Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: İTTİHAD-I İSLAM (İSLAM BİRLİĞİ)  (Okunma sayısı 50443 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Temmuz 19, 2007, 01:57:57 ös
Yanıtla #60
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

1. birden fazla kadınla evlenme imkânı ve âdeti, İslâm'ın geldiği çağdan çok öncelere kadar uzanmaktadır. İslâm öncesi çağlarda Mısır, Hindistan, Çin ve İran'da, Eski Yunan ve Roma toplumlarında, Yahudilerde ve Araplar'da ya nikâhlamak, yahut da evde veya evin dışında bir yerde dost tutmak sûretiyle erkekler, birden fazla kadınla evlilik yapıyorlar veya evliliğe benzer ilişkiler yaşıyorlardı. Bu çağlarda birden fazla kadınla evlenmenin birden fazla sebebi mevcûttu. İslâm'ın geldiği bölgede, özellikle köylerde ve dağ başlarında yaşayan bedevîlerin çok kadınla evlenmelerinin baş sebebi, hem düşmana karşı korunmanın, hem de çevresi üzerinde hâkimiyet sağlamanın güçlü ve muharip nüfusa ihtiyaç göstermesidir. Diğer sebepler arasında, kırsal hayatın güçlüğü ve birçok emekçiyi gerekli kılması, kabileler arasında sürüp giden savaşların, yağma, baskın ve talan hareketlerinin çok sayıda erkek ölümüne sebep olması, bunun sonucu olarak da kadın-erkek arasındaki sayıca eşitlik dengesinin erkek aleyhine bozulması gösterilebilir.
Şu halde erkeğin birden fazla kadınla evlenme imkân ve uygulamasını (teaddüd-i zevcâtı, poligamiyi) İslâm getirmemiş, mevcût uygulamayı belli şartlara ve hukuka bağlayarak devam ettirmiştir. Devam ettirirken de iki durumu birbirinden ayırmış gibidir: a) Henüz evlenmemiş olanlara bir kadınla yetinmelerini tavsiye etmiş, birden fazla kadınla evli olanlar için adâlete riâyet edememe tehlikesinin bulunduğunu, bundan uzak kalmanın en uygun yolunun ise bir kadınla evlenmek olduğunu dile getirmiştir. b) birden fazla kadınla fiilen evli olanlara hitap etmiş, birden fazla kadın arasında adâlete tam riâyetin mümkün olmadığını bir kere daha hatırlattıktan sonra, hiç olmazsa adâletsizlikte, farklı ilgi ve muamelede ölçünün kaçırılmamasını istemiştir.



Temmuz 19, 2007, 02:00:11 ös
Yanıtla #61

Sevgili skullG, öncelikle sinirli olmadığınıza çok sevindim, bu arada benim sözüme bu kadar inanıp da İslamiyet hakkında hiç araştırma yapmadan burada yayınlamak çok mantıksızca olmaz mı?
Bu arada yineliyorum ve bu size olan son uyarım, böyle yapmaya devam ederseniz sizinle hiçbir biçimde diyalog kuramayacağız_
Anlatabiliyor muyum?  
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Temmuz 19, 2007, 02:00:43 ös
Yanıtla #62
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

2. Havva meselesi

Kitab–ı Mukaddes, Tekvin 2:4 ve 3:24’te Allah’ın Hz. Âdem ve Havva’ya bir ağacın meyvesini yasakladığı, fakat daha sonra yılanın Hz. Havva’yı, Hz. Havva’nın da Hz Âdem’i kandırdığı anlatılır. Allah’ın kınamasından dolayı da Hz. Âdem’in suçu Hz. Havva’ya attığı belirtilir:”Yanıma verdiğin kadın... o, ağaçtan bana verdi ve yedim.”Allah da, Hz. Havva’ya şöyle seslenir: “Zahmetini ve gebeliğini ziyadesiyle çoğaltacağım; ağrı ile evlat doğuracaksın; ve arzun kocana olacak, o da sana hakim olacaktır.” Âdem’e de, “Karının sözünü dinlediğin ve ondan yemeyeceksin diye sana emrettiğim ağaçtan yediğin için toprak senin yüzünden lânetli oldu, ömrünün bütün günlerinde zahmetle ondan yiyeceksin” der.

Kur'ân’da ise hâdise böyle anlatılmaz. Kur'ân–ı Kerim, yasaklanan ağaçtan tatma hatasını Hz. Âdem merkezli anlatır (2:37). Hattâ, Hz. Havva’yı aynı hataya sürükleyenin Hz. Âdem olduğunu ima eder (20:117–120). Bununla birlikte, ilgili âyetlerden Hz. Havva’nın da aynı hatayı işlediği anlaşılmakta olup (20: 121), tevbeyi de birlikte yapmışlardır (7:19–23). Dolayısıyla İslâm, “ilk günah” gibi bir günahı kadına yüklemez; bu hatadan dolayı onu kınamaz ve insanlığı Cennet’ten yere indiren bir varlık olarak görmez.


Temmuz 19, 2007, 02:01:27 ös
Yanıtla #63
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

3. Dinler ve Kadın islam'da Kadın ikinci Sınıf değildir

Aldatan Hz. Havva imajı, asırlar boyu kadın hakkında çok olumsuz tesir yapmıştır. Bunun sonucunda kadına, çok defa güvenilmez ve düşük bir varlık olarak bakılmış, âdet hali, hamilelik ve çocuk doğurmanın, onun için ebedî suçuna bir ceza olarak telâkki edilmiştir. Meselâ, dinî metinlerde geçen şu satırlar, bu açıdan manidardır.

Ben ölümden daha acı, kendisi bir tuzak, kalbi bir kapan ve elleri zincir olan bir kadını buldum. Allah’ı hoşnut edecek bir kimse ondan kaçsın; o, sadece günahkârları tuzağına düşürsün... Araştırırken 1000 kişi arasında 1 tane dürüst erkek buldum, ama bütün kadınlar arasında bir tane dürüst kadın bulamadım.” (Ecclesiastes, 7: 26–28).
Hiçbir kötülük, kadının kötülüğünün yanına yaklaşamaz.... günah kadınla başlar ve bütün hepimiz onun yüzünden öleceğiz. (Ecclesiasticus 25: 19, 24).

Bu geleneğin bazı kanatları tarafından, cennetten kovulmanın sonucu olarak kadınlara şu dokuz musibetin verildiği ileri sürülür:

O, kadınlara dokuz musibet ve ölüm vermiştir: âdet ve bakirelik kanı yükü, hamilelik, çocuk doğurma, çocukları büyütme, (kocası öldüğünde) yas tutan birisi olarak başını örtmek, daimi bir köle veya efendisine hizmet eden kız köle gibi kulaklarını delmek; şahid olarak kabul edilmez, hepsinden öte.... ölüm.1

Bu kanada mensup erkeklerin günlük sabah dualarında: “Sana şükürler olsun Allah’ım, beni bir kadın olarak yaratmadın” ifadesi geçerken, kadınlar, “Beni dileğine göre yarattığın için sana şükürler olsun”2 diye dua ederler.

Aldatan ve insanlığı Cennet’ten çıkaran Havva anlayışı, kadını insanlığın bütün günahlarından sorumlu tutmuştur. Çünkü, ilk günah inancına göre, Hz. Havva’nın işlediği ve Hz. Âdem’e de işlettiği iddia olunan günah, irsî olarak bütün insanlığa geçmektedir ve bütün insanlar, bu günahla dünyaya gelmektedir. İsa Mesih, bu günahı temizlemek için kendini kurban ettiği için, Hz. Havva, yani kadın, dolayısıyla Hz. İsa’nın kanından da sorumlu tutulmuştur.3

Eğer vaktiyle bu sözlerde bir hata, bir yanlış anlama olmadıysa, İngiliz kadın araştırmacı Karen Armstrong, ilk dönem ve daha sonra bazı azizlerin şu görüşlerini nakleder:

Bilmiyor musunuz ki, her biriniz bir Havva’sınız? Tanrı’nın size olan cezası bu çağda da devam ediyor. Siz, şeytanın kapısısınız: yasak ağacın mührünü açansınız, İlâhî kanunu ilk terk edensiniz; sizler, şeytanın saldırmayı göze alamadığı adamı razı edensiniz; Tanrı’nın sureti olan insanı yok edensiniz. Sizin hak ettiğiniz cezadan dolayı Tanrı’nın oğlu ölmek zorunda kaldı. (St. Tertullian)

Eş veya anne olmuş ne fark eder, o halâ erkeği baştan çıkaran Havva’dır, bütün kadınlardan kaçınmalıyız. Onun, çocuk doğurmasının dışında, erkeğin ne işine yaradığını anlayamadım. (St. Augustine)

Fert olarak kadın kusurlu ve yararsızdır. Çünkü erkek hücredeki aktif güç, erkek cinsiyetinde mükemmel bir benzerliği meydana getirirken, kadın, aktif güçteki kusurdan veya maddî bir hatadan, hattâ harici tesirlerden meydana gelir. (T. Aquinas)

Luther, kadınlarda, yan tesirleri bir yana, dünyaya mümkün olduğu kadar çok çocuk
getirmenin dışında bir fayda görmez:

Onlar yorulsa, hattâ ölseler bile problem değil. Bırakın onlar, çocuk doğururken ölsünler. Çünkü onlar, bunun için bu dünyadalar.4
Dikkatimizi Kur'ân’ın kadın hakkındaki ifadelerine çevirdiğimizde, İslâm’ın kadına bakışındaki farklılık hemen kendini belli eder:

Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mü’min kadınlar, (Allah’a) itaat eden erkekler ve (Allah’a) itaat eden kadınlar; doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabırlı erkekler ve sabırlı kadınlar, (Allah’a karşı) saygılı erkekler ve (Allah’a karşı) saygılı kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, iffetlerini koruyan erkekler ve iffetlerini koruyan kadınlar, Allah’ı çok anan erkekler ve Allah’ı çok anan kadınlar: Allah bunların her biri için mağfiret ve büyük ecir hazırlamıştır. (33:35)

İnananlar erkekler ve inanan kadınlar, birbirlerinin velisidirler; iyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar; namaz kılarlar, zekât verirler, Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Allah, şüphesiz azîzdir, hakimdir. (9:71)

Rabbileri onlara karşılık verdi: “Ben sizden, erkek kadın, kadın olsun, hiçbir çalışanın çalışmasını zayi etmeyeceğim. Hep birbirinizdensiniz; (aynı insanlık ailesinden ve aynı inançtan birbirinizin kardeşi, yakını ve velîsisiniz.) (3:195)

Kim bir kötülük işlerse ancak onun kadar ceza görür. Kadın olsun erkek olsun, kim, inanarak yararlı iş işlerse, işte onlar Cennet’e girerler. (40:40).

Erkek veya kadın, her kim inanmış olarak iyi bir iş yaparsa, ona güzel ve hoş bir hayat yaşatırız. Onları, yaptıklarının en güzeliyle mükâfatlandırırız. (16:97)

Kur'ân’ın kadına bakışı, erkeğe bakışından farklı değildir. Kur'ân, kadını hiçbir zaman şeytanın günaha açılan kapısı veya tabiatı itibariyle aldatıcı olarak görmediği gibi, erkeği de Allah’ın imajı olarak görmez, sadece kadın ve erkek hepsi O’nun yaratığıdır. Kur'ân’a göre kadının dünyadaki rolü çocuk doğurmakla sınırlı değildir. O da, erkekler kadar salih amel işlemekle yükümlüdür. Kur'ân, hiçbir iffetli kadının bulunmadığını da zikretmez. Aksine, yukarıdaki âyetlerde geçtiği üzere, pek çok kadını över ve ayrıca, Hz. Meryem’i ve Firavun’un hanımı gibi örnek kadınları bizzat nazara verir:

Allah, inananlara Firavun’un karısını misal verir: O, şöyle demişti: “Rabbim! Bana katında, Cennet’te bir ev yap; beni Firavun’dan ve onun amelinden kurtar; beni bu zalim milletin elinden kurtar.” İmran kızı Meryem’i de misal verir. O, iffetini korudu; Biz de ona Kendi ruhumuzdan üfledik. O, Rabbisinin kelimelerini ve kitaplarını doğruladı. Bize gönülden itaat edenlerdendi. (66:11–12.)



Temmuz 19, 2007, 02:04:22 ös
Yanıtla #64
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

4. islamın Kadına bakışına devam

Kitab–ı Mukaddes’te, hamile kadın erkek çocuğu doğurursa, “murdarlığının 7 gün, kız çocuğu doğurursa 2 hafta olacağı”nı yazar. Yani, kız çocuğunun erkek çocuğundan iki kat daha fazla kirlilik sebebi olacağı belirtilir (Levililer, 12:2–5). Catholic Bible’da kız çocuğunun doğumu bir kayıp olarak nitelenirken, erkek çocuğunu eğiten adama düşmanlarının bile gıpta edeceği kaydedilir (Ecclesiasticus 22:3; 30:3).

İslâm, Cahiliye Araplarında da var olan kız çocuğunu utanç vesilesi olarak görmeyi kökten değiştirmiştir:
Onlardan birine kız çocuğu olduğu müjdelendiği zaman, içi öfkeyle dolarak yüzü kapkara kesilir. Kendisine verilen kötü müjde yüzünden, halktan gizlenmeye çalışır; onu utana utana tutsun mu, yoksa toprağa mı gömsün? Bak, ne kötü hüküm veriyorlar! (16:58–59)

Eğer Kur'ân’ın bu uygulamayı kaldırmak için sert ifadeleri olmasaydı, bu kötü suçun Arabistan’da önünün alınamayacağına da işaret etmek gerekir (16: 59; 43:17; 81:8–9). Dahası Kur'ân, erkek çocuklarla kız çocukları arasında bir ayırım da yapmaz. O, erkek çocuğu gibi kız çocuğunun da doğumunu Allah’tan bir hediye olarak görür. Hattâ, kız çocuğunun doğumunu erkek çocuktan daha önce hediye olarak kabul eder:

Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. Dilediğini yaratır; dilediğine kız çocuk, dilediğine de erkek bahşeder (42:49),

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.), iki kız çocuğuyla nimetlenen kimsenin, onlara büyüyünceye kadar iyi bir şekilde bakarsa, çok büyük bir mükâfata nail olacağını haber vermektedir:

Her kim kız çocuklarını büyütür ve onlara iyi davranırsa, onlar, kendisi için Cehennem ateşine karşı kalkan olur (Buhari ve Müslim).

“Her kim, iki kız çocuğuna erginlik çağına kadar bakarsa, kıyamet gününde biz onunla şöyle yakın olacağız” diyerek iki parmağını birleştirdi"


Temmuz 19, 2007, 02:06:02 ös
Yanıtla #65
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

5. Devam ediyoruz

Eski Ahid, âdet gören kadını, bulaşıcı bir murdarlık içinde telâkki eder. Bu kadının dokunduğu her şahıs, her eşya, bir gün boyunca kirli kalır.

Eğer bir kadının akıntısı ve bedeninde akıntısı kan olursa, 7 gün murdarlığında kalacak ve ona her dokunan akşama kadar murdar olacaktır. Ve murdarlığında üzerinde yattığı her şey murdar olacak, üzerinde oturduğu her şey de murdar olacaktır. Ve onun yatağına dokunan her adam esvabını yıkayacak ve suda yıkanacak ve akşama kadar murdar olacaktır. Ve kadının üzerinde oturmakta olduğu her hangi bir şeye dokunan her adam esvabını yıkayacak ve suda yıkanacak ve akşama kadar murdar olacaktır. Ve kadının oturmuş olduğu yatak, yahut her hangi bir döşek üzerinde bir şey olursa adam, o şeye dokunduğu zaman akşama kadar murdar olacaktır (Levililer, 15: 19–23)

‘Kirleticiliği’nden dolayı, âdet gören kadın, bazen kendisiyle kurulacak her hangi bir ilişkiyi önlemek için ‘sürülürdü’. Âdetli olduğu günler boyunca ‘murdarlık evi’ olarak isimlendirilen özel evlere kapatılırdı7. Dahası, eğer kadının ayaklarının tozundan da olsa murdar olmuşsa, kocası sinagoga girmekten men edilirdi. Hanımı, kızı veya annesi âdet gören bir haham, sinagogda haham duasını yapamaz (Leonar j. Swidler, Women in Judaism: the Status of Women in Formative Judaism (Metuchen, N.J: Scarecrow Press, 1976, s. 138) .

İslâm, âdet gören kadının her hangi bir ‘bulaşıcı pisliğe’ sahip olduğunu kabul etmez. O, günlük hayatını sadece bir sınırlamayla devam ettirir: âdet günlerinde eşiyle mukarenette bulunamaz; ancak diğer ilişkilere izin verilir.


Temmuz 19, 2007, 02:07:16 ös
Yanıtla #66
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

daha devam edebilirim ancak yeterli galiba kimin kadına nasıl baktığı apaçık açıklanmıştır

başka sorunuz sayın bayan?


Temmuz 19, 2007, 02:08:17 ös
Yanıtla #67

Açıklamalarınız için özellikle teşekkür ederim Sayın skullG, ancak bana göre çok tutarsız yaklaşımlar ve sizlerden önce basmakalıp biçimde oluşturulmuş olan fikirleri kafanıza çok güzel bir şekilde yerleştirmişsiniz ama çok büyük bir yanlışa imza attığınızın kanaatindeyim_
Öncelikle beni eleştiren kişinin benden çok daha inandırıcı fikirlerle gelmesini ümid ederdim ama görüyorum ki yanılmışım_
Size ait fikirlerle gelmiş olsaydınız birşekilde fikir birliği oluşturabilirdik_
İnternete ve sadece kitaplara bağlı kalan ve çok ezberci bir zihniyete sahip olduğunuz için çok büyük bir üzüntüyle sizinle olan diyalogumu kesmek durumundayım_
SAYGILARIMLA
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Temmuz 19, 2007, 02:10:45 ös
Yanıtla #68

Bu arada İslamiyet konusunda zaman ilerledikçe çok daha çarpıcı fikirlerle karşınıza çıkacağımdan hiç şüpheniz olmasın ARKADAŞLAR_
SEVGİ ve SAYGILARIMLA_
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Temmuz 19, 2007, 02:12:12 ös
Yanıtla #69
  • Ziyaretçi

Sayın SkullG
 islamın kadına bakışı değil İNSANIN kadına bakışı önemlidir.Eğer kadına INSAN gibi değil ISLAM gibi bakarsanız
1.Siz kukla olursunuz.
2. Kadıncağız telef olur :)

Saygılar


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
6731 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 31, 2006, 03:12:45 ös
Gönderen: MASON
1 Yanıt
17878 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 15, 2016, 02:13:10 öö
Gönderen: Tık-Tik-Tak
7 Yanıt
6437 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 15, 2007, 11:17:54 ös
Gönderen: shemuel
İslam Reenkarnasyonu reddeder!

Başlatan Einsof « 1 2 3 » Islam

28 Yanıt
13278 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 22, 2016, 10:21:53 ös
Gönderen: kurt
İslam ın Aydınlık Yüzü

Başlatan DarkSide « 1 2 3 4 » Islam

30 Yanıt
17549 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 25, 2008, 11:05:54 ös
Gönderen: agnusdei
İslam ın Karanlık Yüzü

Başlatan DarkSide « 1 2 ... 23 24 » Islam

235 Yanıt
111597 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 26, 2015, 05:49:22 ös
Gönderen: Alşah
KUR-AN'DAKİ İSLAM

Başlatan martı « 1 2 » Islam

14 Yanıt
8840 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 12, 2009, 01:05:03 ös
Gönderen: karahan
0 Yanıt
2458 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 21, 2008, 01:27:49 ös
Gönderen: bugfree
0 Yanıt
2476 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 29, 2009, 02:53:08 ös
Gönderen: akasya
2 Yanıt
3370 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 11, 2009, 12:29:11 ös
Gönderen: Saygın