Yaratılış mitlerinde salt "yaratılış" değil de, nedense hep ham madde öne çıkarılır.
Örneğin, gerek Enuma Eliş'te, gerek Hesiodos'un aktardıklarında sadece "yarattık" deselerdi, herhangi bir maddeye referans verilmeseydi? Çok bir şey mi değişmiş olurdu?
Çamurdan yaratılmışlık, maddeden, bilinen elle tutulan, gözle görülen, uzayda yer kaplayan madde dediğimiz ve zaten ondan başkasını tecrübe edemediğimiz şeyden yaratılmışlık anlamına gelir. İnsan böyle imiş. Kuran'da şeytan için ateşten yaratıldığı söyleniyor. Herhalde bu bizim bilmediğimiz bir şey. Ateş bile olsa ateşi görürüz, en azından geceleri bir şeytanın saklanması diye bir şey söz konusu olamaz
Hoş biz ne şeytanı, ne cini, ne de yaratıcıyı tecrübe edebiliyoruz. Varsa yoksa kendimiz.
Ve en naif, en çok bulunan, çok bilindik bir madde: çamur, toprak.
Birbirine vurulduğunda çın çın eden kuru bir toprak...
Bu seramik olabilir. Seramik de bir topraktır. Pişmiş toprak
Bir tesadüftür demiyorum tabi tüm mitlerin ortak bir tarfı olmasına. Ama hammadde pek önemli bir şey değildir bizim zamanımızda.
Antik Yunan'da da felsefenin başlangıcında bu ham madde (arkhe) arayışı muazzammış. Nedir bu hikmet bilmiyorum. O zamanın bilginleri her şyin özünü bilmek istiyorlarmış herhalde. Kategorik, kuru bir bilgiyi arıyorlar. "İnsanın özü nedir" veya daha seküler olanları "maddenin özü nedir" diye sormuşlar. Thales "su" demiş. Empedokles, ateş, su, hava, toprak ve sevgi ve nefrettir demiş. Ne işe yarıyor bu bilgiler? Bu kadr önemli yapan bir şey olmalı ki o zamanda arkhe araştırması bir anlam ifade etsin.
Bugün biliyoruz ki, eski çağ bilgelerinin öyle tek sözcükte bir bilgi diye umup aradıkları şey boş arayış. İnsan toprakla aynı elementlerden oluşuyor ama bu tanım bir şey ifade etmiyor, çünkü her şey bu ifadeye uyuyor. Bu hammadde arayışının aslı astarı nedir ben de çok merak ediyorum.
Saygılar