Türkiye`de Dogan Grubunun medyada tekel olmasi aslinda kartel yasalarina aykiri olan bir olay. Almanya`da en yüksek trajli olan BILD gazetesi Pro7/Sat1 TV kanallarini almak istedi, ve mahkeme halk üzerinde etkisi yogun olur ve dengeyi bozabilir diye, alimi gecersiz hale getirdi.
Ertugrul Özkök gazetecilik etigini pek önemsemez, Hükümetin onlara verdigi destegi kaybetmemek icin Emin Cölasani uzaklastirdilar. Bunun aynisini Avrupa Hürriyet Yazi isleri müdürünede yapti Özkök. Özkök gibileri yaptiklari gezilerde en iyi sarap hangisi, en güzel kadinlar nerde, en iyi nerede yemek yenilir gibi konulara önem verirler.
Basin özgürlügüne gelince, Haziran 2004 de TBMM`de yürürlüge giren Basin Kanunu kadar sacma bir kanun görmedim ben simdiye kadar.
"MADDE 3. - Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir.
Basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlâkının, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabilir.'"
Eger ilk iki kelimeye dikkat ederseniz, Basin özgürdür diyor ve arkasindan kisitlamalar hakime keyfi karar verme yönünde tahrik ederek devam ediyor.
Neyseki Basin Özgürse, o zaman her gazeteci düsündügünü ve istedigini kösesinde yazabilmeli. Ben Emin Cölasanin tarzini sevmem, ama hükümet yanlisi (bagimli) bir Genel Yayin Yönetmeninin böyle düsünce özgürlügüne comak sokmasi gercekten düsündürücü. Özellikle 68 kusagindan olan eski bir solcuya yakismayan bir tavir bence.
Maddi cikar icin, temel insan hakki olan düsünce özgürlügüne bu sekilde sansür koymak gercekten cok düsündürücü.