Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Nevruz Bayramı.......  (Okunma sayısı 14059 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 21, 2011, 01:09:48 ös
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 308
  • Cinsiyet: Bay

Sahte tarih, sahte dil, sahte bayram

Bu yazıyı okumaya başladığınızda Kürtler yine o tehdit dolu Nevruz kutlamalarından birini gerçekleştirmiş olacak. Bu yılı "çözüm Nevruzu" ilan ettiler. Muhtemelen yaktıkları nefret ateşinin üzerinden "Öcalan'a özgürlük" sloganlarıyla atlayarak "ayaklanma" çağrıları yapacak ve Türkiye'nin pek çok yerini de kan gölüne çevirecekler.

Ve çok büyük tarihsel çarpıtmayla yapacaklar bunu, Nevruz Kürt bayramıdır uydurmasıyla… Öyle bir uydurmadır ki bu, en az olmayan dilleri kadar sahte, olmayan tarihleri kadar köksüzdür.

Bir "Kürt mitolojisi" yaratmışlardır Demirci Kava adında.

Efsane, daha yeryüzünde kimsenin olmadığı dönemlerde geçer iddiaya göre. Nefret ve kötülük zehriyle dolu zalim kral Dahhak, tüm halkına zulüm etmektedir. Öyle kötüdür ki, zamanla beynindeki nefret bir ura dönüşür. Doktorlar acılarının bitmesi için yaralarına genç ve çocukların beyinlerini sürmesini önerirler. Böylece Kürtlerin yaşadığı bu coğrafyada(?) aylarca süren bir katliam başlar. Her gün zorla anne babalarından alınan iki gencin beyni Dahhak'a teslim edilir. Bu şekilde 17 oğlunu kaybetmiş Kava adındaki bir demirci de artık bu zulme dayanamaz ve direniş örgütler. Halk ateşler yakarak saraya yürür ya da Kava çekiç darbeleriyle kralı öldürür. Türlü türlü versiyonu vardır efsanenin. Bir iddiaya göre de her gün gençlerden birinin beyni yerine bir koyun beyni sunulur krala ve kurtarılan bu gençler dağlarda saklanır, gün gelir Kava dağları delerek bu gençleri kurtarır. Bu tarih de 21 Mart'a rastlar.

İddialarına göre de bu, Kürtlerin kurtuluş efsanesidir.Oysa her şeyiyle öyle tutarsız ve öyle çalıntıdır ki bu efsane…

Ne Kava'nın kim olduğunu bilen vardır, ne nerede yaşadığını, ne de ne zaman yaşadığını. Bazıları Şehname'ye dayandırır, bazıları Şerefname'ye bazıları da İran'ın dini kitabı Avesta'ya. Ama bunların hiç birinde bir tutarlılık yoktur. Ancak neye benzediği ve nereden çalıntı olduğu çok açıktır. Bahsedilen kişinin Göktürk yazıtlarında adı Gave olarak geçen Bilge Tonyukuk olduğu söylenir. Göktürklerde de vezirlerin ünvanının Demirci olarak anıldığı…

Türklerin Türeyiş destanını okuyun, Ergenekon destanını sonra, dağları delme mitini gözden geçirin, şöyle bir Türk tarihini gözünüzün önüne getirin, sonrada bakın bakalım neymiş "Demirci Kava efsanesi". Hiç de işin içinden çıkılmaz değildir.

Kürtler her şeyi olduğu gibi bunu da Türk tarihinden aşırmışlardır. Ancak olmayan milletin tarihi ya da dili olmayacağı gibi bayramı da olmayacaktır. Nevruz, Türklerin Ergenekon'dan çıkış günüdür .Nevruz çok çok eski bir Türk bayramıdır. Sözcük anlamı "Yeni Gün" demektir. Yani yılın ilk günü.

Türkler, tabiata dönük ve ona bir o kadar bağlı ve bir o kadar saygılı yaşamlarının sonucu olarak, tabiatın dirildiği yani baharın geldiği bu ilk günü, binlerce yıldır, yılbaşı olarak kutlarlar. Bulunduğu tüm coğrafyalarda, karşı karşıya kaldığı tüm düşmanlarına meydan okuyan Türkler, doğa karşısındaki acizliğinin farkındadır ve ona boyun eğer. Nevruz böylesine bir boyun eğişin de ifadesidir.

Mançurya'dan Balkanlara kadar Türklerin yaşadığı her yerde, Sünnisinden Alevisine, Bektaşisinden Hıristiyanına, Yahudisine tüm Türklerin ortak bayramıdır Nevruz. Ve kullandıkları tüm takvimlerde yılın başı hep Mart ayıdır. Yıl, doğanın dirilişiyle başlar çünkü.

Ancak Nevruz sadece doğanın dirilişini ifade etmez. Aynı zamanda Türklerin Ergenekon'dan çıkışını da ifade eder, çünkü bu da 21 Mart'a denk gelmektedir. Doğanın dirilişi ve Türklerin dirilişi iç içe geçmiştir ve tüm Türk devletlerinde demir dövme törenleriyle kutlanmıştır yüzyıllarca bu nedenle. İslâmiyetten sonra bile önemini yitirmeden bugünlere gelmesinin nedeni budur. Ergenekon'da sıkışıp kalmışken demir madenini eritip yol açmışlar, soylarını geniş topraklara vadilere yaymışlardır. Nevruz Türkler için tarihseldir ve kökleri vardır.

Ve elbette bir felsefesi!

Her şeyden öte bir bayramdır ve bayram felsefesiyle kutlanır.
Anadolu'nun her yerinde hala büyük ateşler yakılır ve üzerinden atlanır. Ateş kutsaldır ve kötülüklerden arınmanın simgesidir. Aynı zamanda kardeşliği ve barışı temsil eder.
Doğa kendini nasıl yeniler ve arındırırsa, bir milletin de arınmasının ifadesidir.
Nevruz, Türklerin efsanelerinde vardır, yazıtlarında vardır, tarihinde vardır.
Şiirlerinde vardır, müziğinde vardır, kabile adlarında hatta kişi adlarında vardır.
Nevruz makamıyla şarkı söyleyip, Nevruzziyeler yazan bir millete, çocuklarına Nevruz adını koyup, sevdiğine Nevruz çiçeği hediye eden bir millete tutup da bu senin bayramın olamaz demek pek bir abes kaçmaktadır!

Kürtlerin doğası Nevruz'a uymuyor

Şimdi Nevruz'un kendilerine ait olduğunu iddia eden Kürtlere şöyle bir kez daha bakalım. Kutladıkları Nevruz mu değil mi diye…
Yaktıkları bir nefret ateşidir her şeyden önce. Her yıl Türk devletine ve Türk milletine küfrederek, Apo posterleri ve sloganlarıyla savaş çığlıkları atarlar ki, felsefesini anlamadıkları ortadadır. Lastik yakıp üzerinden atladıkları ateş, arındırmadığı gibi kirli bir ateştir. Bugüne kadar yaktıkları arabaların, molotofladıkları otobüslerin, yaktıkları çocuklarımızın nefret dolu bir ifadesidir.

Kürtler, doğaya meydan okumaktadırlar. Doğa şimdiye kadar millet olamayıp devlet kuramayan bir topluluğa bundan sonra da bu imkanı vermeyecektir. Bunun farkında olmayarak zaten büyük bir isyan içindedirler. Bir arada yaşadıkları tüm topluluklara da isyan ederek bir inkar içindedirler ki, bu da barış ve kardeşliğe son derece aykırıdır. İstedikleri kadar barış ve kardeşlik sloganı atsınlar, sahtedir.

Çalıntı efsanelerinden yola çıkarak bir direniş öyküsü yaratmaya çalışırlar ki, orada bile karşılarına Türkler çıkar. Emperyalistlerle el ele kol kola sözde bir direniş örgütleyen Kürtler, çaldıkları Demirci Kava'yı bile anlayamamıştır. Türkler, bileklerinin gücüyle çıkmıştır Ergenekon'dan, Çinlilerden aldıkları silahlarla değil…

Üstelik Türkler, Kürtlerce zalim kral Dahhak'a benzetilen Türkler, yıllarca açtıkları kucağın bedelini ödemektedirler bir yandan ve bu nefret çığlıklarını hiç de hak etmemişlerdir. İşte böylesine bir Nevroz'dur Kürtlerinki. Hastalıklı bir ruh hali…

Dostla düşmanın karıştığı, bayramla nefretin karıştığı, tarihle masalın karıştığı bir ruh hali…

En güzeli, eğer gerçekten arınmak istiyorlarsa, bu yıl gerçekten kardeşlikse istedikleri, barışsa, yapmaları gereken ABD'ye karşı çıkıp
Bu yılı çözüm Nevruz'u ilan edeceklerine başlangıç Nevruz'u ilan etmektir
Türk töresinde affetmek vardır, boyun eğene sahip çıkmak vardır.

Eğer gerçekten arınmaksa istedikleri, doğaya boyun eğmekse, eğsinler ve kardeşçe yaşayalım.

Yok eğer Apo'ya özgürlükse, ayrı bayrak ayrı dilse, Amerikan ittifakıysa istedikleri, buyursunlar meydan okusunlar doğaya…

Dağları delmiş bir millete, 16 devlet kurmuş bir millete, gözlerinin içine içine baka baka pervasızca tehdit savurmak, onu ancak biraz daha uyandırmak olur.

Belki de bir mesaj olur Türklere. (Alıntıdır )



IŞIK ve SEVGİ ile KALIN.......


Işık, sadece ışık ama daha fazla ışık.......


Mart 21, 2011, 11:50:48 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

      Sayın oasis, yazınıza aynen imzamı atarım. Bu konu ile ilgili ben de hemen hemen aynı mahiyette ama biraz kısa olarak 09.03.2011 tarihinde  ben de bir yazı yazmıştım.  Ve hatta bu yazımda Kürt  kardeilerimizin terör için sarfettikleri enerjilerini keşke bölgelerindeki feodal yapının yıkılması için harcaya  bilselerdi demiştim. Bu sözümü gene tekrarlıyorum. Aksi halde sizin de belirttiğiniz gibi  barış içinde yaşamak istediklerine hiç bir zaman hiç kimse inanmayacaktır. 
         Saygılar-sevgiler.
"Vur ama dinle beni"


Mart 22, 2011, 02:52:28 öö
Yanıtla #2

Nevruz'un doğayı kutlulayan bir kürt bayramı olması benim de garibime gitmiştir hep. İnsanları ırklarına, etnik kökenlerine göre sınıflandırmaktan hep kaçınmışımdır. Ama G.D.Anadolu Bölgesinin neredeyse tamamını gezmiş birisi olarak bir gözlemimi paylaşmak istiyorum. Bölgede gezereken, hiç bilmediğiniz bir köye girin, ağaçlara bakın, etnik kökeni anlarsınız. Sebebini bilmiyorum, ama gerçek bu. Kürt köylerinde ağaç olmaz.

Sebebini bilen varsa, öğrenmekten gerçekten mutlu olurum...
Bir kavramın tarihini bilmediğiniz sürece
Kavramın kendisini idrak edemezsiniz


Mart 22, 2011, 08:03:54 öö
Yanıtla #3
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

Newroz veya Nevruz, halklarının bayramidir. Farsi, Turku, Kurdu, afganı, tatarı, kırgızı kutlar. Zerdustu, bahaisi, yezidisi, alevisi kutsallık atfeder bugüne.

Demirci Kawa kadar bir efsanedir Ergenekon'dan çıkış. Efsanelerle çarpışmak da ilginç. Bizim Ergenekon sizin Kawadan eski mı denmek istiyor bilemedim :)

Ama yazılısı nasil olursa olsun Newroz, Nevruz yeni güne bir karsilamadir. Doga dengededir ye artık bahar gelmiştir. İlle de bahar... Newroz halkların düşmanlığını degil kardeşliğini simgeler Kyzey yarım kürede eski dünyada bir bastan digerine 15 bin yıldır sevinçle kutlanıyor, kutlanacak.

Ha bir de soru, bu Newroz kutlamaları çıkmadan evvel hiç Nevruz Kutlaması olmazdı. Neden acaba?

Nevruz ateşi hep yansın

Ya da

Newroz piroz be.


Mart 22, 2011, 10:07:45 öö
Yanıtla #4
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 308
  • Cinsiyet: Bay

Sevgili skullG, nevruz kutlamaları yüzyıllardır geniş bir coğrafyada kutlanmaktadır şu an 70 yaşında olan annem bile çocukluk ve gençlik yıllarında nevruzu kutladıklarını fakat son zamanlarda özellikle bazı çevrelerin bir bayramı bu şekilde istismar etmelerini bir türlü kabullenememektedir.Kendileri nevruz bayramını bir bayram gibi bayram şeklinde kutladıklarını defalarca bana anlatmıştır.......

IŞIK ve SEVGİ ile KALIN.......
Işık, sadece ışık ama daha fazla ışık.......


Mart 22, 2011, 12:33:11 ös
Yanıtla #5

Ben de kutlanıyordu diye hatırlıyorum aslında...

Bir kavramın tarihini bilmediğiniz sürece
Kavramın kendisini idrak edemezsiniz


Mart 22, 2011, 07:17:08 ös
Yanıtla #6
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Ha bir de soru, bu Newroz kutlamaları çıkmadan evvel hiç Nevruz Kutlaması olmazdı. Neden acaba?


Sn SkullG'nin bahsini ettigi (yanlissam duzelttsin) devlet katinda bir toren olmazdi. Oysa simdi Kultur Bakanligi bizzat organize ediyor, hatta buyuk elciler de kutlamaya katiliyor.


Mart 22, 2011, 09:28:04 ös
Yanıtla #7
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

      Sayın Mustafa Kemal, bu ağaç olayı benim de dikkatimi çekmişti. Hatta 1969-1970 yıllarında o bölgede bulunduğum sırada şahsi gayretlerimle  epey  fidan dikmiştim. Daha sonraki yıllarda o bölgeden gelen tanıdıklarım ,  fidanların  kocaman kocaman ağaçlar olduklarını söylemişlerdi.  Ben de o zamanlar kilometrelerce uzanıp giden arazide neden ağaç olmaz diye sorduğumda, bölge halkından bazıları bana, "kendi aralarında devamlı husumet ve kan davası bulunduğunu, etrafta ağaç olduğu takdirde hasımlarının bu ağaçlıklarda pusular kurabileceklerini ve kendilerini öldüreceklerini , bu nedenle hele hele evlerinin etrafında asla ağaç dikmediklerini söylemişti. Bana çok garip geldi.  Hatta bölgede yaşayanlar  bulundukları yerlerdeki ağaçları kesip yok ettikleri için  kendi aralarında kendileri için  isimlerinin -KURUTAN-dan geldiğini" söylemişlerdi. Bunun ne derece doğru olduğunu bilmiyorum ama galiba  doğruluk payı var.
         Saygılar-sevgiler.
"Vur ama dinle beni"


Mart 22, 2011, 09:47:49 ös
Yanıtla #8
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Nevruz'un doğayı kutlulayan bir kürt bayramı olması benim de garibime gitmiştir hep. İnsanları ırklarına, etnik kökenlerine göre sınıflandırmaktan hep kaçınmışımdır. Ama G.D.Anadolu Bölgesinin neredeyse tamamını gezmiş birisi olarak bir gözlemimi paylaşmak istiyorum. Bölgede gezereken, hiç bilmediğiniz bir köye girin, ağaçlara bakın, etnik kökeni anlarsınız. Sebebini bilmiyorum, ama gerçek bu. Kürt köylerinde ağaç olmaz.

Sebebini bilen varsa, öğrenmekten gerçekten mutlu olurum...


Edip Polat'in Evrensel Basim Yayin tarafindan basilmis olan Kurt Cografyasinin Flora ve Faunasina Giris BILIM DILINDE KURTLER adli kitabinin 38.sayfasinda soyle diyor:

"KURTLERIN YASADIGI BOLGELERDE DOGA TAHRIBATI VE CANLI TELEFATI

1988'in 16 Martinda Halepce'de yapilan katliam sadece 5 bini askin Kurdun olumunu gerceklestirmekle kalmadi, ayni zamanda o bolgeyi neredeyse kirac topraklara cevirdi. Turkiye'nin Dogu ve Guneydogu bolgelerinde donemin catismali ortamindan dolayi 1992 yilinin kisinda yapilan bombardimanlar ve pesinden gelen cig felaketi dogayi ciplak bir vicuda cevirdi. Ormanlar yakilip bitki ortusu tahrip edildi.

Yazar ayrica Guney Kurdistan dedigi bugunku Kuzey Irak'ta Saddam doneminde yakilan 4500'den fazla koye dikkat cekiyor. Kullanilan kimyasal gaz (hardal, arsenik, fosfor, teban, sarin) ve bombalarla bir yandan insanlar oldurulurken ekolojik dengeyi bozdugunu, yine Korfez savasi sirasinda Saddam'in 650 petrol kuyusunu yaktigini ve bunlarin haliyle ozon tabakasina yukselip bolgede asit yagmurlarinin yagmaya basladigini ve bundan dolayi salgin hastaliklarin cogaldigini, 1975 Cezayir anlasmasi ile Irak-Iran siniri boyunca ice dogru 15 km'lik bir seridin bosaltilmasiyla olusturulan tampon bolgedeki tum koylerin yakildigini ifade ederken ote yandan da Kurtlerin zamaninda yasadigi yerlerde mudahele eden bir devlet otoritesi olmadigi icin de yoksulluk ve sinirlar arasi goc gibi etkenlerin yanisira bilincsizce gerek isinmak icin gerekse tarimla ugrasmak icin bulduklari ormanlari yaktiklarini anlatiyor muellif. Bir diger yandan da Keban baraji, Maden Bakir isletmesinin Dicle nehrine verdigi zarar ve Ergani Cimento fabrikasi basta olmak uzere bazi endemik yerlere devletin sanayilesmenin getirdigi bir yuk olarak fabrika, baraj, santral, rafineri gibi yataklarin da cevreye biraktigi atik maddelerin de bu bitki ortusu ve dogal hayati onemli olcude etkiledigini soyluyor.

Ayrica kitapta Erbil'in cevre koylerinden birinde yasayan Cafer Muhammed adli vatandasin da sozlerine yer verilmis. "Bir kac yil oncesine kadar bu yol Selahaddin kentine kadar ormanlikti. Icinde dolasmak bile zordu. Sehirde insanlara deniz ne anlam ifade ediyorsa bizim icin de ormanlar onu ifade ediyordu. Savastan sonra sehir halki yakit bulamadi ve caresiz kalan halk cevre ormanlara saldirdi. Neredeyse tum agaclar kesildi."



Mart 23, 2011, 12:44:02 öö
Yanıtla #9
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

    Sayın  Isis, Irak'taki durumu bilmiyorum ama ben 1968'li yıllardan beri o bölgedeki birkaç il haricinde  öyle ormanlık  yerler görememiştim. Benim anlattığım yıllarda ne kimyasal ne de antikimyasal bomba falan atılmış değildi. Yine ne baraj ne  çimento fabrikası  ne de santraller vardı. Ve bildiğim kadarı ile bölgenin çok büyük bölümü  tezek denilen hayvanların dışkısını yakacak olarak kullanıyorlardı.
      Saygılar-sevgiler.
"Vur ama dinle beni"


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
3000 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 20, 2010, 05:29:11 ös
Gönderen: Mozart
7 Yanıt
6274 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 29, 2010, 01:55:09 öö
Gönderen: Prometheus
0 Yanıt
3890 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 08, 2010, 01:40:21 ös
Gönderen: Mozart
1 Yanıt
3729 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 28, 2010, 04:04:25 ös
Gönderen: Prometheus
1 Yanıt
4345 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 06, 2011, 04:59:59 ös
Gönderen: bilGe
9 Yanıt
3280 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 22, 2017, 02:52:32 öö
Gönderen: karahan
11 Yanıt
6200 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 31, 2012, 12:25:03 öö
Gönderen: NOSAM33
0 Yanıt
1990 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 06, 2013, 03:31:37 ös
Gönderen: 418
5 Yanıt
4111 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 03, 2013, 12:02:46 öö
Gönderen: proxima
0 Yanıt
1363 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 22, 2015, 10:02:24 ös
Gönderen: Tij