Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: İnsanın Evrimi-1  (Okunma sayısı 10032 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 11, 2012, 12:23:59 öö
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 730
  • Cinsiyet: Bay

Merhaba,

Bu başlık altında yazacaklarımı 2 bölüm olarak planladım. 1. Bölümde ""İnsan Maymundan Değildir" konu başlığı altında yazılanlara eleştirilerim olacak. 2.Bölümde ise İnsan evrimini bilimsel kaynaklara dayanarak belki biraz teknik olacak ama sizlere aktarmaya çalışacağım.



İnsan maymundan değildir konu başlığı içinde katılımcılar kendi görüşlerini belirttiler ancak ben konu başlığının bile belli önyargıyı yansıttığını dolayısıyla insana ait yapılacak yorumların "İnsanın Evrimi"  başlığı altında yazılmasının daha doğru olacağını düşündüm. Çünkü insan maymundan değildir başlığı kesin bir hüküm getiriyor.

Benim insanın evrimi başlığını da bu bağlamda pek doğal olarak eleştirebilirsiniz.İdeolojik bulabilirsiniz. Belki insanın kökeni deseydim daha mı doğru olurdu? Ancak başlık bu şekli ile kesin bir yargıya varmıyor. Yani bu haliyle insan evrimine ilişkin karşıt görüşleri de yazabilirsiniz.

Darwin'in 1871 tarihinde yayınladığı kısa adıyla "İnsanın Türeyişi" kitabından beri insan maymun tartışması hep yapılmıştır. Hatta önceki yazımda söylediğim üzere dincilerin bu konuda bildikleri maymundan ötesi değildir. Ancak bu kitabı yazmış olmasına rağmen insanın kökenine ilişkin kanıtların bulunacak yeni fosiller ile aydınlatılacağını söylemiştir. Kabaca söylersek 1920'lerden günümüze bulunan insan-insansı fosilleri ile insanın kökeni o yıllara göre daha iyi anlaşılmıştır.

İnsan maymundan değildir başlığı altında yazılanlar kendi içerisinde birçok çelişkiyi ve soru işaretlerini barındırmaktadır.

1- İnsanlık tarihini  yaklaşık olarak 6000 yıl olarak gören kutsal kitapların yorumlanmasına dayalı dinsel-teoloji görüş diyelim, modern tarihlendirme yöntemleriyle kesin tarihleri verilen 3.5 milyon yıl öncesinden günümüze insan kalıntılarını, 2 milyon yıl öncesinden 12 bin öncesine kadar ki dönemi kapsayan(paleolitik çağ) taş işçiliğini, 12 bin-10bin yıl öncesinde başlayan (tarihsel=neolitik çağ, yerbilimleri=holosen) tarım devrimini, mö 8 bin-7 bin aralığında yer alan Çatalhöyük ve Eriha (Jericho) toplumsal yapılarını nasıl açıklayacaklardır? Bu 6000 yıllık tarihi savunanlar bu durumda iki şey yapabilirler birincisi bilim yanlış söylüyor. Tarihlendirmeler hatalıdır diyecekler. İkincisi ne olursa olsun kutsal kitaplar ve yorumlar doğrudur diyecekler. Bu bağlamda genç dünya görüşü görüldüğü üzere sırf Adem ve sonraki insan toplumunu açıklamakta yetersiz kalıyor.

2- Adem kimdir sorusu ve yaşı hakkında söylenebilecek doğrular nelerdir? Katılımcılar bu tartışmayı yaparken neye insan dediklerini açıklamıyorlar.

Düşünen mi?  Yapılan birçok deneyde öğrenme ve düşünme yetenekleri olduğu anlaşılmıştır.
Konuşan mı? Bizim gibi değil ama hayvanlar da konuşuyor.
Alet kullanan mı? Bazı  hayvanlar da kullanıyor.
Ev yapan mı?  Bazı hayvanlarda kendi evlerini, yuvalarını  yapıyor.
Dik yürüyen mi? Olabilir. Maymunlarla en azından ilk belirgin fark.
Ölülerini gömen mi? Olabilir .(ritüel-İnanış)
Süslenen mi?  Olabilir
Alet yapan mı? Olabilir. Hayvanlar kullanıyor. Yapmıyor.

Liste çoğaltılabilir. İlk anda aklıma gelenleri yazdım. Görüldüğü üzere insan nedir sorusu ilginç.

Adem bu anlamda kim olacak,

3.5 milyon yıl önceki dik yürüyenler mi?

2 milyon yıl önce alet yapanlar mı?

50 bin yıl önce deniz kabuklarını boyayarak kolye süs eşyası yapanlar mı?

10-12 bin yıl önce tarıma başlayanlar mı?

Görüldüğü üzere sorun büyük, Dinsel bakış açısı hiçbirine yanıt veremiyor. Veremez. Adem fikri bu anlamda cennet-elma-cezalandırma-secde etmeyen şeytan-cennetten kovulma-dünyaya geliş vb anlamların dışında bilim için birşey ifade etmiyor.

3- Bilimsel konular bilimsel veriler ile tartışılır. İşin içine kutsal kitapları ve yorumları soktuğunuz zaman o bilim olmuyor. İnanç insanın yüreğindedir. İnançlı bilim insanları  özellikle bu konularda çalışanlar  (Biyoloji, antropoloji, jeoloji, arkeoloji vb) anlattığım zorlukları en fazla yaşayanlardır.

2. bölümde insan evrimini açıklamaya çalışacağım.

Bu bölüm için katkılarınız ve eleştirilerinize açığım.

Saygılarımla.



« Son Düzenleme: Ağustos 11, 2012, 12:31:02 öö Gönderen: asimov »
Özgürlük zeka demektir, sevgi demektir. Özgürlük sömürmeme, yetkeye boyun eğmeme demektir. Özgürlük olağanüstü erdem demektir.
Jiddu Krishnamurti


Ağustos 11, 2012, 09:36:13 öö
Yanıtla #1
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Asimov'un bu güzel ve pek özet anlatımını desteklemekten başka yapacak bir şey bulamıyorum.

Bir düğüm o tarih: M.Ö. 4000.

Aslında din adamları bundan öncesi için konuşmak istemiyor. İstemesinler daha iyi zaten. Din adamları din ile ilgilensin; ondan öncesini bilime bıraksınlar. karışmasınlar öyle evrenin oluşumu, insanın yaradılışı falan gibi bilimsel konulara. (Örneğin Paskalya Adası'ndaki megalitlere dokunmasınlar.) Sonra açmaza düşüyor, saplanıp kalıyor, saygınlıklarını ve güvenilirliklerini yitiriyorlar. Bunu yapmasınlar, saygınlıklarını ve güvenilirliklerini korusunlar. Dinin o kadar çok ilgilenecek alanı var ki...  Bilimi kendi başına bırakıp onlarla ilgilensinler. (Erich von Däniken'in fantastik tezi bile onların ileri sürdüğünden daha yakındır bilimselliğe.)

Siz hiç bir bilim adamının dindeki tapınma yöntemine, ayin ritüellerine karıştığını gördünüz mü?...

Bir bilim adamı çıkıp bunların saçma sapan şeyler olduğunu söylemiş olabilir. Demiştir de... O deyişi bir bilimsel yargı değildir; bireysel düşüncesidir sadece.

Bir bilim adamının dinlerden yana ya da dinlere karşıt düşünceleri olamaz mı?

Şimdi diyeceksiniz ki bir din adamının da bilimden yana ya da bilime karşıt düşünceleri olabilir.

Elbette. Olamaz ya da olmaması gerekir diyen mi var. Yeter ki o düşünceler ve görüşler özgürce yansıtılırken bireysel nitelik taşısın; dine mal edilip de dinin bir öğesiymiş gibi gösterilmesin, empoze edilmesin. Böylece din de yozlaştırılmasın.

Öte yandan dinler de yer yer birbirlerini çok yanlış, sapkın hatta saçma sapan görmüyor mu?

Pardon, bunu yapan dinler değil, dinlerin bağnaz adamları.

Her din ona inananın kendine.

Burada Forumda da farklı dinden olanlar yok mu?... Ara sıra birbirlerine düştüklerini görüyoruz. Yapmamalı. Dini eleştirilebiriz ama kişiye saldırma hakkına sahip değiliz.

Aynı şekilde bilimi de eleştirebiliriz.

Zaten bilim eleştirilmek ister. Eleştirilsin, eksikleri ve yanlışları bulunsun ki gelişsin.

Din ise eleştirilmemek ister hatta eleştirilmesine şiddetle karşı çıkar. Bu yüzden öyle ve o kadardır işte.  Eleştirilmeye ve yanlışlarının bulunup ortaya konmasına meydan vermediği sürece olduğu gibi kalacaktır.

Bunun sonucu?...

Onu kendi düşünsün.

Vatikan akıllı. Bunun sonucunu gördü ve önlem almaya girişti. Diğer din otoriteleri ondan ders almalı. Bir bakacaksınız ki Katolik mezhebi kendine yenilemiş ve Protestanlığı alt etmiş!...

İşte bu nedenle şimdi biz Sayn Asimov'un insanın evrimini ele alacağı ikinci bölümü bekleyelim. (Bu arada konuyu gerçekten bir bilimselimsi ya da akedemikimsi bir  tartışma ortamına getireceksek, Dr. Vural Yiğit'in kitabına da bir göz atmış olmamızda yarar var çünkü orada çok güzel bir derleyip toparlama yapılmış. ) 

 
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ağustos 11, 2012, 12:44:52 ös
Yanıtla #2
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 667
  • Cinsiyet: Bay

    Din adamları evrime karşı,din adamı olmayanlar evrimci. Temcit pilavı . Yaşadığımız yüzyılda kim doğru bir iş yapacak acaba.
    Dinlerden bağımsız, evrim teorisinin karşısında olunca yine dinci deniliyor. Kısaca, bir dinci evrime karşı olabilirmiş gibi bir algı oluşturuluyor.
    Din öğretilerinden bağımsız ''Evrim teorisi bu haliyle büyük bir yanılgı ve çelişkidir'' diyemiyorsun ağzını doldura doldura. Hemen konuyu dine getiriyorlar. Bunuda üstelik dine bulaştırılmasının yanlış olduğunu savunanlar yapıyor.

    Dinden bağımsız, insan evrimi teorisinin çelişkileri var. (Bağımsızın altını çiziyorum)
çelişkinin başında evrimin tanımıyla insan evrimi birbirine denk düşmüyor.
Tanım şu : Canlıların yaşadıkları yere uyum sağlamak için fiziksel bir takım özellikkler kazanması veya kaybetmesi ne evrim denir.
                 Şimdi tanım bu olunca kimse ''insan evrimleşti '' diyemez. Diyende yukardaki tanımı açıklaması gerekir. Oturduğumuz yerden konuşmayalım.

Yaşadığımız yer neresi DÜNYA. burası insanın şu haliyle uyum sağladığı,evrim sürecine uygun bir değişim gösterdiğimiz biryer mi? Kesinlikle değil. Eğer ,evrim geçirmiş olsaydık kışın doğalgaz yakıyor olmazdık. Evrimin tanımına uymuyor bu durum. Devam edecek....
Saygılarımla


Ağustos 11, 2012, 12:54:58 ös
Yanıtla #3
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 730
  • Cinsiyet: Bay

Merhaba,

2. bölüme geçmeden önce son bir şey söylemek gerekirse...

Ben de sn ADAM'ın ısrarla tavsiye ettiği Dr Vural Yiğit'in "Evrimin Öyküsü" kitabını tavsiye ederim. Kişisel kütüphanemde kaynaklarımın arasında bulunur. Sofie'nin Dünyası / Jostein Gaarder'in yazdığı kitabı anımsatır bana. Zaman zaman Öykü adında bir kız ile diyolog şeklinde geçer. Evrim konusuna ilk defa başlayanlar ve derli toplu bir anlatım isteyenler için ideal bir kitaptır.

Ancak bu kitapta çok fazla detay bulamayabilirsiniz. Bu nedenle ileri düzey okuma için Douglas Joel Futuyma'nın "Evrim" kitabını önerebilirim. Prof Dr. Aykun Kence editörlüğünde Türkçe'ye çevrilmiştir. Dili anlaşılır ve her yönü ile evrimi incelemektedir.

Saygılarımla.
Özgürlük zeka demektir, sevgi demektir. Özgürlük sömürmeme, yetkeye boyun eğmeme demektir. Özgürlük olağanüstü erdem demektir.
Jiddu Krishnamurti


Ağustos 11, 2012, 01:40:58 ös
Yanıtla #4
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 730
  • Cinsiyet: Bay

Merhaba,

Sn Hacamat güzel (ancak yanlış) bir eleştiri yapmış. Evrim için yapmış olduğu tanımı hangi kaynaktan almış olduğunu yazsaydı belki daha aydınlatıcı olurdu.

Evrim ne yazıkki ve üzülerek ifade edeyim sn Hacamat'ın söylediği gibi olmuyor. Gerçekleşmiyor. Yani tüysüz bir hayvanı kutuplara götürürsek, hayvan üşüye üşüye tüylenmiyor.

Öncelikle şunu söyleyeyim. Evrimleşme bireysel olarak değil populasyondaki değişmeleri ifade eder. Yani birisi değişirken diğer birey değişmeyebilir. O zaman küçük değişimlerin populasyon üzerindeki etkileridir evrim. Sn Hacamat "gen havuzu" kavramı ve evrim üzerindeki etkileri üzerinde biraz araştırmalı bence. Kendisinden özür dileyerek şunu söylemek isterim. Getirmiş olduğu evrim tanımı Harun Yahya tarzı ve anlayışında.

O zaman ben bir evrim tanımı ve girişi yapayım. Dünyanın en ünlü evrimcisi nasıl tanımlıyor:

Evrim Nedir?

Evrim sözcüğü Latince evolvere yani açmak, yaymak ve gizli potansiyellerin açığa çıkartılması  ya da gösterilmesi anlamlarına gelir. Bugün evrim yalın olarak" değişim" anlamına gelir. Bazen bir yıldız gibi bireysel nesnelerdeki değişimleri tanımlamak için kullanılır. Bununla birlikte biyolojik( ya da organik) evrim CANLI GRUPLARININ ÖZELLİKLERİNDE KUŞAKLAR BOYUNCA MEYDANA GELEN DEĞİŞMELERDİR. Bir canlının gelişimi yada Bireyoluşu(ontogen) evrim olarak düşünülemez. Canlılar birey olarak evrimleşmezler. Toplum ( populasyon) dediğimiz canlı grupları değişerek türeme geçirirler. Toplumlar alt bölümlere ayrılır, böylece ortak bir atasal toplum'dan bir kaç toplum türer. Eğer bu toplumlarda farklı değişmeler ortaya çıkarsa,toplumlar birbirinden uzaklaşır. (Douglas Futuyma-Evrim)

Görüldüğü üzere gen havuzundaki birikmelerdir evrim. Darwin galapagos adalarındaki ispinozlar ve kaplumbağaları gözlemleyerek aynı sonuçlara ulaşmıştır. Şunu demek istiyorum Bireysel değişime uyrayan türler eğer yalıtılmış bir ortamdaysa veya diğer türlere baskın olabilirse  o türler devamında genleri ile değişimi doğal olarak gelecek nesillere aktaracaklardır.

Sn Hacamat'a evrimin daha kısa sürede gerçekleşebileğini, insan hayatı gibi kısa bir sürede gözlemlenebileceğini ve bunun kanıtları için Richard Dawkins'in "Yeryüzündeki En büyük Gösteri" Evrimin kanıtları kitabını okumasını öneririm.


Kitaptan bir alıntı yapayım:

“Hırvatistan açıklarında Pod Kopiste ve Pod Mrcaru adlı iki küçük adacık bulunur. 1971’de temel yiyeceği böcekler olan Akdeniz kertenkelesinin bir popülasyonu Pod Kopiste adasında yaşarken, Pod Mrcaru adasında bulunmuyordu. O yıl araştırmacılar beş çift Akdeniz Kertenkelesini Pod Kopiste adasından, Pod Mrceru’ya götürdüler.

2008 yılında araştırmacılar Pod Mrcaru adasında büyük bir kertenkele popülasyonu ile karşılaştılar. DNA analizi ile bu kertenkelelerin 1971’de adaya getirilen 5 çiftten türediğini doğruladı. Herrel ve meslektaşları taşınan kertenkelelerin üzerinde gözlemler yapıp, bunların 37 yıl önce Pod Kopiste adasından getirilen kertenkelelerden farklı olduğunu tespit ettiler.  Öncelikle kafalarının daha geniş olduğunu gördüler. Bu da ciddi ısırma gücü anlamına geliyordu. Böylesine büyük bir değişiklik, vejetaryen beslenme biçiminden kaynaklanmaktaydı. Aynı zamanda bu hayvanların bağırsak yapılarında da bitkisel ağırlıklı beslenmeleri nedeniyle değişme  olduğu da gözlenmiştir. Bu hikayedeki en ilgi çekici yan ise evrimin aşırı derecede hızlı gerçekleşmiş olmasıdır.
RİCHARD DAWKİNS – Yeryüzündeki En Büyük Gösteri

Peki kafa ve bağırsak yapıları değişmiş ise ne olacak, çevresel şartlar ve beslenme özellikleri, ağız ve çene yapılarında, diş yapılarında, dolayısyla sindirim ve bağırsak yapılarında zaman içinde küçük değişmeler meydana getirdi.

2. bölümde  değineceğim üzere, ayak ve el başparmağı, diş yapısı, beynin büyüklüğü, leğen kemiği ve foramen magnumun değişimi ( kafanın oturduğu delik), kol ve bacak oranı vb. bunlardaki değişmeler evrimi açıklıyor.


İnternet üzerinde kolay ulaşılabilecek evrim ile ilgili yazılar için:

Evrim ağacı sitesini öneririm.

https://www.facebook.com/note.php?note_id=168454029879347

Saygılarımla.



« Son Düzenleme: Ağustos 11, 2012, 02:00:59 ös Gönderen: asimov »
Özgürlük zeka demektir, sevgi demektir. Özgürlük sömürmeme, yetkeye boyun eğmeme demektir. Özgürlük olağanüstü erdem demektir.
Jiddu Krishnamurti


Ağustos 11, 2012, 05:08:35 ös
Yanıtla #5
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 667
  • Cinsiyet: Bay

sayın asimov belliki konuyu detaylı araştırmışınız, bu araştırmalarda çok basit bir mantık hatası var.

Evrenin pirensiplerine aykırı değildir evrim.  Canlıların evrim geçirmediğini savunmuyorum. Bilakis bende canlıların evrim geçirdiğine inanıyorum,aksini mantığım almıyor zaten.Atladığınız yada görmek istemediğiniz çok önemli bir mantıksal yatsınamaz gerçek var. İnsan yaşadığı doğaya aykırı evrim geçirmiş olması. Bununda Evrenin matamatik yapısına ters olduğudur. Tüm canlılarda farklı metot izlenirken evrim teorisinde konu insana geldiğinde farklılık arz etmesi.
Örneğin hiç bir canlı Dünyaya zarar verecek şekildede evrimleşmemiştir. Konuyu detaylı düşünün ne demek istediğim ortaya çıkar. Dünyanın düzenine ters bir evrim sizin dediğiniz evrim. O derece mantık hataları,çelişkilerle dolu bir teori.
Verdiğiniz kertenkele örneğine inanmakta başı çekerim. Dediğim gibi canlılar yaşadığı yere uyum sağlamak için evrim geçirir.yaşadığı yere zarar vermek üzere evrim geçirmez.
Düşünün , İnsan buğdaydan ekmeğini yapıyorsa buna evrim denilemez. Kertenkele evrimleşirken en temel ihtiyacına ulaşmak için zahmet görecek şekildemi evrimleşmiş. Lütfen yapmayın. Daha hür düşünün.
Saygılarımla


Ağustos 11, 2012, 05:27:39 ös
Yanıtla #6
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Şimdi ben burada Sayın Hacamat'a bir bakımrdan karxşı çıkacağım; o da bundan ötürü yüksünecek.

Yüksünmesin.

İnsn doğaya hiçbir zarar veremez. O zaten doğanın bir öğesidir. Bizim, insanın doğaya zarar verdiğini söyleyişimizdeki olay da doğal bir olaydır. Öğneğin hani şu üzerinde çok durulan atmosferin delinmesi olayı ya da suların kirletilmesi. Bunlar ddğal olaylardır; doğanın kendi içindeki olaylar. Üstelik doğanın ztüamande değil sadece şu yerkürenin belli bölgelerindeki olaylar. Bir yanardağ patlar, bir meteor düşer yeryüzüne, çok daha fazla etlineri doğa. Bur manyetik alan, bir yüksek radyasyon canlıların büyük bölümlünü silip götürür. Zaten olmuştur bunlar binlerce yıl önce. Binlerce yıl bu doğa için nedir ki?... Onun yaşamı milyonlarca ışık yılı ile ölçülür. İnsan doğada nedir ki sanki?

Nedin bilir misiniz?

Kendini doğanın egemeni sanan, doğanın kendisi için yaratılmış olduğuna kanmış ve bundan ötürü yetinmeyi bilmeyen, bundan dolayı doğa ile uyumsuz  bir garip varlık...

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ağustos 11, 2012, 05:46:07 ös
Yanıtla #7
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 730
  • Cinsiyet: Bay

Merhaba,

Ben sayın Hacamat'a yanıt verirken aynı zamanda Sn ADAM'da katkıda bulundu benim söyleyeceklerime parelel şeyler söyledi.

1- İnsanın tarım toplumuna dönüşümünden önce (10-12 bin yıl) zaten insan doğanın bir parçasıydı. Tıpkı hayvanlar gibi yaşıyordu. Yani yanlış anlaşılmasın. O avlanıyordu, O'nuda avlıyorlardı.  Buzul çağı sonuna kadar çoğunlukla mağaralarda ve doğal barınaklarda yaşayabiliyordu. Bulmuş olduğu ateş dışında doğaya nasıl zarar verecekki? O zaman bu doğaya zarar verme anlamını içermiyor. Avcı ve toplayıcılığın mantığı bu zaten.

Sizin bahsettiğiniz belki tarım toplumu sonrasında özellikle sanayi devrimi ile birlikte olabilen birşey. Diğer canlıların yaşam alanlarının kısıtlanması vb şeyler.

İnsan türlerini anlatırken ve göç yollarından bahsederken ben insan zihnindeki dönüşümden de bahsetmek istiyorum.

2-FİZİKSEL EVRİMİN DIŞINDA HANGİ ETKENLERİN ZİHİNSEL EVRİMİ ETKİLEDİĞİ HENÜZ TAM ANLAMIYLA AÇIKLANAMAMIŞTIR. Sizin bahsetmiş olduğunuz etken bu herhalde.

Hayvanların zihinsel yetenekleri ve davranışları ile ilgili olarak size Dawkins'in "Kör Saatçi"kitabını önerebilirim.

İnsan zihni ve davranışları evet bu alan çok farklı. Takdir edersenizki fosilleşmede beyin korunamıyor. Çok özel şartlar ve istisnalar hariç.
Fosilleşme süreçleri ile ilgili size şu kaynağı önerebilirim. Prof Dr. Nurdan İnan "Paleontoloji-Fosil bilim" Seçkin yay.

Saygılarımla.

Özgürlük zeka demektir, sevgi demektir. Özgürlük sömürmeme, yetkeye boyun eğmeme demektir. Özgürlük olağanüstü erdem demektir.
Jiddu Krishnamurti


Ağustos 11, 2012, 08:20:26 ös
Yanıtla #8
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 667
  • Cinsiyet: Bay

Syın ADAM,
Fabrika bacalarından çıkan kirli duman, Denize akıtılan pis atıklar,Ormanların yok edilmesi, Her tarafın betonlaşması vs. Aslında tüm bunlar doğal. Sayın asimov bize belki bu olumsuzluklarla alakalı yazar ismi önerir. Tüm bu yeşilciler haksız, çevrecilerin tüm savunudukları yersiz,oysa dünya kirlendikçe güzel,Dünyamız  bunu istedi,önerdi deriz tüm çevrecilere cevap veririz artık. yeterki evrim teorisine zeval gelmesin.

Böyle bir şey yok.
  Sonuçta ben de sizin anlattığınız gibi bir evrime inanmak isterim.Bu bana bir şey kaybettirmez. Dediğim gibi mantık hataları var.

Yazı devam ettiği sürece bende örnek bitmeyecek.
   Canlılar evrim sürecinde dünyada yön bulma konusunda uzmanlaşmış,dünyayı avuçlarının içi gibi biliyorlar. Ormanda kaybolan bir hayvan gördünüz mü? Oysa insan denilen gibi evrimleşseydi tabelalarla yolunu bulmazdı. Denizdeki balık bile kaybolmuyor,yön bulma yetileri gelişmiş, ne hikmetse biz fiziksel olarak evrim geçirmişiz ama dünyayı tanıma konusundada evrim geçirmemişiz. Hiç bir tutarlı tarafı yok, şu evrim mevzusunun.  Canlıların evrim geçirdiğine inanıyorum, ama mevzu insansa buna evrim değil , lanet ismini daha doğru buluyorum. İnsan Lanet geçirdi dense bunu ispatlamak daha kolay
Saygılarımla


Ağustos 11, 2012, 09:02:23 ös
Yanıtla #9

Sayın Hacamat, ümit dolu. Sayın Hacamat, sorgulamaya çalışıyor. Sayın Hacamat, emek veriyor. Düşündüklerini, katılıp/katılmadıklarını aktarıyor. Ne güzel! Bundan ötürü sayın Hacamat'ı tebrik ederim.

Sayın ADAM burada altın değerinde fikirler paylaşıyor. Pek çok konuda sayın ADAM ile bir düşünüyoruz. Ama Sayın ADAM ilerlerde. Benim varmaya çalıştığım noktalarda. Aramazdaki görüş farklılıkları da olsa olsa bundan kaynaklanabilir. 

En başta "DOĞA DIŞI" diye bir şey yoktur. Her şey doğanın yasaları gereğince olur ve ondan ayrı bir şey yoktur zaten. Dünyamız pek çok galaksinin herhangi birinin içindeki milyarlarca yıldızdan sadece biri.  Ama yaşadığımız dünyada kendimizi merkeze koymuşuz. Öyle bir merkeze ki, tüm kainatın insanla gelip-gideceğine kadar...

Sayın Hacamat, evrime göz kırpıyor. Ama mesele dönüp dolaşıp insan evrimine gelince, bunu pek mantıklı görmüyor. Zira insanı diğer canlılar gibi güçlü kılan özellikler yok. İnsanın sadece aklı var. Ne kanatları, ne hortumu, ne gece görebilen gözleri, ne de kamuflaj özellikleri. Ama bilmiyor işte. Sayın Hacamat, insanın gücünün güçsüzlüğünde olduğunu. İnsanın bu güçsüzlüğünden ötürü diğer canlılardan ayrı bir evrimleştiğini. Bugünkü gücünü, güçsüzlüğüne borçlu olduğunu. İnsan, doğada çırılçıplak yaşayamayacak kadar güçsüzdü. Onu diğer canlıları güçlü kılan uzuvları yoktu. Bunun üzerine insan, doğayı emrine soktu. Doğaya uyum sağlayıp gitmektense, doğayı uydurdu kendine. Doğayı uydurmak içinse akla ihtiyacı vardı. Bunun üzerine aynı doğa, insana aklı bahşetti.

İşte sayın Hacamat, bu yüzden insan hala bir ormanda kayboluyor. Hala dünyayı tanımıyor, onunla uyum içinde yaşayamıyor. Çünkü insan, diğer canlılardan ayrı olarak, doğayı hizmetine sokarak, evrimleşti.

Saygılarımla.
• Laborare est Orare XXII.
• ... Bense daha önce duyulmamış, yeni şeyler söylediğim için onların ilenç ve lanetlemelerine maruz kalmaya devam edeceğim.... Simon Magus


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
51 Yanıt
25486 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 22, 2016, 10:56:33 ös
Gönderen: kurt
1 Yanıt
3452 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 17, 2009, 07:10:55 ös
Gönderen: popperist
0 Yanıt
3926 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 25, 2011, 12:35:53 ös
Gönderen: alcyone
0 Yanıt
2471 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 18, 2011, 11:46:25 ös
Gönderen: malygos
0 Yanıt
3510 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 22, 2012, 02:22:11 ös
Gönderen: peacewings
4 Yanıt
9528 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 28, 2012, 12:46:51 ös
Gönderen: asimov
3 Yanıt
5169 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 30, 2012, 10:57:50 ös
Gönderen: NOSAM33
5 Yanıt
5785 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 25, 2014, 09:45:53 öö
Gönderen: asimov
İnsanın Evrimi

Başlatan ADAM « 1 2 » Mizah

16 Yanıt
7093 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 15, 2012, 09:38:35 ös
Gönderen: karahan
2 Yanıt
2093 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 02, 2015, 04:42:19 ös
Gönderen: İNSAN