Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Mutlu Ölüm-Albert Camus/M.Remzi Sanver:Masonluk ''Işığı Arayanların Hikayesi''  (Okunma sayısı 3018 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aralık 19, 2016, 07:51:07 ös
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 88
  • Cinsiyet: Bay
    • 1717

Yazar, varoluşçuluğa dair izlerin de olduğu, bu kitabında adeta hayatından izler taşıyan, ''Mutlu ölmek ne demek ve nasıl olur?'' sorularına cevap ararken bizleri yani okuyucuları düşündürmek için teşvik eder; kendisi bu soruların cevaplarını Aristoteles'in mütemadiyen baş vurduğu bir yöntem olan, ''Reductio ad absurdum'', metodunu kullanmıştır. Roman, zamanın elde edilebilirliği ile çatışan kişiyi yani romanın asıl kahramanı olan Mersault'u ele alır. Kahramanımız, Zagreus'un parasını almak için onu öldürerek ''zamanı öldüren şeyin aslında çalışarak para kazanmak olduğunu ve bunun yerine bir anda ve sadece birini öldürerek (!) edinilen para ile daha verimli yaşamayı'' konusundaki absürtlüğü ele alır. Roman sondan başa doğru ilerlemektedir. Kahramanın fark ettiği üzere zamanın otoritesi bireyselliğin çok üstünde olmuştur. Yani burada satın alınabilecek şeyin zamanın değil, ancak; bireylerin olduğudur. Bireylerin satın alınması ise paranın elde edilmesiyle olacaktır. Romanın başında öldürülen Zagreus sadece paranın eldesine yol açmış hiçbir şekilde zamanın ötesine geçilememiştir ve hala mutlu yaşamın cevabına ulaşılamamıştır. Zagreus öldürülmeden önce Mersault'un da buyurduğu gibi ''Elimden gelse yaşamımı kendime değil, kendimi yaşamıma deney yapardım.'' Bu sefer kahramanımız, başka bir şehire, Çek Cumhuriyet'inin başkenti olan Prag'a, yolculuk eder. Orada geçirdiği süre zarfında, monoton bir hayata sahip olduğunu ve zamana sahip çıkmanın ve ötesine geçmenin ancak bireyin kendisiyle ve çevresiyle uyum içinde yaşayarak aşılabileceğini okuyuculara ''Dünyanın karşısındaki ev'' bölümünde göreceli olarak anlaşılır hale geliyor. Mutlu ölüm olmasa da mutlu yaşamın temelleri burada atılıyor. Bu bölüme büyük katkı sağlayacağını düşündüğüm, En muhterem M. Remzi Sanver'in kitabından alıntı yaparak ek not düşmek istedim: ''Kişinin hayatının anlamlı mı yoksa boşuna mı geçtiğini tayin edecek olan da budur: kendi içindeki huzuru ve ahengi tesis etmek ve bu sayede evrensel ahengin aksamayan bir parçası haline gelebilmek; varoluşun, hayatın ve kendi hayatının manasını sezip arzularını ve nefsini bu manaya uygun bir şekilde yönlendirebilmek. Bunlar büyük ve iddialı lâkin ulaşılması mümkün hedeflerdir; gerçekleştirilmesi imkânsız ham hayaller yahut da entelektüel tatmin gayesini güden felsefi spekülasyonlar ise kesinlikle değillerdir. Ve insan bunu yakalayıp anladığı gün, kâinatın o eşsiz ahenginin bir parçası olacak, kendi kaderini kendi eline aldığını hissedecek. Bu ise ona başka hiçbir şeyin veremeyeceği bir güveni verecek. O gün yere daha sağlam bastığını görecek, nabzının her atışında gezegenlerin güneşler etrafındaki dönüşlerinin ritmini duyacak ve bu suretle aldığı her nefesin eşsiz bir ahengin vazgeçilmez bir parçası haline dönüştüğünü hissedecek. Bu da ona gerçek saadeti getirecek.'' Hocamıza göre bunu başarabilmek ise ölüm korkusunu geride bırakarak iyi yaşamayı ve iyi ölmeyi öğrenebilmek, ölümsüzleşmek yani tanrısallaşmaktır. Romanın baş kahramanı olan Mersault anlaşıldığı kadar bir akciğer zarı hastalığı olan Plörezi hastalığına yakalanır ve bu hastalık döneminde mutlu ölümün nasıl olabileceğini anlamaya başlar. O halde yazımızı sonlandırırken Albert Camus’un ‘’Mutlu ölüm nedir?’’ sorusuna karşılık aradığı cevabın filizlerini, En muhterem M. Remzi Sanver'in adeta bu soruya vermiş birkaç satırlık cevapla açıklayalım: ‘’Kâinatı avuçlarının içine almayı başarmaktır; bunu başarmak günlük hayatın dar kalıplarının insanın benliğinde biriken küllerini temizlemek, herkesin içinde zaten mevcut olan o ilahi ışığı uyandırabilmektir. Roman göre, mutsuz ölümün ise bunu başaramamış kişilerde ölüm anında hissedilen pişmanlıktır.’’
« Son Düzenleme: Aralık 19, 2016, 08:47:25 ös Gönderen: Ömercan »
Hominem te esse memento!


Aralık 19, 2016, 08:34:30 ös
Yanıtla #1
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Bu yazının içeriğine bir şey demem. Herkes özgürce değerlendirir ve yorumlar.
Fakat Sayın Ömercan'ı özür dilemeye davet ederim.
Burası herhangi bir forum değildir. Bir Masonluk forumudur.
O nedenle bu forumda "M. Remzi Sanver"e beyefendi denilemez. Niteliği kullanılmalı "En Muhterem M. Remzi Sanver" denlir.
Sayın Ömercan herhalde bu gereğin hassasiyetii ve önemini bilmiyordu. Şimdi öğrendi.
Uygar bir kişi, böyle bir durumda ne yaparsa, onu yapmasını bekleriz.
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Aralık 20, 2016, 08:35:43 ös
Yanıtla #2
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Gerekli düzeltme yazının içinde yapılmış.
Teşekkür ederim.
Önceki yazım anlömsız kaldı. Moderatörler uygun bulursa her ikisini silebilir.
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Aralık 20, 2016, 10:42:59 ös
Yanıtla #3
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 321
  • Cinsiyet: Bay

Bence yorumunuz kaldırılmasın ADAM. Çünkü bende buradan bilmediğim bir şeyi öğrendim. Mason olmayan birisi bu foruma öğrenmek için girmiş olabilir. Mason olmayan bir çok kişide Remzi Sanver'e; Sayın Remzi Sanver, Remzi Sanver Bey vb. gibi söyleyebilir.

Üniversitede öğrencileri nasıl ki En Muhterem sıfatını kullanmıyorsa burada olupta mason olmayan kişilerinde kullanmaması bence yadırganmamalı.

Örnek verecek olursam neden En muhterem sıfatını aldığını dahi bilmiyorum ben. Bilmediğim bir sıfatı nasıl kullanabilirim.

İnsanı ayakta tutan iskelet ve kas sistemi değil prensipleri ve inançlarıdır.   A. Einstein


Aralık 21, 2016, 12:36:53 öö
Yanıtla #4
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 88
  • Cinsiyet: Bay
    • 1717

İlginiz için şükranlarımı sunarım. Öncelikle buradaki birçok yazıyı takip etmekteyim. Ancak bu, bu konularda bilgisiz olduğum anlamına gelmemektedir. Amacım, birçok düşünceyi okumak ve tahlil etmek ve kendimi takdir edersiniz ki geliştirmek. Zaten bireyler olarak böyle olunmalı ve olmalıyız da. Ayrıca, özür dilemem gerektiği konusunda ise büyük teessür duydum açıkçası. Sebebi ise ''Özellikle'' çok saygı duyduğum Sn. M. Remzi Sanver Hocam'a -hocama diyorum çünkü aynı zamanda Bilgi Üniversitesi'nde kendisini dinleme fırsatı da bulabilmiştim- sizin bilgilendirmeniz ile büyük bir saygısızlık etmiş gibi göründüm. Uygar olabileceğimi, tabi size göre, ancak özür dileyerek sahip olabileceğimi belirttiniz; ancak bu bilgilendirmeyi mesajla yani dediğiniz gibi uygarca rencide etmeden bu şekilde söylememenizi beklerdim. Tabi ki bu konuyu da başka bir yerde açabilirdiniz ve yine bilmeyenler öğrenebilirdi. O yüzden Sn. @burakc 'nin de dediğine katılamayıp eğer uygun ve doğru görülürse yorumların silinmesini Sayın moderatörlerden rica edeceğim. Çünkü bu yazılar burada tarih boyunca suratıma bir tokat gibi çarpması beni rahatsız edecektir. Son olarak da ''Beyefendi'' demiş olmamın sebebini açıklarsam ne ihmalkârlık ne bilgisizlik ne de dikkatsizliktir. Dediğiniz gibi ''burası bir Masonluk forumudur'' ancak bir loca olmadığına kanaat getirerek kasten o şekilde yazmadım Sn. ADAM, şayet bilmeseydim bile bu hata olmaz ve hatta saygısızlık da olmaz hatta ve hatta özür dilenecek boyuta ise hiç ulaşmazdı. Çünkü bildiğiniz gibi Masonlukta kardeşlik ve eşitlik esastır ve tevazu gösteririz. Şunu da belirtmem gerekir ki size nazaran forumda çok çok yeni olabilirim; ancak bu yolda yeni değilim. Yazımdaki düzeltmeler ise hatamı kabul etmek değil bilhassa değerlendirmenizi dikkate aldığımı göstermek içindir. Amacım uzatmak veya polemik yaratmak asla olmadı, zaten kasten de bu saate kadar yazmadım. Ancak beni bunları yazmaya iten şey ne altta kalmamak ne de kendimi kanıtlamaktır. Mütevazi yaşantım bana mütevazi olan huzurunu sunmaktadır. Dediğim gibi tek üzüntüm kendisine de çok saygı duyduğum En muhterem M. Remzi Sanver Beyefendi için saygısızlıkta bulunduğumun ithamı, bunu bilmeden yapmam konusundaki yargılarınız ve bunu ben tanıdığınız için de değil tamamen tahminen olduğu içindi. En içten saygı ve sevgilerimle Sn. @ADAM
Hominem te esse memento!


Aralık 21, 2016, 01:33:55 öö
Yanıtla #5
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 321
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Ömercan şahsım adına sizden özür dilerim. Başka bir konu başlığı altında ünvanların nasıl kullanılması gerektiğini açıklamak daha doğru olacak.
İnsanı ayakta tutan iskelet ve kas sistemi değil prensipleri ve inançlarıdır.   A. Einstein


Aralık 22, 2016, 11:17:02 öö
Yanıtla #6
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 88
  • Cinsiyet: Bay
    • 1717

İyi günler Sayın @burakc ,
Geç cevabım için öncelikle özür dilerim. İlginiz ve anlayışlı ifadeniz için de gönülden teşekkür ederim. En başından beri amacım bu şekilde yorumlara yer vermekten ziyade, paylaşım sebebi olan yazım hakkında konuşma hayaliydi; ancak paylaşımım hariç başka her konudan konuşuldu talihsizlik olarak ve hayal olarak da kalmaya devam etti. Bir de bunun üstüne hatalı çıkan da ben oldum. Size veya bir başkasına yöneltilmiş bir eleştirim veya yargım kesinlikle yoktur. Üzgünlüğümün ve hayal kırıklığımın bir ifadesi olarak yazdım ''cevabımı''. Anlayışınız için tekrar teşekkür ederim. Saygı ve sevgilerimle.
Hominem te esse memento!


Aralık 22, 2016, 02:48:41 ös
Yanıtla #7
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Bu forumda bir mason a asla kardeşim,birader gibi sıfatları kullanamazsın  çünkü masonlar a özgüdür istemezler.
En muhterem üstadım tabirini kullanmakta doğal mantığa aykırıdır. Bizim üstadım iz değil mason da değiliz.
Sn.adam in bu tip şeyleri gayet iyi bildiğini biliyorum.
Bence gereksizaman çıkış.
Konuyu açan kişiyi kötü etkilemiş.
Sn.adam insanları bu şekil bicimlendirmekten vazgeçmeli.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo