Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Kim Korkar Masonlardan? – 9 (SON)  (Okunma sayısı 3180 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 03, 2010, 09:51:37 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Masonluk: Bir Sosyal Soyutlanma Hadisesi



Avrupa ve ABD’de din ve dinsel düşünceleri konu alan ve Birleşik Krallık, Batı Avrupa ve ABD’de yayımlanan otuz genel çalışmadan sâdece ikisinde masonluk, ayrı bir dinsel olgu olarak çok kısa bir biçimde ele alınmıştır.

Masonluk aynı örneklerde, kendisinden 40’da 1 oranıyla söz edilerek, Salvation Army (1/31), Moral Rearmament (1/27), Menonitler (1/24) ve Scientology (1/33) gibi çeşitli yardım kurumları ve tarikatlardan çok sonra gelir. Birleşik Krallık’taki bu dört örgütün toplam üye sayısının masonların sayısının yarısına bile pek ulaşamayacağı düşünülürse, bu durum pek tuhaftır.
Açıkçası, masonluk hakkında yazanlar, sâdece masonlar ve konu olarak genel anlamda dinden ziyade masonluğu seçenlerdir. Bu gerçeğin kendisi çok ilginçtir, çünkü, masonluk konusunun masonik olmayan yazarlar tarafından-çoğunlukla bilinçsiz olarak-uygarlıkla ilgili, sosyal, ideolojik ve dinsel nitelikteki neredeyse bütün diğer konulardan ayrı bir şey olarak ele alındığını-doğrudan olmasa da-gösterir.
Bu niçin böyledir? Daha genel olanla, yâni uygarlıkla başlayalım. Pek çok masonik yazarın yaptığı gibi, masonluğun İngiliz uygarlığına büyük bir katkıda bulunduğunu iddia etmek bir abartıysa, İngiliz uygarlığı hakkındaki kitapların yazarlarının çoğunluğunun yaptığı ve hâlâ yapmaya devam ettiği gibi, masonluğu tamamen görmezden gelmek de anlamsızdır. Masonluk, İngiliz uygarlığının bir parçasıdır; daha doğrusu, İngiliz uygarlığının kendisini anladığı ve ifâde ettiği şekillerden biridir. Bu onu analiz edenler tarafından sunulduğu gibi, ne İngiliz uygarlığının masonluğu görmezlikten geldiğini, ne de masonluğun kendisinin bunun farkında olduğunu söylemek değildir.
İngiliz masonları, Amerikan masonlarından farklı biçimde, ilk iş olarak profesyonel sembolizmi duvarcılık zanaatından ve bu zanaatı, bu sembolizmi kendi özel amaçları için kullananların bir Kardeşliği olarak Zanaat’tan ayırdıktan sonra, kendilerini pratik olarak tüm diğer sosyal olgulardan “soyutlamaya” ve aynı zamanda Loca’da bulunmadıkları zaman bu olguların kendilerine aktif olarak katılmaya devam ettiler.
Çok ciddi Katolik bir Alman hanım bana, “masonlar, gerçekten kendilerinden başka hiç kimseye bir şey ifâde etmiyor, ama Almanya’da din düşüncesiyle uzlaşmaya çalışıyorlar” dedi. Bu, tam da böyle bir bozulmaya açıkça örnek teşkil eden bir sözdür, çünkü öznel ve nesnel ölçütleri karıştırır.
Bu sözün gerçekten demek istediği şey şudur: “Onlar, önemli olmamalarına rağmen, önemsiz oluşlarıyla Alman dinine büyük zarar veriyorlar.”  Bu da o hanımın hârici bakış açısından, pek ciddi olmayan bir şey olarak düşünülen, ama aynı zamanda bazıları tarafından dinsel bir örgüt olarak kabul edilen masonluğun, sâdece modern Almanya’da artan materyalizm ve agnostisizme katkıda bulunan bir tür “dinsel ciddiyetsizlik” yaydığı anlamına gelir.
Yahudilik, inanan bir kişinin sabah sinagoga girmeden önceki fiziksel ve zihinsel durumuna dogmatik olarak kayıtsız kalamaz ve onun, arıtıcı yıkanma ritüelini yerine getirmesini isterken, masonluk bir masonun, locaya girmeden önce ne yaptığını ya da oradan çıktıktan sonra ne yapacağını bilmeyi önemsemez. Bu yüzden polis teşkilatındaki bâzı masonların iltimas yapmaları ya da birbirlerinin suçlarını gizlemeleri, ya da çeşitli iş alanlarında biraderlerin masonları kayırmaları ya da Zanaat’ın önemli üyelerinin bazen genelevlerde basılmaları gibi olaylar nedeniyle masonluğu suçlamak tamamen anlamsızdır.
Onlar bu alanda mason olarak değil de, birey olarak hareket ederler. O halde, genel olarak dünyanın problemlerine ve ikilemlerine karşı kurumsal kayıtsızlığıyla masonluğun, dünyanın değişen sosyo-kültürel şartlarından soyutlanmış hale gelmesi-daha iyi bir dünya isteği için-ve onun tarafından ciddiye alınma hakkını kaybetmesi kaçınılmazdır.
Burada ilginç bir soru sorulabilir: Hârici dünyanın, masonluğu tamamen önemsiz bir şey olarak kabul eden tutumu, masonların kendileri hakkındaki bilinçlerini etkilemiş midir? Etkilediği açıktır-özellikle İngilizlerin önemsiz şeyleri ciddi biçimde yapmada (ve tersi de geçerlidir) ne kadar usta olduklarını göz önüne alırsak. Ama bunların ciddi şeyler olmadıklarını kim söylüyor? Kesinlikle masonların kendileri değil, çünkü onlar kendi eylemlerini genellikle çok ciddiye almışlardır. Ancak bu, onların dışardan gelen suçlamalara karşı tutumlarına yansımıştı ve hiçbir suretle kendilerine karşı tutumlarının göstergesi değildi.
Ayrılıkçı Fransız localarından birinin kendine özgü Büyük Üstadı Jules Lombard, “herhangi bir ritüelin sosyal gerekçesi, onu destekleyen, besleyen ve onun geleneğini muhafaza eden topluluk üzerindeki pozitif etkisi ya da en azından onu gerçekleştirenler üzerindeki pozitif etkisinde yatar” der ve ayrıca şunu bildirir: “Gerçek masonik ritüel, masonların kendileri üzerinde bile o sosyal etkiye sâhip değildir ve sâhip olamaz.” Oldukça haklıdır: Herhangi bir masonun hiçbir sosyal etkinliği ritüelin sebebini açıklayamaz ya da ritüelden türeyemez. Bundan dolayı birçok kişinin çoğunlukla yaptığı gibi, masonların sosyal davranışının, onların mason olmaları gerçeğiyle belirlendiğini iddia etmek esasen hatalı olacaktır.
Bir başka deyişle, mason olmak, bunu yapma hakkını kazanmak için masonluğun ezoterik ritüelini icra etmek ya da bu ritüele katılmakla aynı şeydir. Ve bu hak yalnızca, idealler dâhil olmak üzere egzoterik herhangi bir şeyle kesinlikle hiçbir ilgisi olmayan bir ritüeli yaşama yoluyla kazanılabilir.
Ama masonluk, diğer dinler tarafından bir din olarak kabul edilmez ve masonların içinde de ancak bir azınlık tarafından bu şekilde-o da isteksiz ya da tutarsız bir tavırla-değerlendirilir. Bu yüzden, dinsel bir bağlamdan ayrı olan masonik ritüel, diğer dinler için sırf saçmalık ve masonlar için de, bekleneceği üzere, saf ritüel olarak görünür.
Demek istediğimi daha kesin olarak özetlemeye çalışırken, masonluğun somut şeklinin, kendi özel dinsel mesajı ya da amacı bulunmayan bir dinsel dernek olması gerçeğiyle açıklanabileceğini bir kez daha vurgulamam gerekir. Çünkü mesaj, dışarıdaki dünyayı cezbetme fikrini kasteder; amaç ise gelecek adına yapılması gereken bâzı işler olduğu anlamına gelir-ister masonluğun geleceği, ister insanlığın geri kalanının geleceği, ister ikisi birden.
Ama masonluk, 18. yüzyılda bir kurum olarak hızla yayılmasına rağmen, hiçbir zaman merkezkaç eğilimli ve geleceğe yönelen bir olgu olmamış, her zaman merkeze doğru ve geçmişe yönelik bir olgu olarak kalmıştır.
Burada ve şimdi gördüğüm hâliyle masonluk, 17. yüzyıl ruhunun ete kemiğe bürünüşüdür. Hâlâ 19. yüzyılın kalıntısıyla beslenen ve 20. yüzyıl başı ile ilk yarısının bâzı önde gelen fikirlerini tuhaf ya da en azından entelektüel saçmalıklar olarak kabul eden bir ülke olan Britanya’daki masonluk için özellikle doğrudur. Geçmiş uygarlıklara duyulan özlem, İngilizlerin kültürel uğraşıdır. Ama bu aynı zamanda, her yerdeki masonluk için de doğrudur.
Bugünün temelde Hıristiyan olmayan lâik uygarlığında, masonluk nesnel olarak-kendisinin bunun farkında olup olmamasına bakmadan-kültürel-özellikle de Hıristiyan-değerleri koruma ve saklama rolünü oynar. Dahası masonluk, hem dinden uzaklaşmış toplum, hem de laikleşmiş dinin bakış açısından yersiz ve gayri ciddi olarak kabul edilse bile, toplumun ufukta görünen yeniden dinselleşmesi ve yeniden Hıristiyanlaşmasında önemli bir etken oluşturur.
İngiltere Kilisesi, İngiliz yaşamının bir parçası olarak, artan marjinalliğiyle doğru orantılı olarak önemini de artırarak meseleleri iyice karıştırmakta ısrarlıdır. İngiliz masonluğu ise kendi halinde bir kenarda duruyor. O, kendisinin ne olduğunu göstermek için gereğinden fazla çaba harcamadan yoluna devam edip gidiyor.
Britanya’da günümüz masonluğundaki temel eğilim, İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden beri sürekli savunmada kalmış olmasıdır. Bu eğilimin üç ana etken tarafından belirlendiğini düşünüyorum:
1. İngiltere’de masonluk, bir kurum olarak, politik, politik bakımdan etkili ya da politik bakımdan etkilenmiş bir grup konumunda değildir. İngiliz masonları, genelde daha solcu Fransız meslektaşlarından farklı olarak, politik yelpazede merkezin biraz solu, merkez ve merkezin biraz sağı olmak üzere az çok eşit biçimde dağılmıştır. Masonluğu bu ülkede sağ kanat popülist suçlamalar için olduğu kadar radikal sol eleştiri için de kolay bir hedef haline getiren şey budur.
2. Masonluk, yaratılışı ve yayılışının koşulları ve durumları nedeniyle, bu ülkede hiçbir zaman kilise karşıtı olmamıştır. Çünkü İngiliz masonluğu, Anglikan din adamları hesaba katılmadan kavranamaz.
3. Ve son olarak, Britanya’daki masonların kendiliğinden, tamamen gayri resmî ve gevşek bir altyapı bulup geliştirmeleri, kesinlikle onların politik ilişkisizlikleri, sosyal soyutlanmışlıkları, dinsel muğlaklıkları ve ideolojik önemsizliklerinden dolayıdır-bu altyapı, aşağıdaki ilkeye dayanan sistemleştirilmemiş bir “esnek” öncelikler dizisi olarak kavranabilir:

Biri masonik, diğeri masonik olmayan eşit değerde iki seçenek (ya da işler veya anlaşmalar söz konusuysa, iki aday) arasında bir tercih olduğu zaman, ilkine öncelik verilir. Bu, şüphe uyandıran bir uygulama olabilir, ama burada daha derin bir şey bulunduğunu ya da hangi hale girerse girsin eski sistemden daha kötü olduğunu sanmıyorum.



ADAM'ın notu: Ben bu kitap özetini kitabı "bir şey" sanarak aktarmaya girişmiştim. Sonra baktım ki aslında hiç de öyle ahım şahım bir şey değilmiş. Ancak bir kere başlamıştım ve yarım bırakamazdım. Sonunda, bana göre forum alanında boşuna yer doldurmuş oldum. Ancak kitabı ilginç bulanlar olduysa ona diyeceğim yok. Öyle bir durumda yararlı bir iş yapmış olmaktan ötürü mutluluk duyarım.

Sevgiler.







« Son Düzenleme: Aralık 09, 2010, 09:41:52 ös Gönderen: dogudan »
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ocak 03, 2010, 11:02:35 öö
Yanıtla #1
  • Mason
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 1235
  • Cinsiyet: Bay

Sn. ADAM kitap Amerikan kültürüne göre hazırlanmış bir kitap elbette bu kitabın da faydaları olacaktır. Sizin ve arkadaşınızın emeği için teşekkürler.

Saygılarımla,
Tempus fugit...


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
8176 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 22, 2009, 11:00:38 öö
Gönderen: ADAM
4 Yanıt
4731 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 25, 2009, 09:03:30 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2973 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 25, 2009, 09:21:38 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2798 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 26, 2009, 09:38:31 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2955 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 28, 2009, 03:47:49 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2957 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 29, 2009, 12:01:19 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2935 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 31, 2009, 10:34:41 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2675 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 01, 2010, 01:17:23 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2381 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 02, 2010, 11:14:52 öö
Gönderen: ADAM
7 Yanıt
6039 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 07, 2022, 06:34:49 ös
Gönderen: onurcelik