Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Ezoterizm; Hayata doymuş insanın bir arayışı (mı?)  (Okunma sayısı 4299 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 08, 2009, 08:41:09 öö

(Bu konuyu aslında "Kabala" bölümündeki "Burjuva oyuncakları, ezoterizm, reenkarnasyon ve kabala" başlığına cevap olarak hazırlamıştım. Ancak o başlıktaki tartışmalar konuyu bağlamından kopardığı için, hem de konuyu başlatan arkadaş derdini anlatamadığı, ve üyeliği de silindiği için, bu tartışmayı ayrı bir başlık olarak açmayı daha uygun buldum

Söz konusu başlık bu linkte; http://www.masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=3924.0

İlk önce bu başlığın ilk mesajını okursanız, daha iyi anlaşılmış olurum.)

Tezi şu; "Burjuva, bu dünyada elde edebileceği her şeyi elde ettiği için, içinde bulunduğu durumu bir başarı olarak görür. Bu başarının kendisinde olmasını, mistik bir varlığın kendisine bunu bahşetmesine bağlar. Dolayısıyla kendi yaşayışını kutsallaştırma ve bu yaşamını geliştirme çabasına girer. Bu nedenle ezoterizm yapar"

Karşı olduğum bir takım noktalar var. Ama şimdiden şunu söylemeliyim ki, arkadaşın "tüm maddi emellerine ulaşmış" zengin birey karakterinin, yeni arayışlar içine girmesi ihtiyacını mantıklı buluyorum.

Yalnız kendisine göre burjuvada bazı sorunlar var. Bir kere burjuva o "mistik" varlığı nasıl tanımlıyor? Bu tanrı mı? Tanrıysa mevcut dinlerle olan ilişkilerine ne diyor? Çünkü İbrahimi dinlerin rutinlerinden uzaklaşıp, kendisi yeni arayışlara girdiğine göre, İbrahimi dinlerin tanrısını benimsemiyor. O halde bu tanrı imajına nereden sahip oldu? Sadece kendisinin tecrübe ettiği bir varlık mı bu? Buralar belirsiz olmuş.  O burjuva mesela şöyle de düşünebilirdi; "Ben bu zamana kadar bir tanrıya inanmadığım halde, bu kadar başarılı olmuşsam, tanrı yoktur. Çünkü olsaydı bana bunu bahşetmezdi." Yani bu açıklama daha kolayken, neden durup dururken mistik bir arayışa kayıyor? Bu açıklansa, insan doğasına ait bir eğilime yani "inanma eğilimine" kapı aralanır ve ilginç bir yazı olurdu.

İkincisi arkadaş sanırım bunu batılı bir akademisyenin yazısından veya batı orijinli bir kültürden edinmiş.

Weber, endüstri devrimini protestan ahlakının yoğurduğunu söyler. Çünkü Protestanlar kadere inanır. Allah'ın, tüm insanlara belli bir kader biçtiğine inanırlar. Bu inanışta özgür iradeye pek yer yoktur.

Dolayısıyla Protestan, kendisinin "seçilmiş" mi yoksa "hakir görülmüş mü" olduğunu anlamak için, bu dünyadaki hallerine bakarak, sonlarının nasıl olacağına dair ilahi bir işaret ararlar.

Bu işareti de protestanlar "çalışma ahlakı"nda bulurlar. Onlara göre, zenginlik, tanrının iyi kullarına bahşettiği bir durumdur. O halde eğer bir kul tanrısı tarafından seviliyorsa, o da çalışıp bu dünyada bir yerlere gelmeye çabalayacaktır. Eğer gelirse, işte bu Allah'ın ona iyi bir kader çizdiğinin, dolayısıyla cennetlik olduğunun bir belirtisi sayılacaktır.

Arkadaş ezoterizm ve burjuva ilişkisinde bu mantığı aynen alıyor. Daha doğrusu bu düşünce örgüsünü aynen alıp, olayı buna göre yorumluyor. Ancak tersinden. Çünkü oradaki burjuva, protestanlığa bağlanmak yerine, kendi seküler yaşam tarzına bağlanıyor. Düşünce yapısı yine aynı ; "ben şanslı isem, demek ki doğruyum". Ama bu kişi nasıl oluyor da hem protestan ahlak sistemindeki bir mekanizmayla düşünüyor, hem de protestanlığı bir kenara bırakıp, kabala ile ezoterizm ile reenkarnasyonla vb.. hiç de ibrahimi dinlerin içinde olmayan unsurlarla ilgileniyor? Buradaki bağ açıklanmamış. Dolayısıyla bu tezde irrasyonel, mantıksız, saçma yerler vardır.

Bu tez ancak şu şekilde düzeltilebilir.

Kanımca, dini bir kaygısı olmadan zengin olmuş veya zenginliğin içine doğmuş bir birey, bir insanı hayatın  rutini olan "çalışma" ile meşgul eden en önemli motivasyon olan "aç kalma korkusu" "barınma korkusu" vb. gibi ekonomik amaçlardan uzak olduğu için, herkes gibi çalışmaz. Çalışmayınca, herkese benzemez. Bugün dünyada birçok insan yaşamının çoğunu çalışmakla geçirir, ve çalışmadığı zamanlarda da gelecek hakkındaki umutlarla, beklentilerle vb.. meşgul olur. Bu tür ekonomik kaygıları üzerinden atmış biri ile, normal biri arasında büyük farklar vardır.

Mesela benim hayattaki amaçlarımdan bir kaçı, iyi para kazanmak, bu parayla kendime ve çevreme yarar sağlamak, kendi eğlencemi sağlamak, ve mümkün olduğunca başkalarına hayat yolunda destek olmak gibi şeyler.

Ben bu hayalimi sizce gerçekleştirebilir miyim? İşimi kaç yaşımda artık "iyi para kazanma" seviyesine getiririm sizce? 24 yaşındayım en iyi ihtimalle bu 30 yaş civarı olur. Peki ben o yaştan sonra çevreme yarar sağlamak ve kendi eğlencemi (örneğin seyehat etmeyi isterim) sağlayacak kadar ne zaman geçer? 5-6 yıl daha diyelim. Bakın dikkat ederseniz, bu umutlar hep beni yaşamaya motive eden şeyler. Peki ben bunlarla ne kadar zamanda "doyarım"? İnsan 2-3 senede hayat zevklerinden bıkar mı? En iyi ihtimalle 10 yıl biçiyorum. Artık 40 lı yaşlardayım.

Ama zengin biri, benim tüm bu söylediklerimi ailesi vasıtasıyla 17-18 yaşında rahat bi şekilde yapabilir.

Siz bu kişinin bir ömür boyu hayat zevkleri ardından koşacağını mı sanıyorsunuz? Eğer dini bir yaşamdan uzakta yaşamışsa, kendisini bu dünyada meşgul edecek daha "üst" şeyler arayacaktır.

Bu ezoterizm olabilir. Ancak bu, olasılıklar içinden sadece bir tanesidir.

Bu kişi siyasete yön vermeyi de kendine misyon edinebilir. (George Soros gibi)

İnsanlığa yardım etmeyi de kendine misyon edinebilir. ( Bill Gates gibi)

İrrasyonel misyonlar peşinde de koşabilir; dünya hakimiyetini kurmak gibi, dünyadaki tüm olaylarda egemen olmak gibi. ( Komplocular Mason cemiyetini bu amaçta görüyor mesela.  Veya Yahudi'liğin özündeki üstün ırk tezi dolayısıyla, zengin Yahudi'lerin, ve bir takım zengin ailelerin (Rockefeller, Rotschilds vb..) amaçlarının bu olduğunu sanıyorlar. Elimizde yeterli veri olmadığı için kesin konuşamayız)

Bu sonuçlar "mantıklı" sonuçlardır arkadaşlar. Dünyaya doymuş bir insanın, ortalama bir insan gibi hayata motive olmasını bekleyemezsiniz. Onlar gibi alışkanlıkları olmasını bekleyemezsiniz. Ortalam insan, hayatını çalıştığı işle şekillendiren, veya çalıştığı iş, hayatını büyük ölçüde etkileyen bir insandır. Kaldıki bir de ekonomik sorunlar varsa, ömrü boyunca sürekli bu tür bildik ekonomik problemlerle uğraşacaktır.

Şu son yazdığım hususta, ben aslında Sayın MASON adlı üyeye bir şey sormak istiyorum.

Bir mesajında kendisi "fakirler mason olamaz, çünkü derneğe ödeyecek miktarı karşılayamaz" diye bir açıklama yapmıştı. Acaba, fakirlerin hayatta rutin meşguliyetleri olduğu için, nispeten zengin ve dolayısıyla "doymuş" insanlardan oluşan bir cemiyetin umutlarına yönelik yaşaması mümkün olmadığı için mi mason olamıyor? Veya Fakirlerin (daha doğrusu orta halli, bildik ortalama insanın) mason olamamasını bu son paragraftaki, hayata dair bakışa özgü bir durumdan kaynaklandığını söylememiz mümkün müdür?

Eğer böyle bir şey varsa, bu, Mason cemiyetinin de, zengin insanları motive edecek tarzda işlerle meşgul olduğunu bizlere düşündürtmez mi?
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
3852 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 22, 2007, 10:16:49 öö
Gönderen: Fraternis
Insanin hayata bakishi

Başlatan Ulu Mason Insan

3 Yanıt
3065 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 08, 2007, 02:47:15 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
2881 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 06, 2008, 04:08:31 ös
Gönderen: newyork
8 Yanıt
11780 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 27, 2010, 06:00:26 ös
Gönderen: karahan
4 Yanıt
7556 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 01, 2011, 10:01:33 ös
Gönderen: scherif
0 Yanıt
3789 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 07, 2012, 10:40:20 öö
Gönderen: symbol
0 Yanıt
2351 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 10, 2013, 01:48:45 öö
Gönderen: Ares
0 Yanıt
1486 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 28, 2014, 04:51:26 ös
Gönderen: MEDUSA
3 Yanıt
1928 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 30, 2015, 10:54:37 ös
Gönderen: ARARAT
0 Yanıt
1593 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 28, 2015, 05:49:28 ös
Gönderen: deha