Anahtar; kilit dilinin dönmesini sağlayan ve genellikle metalden yapılan aygıttır. Metal kilit, anahtar ve kilit tırnağıyla sağlanan güvenlik sistemi, Romalıların buluşudur.
Müzik yazımında portenin başına konan işaret de anahtar kelimesiyle ifade edilir. Belli bir çizginin hangi notaya ait olduğunu gösterir ve porte üzerindeki öbür notalar da bu ilk noktaya göre ayarlanır.
Anahtar, iletişimin güvenlikli ve genellikle gizli bir biçimde yapılmasını sağlayan yöntemleri konu edinen şifre bilimde de yaygın olarak kullanılmaktadır.
Açık iletinin ( özgün metin ) şifreli iletiye dönüştürülebilmesi genellikle bir algoritma ( işlemler dizisi ) ve bir anahtar aracılığıyla gerçekleştirilir. Kullanılan algoritma herkesçe biliniyor olabilir; anahtarın tümü yada bir bölümü, yalnızca iletiyi gönderen ile alması amaçlananın bilgisi içindedir. Şifreleme sırasında şifreleme algoritması, özgün metne anahtarın belirlediği biçimde uygulanır. Yetkili alıcı şifreli metin üzerinde benzer işlem uygulayarak şifreyi çözer.
Sesimiz de bir anahtardır. Evrendeki her şey titreşimsel bir tabiata sahiptir. Bir cismin şekli ile titreşim frekansı arasında direkt bir ilişki vardır. Bizler, ışık ve ses de dahil olmak üzere birbirine bağlı enerji alanlarıyız. Bedenimizin organlarını ve sistemlerini oluşturan çeşitli hücreler, diğer hücrelerle birbirine bağlı ve bileşik ses titreşimleri yayarak hücresel rezonanslara yol açarlar. Olaya bu açıdan bakacak olursak, bedenimiz yürüyen bir senfonidir.
Bedenimizi oluşturan dalgalar dünya ile rezonans halindedir ve dünyanın geçirdiği değişikliklerden etkilenmektedir. Bu etkiler sonucunda bazen hastalıklar, bazen de yorgunluk yada çalkantılı haller şeklinde ortaya çıkan fiziksel rahatsızlıklara yol açmaktadır. Duygusal alemde ise duygusal dengesizlik şeklini almaktadır. Duygular da ses titreşimlerine sahiptir, onlar gerçekte beyindeki sinirsel kalıpları da içeren çok düzeyli bir fenomendir. Bedenimizdeki hormonal tepkiler duygu değişiklikleriyle ilişkilidir. Duygular kanın kimyasında değişikliklere neden oldukları gibi, solunum modelinin ve kandaki oksijen düzeyinin değişmesine de yol açarlar.
Belli bilinç hallerine erişmek yada onları aktive etmek için ses titreşimleri kullanılabilir. Enerjisel açıdan her bilinç hali ( ruhsal bedendeki titreşimsel imzalar ve onların birbirleriyle ilişkileri de dahil olmak üzere ) kendi enerjisel imzalarına sahiptir. İnsan,uyanıklık, uyku, yada üstün bilinç halleri gibi, farklı şuur boyutlarına girdiğinde belli ses imzaları yada titreşimsel imzalar ortaya çıkar. Bu farklı şuur boyutlarına ulaşabilmek için sesi kullanmak mümkündür. Sonuç olarak ses değerli bir şuur anahtarıdır.
Bir ses imzası, bizim kağıtlara attığımız imzalarla aynı şeydir. Mesela bankada bir çek imzaladığımızda, eğer bu imza dosyadaki asıl imza ile aynıysa paramızı çekebiliriz. Ancak elimizde uygun kimlik olsa dahi, eğer imza uymuyorsa banka memuru hesabı açmaz ve biz de para çekemeyiz. Aynı olay ses imzaları için de geçerlidir.
Tüm duygu, tüm düşünce formları, inançlar ve enerjiler bir yada daha fazla titreşim frekansı içeren bir ses kalıbına sahiptirler. Bu titreşimler yada ses kalıpları bir insan tarafından ( yada bazen mekanik olarak ) ses imzasının temel imzaya uyacağı şekilde ifade edildiklerinde, bir rezonans elde edilir. O zaman o duygu yada düşünce formu bilincin yüzeyine çıkar.
Mesela üzüntü duygusu çoğu insanın ağlama olarak tanıdığı bir ses imzasına sahiptir. Ağlama sesi, evrensel olarak, üzüntü, ıstırap yada kaybın ses imzası olarak tanınır. Ama eğer insan o anda üzüntüsünü ifade etmeyip bastırırsa, ses yada titreşim enerjisel olarak alanın içinde çöreklenerek, kendini ifade etme fırsatını bekler. İlk fırsatta, üzüntü birden çöreklendiği yerden çözülüp ( sarmal bir enerji biçiminde ) dışarı fırlar ve insan ağlamaya başlar. Nispeten uygunsuz zamanlarda, mesela hislerimizi etkileyen TV. Programları, filmler izlerken ağlamaya başlarsak, aynı durumu yaşadığımızı bilmeliyiz. Bu anlarda hissettiğimiz duygunun, izlediğimiz olayın uyandırabileceği duygudan çok daha derin olduğunu biliriz. Bu durumda bizim o filmden etkilenmemiz bir rezonans başlatmış, o anki imza asli imza ile uyuşmuş ve o bastırılmış duygu, sarmalını çözerek kendini ifade etmiştir. Aynı şekilde, tüm bastırılmış duygular, duygusal alanda enerjisel bir sarmal oluşturarak çöreklenirler ve ifade edildiklerinde de bu sarmal çözülür.
Duygularımızı, duygusal bir ses imzası olarak ifade ederiz. Aynı anda tanımadığımız iki kişiyle karşılaştığımızı var sayalım. Onlar hakkında hiçbir şey bilmediğimiz halde, ikisinden de yayılan farklı titreşimleri hissederiz. Bu enerji frekansı, her birinin kendi alanlarındaki duygusal ses imzaları içinde bulunur. Duygularını dengelemiş olanın ses imzası, tam bir huzur ve sükunet titreşimleri yayarken, bir başka insan olumsuz duygularının bir sonucu olarak çatışma ve çalkantı titreşimleri yayacaktır.
Gizem okullarında eğitim gören inisiyeler, bir sonraki inisiyasyon aşamasına geçmeden önce rahipler ve rahibeler tarafından bu açıdan incelenirdi. Nerde dengeli, nerede dengesiz olduklarını hissetmek için, onların ses imzalarına bakılırdı. Eğer yeterince dengeli iseler, bir sonraki düzeye geçmelerine izin verilirdi. Eğer yeterince dengeli değilseler, kendi üzerlerinde çalışma yapmak üzere geri gönderilirlerdi. Çünkü dengesiz bir halde bir inisiyasyon aşamasına başlamak tehlikeli olurdu.
Anahtar kadim zamanlardan gelen bir semboldür. Kadim Mısır tanrılarının ve tanrılaştırılan Firavunların elinde “Ank” denilen, bir tarafı halkalı bir haçı andıran bir anahtar görülür. Kadim Mısır dinine göre ölüm tanrısı olan Osiris’in elindeki bu anahtar Nil’in sularını açmayı, yani vadinin sular altında kalan topraklarına bereketin gelmesini, diğer bir deyişle ölmüş olan çölden hayatın fışkırmasını sağlardı.
Açıklamalarım umarım yararlı olmuştur...