Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Masonlukta “vicdan özgürlüğü” terimiyle ne denmek isteniyor?  (Okunma sayısı 8571 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 02, 2009, 10:20:00 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Genel tanımından pek farklı bir şey değil...

Vicdan özgürlüğü, insanın, inançlarında hiçbir koşul ve sınırlamaya bağlı kalmaksızın, kendi vicdanından başka hiçbir varsayımsal güce hesap vermek zorunda olmayışıdır. Vicdan özgürlüğüne sahip olan kişi, isterse dogmalara da inanabilir, isterse batıl inançlar da edinebilir. Eğer bu özgürlük gerçekten varsa, hiç kimse onun inanışlarına ve benimseyişlerine karışamaz.

Vicdan özgürlüğü yalnızca “başkalarının inançlarını benimsemek zorunda olmamak” değildir. İnsanı, kendi inançlarını başkalarına zorla kabul ettirme tutkusundan ve girişiminden sakınmaya da yöneltir.

Elbette «Vicdan özgürlüğü “din” ile çelişkili midir?» diye bir sorunun yanıtını aramalıyız.

Vicdan özgürlüğüne sahip bir kişi, belirli bir dinin inançlısı da olabilir; hatta bu dinin tüm yükümlülüklerini eksiksiz yerine getiren bir kişi, bir dindar bile olabilir. Fakat dinsel yükümlülüklerini, sadece öyle olması gerektiği için değil, aklını ve buyrultusunu kullanarak yerine getirir. Ancak bağnaz dinciler (yobazlar), böyle bir olguyu benimseyemez.

Bir toplumda vicdan özgürlüğünün var olabilmesi ve yaşayabilmesi için, her şeyden önce dinsel inançlarda “tolerans”, her dine ve her inanca saygı göstermek gerekir. Oysa bağnazlık yaygınsa, buna göz açtırılmaz, çünkü bağnazlığın olduğu yerde tolerans yaşatılmaz.

«Bağnazlık nedir?» diye de sorar mıydınız? Sordunuz varsayalım.

Bir inancı, bir ülküyü, bir geleneği, bir göreneği, bir töreyi, bir ilkeyi, bir bilgiyi, bir düşünüyü, bir yorumu ya da bunlardan birkaçını, körü körüne ve aşırı ölçüde inatla savunarak, gerektiğinde ondan başkasını ya da bir başka türlüsünü de benimseyebilme eğilimini kesinlikle gösterememek bağnazlıktır. Eski dilde buna “taassup” denirdi.

Bağnazlık kendini özellikle dinsel inançlar alanında gösterir; ama salt din ile sınırlı değildir. Toplumsal yaşamın birçok alanında, örneğin politikada, ekonomide, meslekte ve işte, sosyal ilişkilerde, hatta bilimde ve sanatta bile bağnazca tutumlarla ve davranışlarla karşılaşılabilir.

Kavram karıştırmasını önlemek için «Bağnazlık ile tutuculuk (mihafazakârlık) aynı şey midir?» diye soralım.

Bunlar birbirine karıştırılmamalı ve eş anlamlı tutulmamalıdır.

Tutuculuk, olanı olduğu gibi koruma ve sürdürme eğilimi olarak tanımlanabilir. Geçmişin bilgi birikimi ve deneyimi üzerine kuruludur. Yanılgısı, geçmişte uygulanmış olanın bugün için de hiçbir değişiklik gerekmeksizin geçerli olduğunu sürdürdüğünü kabul etmektir.

Tutucu bir insan, değişimden ve yeniliklerden pek hoşlanmaz; ama eleştiriye dayanıklıdır. Bağnaz bir insan ise eleştiriye hiç dayanamaz; eleştirildiğinde ya da yanılgısı gösterildiğinde savunmasını saldırıya geçerek yapar; bu bakımdan bağnazlık “tutuculuğun aşırılığı” olarak nitelenebilir.

Tutucu bir insan iyi bulmadığı düşünülere tolerans ile gösteremese bile bunları hoşgörüyle karşılayabilir. Bağnaz bir insandan ise ne tolerans ne hoşgörü beklenir.

Masonluğun bir öğretisi olduğuna göre şu da sorulabilir: «Masonlukta masıonlara bağnazlıktan arınma yolu gösterilir mi?»

Masonluğun öğretiminin kapsamında, masonların kendilerini gerek dogmalara karşı korumaları, gerekse her an uyanık olup hiçbir zaman bağnazlığa düşmemeleri için birtakım öneriler ve öğütler vardır.

Örneğin masonlara “özgür düşünce” sahibi olmaya çalışmaları önerilebilir. Özgür düşünce sahibi olan bir insan zaten dogmalara karşı dirençlidir ve zaten bağnazlığa sapmaz. Ötesi her masonun kendisine bırakılır. Masonluğun bir öğretiminin bulunmasına karşılık Masonluk bir “öğretim kurumu” olmadığı için, masonlara bilimsellik dışında bir yöntem gösterilmez. Her mason kendi yöntemini kendisi bulur.



ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Kasım 02, 2009, 03:27:04 ös
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

Sn. ADAM, bu sorunuz ve yanitlariniz üzerine bir soru sormak isterim. Belki soruya mason olan forum uyeleri de bir cevap ile katilirlar. Masonluk vicdan ozgurlugunu ister ve kisilerin inanisiyla ilgilenmez gibi bir sonuc olusuyor cevabinizda ve vicdan ozgurlugunun kurulmasi icinde bagnazliga karsidir, bu sebeple düsünce ozgurlugunun kurulmasi icin cehaletle ve tam anlamiyla vicdan ozgurlugu icin bagnazlikla savasir. soruma geleyim, o halde masonlukta bir yaraticiya inanma zorunlulugu vicdan ozgurluguyle bagdasir mi ya da bu bu ozgurlugun masonluk acisindan bir istisnasi midir? bazen bildigimiz cevaplari olan sorulari sormak da tekamulumuze katki saglar dusuncesiyle bu soruyu soruyorum. Saygiyla...


Kasım 02, 2009, 04:18:04 ös
Yanıtla #2
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Şayet tam ve yetkin bir vicdan özgürlüğünden söz ediyorsak, hiç kimse hiç kimsenin dinine de inancına da, dinli ya da dinsiz, inançlı yada inançsız oluşuna da karışamaz. Dinler ve inançlar insanlar arasındaki dostluğun, birlikteliğin, toleransın dolayısıyla toplu barış ve mutluluğun engeli erdilmişlerdir. Aslında engel değildirler ama o hale sokulmuşlardır.  İnsanlar, sınırlı bir vicdan özgürlüğünü benimseyip, bunun üzerinde uzlaşmaya çalışmışlardır. Bu sınırlı vicdan özgürlüğü de din ya da inancı peşin kalıplara sokmak, insanların vicdan özgürlüğünü ancak ondan sonra tanımaktır.

Gelin şöyle yapalım: Siz şimdi bana sorun: «Siz Tanrı'ya inanıyor musunuz?» diye... Ben de bu soruya âdeta poleamik açar gibi bir yanıt vereyim: «Siz bana "Tanrı" derken neyi kastediyorsunuz? Önce onu söyleyin ki sonrunuza yanıt verebileyim?» diyeyim. Şimdi ben buruda ne demek istiyorum? Şunu: Tanrı kavramı, size ve bana g2öre farklı olabilir. Ancak siz buna katılmıyor ve kendi Tanrı kavramınızın tek doğru olduğunu söyleyorsanız, o zaman benim size yanıtım şu olacak: «Ben sizin tanrınıza inanmıyorum, çünkü o dadeğiniz tanrı değil.»

Görüyor misiniz nereye gittiğimizi?

Şimdi de sorunuzun yanıtına geleyim:

Yeryüzünde tek bir Masonluk yok. MASONLUKLAR var. Bu Masonluklardan kimisi, bir kişinin mason olabilmesi için   bir yaratıcıya inanmasını zorunlu tutuyor. Daha doğrusu, bir yaratıcılya inandığını söylemesini zorunlu tutuyor; gönlüne, ruhuna giremez ki... Masonluklardan kimisi bunu zorunlu tutmuyor hatta inanmamasını yeğliyor. Öte yanda Masonluklardan kimisi de bu konuyu gündeme getirmemeyi, bu nedenle insanlar arasında ayırımcılık yapılmamasını savunuyor.

Bu forum alanındaki masonlar diyor ki, «Bir kişinin mason olabilmesi için bir yaratıcıya inanması zorunludur.» Onlar öyle diyor, saygı duyarım ama ne yazık ki Masonlukların sadece bir tekinden söz ediyorlar.

Bilmem, sonruyu yeterince yanıtlayabildim mi? Aslında bu konuyu sanırım sonraki sorularla biraz daha irdeleyeceğim.

Sevgiler.












 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Kasım 02, 2009, 04:30:10 ös
Yanıtla #3
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn.Adam

Masonluk evrensel bir oluşum.Evrensel olduğu içinde bir çok zorluğu var uygulamada.Mesela Türkiye büyük çoğunluğu Müslüman olan bir ülke,eğer orda siz dinle ilgili o açılımı yapamaz iseniz Masonluğa ilgi çekemezsiniz.Bu inanç sisteminin yoğunluğu ile ilgili bir olay bence.Sanırım diğer islam ülkelerindede bu aynıdır inançla ilgilenmemek daha hayırlı bir bakış açısı.Vicdan insani bir vasıf insana özgü ama aynı zamanda tanrınında en belirgin vasıflarından biridir bence.İnsanlar bir takım garip sorlar sorarlar hep hayatta çıkmaza gireceksen sonuda yok bu soruların.Kiminin böylesi işine geliyor benim gibilerinde ta en başında allaha inanıp onun bana ne anlatmaya çalıştığını anlamakla vaktimi harcıyorum,varlığı yada yokluğu ile alakalı değil.İnsanda varolan her özellik allahtandır.Mesela bunda hem kabalistler hemde islami bir takım vahdeti vücut savunucuları hem fikirdirler.Konumuza gelirsek anlattığınız şekilde masonluğun dine bakışı ülkeden ülkeye farklılık gösteriyorsa skullg kardeşimin dediği gibi evrensel olduğunu düşünürsek sanırım burda bir arıza olmuyormu evrensellik adına.Esneyebilen Masonluk gibi bir tanım çıkmıyormu sizce.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Kasım 02, 2009, 06:12:48 ös
Yanıtla #4
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Esneyebilen bir Masonluk...

Doğrusu bu deyişi hiç duymamıştım. Elbette! Bu Sayın Karahan'ın Masonluğun geneline benim yaptığım bir açıklama üzerine bakışı...  Hatta gelin şuna "Esnek Masonluk" diyelim. Hatta sonra gelin "Masonluğun esnekliği" odiye bir terim atalım ortaya ve bunun ne olabileceğini ya da olup olamayacağını irdeleyelim.

Bir başka başlık altında "Landmarklar" konusunu inceliyorum. Masonluğu iyi bilmeyenler,  bunun ne olduğuna hiç bakmamış bile olabilir. Kimileri diyor ki Masonluktaü Landmanklar yani değişmez ve değiştirilemez kurallar ve yöntemler vardır; kimisi buna şiddetle karşı çıkıyor; kimisi bazı kuralların değişmez ama bazılarının değişebilir olduğu görüşünde.

Masonluktaki Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti, her ülkedeki uygulamanın o ülkenin koşullarına, gereneklerine, töresine ve kültürüne göre uyarlanabileceğini benimsiyor. Bakın işte bu bir esneklik. Ancak bu ritin egemen yönetici otoritelerinden kimileri bu esnekliğe şiddetle karşı, o da ayrı.

18. yüzyıl başında konulmuş birtakım kurallar, benimsenmiş birtakım yöntemler daha o yüzyıl sona ermeden yetersiz ve ve yer yer de geçersiz kalmıştı. 19. yüzyılda da aynı durum yaşandı, 20. yüzyılda da... Ya şimdi ne olacak?... Geçen yüzyılın kural, yöntem, ve değerlerinin bu yüzyılda da hiç değişmeksizin sürdürüleceği mi benimsenecek? Hiç sorgulanmayacak mı?

Bazı mason kuruluşları öyle olması gerektiğini savunuyor. Bu tutuma ne denir, benim söylemeye dilim varmaz.

Dolayısıyla bir esneklik vardır masonluğun bütününde; olmalıdır da.

Dinsel inançlara gelince... Bir ülkenin yurttaşlarının büyük çoğunluğunun şu ya da bu dini, şu ya da bu inanç tarzını benimsemiş oluşu Masonluğun da onu izlemesini gerektirmez. Öyle oluyor, o ayrı. Hıristiyanlığın yaygın olduğu ülkelerde Masonluk Hıristiyanca bir görünüm sergiliyor. Gerçe sonra ABD'nde bir din adamı çıkıp Masonluğun Hıristiyanlığa aykırı olduğunu da söylemiyor değil. (Bu konuyu uzun uzun anlatmıştım.)

Türkiye'de de Masonluğun aslında Hıristiyan toplumunda oluşturulup geliştirilmiş olmasına karşın özellikle Müslümanca bir tutum sergileniyor. Hatta "Tanrı" gibi birtakım sözcüklerden özellikle kaçınılıp bunun yerine elden geldiğince "Allah" kullanılmasına çalışılıyor. Neden?... Bana sorarsanız şirin görünmek için...

Türkiye'deki mason kuruluşları "İslâmcı" bir tutum takınınacak olurlarsa toplumda daha çok mu yandaş toplar?

Biz masonları dürüst insanlar olarak tanıyoruz; iki yüzlü dalkavuklar olarak değil.

Masonluğun evrensel amaçları ayırımsız olarak tüm insanlara yönelik... İlkeleri de bu doğrultuda... Böyle olunca eğer esnekliği benimsemezseniz, birini ya da ötekini dışlarsınız.

Sakın yanlış anlaşılmasın. Ben belli bir tutumdan yana çıkmıyorum. Masonlukta birbiriyle pek uyuşmayan tutumlar var. Biri şöyle diyor, bir diğeri öteki türlü. Her ikisi de olmalı. Üstelik her ikisi birden olursa sağlayabilecekleri yararın artması, amaçlara yönelen bir çalışma yapılması olasılığı dra artar.

Sevgiler.

   




     




   
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Kasım 02, 2009, 06:23:57 ös
Yanıtla #5
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn Adam

Yazınızdaki bütünlükten ozaman ortaya bir sonuç çıkarabiliriz.Esnek olmasını bende mantık olarak kabul ediyorum.Ama bu esneklik bir taviz olmamalı yada öyle algılanılmamalı.Her dine saygılı her dine eşit mesafede duran bir tutum sergilemeside zaten masonluğun evrensel prensiplerinden biridir.Ama benim tamda burada aklıma kabuş ettiremediğim bir sorun var.Her dine eşit uzaklıkta ama tüm ritüeller ve sözler tevrattan alınıyor olması çok garip değilmi.Gerçi bunu ben yadırgamıyorum bir müslüman olarak kitaplara iman farzlarımızdan olduğu için tevratta bir nevi müslümanda olsam benim kitabım sayılır.Bunuda esneklik olarakmı değerlendirirsiniz.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Kasım 02, 2009, 06:57:14 ös
Yanıtla #6
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Bu forum alanındaki kurallarımızın 17. maddesi uyarınca ritüelik ayrıntılardan, simgelerden, sözcüklerden söz edemeyiz.

Ancak Masonluktaki ritüellerin ve sözcüklerin Tevrat'tan alınma olduklarını sadece Masonluğa olur olmaz saldırılarda bulunanlar ileri sürer. Hatta birisinin deyişiyle Muharref Tevrat'tan... 

Olaya şöyle bakmalı: Masonluk Hıristiyan topulumunda gelişmiştir. Üstelik Katolik Kilisesi'ni karşısına alarak. Bu durumda kendi anlatımlarında bir esinlenme olarak kutsal kitaplara başvurması söz konusu olunca, Yeni Ahit'e oranla Eski Ahit'e ağırlık vermiştir. Orada anlatılan birçok öykü kimilerince bier gerçek olay diye alınırsa da aslında alegorik nitelik taşır. Masonluk da öğretisini simgeler, simgesel sözcükler, alegodiler ve özdeyişler üzerine yoğunlaştırarak düzenlemiştir.  Bu da ezoterik bir kurum oluşundan ileri gelir.

Ancak haddimi aşmamaya çaba göstererek şunu da söylemeliyim: Birçok mason kuruluşu ritüellerine ulusal değerlerini, kendi kültürünün öğelerini, destanlarını katmıştır.  İşte bu da evrensel boyutta Masonluğun esnekliklerinden biridir.

Sevgiler.


 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Kasım 03, 2009, 12:05:31 öö
Yanıtla #7
  • Skoç Riti Masonu
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 102
  • Cinsiyet: Bay

Bir ufak noktanin altini cizmek istedim;

Her bireyin inandigi Tanri, veya diger bir deyisle Tanri tanimi tabii ki farkli olabilir.

Muntazam Masonluk Tanriyi bireyler icin tanimlamiyor, ama isaret ettigi noktalar var;

1. Tek Tanri gercekligi
2. Kutsal bir kitap gerekliligi.

Gunumuzde kitabi oldugu kabul gormus dinlerin hangileri oldugu gayet acik.

Dolayisi ile, "Ben Tanri'ya inaniyorum, ama tanimim farkli ve bir kitaba da ihtiyacim yok" diyen bir kisi muntazam Mason olamaz...

Buna anlayis gosterebilir veya gostermeyebilirsiniz... Ama bu boyledir; sahsen degismesini de istemem...

Dusunce ve fikir harmonisi bir toplulugun surekliligi icin sarttir; tartismalar mutlaka olacaktir, ama en azindan temeli olusturacak ortak bir payda olmalidir... Masonluk bu noktada bence dogru temeller uzerinde kurulmustur...

Sevgiler, selamlar,

aashooter.



Masonry is not a secret society, it is a society with secrets...


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
5573 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 04, 2009, 07:55:10 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3657 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 19, 2017, 11:41:52 ös
Gönderen: karahan
20 Yanıt
35160 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 29, 2018, 11:36:20 ös
Gönderen: Ramazan
5 Yanıt
8158 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 15, 2012, 06:27:12 ös
Gönderen: akcanmd
3 Yanıt
6362 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 05, 2013, 07:51:59 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
5529 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 09, 2010, 02:18:57 ös
Gönderen: ceycet
3 Yanıt
6373 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 08, 2014, 10:04:32 ös
Gönderen: mbulut
4 Yanıt
16828 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 16, 2013, 04:17:55 ös
Gönderen: Spock
8 Yanıt
7901 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 15, 2013, 12:32:29 ös
Gönderen: ABCDEF
0 Yanıt
5193 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 14, 2010, 08:49:09 öö
Gönderen: ADAM