Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Tevrat ve Yahudiliğin Tarihsel Gelişimi - İsraillilerin Kökeni ve İlk Hata  (Okunma sayısı 2141 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 06, 2016, 10:02:32 öö
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 234
  • Cinsiyet: Bay

Bu yazıyı okumadan önce daha önce yazmış olduğum,
1) İlk belge ve Tevrat,
2) Tevrat ne zaman yazılmaya başlandı,
3) İsrail'deki şehirlerin arkeolojisi
yazılarını vermiş olduğum sırayla (1-2-3) okumanızı tavsiye ederim.

İsraillilerin kökenine geçmeden önce sizinle Spartacus'ün hikayesini paylaşmak isterim. Konumuzla alakalı olduğunu da belirtmek lazım.

Önderlik yeteneğiyle dikkat çeken Trakyalı bir köle olan Spartaküs, bir olasılığa göre Roma ordusundan kaçmış, haydutluk yaparken yakalanmış ve köle olarak satılmıştı. Spartaküs MÖ 73'te kendisiyle birlikte Capua'daki Quintus Lentulus Batiatus'un gladyatör okulundan kaçan 77 arkadaşıyla Vezüv Yanardağı'na sığındı. Küçük bir Roma ordusunca kuşatılan kaçaklar, asma dallarından yaptıkları halatlarla uçurumdan aşağı inerek Romalı askerleri şaşırtıp kaçmayı başardılar. Spartaküs, kendisine katılan ve sayıları 100 bine ulaşan kaçak köle ve gladyatörlerle Lucania'ya doğru yürüdü. Amansız bir çatışma sonucunda Publius Varinius'u yendi ve Thuria ile Metapontion kentlerini yağmaladı. Spartaküs artık Güney İtalya'ya egemen olmuştu. Roma Senatosu birden tehlikenin farkına vardı. MÖ 72'de iki konsülün yönetimindeki güçler Spartaküs'ün üzerine gönderildi. Spartaküs onları yendikten sonra kuzeye, Alpler'e doğru koşusa geçti. Gallia Cisalpina valisi onu durdurmaya çalıştıysa da, yenilgiye uğradı. Köle ordusu artık Alpler'i geçebilir ve güvenlik içinde dağılabilirdi. Ne var ki, kimse İtalya'dan ayrılmak istemedi. Spartaküs, ister istemez güneye yürümek zorunda kaldı. Lucinia'ya geri dönen ordu, orada ilk kez Marcus Crassus'a yenildi. Spartaküs, Sicilya'ya geçmeyi tasarlayarak Messina'ya çekildi. Onları kaçırmaya söz veren korsanlar sözlerinde durmadı. Crassus, köleleri kuşattıysa da, Spartaküs kuşatmayı yararak çekildi. Daha sonra, MÖ 71'de ya savaştan sağ kurtulup Roma'yı terk etti, ya da Romalılar tarafından savaşta öldürüldü. Savaşta öldürülüp tanınmaz hale gelme ihtimalinden dolayı bulunamamış olma ihtimali de vardır ancak cesedine asla ulaşılamamıştır. Romalı general Pompeius, Spartaküs'ün ordusundaki çok sayıda kaçağı yakalayıp öldürdü. 6000 kişiyi tutsak alan Crassus, Appia Yolu boyunca tümünü çarmıha gerdirdi. O dönemdeki inanışa göre tanrıların onu yanına aldığı, koruduğu gibi dedikodular yayıldı. Ancak Spartaküs'e ne olduğu asla öğrenilemedi.

Spartaküs'ün hikayesi bize şunu gösteriyor: Eğer ezilmiş bir grup insansanız ve özgürlük için mücadele veriyorsanız, ilk yapmanız gereken milli ve dini bir kimlik oluşturmaktır. İnsanları bir arada tutacak olan bu tutkal, çoğu toplumun günümüze ulaşmasının yegane sebebidir. Mesela Türklerin geçmişteki tanrıları olan Gök Tanrı tıpkı Yahveh gibi savaşmayı seven ve milletini destekleyen bir tanrıydı. Hatta Cengiz Han, kendisinin kurduğu devasa imparatorluğu daima kendisinin destekçisi olan Gök Tanrı'ya ithaf etmiştir.

Bütün bu bilgiler ışığında antik İsraillilerin kökenine daha objektif şekilde bakabiliriz. İsraillilerin büyük çoğunluğu farklı bir ırk ya da dışarıdan gelen bir topluluk değil, Kenan’ın yerlisiydiler.

Kenan halkı, geçmişlerinden ve baskıdan kurtulmak için yeni bir kimlik ortaya çıkardı, İsrail kimliği.

Sıradan Kenan halkı, Mısır ve onların Kenanlı temsilcilerine başkaldırdı ve zenginlerin yaşadıkları şehirleri istila etti. Bununla kalmayıp tepelerdeki bu şehirlere yerleşti. Tarihi belgeler de bize Antık Mısır ve onların Kenanlı derebeylerinin Kenan halkına uyguladığı ağır vergilerden ve kölelikten bahseder, bu da isyanı doğrular.

Tevrat’ta İbrahim Mezopotamya’dan gelmişti, Musa köleleri Mısır’dan vaat edilmiş topraklara getirmişti; Yeşu, Kenan’ı dışarıdan fethetmişti. Peki İsrailliler (ya da Kenan halkı) neden bu tarz gerçekdışı hikayeler oluşturmuş ve kökenlerini dışarıya bağlamıştı? Cevap basit, yeni bir kimlik oluşturmak için. Bu yeni kimliği oluştururken geçmişlerinde kendilerine ait her şeyi değiştirdiler ve İsrailli kimliğini yarattılar. Artık onlar ağır şartlarda çalışan, ezilen Kenan halkı değil, Tanrı tarafından seçilmiş İsraillilerdi.

Oluşturulan bu yeni kimlikte sıradan Kenan halkı, zenginlerin kültürünün tam tersini uygulamaya geçirdi. Zengin Kenanlıların süslü, gösterişli binalarına, çömleklerine ve diğer eşyalarına karşın İsrailliler sadeliği seçti. Çünkü bu gösterişli hayat, onlara eski Kenan sistemini anımsatıyordu.

Tüm çabalarına rağmen en büyük düşmanı eleyememişlerdi. Yaptıkları kadim hata buydu. Firavunu tanrısal bir figür olarak halka sunan ve halkın köleleştirilmesini ilahi bir sebebe bağlayan Mısır rahiplerinin bu yeni toplumda iş başına geçmesi çok uzun sürmeyecekti.
« Son Düzenleme: Mart 06, 2016, 10:10:11 öö Gönderen: kurt »
“Tehlikeli bir dönemde yaşıyoruz, insan kendine hükmetmeyi öğrenmeden doğaya hükmetmeyi öğrendi.” Albert Schweitzer


Mart 06, 2016, 10:29:40 öö
Yanıtla #1

Sayın Kurt; Cok değerli bir çalışma yürütmekte siniz.Elinize,emeğinize sağlık.

Aşağıda linkini verdiğim, kendi dalındaki tek olan pilatformu, ısrarla incelemenizi tavsiye ediyorum.

www.dunyadinleri.com

Sevgilerimle
Sen Özelsin