vardır. Daire kuyruğunu ağzına almış bir yılandır ve zülmani sembollerin hepsinde mutlaka yılan vardır. Buradaki ifade de "sokrom denilen üçgen şeklindeki, kemikte bulunan bir güç vardır" diyor. Ve belli bir kuvvette yılan gibi hareket eder. İfade son derece açık; onun için bu şeytani güce, bu şeytani etkiye sembol olmak üzere yılanı seçmişler.

"O, bizim kişisel annemizdir. Onun sizden başka çocuğu yoktur. Sizin hakkınızdaki her şeyi bilir, sizin isteklerinizin neler olduğunu bilir" diyorlar. (Şeytanla anneyi birbirine karıştırmışlar). "Sizin fiziksel ve zihinsel rahatsızlıklarınızı bilir. Siz doğduğunuzda, anneniz tüm sorunlarınızı üzerine aldı. Size hiçbir sorun bırakmadı ve aynı anneniz size ikinci doğumunuzu verdiği zaman..." diye devam ediyor ifadeleri. Buraya dikkat edin! İkinci doğumunuz diye ifade etmeleri, reenkarnasyona inanmalarıdır. Bu kişilerin bir kısmı belki 25, belki 30 defa hayata geldiğini ifade ediyorlar. Geçmişe dair bir sürü de masallar anlatıyorlar.
Kur'ân-ı Kerim ise reenkarnasyonu hiçbir zaman kabul etmez. Reenkarnasyon, Kur'ân-ı Kerim'de mevcut degildir. Kur'ân reenkarnasyona yeşil ışık yakmaz. Allahû Tealâ, reenkarnasyonu kabul etmiyor. Daha sonra şöyle devam ediyorlar; "Eger güç uyanırsa, bu hassas enerji merkezinden geçerse, altı merkezi aşarsa, her yerde olan Tanrının sevgisi ile bağlantıya geçmiş olur". Gördünüz mü ne kadar sağlam şekilde açıklamışlar? Her satır buram buram iblis kokuyor, şeytan kokuyor, yılan kokuyor.

Yılan ile sembolize edilen ve omurganın son kısmı olan sakrumda olduğu söylenen bu güç vasıtası ile ("Bu güç uyanıp altıncı merkezi aşarsa, her yerde olan Tanrı'nın sevgisiyle bağlantıya geçmiş olur" diyorlar.) Tanrı'nın sevgisiyle bağlantıya geçmek mümkün müdür?

Allah'ın sevgisi, bu anlatılanların hiç birisi ile alâkalı değil, bu şeytani bir yaklaşımdır. İnsanı, şeytana yaklaştırmak için konulan binlerce tuzaktan sadece bir tanesidir. Sevgili okuyucular, ne kadar hazin bir tecellidir ki, Allah'ın gerçek tedavi vasıtası olan zikir, kabul edilmiyor. İblis bütün insanlara ilim adı verilen bir başka dizayn göstererek kendi öğretisini öğretiyor. İnsanları, şeytana yaklaştırmak için 8 televizyon kanalından, 8 uydu kanalından, bütün dünyaya 24 saat yayın yapıyorlar. Omurganın son kısmı olan sakrumda bulunduğu söylenilen bu güç vasıtasıyla, tanrının sevgisiyle bağlantıya geçmek mümkün değildir. Ayrıca, 7 tane merkezi geçtikten sonra, sakruma geldiğine göre, bu enerji yukarıdan aşağı indiği kesin de değil mi? Her şey açıkça kesin standartlarda belli. Bunlar, denizin karanlıklarına dalıp, sonsuz karanlıklara gidiyorlar ve o karanlıkları Allah'ın zannediyorlar. Şeytanın ülkesi karanlıklar ülkesidir. O görünmemeyi tercih eder, saklanmayı tercih eder; çünkü görüntüsü gerçekten korkunçtur. İnsanı tiksindirecek bir hüviyeti vardır.


Bu enerji merkezinin açılması insana ne kazandırır?

Şeytana ulaşmayı kazandırır. Yukardan aşağı omurga boyunca iniyorlar, oradan da yedinci katta sonsuz karanlıklara ulaşıyorlar. Ulaştıklarında Allah zannediyorlar. Oysa ki şeytanın ta kendisine ulaşıyorlar.

Allah'ın dininde olmayan kavramlarının Allah'ın ithaf edilerek tanıtılmasının hedefi nedir?

Hedefleri, Allah'ın yolundan gitmek isteyen insanları, bu palavralarla aldatıp şeytanın uşağı kılmaktır.


İSKENDER ALİ MİHR
''Kızıl elmada buluşalım''


Ocak 10, 2010, 02:23:50 ös
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

                   Kundalini,sanskritçede gizemli anlamına geliyor.Kuyruk sokumunda,kök çakranın olduğu yerde düşünülen bir açığa çıkmamış enerjidir.Bu enerjinin açığa çıkmasıyla insandaki farkındalık üst düzeye ulaşır.Dediğiniz gibi Tanrı'nın sevgisiyle bağlantıya geçme,kendini kabullenme,tansrısal enerjiyi içinde hissetme gibi farkındalıklara ulaşırız."Tanrı'nın sevgisiyle bağlantıya geçmek mümkün müdür demişsiniz? " Neden mümkün değildir ? İnsan'da tanrısallık olabilir mi? Neden olamasın? "Ben size şah damarınızdan daha yakınım" ayeti bazı soru işaretlerini kırıyor sanki.

                       "Allah'ın dininde olmayan kavramlarının Allah'ın ithaf edilerek tanıtılmasının hedefi nedir?"demişsiniz.Allah'ın dini çok iddialı bir kelime olmakla birlikte bu dinin çerçevesini nasıl çizdiğimize göre değişir.Acaba şu andaki yaşadığımız din midir Allah'ın dini? Allah'ın dininde olan kavramları sanırım Kur'an'dan çıkarıyorsunuz,o halde zaman ve mekan faktörlerini de hesaba katmalısınız.Allah'ın lügatında olmayan bir kelime,kavram yoktur.Hala yüzyıllar öncesinin hitabını,kavramlarını kullanmamız gerekmiyor.Yaratıcıyı bu kadar büyük kabul ediyorsanız,çağa ayak uydurabileceğini de kabul etmelisiniz.

                    Kur'an ve Allah reenkarnasyonu kabul etmiyor diyorsunuz.Ancak Kur'an'da reenkarnasyona karşı bir oluşumu kanıtlayan bir ayet olmadığı gibi reenkarnasyonu destekleyen çok sayıda ayet bulabilirsiniz ki,genelde bizim toplumumuz dini Kur'an'dan değil fıkıh kitaplarından öğrenmeyi ya da bazı büyük zatların hikayelerinden öğrenmeyi tercih ettiği için,bu durumda Yunus ve Mevlana'dan da örnekler gösterilebilir.


Ocak 10, 2010, 02:43:53 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Konu başlığına, sayın Martı'nın yaptığı senteze eklenecek fazla birşey yok;gayet güzel özetlemiş.Allah,insanın zihninde istirahat eder."O"nu arama gayretinde olan inanana,nerden sesleniyorsa oradadır.

Herbirimiz,"O"nun parçalarıyız.Bize dayatılanı kabullenmek yerine,"O"nun bize emanet ettiği aklın ışığında,araraştırarak,arayarak,sorgulayarak,"O"na yaklaşmanın yolunu bulmak;bulduğumuz yolu geliştirmek ve sahip çıkmak zorundayız.

Kundalini'yi ararken şeytana rastgelmek te okadar mucizevi birşey değil;zaten bunu iddia eden zihniyet de şeytana okadar uzak değil.



Saygılarımla
Ben"O"yum,"O"ben değil...