Diyalektikte bir hususun genel anlamda iyi olduğu savunulduğunda, o iyi olan tarafa dair örnek göstermek gerekir.
Bir sepet elma aldınız, içinden üç çürük elma çıktı. Eşiniz başladı bağırmaya, aldığın elmalar çürük, ne biçim elma bunlar diye... Siz de eşinize üç çürük elma yüzünden genelleme yapamayacağını söyler, argümanınıza kanıt olarak da çürük olmayan çok sayıdaki diğer elmayı gösterirsiniz.
Türkiye'deki bina yapım ve inşaat sektöründe dönen üçkağıtlardan canınız sıkıldı. Tüm müteahhidlere verip veriştirmeye başladınız. "Zaten müteahhid değil mi, ne olduğu belli, hepsi böyle bunların" diye... Karşınızdaki kişi de size "bak kardeşim böyle dürüst olanları da var" dedi ve kanıtlarıyla birlikte size bazı örnek müteahhidler gösterdi.
Örnekler hayatın her kulvarından artırılabilir. Masonlar için bile... "Bak bu adam mason ama hiç de düzgün bir adam değil, masonlar kötü insanlar" şeklinde bir argümanla karşılaştınız. Karşılık olarak da "evet olabilir ama bak bir dolu da düzgün, adam gibi adam mason var" dediniz ve örnek kişiler gösterdiniz, genellemeyi kırdınız.
Aynı şekilde herhangi bir dinin doğası itibarıyla saldırgan, şiddet dolu, öldürme eğilimli, bilimden uzak olduğunu, gelişmişliğe engel teşkil ettiğini, bireysel ve toplumsal özgürlüklere düşman olduğunu, diktatörlük temelli, kendi halkını bile bastıran bir yapıya sahip olduğunu öne süren bir argümanla karşılaştınız. Buna karşın siz de "bireysel olayları dinin tümü için genelleyemezsin, gerçek din bu değil" şeklinde kendi argümanınızı ürettiniz. Çok güzel... Şimdi de bu argümanınıza dair örnek teşkil edecek halklar, topluluklar ve ülkeler göstermek durumundasınız. Örnek birey değil, örnek halk ve/veya ülke göstermek zorundasınız. Çünkü sosyolojinin temeli toplumlardır.
Bu nedenle Mevlana, Yunus Emre, İbn-Al-Arabi gibi muhterem güzel insanları örnek olarak gösteremezsiniz. Geniş tabanlı topluluk ve ülke(ler) göstermeniz gerekmekte. Bekliyoruz efendim...