Sn.Nueva
En son yazısınızdan sonra size cevap vermek isterim ben bir dogmacı taasupçu değilim.Sizide hiç bir zaman tehdit etmedim ama yazılarınız bu ülkede yaşayan insanların kalplerini kırabilir ifadelerinizi tekrar okumanızı tavsiye ederim.Burda kasıtettiğimde Nur Cemaatine mensup insanlar değil.
Konunun dışına çıkmadan şöyle bir çalışmayı sizlerle paylaşmakta yarar görüyorum yoksa diğer forum arkadaşlarım çok haklı sağlıklı bir tartışma olmuyor.Bu konuda fikirlerini özgürce beyan edenlerede teşekkür ederim.Bir makaleyi sizlerle paylaşmak istedim.
Saygılarımla...
"OKUYAN, OKUTAN, OKUNAN ADAM."
Kur'an'in ilk emri; Oku! "Yaratan Rabb'inin adiyla oku!" Bu emri alan Resulüllah (sas) okudu. Kur'an'i okudu, insanlara onun nasil okunacagini ögretti.
Makale
Onun verdigi dersle, asirlar boyu nice salihler, veliler, alimler, müçtehitler hep okudular. 19. asrin sonlarinda, ömrü okumayla ve okutmayla geçecek bir kisi dünyaya geldi. Din ilimlerinden fen ilimlerine, felsefeden fizik, kimya, matematik ve astronomi ilimlerine kadar birçok ilmi tahsil etti. Yüzlerce kitap okudu. Eristigi ilmî seviye, sahip oldugu harika meziyetlerle kendisine "Bediüzzaman" denildi.
Üç farkli dönemi yasadi; Mesrutiyet dönemi. Tek parti dönemi. Çok partili dönem. Her dönemi ve sartlarini çok iyi okudu. Her dönemde, çözümsüzlüge düsen insanlara çözümler üretti. Çareler sundu. Ümit asiladi; ümit oldu. Osmanli Devleti'nin son zamanlarinda patlak veren 31 Mart Olayi'nda, yatistirici rol oynamasina ragmen Divan-i Harp'te yargilandi. Ama beraat etti. Birinci Dünya Savasi esnasinda, Kafkas Cephesi'nde Ruslarla savasti; esir düstü. Rusya'dan yayilip bütün dünyayi saran ve Anadolu insanini tehdit eden dinsizlik tâununa karsi, dogrudan Kur'an'dan aldigi bir reçete ortaya koydu. Risale-i Nur Külliyatini telif etti. Bu eserlerle, kalplerde sönmeye yüz tutan iman atesini yeniden tutusturdu. Buna karsilik sürgünler ve hapislerle dolu bir hayat geçirdi.
O bir alim prototipiydi
Çok agir sartlarin ve dayanilmaz zorluklarin ürünü olan Risale-i Nur, ilk ortaya çiktigi andan itibaren imana susamis gönülleri etrafinda topladi. Köylüsünden kentlisine, cahilinden alimine herkes onu okudu, onu yazdi. Onu okuyanlarin sayisi her geçen gün artti. Okuyan bir baskasina okutma telasi ve gayretiyle harekete geçti. Bir dönem yüzlerce el, yüz binlerce Risale'yi yazip çogaltti. Elle yazilan eserler, gönüllü "Nur Postacilari" tarafindan yurdun pek çok bölgesine gönderiliyordu. Bunun ardindan da çogaltilan eserler ayni yollardan tekrar Bediüzzaman'a ulastiriliyordu. Ülke çapinda tam bir posta agi kurulmustu. Hemen belirtelim; o dönemin zor sartlari altinda, bu gayretlerin basariyla sonuçlanmasinda kibrit kutulari bile çok büyük rol oynadi. Afyon Mahkemesi'nde Said Nursi'yi itham eden savci, bu sekilde çogaltilan ve dagitilan Risalelerin 600 bine ulastigini belirtiyordu.
Bir dönem teksir makineleri döndü, durmadan Risale basti. 1946 yilinda Nur talebeleri tarafindan alinan teksir makinesi ile bir nüsha kisa zamanda binlerce nüsha olarak çogaltiliyordu. Bu yolla yurdun birçok yerine daha fazla ve daha hizli bir sekilde ulasma imkâni dogmus oldu. Teksir makinelerinin devreye girmesi bütün Nur talebelerini oldugu gibi Said Nursî'yi de çok sevindirmis, teksir makinesini "Bin Kalemli Kâtip; Bin Kalemli Nurcu" gibi ifadelerle sifatlandirmisti. Bir dönem de matbaa makineleri Türkiye'nin dört bir kösesine Risale yetistirmek için çalisti. Bu dönemde matbaalarda, teksir makinelerinden kat kat hizli olarak basilan Risaleler, çok daha kolay yollarla, binlerce kisinin eline ulastirildi. Yasanan her bir gelisme "Said'ler, Hamza'lar, Osman'lar, Tâhir'ler, Yusuf'lar, Ahmed'ler ve digerlerinin" sayisini alabildigine artirdi. Derken, okuma ve okutma gayreti ülke sinirlarini da asti. Risale-i Nur, 32 farkli dünya diline tercüme edildi. 40 ülkede 100'e yakin üniversitede, 500 civarinda ilim adami Risale-i Nur ve Bediüzzaman konusunda akademik çalismalar yapti. Bunlar da yetmedi, dünya çapinda sempozyumlar düzenlendi. "Oliver'ler, John'lar, Thomas'lar" onda kendilerinden birer parça buldular. Onu okudular, ondan ders aldilar.
Bugüne kadar yapilanlar...
Istanbul Ilim ve Kültür Vakfi'nca düzenlenen ve ilki 1991 yilinda gerçeklestirilen 6 uluslararasi sempozyuma, yeryüzünün farkli cografya ve ikliminden 500'ü askin ilim adami Risale-i Nur'a çalistilar ve tebliglerini sundular. Bunlara ek olarak, tüm sempozyumlarda teblig gönderenlerle birlikte, bilim adamlarinin sayisi 700'ü buldu. Katilimcilar, Islam dünyasi basta olmak üzere, dili, dini, milleti fark etmeksizin çok genis cografî yelpazeden geldiler.
Tarih, 16 Mart 1991. Sempozyumlar zincirinin ilk halkasi. Sempozyum basligi "Islâm Dünyasinda Kimlik Problemi ve Bediüzzaman Said Nursî." Yurtiçinden 4, yurtdisindan 6, toplam 10 ilim adami katildi.
Tarih, 27-29 Eylül 1992. "Islâm Düsüncesinin 20. Asirda Yeniden Yapilanmasi ve Bediüzzaman Said Nursi" baslikli ikinci sempozyumda katilimci sayisi artti. 9 yerli, 11 yabanci, toplam 20 ilim adami teblig sundu.
Tarih, 24-26 Eylül 1995. Üçüncü sempozyumda, katilimci sayisinda adeta patlama yasandi. 20 yerli, 30 yabanci, toplam 50 ilim adami "20. Asirda Islâm Düsüncesinin Yeniden Yapilanmasi ve Bediüzzaman Said Nursî" konulu sempozyum süresince Risale-i Nur'a yeni yaklasimlar getirdiler.
Tarih, 20-22 Eylül 1998. "Kurân'i Anlamada Çagdas Bir Yaklasim: Risale-i Nur Örnegi" konulu dördüncü sempozyumda yabanci ilim adamlarinin agirligi vardi. Bu sempozyum 41 yabanci, 17 yerli olmak üzere toplam 58 ilim adaminin katilimiyla gerçeklesti.
Tarih, 24-26 Eylül 2000. Yurt disindan 33, yurtiçinden 11, toplam 44 ilim adaminin katilimiyla besinci sempozyum gerçeklesti. Sempozyumun ana basligi "Risale-i Nur'a Göre Kur'ân'in Insana Bakisi" idi.
Tarih, 22-24 Eylül 2002. Yurtdisindan 42, yurtiçinden 7, toplam 49 ilim adami "Risale-i Nur Isiginda Küresellesme ve Ahlâk" sempozyumunda görüslerini sundular. Ve tarih 3-5 Ekim 2004.
Dünyanin dört bir yanindan 30'a yakin ülkeden gelen, sayilari 100'ü bulan akademisyen Said Nursî'nin bakis açisiyla dünya barisini degerlendirdiler. "Çok Kültürlü Bir Dünyada Imanli, Anlamli ve Baris Içinde Yasama Pratigi: Risale-i Nur Yaklasimi" baslikli sempozyum çerçevesinde, dünyamizin içinde bulundugu son duruma Risale-i Nur perspektifinden cevaplar arandi. Türkiye'den ve dünyanin 30 ülkesinden sempozyuma katilacak olan 90 bilim adami üç gün boyunca, sadece sempozyumu izleyenlere degil tüm dünya insanligina evrensel çaptaki bir baris reçetesi olarak Risale-i Nur'u sundular.
Ilk alti sempozyumdan her birisi, Türkçenin yani sira Arapça ve Ingilizceye çevrilerek dünya ilim camiasina sunuldu. Sempozyumlarda sunulan tebligler, gerek kendi içinde, gerekse bir konu basligi etrafinda kitaplastirilarak ilim ve kültür dünyasina takdim edildi. Bu yayinlarin yani sira sempozyumda sunulan tebligler, bizzat tebligci bilim adamlarinca genisletilerek kitaplastirildi. Bu bilim adamlarindan bazilari kendi üniversitelerinde her seviyeden tez çalismasina öncülük yaptilar. Dünyanin en ünlü yayinevlerinden biri olan SUNY (State University New York) Press'in yayinladigi "Islam at the Crossroads: On the Life and Thought of Bediüzzaman Said Nursi" adli kitabin ilk baskisi 6-7 ay gibi kisa bir zamanda bitti.
Dünya sempozyumlarla Risale-i Nur'u okuma firsati buldu. Okuyan, baskalarina da okutma gayretine düstü. Böylece Risale-i Nur eksenli sempozyumlar zincirine daha yenileri eklendi. Birçok ülkede, Risale-i Nur konulu sempozyum ve konferanslar yapildi. Yurtdisinda yapilan sempozyumlarin tamamina yakini, ilgili ülkelerin üniversiteleri tarafindan organize edildi. Malezya, Misir, Ürdün, Endonezya, Fas, Yemen, Almanya, Avustralya ve Cezayir gibi ülkelerde, bazilarinda birden fazla olmak üzere çok sayida sempozyum ve konferans tertip edildi.
Malezya'da ülkenin ve Güneydogu Asya'nin en büyük üniversitesi (UKM-Malezya Milli Üniversitesi) tarafindan üç gün devam eden iki sene arayla uluslararasi iki sempozyum düzenlendi ve bu sempozyumlara çok büyük ilgi oldu. O ülkenin yüksek düzey yöneticileri tarafindan açilisi yapildi ve basta ABD, Türkiye, Avustralya olmak üzere çok sayida ülkeden tebligciler sunus yaptilar. Yine Endonezya'nin Jakarta, Jogjakarta, Surabay ve Palembang gibi sehirlerinde ilgili sehir üniversitelerince dört tane uluslararasi sempozyum yapildi. Fas'ta Rabat, Vecde, Tatvan, Marakes ve Kazablanka'da devlet üniversitelerince bes sempozyum organize edildi.
Akademiye esin kaynagi oluyor...
Cezayir'de Cezayir Üniversitesi'nce, Misir'da el-Ezher tarafindan çok sayida panel, sempozyum ve bilgi yarismasi yapildi. Avustralya Melbourne Üniversitesinde ABD, Türkiye ve Güney Kore gibi ülkelerden konusmacilarin katilimiyla iki adet panel düzenlendi. Bunlara ilave olarak Ürdün'de I.I.I.T. (Uluslararasi Islâm Düsünce Enstitüsü), Yemen'de ve Almanya'da üniversite destekli sivil toplum kuruluslari tarafindan uluslararasi katilimli konferanslar düzenlendi. Özellikle 19-20 Mart 2004 tarihlerinde Almanya'nin Bonn sehrinde düzenlenen "Uluslararasi Said Nursî Sempozyumu"na Alman akademik ve kilise çevreleri agirlikli olmak üzere, ülke disindan da genis bir katilim oldu. Bu sempozyumda Said Nursî'nin düsünceleri ile II. Dünya Savasi sirasinda Hitler'in baskici zulmüne karsi çiktigi için idam edilen Hiristiyan din adami Dietrich Bonhoeffer'in fikirleri karsilastirildi.
Bediüzzaman'in iki kitabi vardi. Birisi Kur'an, digeri kâinat. O, her ikisini de çok iyi okudu. Okuduklarini insanliga çok iyi aktardi. Kibrit kutularindan uluslararasi dev organizasyonlarina uzanan uzun, ama çok bereketli çizgide dini, dili, irki, kültürü ve cografyasi ne olursa olsun tüm dünya insanligi omuz omuza geldi. Iste bu yüzden Risale-i Nur Külliyati çok okundu. Iste bu yüzden Risale-i Nur Külliyati çok okunuyor. Iste bu yüzden Risale-i Nur Külliyati çok okunacak.
Dr.Veli Sırım Zaman.