Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Scientology  (Okunma sayısı 3888 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 17, 2007, 05:04:15 öö
  • Ziyaretçi

Yeni bir din mi?

Yokolan yaşamlar, kaybolan umutlar, işlenen suçlar; büyük dinlerden sonra dünyanın en etkili inancı olarak ortaya çıkan Scientology göründüğü kadarıyla geçmişin tüm inançlarından daha hızlı yayılıyor ama ortada küresel bir acımasızlık ve maddi hırs var, tabii ki görmek isteyene. Acaba iddialar doğru mu? Scientology, yüzyılın en büyük şarlatanlığı mı yoksa tüm din ve inançların yerini alıp, huzur ve barışı sağlayacak yeni bir yol mu? Almanya´da Kohl Hükümeti tarafından sempatiyle karşılanan, ABD´de Rockefeller´den, Tom Cruise´a, Travolta´dan, Chick Korea´ya uzanan sempatizanlar çizgisi daha kimlere uzanacak?

Pennsylvania, Kingston´dan Noah Lottick normal bir insandı, 24 yaşındaydı ve mutluydu, dünyanın her yerindeki yaşıtları kadar coşku ve umut doluydu, Haziran´ın o meşum gününe kadar. Onun vücudunu taşıyan anne ve babası, acıdan uyuşmuşlardı, Rus asıllı genç adam Milford Plaza Otel´in 10. katından atlayarak bir limuzinin damını parçalamıştı, cesedin avucu sıkı sıkı kapalıydı, polis genç adamın elini zorla açtığında, 171 $ dolar buldu, bu para Lottick´in Scientology Kilisesi´ne geri dönmesine yetmeyen paraydı oysa aradan sadece 7 ay geçmişti. Bir doktor olan babası Edward, Scientology Kilisesi´ni itham ederken, araştırmalara başladı, Edward Lottick "Biz Scientology´yi Dale Carneige gibi düşünüyorduk ama artık oranın psikopatlar okulu olduğuna inanıyorum, şarlatanlıklarına terapi diyorlar, en iyileri, parlak zekalı insanları kandırıp topluyorlar ve yok ediyorlar." Lottick, bir an evvel resmi soruşturmanın başlamasını istiyor ama durum pek umut vermiyor çünkü ABD´in Anayasal İyileştirme ve Islah Etme Hakları adlı yasal destek Scientology Kurumu´na arka çıkıyor ve 40 yıldan bu yana dünyanın en pahalı avukatları ve özel dedektifler bu savaştan henüz galip çıkamadılar. (Not: Buradaki kilise sözcüğünü dinsel anlamda yani Hıristiyan kilisesi demek değil, Amerika´da kilise sözcüğü bir inanca mensup insanların toplandığı her hangi bir yer olarak kullanılıyor.)

Bilim-kurgudan peygamberliğe uzanan yol...





Scientology Kilisesi´nin kurucusu bilim kurgu yazarı L. Ron Hubbard´dı, yazar mutsuz insanları hedef almış ve onları huzur ve umut vaadiyle dinsel içerikli bir kurumun çevresine toplamıştı. Oysa, Kilise´nin gerçeği başkaydı; ortada büyük kazançlar vardı, kurtulanlar şantajdan, tehditlerden söz ederken, üyelerin korkutulduğu ve Mafya tarzı bir örgütten söz ediyorlardı. Geçen 25 yıl içinde, savcıların tüm çabalarına rağmen Scientology hala bir tehdid oluşturmakta. Aralarında Hubbard´ın karısının da bulunduğu Scientology Kilisesi´nin 11 üst yöneticisi 1980´lerin başında hapse yollanınca, yüzden fazla hükümet ajanı kurumun adeta didikledi ama sanki önlerinde bir duvar vardı, bir türlü istenenler elde edilemedi. Scientology tutkunları, pişman dahi olsalar kanuni bir sonuç elde edilemiyordu çünkü yasal olarak kişiler aldatılmış görünmüyorlardı, herkes kendi yaptığından sorumluydu ve yapılanlar gönül rızası ile yapılmıştı. Değişik olaylarda ise varılan en uç nokta, suçlamada çok ileri gidenler "şizofren ve paranoyak" damgasını yerlerken, günahkar, ayartılmış ve tehlikeli olarak tanımlanıyorlardı ve inanılmaz bir şekilde bunu imzaladıkları belgeler ve kuruma ait doktorların raporlarıyla önceden kabul etmişlerdi. Kısacası Scientology Kilisesi´nin bir açığı henüz yakalanamadı.

Medya, ünlüler, siyasi güç ve para bir arada olurlarsa ne olur?

Grubun 65 ülkede 700 merkezi var ve gittikçe de yaygınlaşmakta. Yeni yasalarla karşı önlemler alınmaya çalışılsa da, dalga dalga geliyorlar, birçok grup üyesi finansal suçlardan sanık, bu suçlar Scientology üyelerinin el attığı ve dev kazançlar sağladığı yayıncılık, danışmanlık, sağlık ve eczacılık alanlarında işleniyor. Kilise, bir de Hollywood grubu oluşturmayı başardı; bu kızgın ve şımarık grup gerçekten Scientology yönetiminin çok işine yaradı; "Ünlüler Merkezi" adı verilen bir dizi çok özel kulüp oluşturuldu, buralarda ünlülerin kariyerlerine yön veriliyor ve çok büyük ücretler karşılığında danışmanlık yapılıyordu. Başta geçtiğimiz ay içinde "Mission Impossible/Görevimiz Tehlike"nin Almanya gösteriminde kilisenin provake ettiği büyük halk kitleleri tarafından protesto ve boykot edilen Tom Cruise olmak üzere, John Travolta, Kirstie Alley, Mimi Rogers, Anne Archer, senatör ve şarkıcı Sonny Bono, cazın büyük ismi Chick Korea ve Nancy Cartwright gibi çok tanınmış isimler bu grubun içindeydiler. Scientology´nin yöntemleri arasında İnanç Öğretim Tv´si da var; ayrıca 800´lü ve 900´lü telefon hatları da çok yaygın ve etkin kullanılıyor; Chicago´da bulunan medya uzmanlarından Cynthia Kisser şöyle diyor; "Scientology, acımasız bir örgüt; daha çok klasik terörizme benziyor. Çok kavgacılar ve sadece kazanç peşindeler; ABD tarihinde böylesi hiç görülmedi; hiçbir inanç üyelerini böylesine soymadı..." 1987´de kaçıp kurtulana kadar Scientology´nin yedi liderinden biri olan Vicki Aznaran ise; "Bu bir suç örgütü, her geçen gün daha çok illegal oluyor." diyor.

Sony. Pepsi, CNN ve ötesi...

Time Dergisi, 150 kişiyle özel görüşmeler yaptı; binlerce sayfalık mahkeme tutanağı ve Scientology belgesi gözden geçirildi. Kuruluşu yönetenler konuşmayı reddettiler. Sayısız üyenin suçlamasına ve tüm yasal baskılara rağmen Scientology, 1986´da kurucusu Hubbard´ın ölümünden sonra çok daha fazla büyüdü ve büyüyor. Mahkeme kayıtlarına göre, kuruluşun bir kolu olan "Ruhsal Teknoloji Kilisesi" nin, sadece 1987 yılındaki geliri, 503 milyon $´ın üstündeydi, tahminlere ve bazı ipuçlarına göre, Kıbrıs, Liechtenstein ve İsviçre bankalarına 400 milyon $ aktarılmış ve özel hesaplar açılmıştı. Scientology yetkililerinin açıklamalarına göre bugün grubun 50.000 aktif üyesi ve 8 milyon sempatizanı bulunuyor, gittikçe de artıyor. Hubbard´ın garip ve alışılmadık kuramları her geçen gün kitleleri dünya çapında sarıyor ve etkilemeye devam ediyor. Örgütü şu anda, 36 yaşındaki David Miscavige yönetmekte, Miscavige kuruluşun ikinci kuşak üyelerinden, kurtulanlar veya ayrılanlara göre bu adam kurnaz, acımasız ve paranoyak; üstelik düşmanlarına işkenceler yapıyor. Miscavige´nin 1990´larda başlattığı gözüpek hareket ve atılımlar kurum içindeki prestijini çok arttırdı. Emekli örgütleriyle ilişkileri yönetici düzeyinde geliştirerek, satın alıp, rüşvetler vererek, büyük emekli gruplarını kuruluşun çevresinde topladı, Sony ve Pepsi gibi dev şirketleri ve CNN´in patronu Ted Turner´in sahibi bulunduğu Goodwill Games´i hem sponsorluk için, hem de yakın ilişkiler için ikna etmeyi başardı. Scientology yayınlarında yayınlanan kitaplardan yüzbinlercesini, büyük kitapevlerine sevkederek, kendi taraflarlarına durmaksızın satın aldırarak, perakende kitapçılara büyük cirolar sağladı ve bu yöntemle tüm "en çok satan kitaplar" listelerinde aralıksız yer aldı, bu kadar da değil. Miscavige, Newsweek ve Business Week gibi önemli ve ciddi yayınlara tam sayfa ilanlar vererek, Scientology´yi bir felsefe olarak tanıttı, aynı


yöntemi tv´de de uygulayarak ülkenin en büyük tv istasyonlarında dev ilan kampanyaları başlattı, her alandaki güvenilir ve saygın profesyonelleri danışma grupları adı altında toplayarak kamuoyuna tanıttı ama büyük ücretler alan bu insanların örgütle olan gerçek mali ilişkilerini sakladı. Sonuç olarak Miscavige öylesine başarılı oldu ki, neredeyse örgütün kurucusunun adını gölgede bırakacaktı. Yeri gelmişken biraz da, Scientology´nin babasından söz etmek gerekiyor.



İnsanlığı "Xenu" dünyaya sürgün etti !




Hubbard, 1911´de Nebraska´da doğdu; II. Dünya Savaşı´nda denizciydi, daha sonra savaş gazilerinin ruhsal sorunlarıyla ilgili bir örgütte çalıştı, ruhsal sorunları olan gazilerin intihar eğilimlerini engellemek için çalışıyordu. Bu arada bilim-kurgu yazıyordu. Scientology kurulduktan sonra basılan tanıtım broşürlerinde Hubbard, hiç alakası olmadığı halde bir savaş kahramanı olarak tanıtılacaktı hatta daha da ileri gidilerek mucizelerden söz edilmişti; kör olmuş ama gözleri açılmıştı, iki kez ölüp yeniden dirilmişti vb... Bir doktora yaptığından söz ediliyordu ama neydi? Bilinen tek eğitim, Hubbard´ın Sequoia Üniversitesi´nden almış olduğu açık öğretim diplomasıydı. 1984 yılında, Hubbard´ın geçmişiyle ilgili olarak yapılan resmi bir araştırmada, California´lı bir yargıç Hubbard´ı patolojik bir yalancı ilan etti. 1950´de Scientology´nin kutsal metinlerini yazmaya başladı; "Dianetics; The Modern Science of Mental Health" teknikte kaba, yüzeysel bur yöntem kullanılıyordu, çok basit bir yalan makinesi "E-metre" kullanılarak, derinin üzerindeki statik elektriğin değişimi ölçülüyordu, bu şekilde de kişinin geçmişiyle ilgili bilgilere ulaşıldığına inanılıyordu. Hubbard´a göre, geçmişteki mutsuz anılar (Bunlara Engram diyordu), ruhsal travmalara (yaralara) neden oluyordu. E-metre ile yapılan seanslarda, bu travmalar açığa çıkarılıyor ve terapik bir çalışmayla kişinin ruhsal sorunları düzeltiliyordu. Hubbard, sonraki adımlarını sakladı ama 1960´larda İnsanlık için bir açıklama yapıldı; insanlar adına "Thetan" denen bir bulutsu ruhdan oluşmuşlar ve 75 milyon yıl önce "Xenu" adlı zalim bir galaktik güç tarafından dünyaya sürülmüşlerdi ve şimdi insanlar bir sınav geçiriyorlardı. 1967´de Scientology´nin ana kilisesi veya merkezi kuruldu. 1971´de federal bir mahkeme, Hubbard´ın tıbbi iddialarını ve E-metre cihazının bilimselliğini reddetti. Hubbard, bir din kurmakla suçlanıyordu ama Amerikan özgürlük yasaları Hubbard´ı ve inanılmaz iddialarını korudu. Örgütlenme devam etti, şubeler peşpeşe açıldı, misyonlar oluştu, ücretler fiks bağışlara dönüştürüldü ve Hubbard´ın komik kozmoloji öyküsü "kutsal metinler" haline dönüştü.

Mezardan ruhsal olarak kaybolan ceset, 3000 $´a geri geliyor;

1970´lerde, devlet ciddi bir atağa kalktı ve kilisenin milyonlarca dolarının yurtdışına kaçırıldığı, Panama´da paravan bir şirketin kurulduğu ve bir İsviçre bankasına para aktarıldığı açıklandı. Örgüt üyeleri, devlete sızmışlar ve bazı gizli belgeleri çalmışlardı, sahte vergi formları doldurmuşlar, üstelik üyelerinin çoğunu kullanmışlardı ve 1971´de Hubbard vergi kaçakçılığı ve resmi belgelerde sahtekarlık suçlarından sanıktı, Scientology üyeleri gece gündüz çalışarak, belgeler düzenlediler ve kararı geciktirmeye çalıştılar. Bu arada, Hubbarda beş yıl saklandı ve savcılık tarafından suçlanamadan önce öldü. Bugün Scientology örgütü tüm bunları yalanlıyor ve gerçekleri tahrif ediyor; Scientology doktrini ile insanların ruhlarının temizlendiği, arındığı iddia edilirken engramlarla ruhsal tehlikelerin giderildiği öne sürülüyor ve bunun için de gittikçe yükselen pahalı ücretler ödeniyor. Örgütün son fiat listesinde, Hubbard tarafından "çiğ et" adı verilen hasta(!) adaylarından saatte 1000 $ istendiği ve 12,5 saatlik bir dönem için 12.500 $ alındığı görülüyor. Psikiyatrlar, seansların uyuşturucularla yapıldığını ve euphoria ile düşünce kontrolu yapıldığını belirtiyorlar. Bu tür seansların sonunda, yeni üyelere milyarlarca yıllık iş kontratları imzalatılıyor. Hubbard´ın sağlığında yayınlanan bültenlerde, "Para kazanın, daha çok para, para için gerekenleri yapın, ne olursa olsun onları yakalayın ve gerekeni yapın." deniyordu. Harriet Baker, bu emirlerin uygulanması ile acı bir şekilde karşılaştı. Baker 73 yaşındaydı, eşini kanserden kaybetmişti, bir Scientolojist acısının giderilmesi için onu ikna etti; paket bir seans için 1.300 $ ödeyecekti, bu bedel daha sonra 15.000 $´a yükseldi, bu arada Scientologlar kadının evi için borçlu olduğunu keşfettiler, 45.000 $´lık bir ipotek altındaydı, örgüt kadını baskı altına aldı, borcunu ödemesini engelliyorlar, paraya sürekli el koyuyorlardı. 1991 Haziran´ında Baker, kendisini E-metre ile sorgulamak isteyen iki örgüt üyesine kapıyı gösterdi ve tüm çabalarına karşın Eylül ayında evi satıldı. Noah Lottick kendisini öldürmesinden önce, örgüte 5.000 $ ödemişti, tavrı garipti. Ailesine Scientology tüccarlarının düşüncelerini okuduğunu söylemişti, babası kalp krizi geçirdiğinde, doktorlara karşı çıkarak, bunun fizyolojik değil, psikolojik nedenlere bağlı olduğunu iddia etmişti ve beş gün sonra intihar etti. Artık, herşey için çok geçti, Lottick´in cenazesinde "Noah´ın Dianetik doslarından" yazısının bulunduğu bir de çelenk vardı ama ortada örgütten kimse görünmüyordu. Bir hafta sonra, Noah´ın evine gelen örgütün bölge sorumlusu, acılı anne-babaya oğullarının mezardaki bedenlerinin mucizevi bir şekilde kaybolduğunu, ancak örgüte makul bir bağış yapılırsa yerine döneceğini bildirdi, sonuçta Lottick ailesi, bağış adı altında 3.000 $ ödedi.

Prozac´a ölüm...

Scientology örgütü, bağış toplamak adı altında çeşitli servisler oluşturdu, çabucak ilahi köprüyü geçip, aydınlanmaya ulaşmak istiyor musunuz? 1.250 $´lık bir bağış yapmanız yeterli; Fizik evrene neden Thetan bağlarıyla bağlı olduğunuzu bilmek istiyor musunuz? Hemen Hubbard´ın sesinden kaydedilmiş 52 teyp bantını alın, sadece 2.525 $; sonra arkasını da alabilirsiniz. Eğer Hubbard´ın altın yazılı, deri kaplı kitaplarının tamamına sahip olmak isterseniz, sadece 1.900 $ ödeyeceksiniz. Tuzaklar çekici ve bedeller yüksek; Scientology öylesine finans gücüne sahip ki, özel kuruluşlar oluşturdu; 1983´de kurulan Sterling Yönetim Sistemi, ABD´nin en hızlı büyüyen kuruluşları arasında, danışmanlık yapıyor ve çeşitli yayınları yönetiyor; 1988´de sermayesi 20 milyon $´ aşmıştı. Bir diş doktoru olan Gregory Hughes tarafından kurulduğu için, özellikle tüm ülkede diş doktorları arasında etkin ve yaygın. Bir diğer Scientology kuruluşu olan Mutluluk Yolu Vakfı tarafından, Amerika´daki halk okullarına Hubbard´ın görüşlerini anlatan 3.5 milyon broşür dağıtıldı. Vakfın 400 hektarlık bir kampüsü var ve burada Hubbard eğitimi yapılıyor. Vatandaş İnsan Hakları Komisyonu adını verdikleri bir örgütleri daha var ve bu örgüt psikiyatrlarla savaş halinde. Bu komisyon, özellikle de son dönemin mucize stres ilacı olan Prozac´a savaş açtı; Prozac´ın intiharlara ve cinayetlere neden olduğunu iddia ediyorlar, sürekli tv programları yaparak, posta aracılığı ile yüzbinlerce mektup yollayarak Prozac´ı ve bulucusu Eli Lilly´i durdurmaya çalışıyorlar. Bir diğer Scientology kuruluşu olan Amerika Stresli İş Adamları Birliği geçen yıl üniversite öğrencileri için 5.000 $´lık bir ödül koydu, ödülü kazanan en başarılı öğrencilere Scientology kuruluşlarında iş veriliyor. Örgütün siyasi etkisi çok güçlü; Batı Virginia Senatörü John D. Rockfeller IV, senatoda bu örgütü öven bir konuşma yaptı ve İllionis Valisi Jim Edgar, 13 Mart´ı "Hubbard Günü" olarak ilan etti. Scientology Kuruluşu´nun diet ve sağlıklı yaşama yönelik Sağlık Vakfı ve "Criminon" adını verdikleri alkol ve narkotik bağımlıları ile hapisten çıkanlara rehabilitasyon uygulayan Narconan, diğer iki kuruluş.

Travolta´ya santaj yapıldı mı?

Scientology´ye karşı olanlar soruyorlar; "Bilmek istiyoruz, bizim devletimiz nerede?" Los Angeles´lı avukat Toby Plevin; "Özel haklar tehlikede, her soruşturmacı ihtiyatlı olmalı, bu konuda her atılan adım yumurta kabuğu üzerinde yürümeye benziyor." diyor. FBI, üç yıldır Scientology Örgütü´nün peşindeler; Los Angeles FBI şefi olan Ted Gunderson; "Bana göre, ülkedeki en zekice operasyon Scientology hareketidir..." diyor. İnanç uzmanları, federal ciddiyetten umutsuzlar, otoritelerin yetersiz kaldığını düşünüyorlar; Scientology bir kanser kadar hızlı yayılıyor; "Scientology artık müteşebbis ve başarılı iş adamlarının elinde, Hubbard´ın ölmüş olması dahi farketmiyor, beyin fırtınası sürüyor. Korkarım gelecekte onları daha ön planda ve iş hayatında daha güçlü olarak göreceksiniz" Bu sözler, California Üniversitesi Nöropsikiyatri Enstitüsü Direktörü olan Louis West tarafından söylendi. Bazen örgütün büyük militanlarının durumu dikkat çekiyor; sinema oyuncusu John Travolta, uzun zaman boyunca örgütün sözcüsü olarak hizmet yaptı ama 1983´de örgütün yönetiminden hoşlanmadığını bir dergiye açıkladı ama arkası gelmedi ve bir daha konuşmadı. Eski ve kaçak Scientolog´lara göre, Travolta korkuyordu çünkü özellikle seksüel yaşamıyla ilgili tüm sırları ortaya dökülebilirdi çünkü Travolta bir homoseksüeldi ve bazı porno filmlerde oynamıştı. Bugün için Scientology, Amerika´nın en büyük halkla ilişkiler örgütü; örgütün ana stratejisi daha ilerlemek ama din-karşıtı bir kimliğe bürünmekten çekiniyorlar. İnanılmaz ama hem Amerikan İnsan Hakları örgütleri tarafından, hem de Amerika Ulusal Kiliseler Birliği´nce destekleniyorlar. Sonuç olarak para, Scientology´ye gerekeni sağlıyor. Muhalifler olsa da, kurbanlar ağlaşsalar da birşey değişmiyor, Scientology yöneticileri ve onların çok güçlü avukatları milyonlarca doları ceplerine doldurarak yollarına devam ediyorlar ve ister inanın, ister inanmayın bütün bunlar 1950´lerde yazılmış basit ve ucuz bir bilim-kurgu hikayesinden kaynaklanıyor;

Scientology ABD dışında ne yapıyor?

1960 ve 70´lerden sonra Ron Hubbard, çoğu zaman özel feribotlar hazırlayarak, dünyaya yönlenmişti; İngiltere, Yunanistan, İspanya, Portekiz ve Venezuela´da kampanyalara başlandı ama Scientology kendi ülkesindeki kadar başarılı olamadı. Avustralya´da bir mahkeme Scientology Kilisesi adını reddetti, Fransa´da bir diğer mahkeme, Hubbard´ı bir şarlatan olarak ilan etti. 1976´da İtalya, Milano´da 76 Scientolog tutuklandı ve mahkum edildi; savcı Pietro Forno; "Bütün kurbanlar daha iyi bir yaşam hayaliyle bunlara gitmişler ama Scientologlar sadece amatör birer psikolog ve yaptıklarının adı ise psikolojik terörizm..." diyordu. Kanada´da, Scientology Örgütü, ülkenin en ünlü insan hakları avukatı Clayton Ruby´i kendisine bağlayarak işe başladı ama birkaç ay sonra kendisi başta olmak üzere 9 Scientolog yargıç karşısındaydılar, dava Ruby´nin hukuki manevraları sayesinde hala sürüyor. İspanya´da Adalet Bakanlığı, Scientology´yi bir din olarak iki kez tanımladı; 1989´da Sağlık Bakanlığı örgüt için, "totaliter, saf ve basit bir şarlatanlık" diyordu; 26 örgüt şubesine baskın yapıldı, 11 Scientolog tutuklandı; Savcı Jose Maria Honrubia; "Gerçek amaçları sadece para" diyordu. Fransa´da 16 Scientolog, şarlatanlık ve illegal tıbbi uygulama ile suçlandılar, bu arada intihar eden bir endüstri-dizaynırın ölümünün ardında Scientology´nin bulunduğu anlaşılınca örgüt ciddi bir darbe yedi ve aralarında ünlü isimlerin de bulunduğu gruba karşı soruşturma başlatıldı ve örgüt merkezi kapatıldı.

Alman Parlamentosu´nda propoganda...

ABD dışında Scientology´nin en etkin ve başarılı olduğu ülke Almanya´dır; başta Münih olmak üzere hemen tüm Bavyera´ya yayıldılar; 1984´de 100 polis, örgütün Münih´deki merkezini bastı ve sayısız dökümana el konuldu, yine vergi yolsuzlukları aranıyordu ama olaya parlamentodan müdahale edildi. "Der Spiegel" in yazdığına göre, orta ve orta üstü düzeyde yüzlerce firmanın Scientology ile ilgileri vardı. Göründüğü kadarıyla Alman politikacılarına Scientology çekici geliyordu veya Scientology militanlarının yöntemlerini seviyorlardı, kimbilir belki de Nazileri anımsamışlardı. Mart 1991´de Hür Demokratlar, Helmut Kohl başkanlığında bir koalisyonu oluşturdular; bu arada Scientolog´lar Hamburg´a sızıp, örgütlenmişlerdi, aynı anda merkez muhalefeti oluşturan Sosyal Demokrat Parti, üyelerini uyararak, eski komünistlerin kilise tarafından sömürülmeye karşı uyanık olmalarını istedi. Bu sırada, Bundestag´da yani Alman Parlamentosu´nda Hubbard´ın broşürleri elden ele dolaşıyordu. Derken Dışişleri Bakanı Hans-Dietrich Genscher istemeden Scientologları onayladı; "Gerçekten, dünya daha güzel bir yer olmalı ve bu broşürde bu yol gösteriliyor, bir yaşam nedenlerle ve sorumlulukla anlamlandırılmış, kısacası çok daha dikkatli olmalıyız." Bu temel sempatiye rağmen Eylül 1996´da ünlü Scientolog ve sinema starı Tom Cruise´un başrolünü oynadığı "Görevimiz Tehlike" filmi Almanya´nın birçok yerinde büyük protestolarla karşılaştı ve boykot edildi, halk Cruise´ın şahsında Scientology´ye karşı çıkıyordu.




Anlayana dersler...

Evet, Scientology hakkında daha çok şey yazılabilir ve yazılacak ama şu an için altı çizilerek söylenmesi gereken birkaç sonuç cümlesi var; Birincisi Scientology, göründüğünden çok ama çok daha fazla gücü olan bir örgüt halinde, korkunç bir para gücü ve beyin yıkamaya yönelik bir yöntemi var. İkincisi çok hızlı yayılıyor ve Scientology tam anlamıyla bir din, bunun tartışılması dahi mantıksız ama bu din öncekilere hiç benzemiyor çünkü insan beynine doğrudan hücum ediyor, şu anda Hıristiyan ülkelerde etkin, Budizm´in ve İslamiyet´in etki alanlarında pek dolaşmak istemiyor ama kesin birşey daha var; eğer bu iki din insan kanı dökmekte ve sosyal baskı uygulamakta biraz daha ileri giderlerse Scientology ile kısa zaman içinde tanışacaklar çünkü öncelikle gerek Scientology, gerekse de ondan çok daha küçük olan benzeri mistik örgütler (Mahareshi´nin TM´i veya Moon Tarikatı gibi...) kan ve tehdite karşı kendi ruhsal yaptırımlarını ve yönelmelerini kullanarak, etkin olacaklar. Ötesini göreceğiz...


Nisan 17, 2007, 10:34:53 öö
Yanıtla #1

Titan Saadet zincirlerini andırıyor. Ben seni üye yapıyım sen arkadaşını o onu bu şunu derken zengin olalım pirapit şeklinde paraları topla ve bütün bu paralar resmi kayıt altında ancak hak iddia edmiyorsun belgelere geri istemeden bağış olarak hibe ettim diye imzalatıyorlar. Bütün örgütler bir şekilde para topluyorda telaffüz edilen rakamlar bir ülkenin gayri safi milli hasılasına yaklaşmış Maşallah :) İtinayla keriz soyulur banada yollayın paralarınızı benimde size öğreteceğim bir iki ders olacak :)

Bir gün tilkinin biri adama derki beni nehrin karşısına sandalla geçir Adam neden der ? Tilkide geçirirsen sana çok büyük bir sır veririm diyince Adam dayanamaz asılır küreklere karşıya vardıklarında...

Adam : Sır ne artık açıkla!
Tilki : Sen sen ol babana bile bedava iş yapma , her duyduğuna inanma , keriz olma ! der :)