Thule tarikatı ve Aldof Hitler ile ilgili acıklamayı internette bir forumdan buldum.
Forumumuz da daha önce bu konuya değinilmiş ikinci bir kaynak olarak linkini sizlerle paylaşabiliyorum Thule tarikatı ile ilgli tartışmalar burada konun dağilmaması açısından verdiğim linkte devam edilebilir.
http://www.masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=13445.0 Thule örgütü'nün amaçlarına gelince ; bunlar özetle :
• Zamanda gidip gelen üstün yaratıklarla ilişkiye geçmek,
• Üstün bir Âri ırk oluşturmak : (Bunun için de saf bir Cermen ırkı oluşturup pan-Cermenik bir Alman Imparatorluğu'nu kurmak ve bu imparatorluğu Âri ırkın oluşturulmasında kullanmak) ve bu arada,
• Hıristiyanlık öncesi antik Alman kültürünün yeniden uyandırmak,
• Böylece dünyanın yazgısını değiştirmek ve
• Mu uygarlığına ulaşmaktı.
Gizlici örgüt ve öğreti olarak Thule'un felsefesine gelince; Bunu dietrich Eckart, şöyle açıklıyordu: "Tule'un tüm sırları, eski bir kayıp uygarlığa dayanır. İnsanoğlu ile dış zekalar arasında bazı varlıklar, bu sırlara erenlere büyük bir güç kaynağı oluşturmaktadır. İşte bu güçtür ki, Almanya'yı dünyaya egemen kılacaktır". Bu sözler, Nazizmin de temelini oluşturuyordu.
KÖKLERİ :
Gizlici öğreti ve grup olarak Thule'un dayandığı kökler de ilgi çekmektedir. Bu kökler kabaca Tapınakçılar ve Masonlardır. Biraz daha ayrıntılı verilecek olursa, bu kökleri, kısaca, Theosophical Society, Viril, Armanenschafft, Ordo Templi Orientis, Ordo Novi Templi, Germenorden olarak belirtebiliriz. Bu kökler aynı zamanda Nazi Partisi'nin de gerçek kökleridir.
Dikkat edilirse bu sıralamada adı geçen öğreti ve örgütlerin, aslında yeterince heterojen bir kök ve geçmişe sahip olmadıkları görülür. Üyelerin çoğunluğunun Hristiyan görünmelerine karşın, Thule için bu bile gerek ve yeter bir koşul değildir. Açıkçası, Thule'un üye ve öğreti olarak içeriğini netleştirmek oldukça zordur. Bu içerik içinde Pagan, Cermen, Gnostik, Kabalacı-Siyonist-Mason, Âri ırk ve bolca Katolik unsurlar vardı. Yani, Thule'un oluşumu tek tip ve homojen değildi. Bir kök Tötonlara giderken öbürü Cermenlere, bir başkası Mu'ya, bir başkası Hint ve Tibet Aryenlerine, bir başkası Tapınakçılara, bir başkası ise, doğrudan Masonlara gidiyordu. Saydığım ve saymadığım bir çok öğe ve etken, kolayca Thule'da bir araya gelebiliyorlardı ; çünkü ortak ve temel bir konu vardı: Zaman gezmenliği!
Biz yine de kök ve kuruluş aşaması olarak Thule'u elden geldiğince net bir biçimde kavramak için Germenorden'e bir bakalım. Onu tanımak, Thule'u ve Nazileri tanımak için önemli bir yol gösterici olabilir.
GERMENORDEN :
19. yüzyılın başında, Almanya'da aşırı sağ eğilimleri ve birbirleriyle de yakın ilişkileri olan Tapınakçılığa bağlı üç örgüt kurulmuştu: Armanenschafft, Ordo Templi Orientis ve Ordo Novi Templi. Her üçü de Tapınakçıydı. Bu üç örgütün en önemli işlerinden biri, Germenorden (Alman Tarikatı) adlı örgütün kurulmasına katkıda bulunmalarıydı. Bu Alman Tarikatı 1912'de kuruldu ve Âri ırkın varlığına ve üstünlüğüne inanıyordu.
1. Dünya Savaşı sırasında ateşli Alman milliyetçilerini organize etmişti. Onu önemli kılan asıl şey ise, Tuhule örgütünün oluşmasına önayak olmasıydı. Thule Derneği ya da Almanca adıyla "Thule Gesselschaft".
GERMENORDEN'DEN BARONA
Thule Derneği’nin kurucusu "Baron Rudolf von Sebottendorff"tur. Asıl adı, Adam Alfred Rudolf Glauer. 9 Kasım 1875 Deresden doğumlu. Babası lokomotif makinistiydi. 1910'larda bir soylu Alman ailesi tarafından evlat edinildiği için "Baron" deniyordu. Bu ailenin çabası ile yüksek öğrenime başlamış ama devamını getirememişti.
Yüksek öğrenimini yarım bırakıp, gemilerde üç yıl elektrikçi olarak çalıştı. Böylece bir çok yer gezmiş oldu. Uzak Doğuya, ezoterik öğreti ve gruplara da ilgisi bu sayede oluştu.
Bu gezileri sırasında simya, astroloji ve Kabala üzerinde çalışmış, Gül-Haç felsefesi üzerinde de uzun araştırmalar yapmıştı. Kahire'de Hidiv Ahmet Paşanın hizmetindeki Hüseyin Paşa'nın mahiyetine katılarak bir yıl da paşanın Bursa'daki çiftliğinde çalışmıştı. Burada Abraham Termudi adlı bir Yahudi bankerin aracılığı ile Memphis adıyla tanınan Mason locasına üye yapılmıştı. Oysa 1901 yılında katıldığı, Fransız Grand Orient'e bağlı olan bir mason locasının da üyesiydi. Bu loca, politik amaçları olan bir locaydı ve Abdülhamid'i halletmeğe çalışan İttihat ve Terakki Derneği ile de çok yakın ilişkileri vardı. Kısacası Baron'un sıkı bir Mason kariyeri vardı. Bursa'da bulunduğu yıllarda yaptığı işlerden biri de "Türk Masonluğu ve Bektaşilik" adlı bir kitap yazmak oldu.
Türkiye'de onu "Gizli Müslüman Baron" olarak biliyorlardı. Sufizmi ayrıntılı biçimde biliyordu. Birçok tarikatla ilişkisi vardı. Güçlü bir Mason kariyerine sahip olarak özellikle, Bektaşilikle ilgilenmişti.
1933'de "Before Hitler Came" (Hitler Gelmeden Önce) adlı bir kitap yazdı. Burada Nazi liderlerinin gizemli çalışmalarını anlattığı için Hitler’e ters düştü ve Hitler de kendi imzası ile yakalanmasını emretti. Oysa Hitler’in önemli akıl hocalarından biriydi. Bunun üzerine, Baron İstanbul'a kaçarak derneğin merkezini de buraya taşıdı ve bir süre sonra intihar etmiş süsü vererek Nazilerin ekranından çıkmayı başardı.
Bir söylentiye göre de Almanya-Osmanlı arasında çift taraflı casusluk yapıyordu!
Alman tarihçileri "Baron 1934'te Hitler'le çelişkiye düştü ve öldürüldü" dedilerse de, ölmemiş ve İstanbul'a kaçırılarak 1934-45 yılları arasında Alman istihbaratı görevlisi olarak çalışmıştı. Burası onun karanlık noktalarından biridir. Ama İstanbul’da Taksim ve Teşvikiye'de yaşadığı, Türk önde gelenleriyle dostluklar kurduğu kesin. İngilizler "1945'te Almanya teslim olunca baron intihar etti" diyorlardı. Aytunç Altındal ise, "Baronun hayatını araştırdım ve Baronun 'öldüğü' söylenen tarihten 12 yıl sonra, bir başka soyadı ile 1957'de Balıkesir'den Antalya'ya gelen 3 kişilik bir Alman heyetinde yer aldığını, Antalya'da iki gece Cumhuriyet Oteli'nde kalarak Adana'ya geçtiğini saptadım. Sebottendorf'un 1945-57 yılları arasında Türkiye'de 'Görünmeyen ellerce korunduğu sanılıyor..." diyor.
Bu görünmeyen ellerin ise "Manevi Cihazlanma Derneği" olduğu düşünülüyor. Bu dernek, Neo-Nazi masonların üye olduğu Moral Re-Armament Derneği'nin Türkiye'deki koludur.
Kısaca ve kabaca Baron'un öyküsü budur. Şimdi gelelim, Baron'un Thule örgütünü
Saygılarımla