Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: KİM KORKAR MASONLARDAN? - 3  (Okunma sayısı 2800 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aralık 26, 2009, 09:38:31 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay





Gözden Geçirilip Düzeltilmiş Anderson Yasaları, 1738

Nasıl Roberts’ın 1722 tarihli Eski Yasalar’ı, baltalamaya niyetlendiği Anderson’ın çalışmasına olumlu bir katkıda bulunduysa, Prichard’ın “Teşrih Edilen Masonluk” kitabının da, genelde masonluk ve özelde Anderson için nesnel açıdan büyük bir nimet olduğunun ortaya çıkması ne kadar da ironiktir. Çünkü Samuel Prichard’ın Anderson için yaptığını, beriki kendi başına asla başaramazdı: O, gözden geçirilip düzeltilmiş 1738 Yasaları’nı ortaya çıkarmak gibi önemli bir görevi Anderson’ın önüne koydu.
Şimdi, Yeni Yasalar Kitabı’ndaki malum konulara dönelim.
1. Yazarın “Okura Hitap” bölümü, düpedüz bir sır saklama savunusudur. Sır saklamak normal ve gereklidir; çünkü, “en düzenli derneklerin kendi sırları olmuştur ve olacaktır”; ve elbette Masonların da kendi sırları olmuştur ve bunları Yazma’da hiçbir zaman açığa vurmamışlardır; ve bu yüzden bunların matbu olması beklenemez: Sâdece yetkin bir Birader, gerçek Işık vasıtasıyla, Kovenler’in ve Tekris edilmemiş başkalarının farkına varamayacağı birçok yararlı ipucunu bu Kitabın neredeyse her sayfasında kolaylıkla bulabilir.
2. “Tarih öncesi” kısmı en baştan, Âdem’le başlar. O, her ne kadar biraz geometri bilse de (çünkü kendisi geometri yasalarına göre oluşturulmuştu), terimin özel anlamı açısından henüz bir mason değildi. Bu özel anlam, Anderson’ın tanımıyla, her ikisi de masonik ezoterizmle ilgili iki esas unsura indirgenebilir. Anderson’ın “tarihöncesi”ne ait hikayesinin özellikle ilgi çekici yanı, onun bâzı tarihi şahsiyetleri yeniden değerlendirmesidir; çünkü önemli olan tek şey onların masonik standartlara göre nasıl davrandıklarıdır. Bu düzeltmenin bir sonucu olarak, Büyük İskender’in değeri azalmış ve Herodes bir kahraman haline gelmiştir.
3. Masonik tarihin, 1723 Yasaları’nda atlanan ve 1688 Devrimi’yle 1717’de İngiltere Büyük Locası’nın kuruluşu arasındaki dönemi kapsayan kısmı, bâzı çağdaşları için bile inandırıcı olmadığı gibi, çok da kısadır. Yazar, kayıtların eksikliğine dikkat çekerek, bu kadar kısa olmasından dolayı özür diler. Kayıtlar, “Devrim’den önce ve Devrim sırasında kaybolmuş ve günümüzde de birçoğu keşfedilecekleri korkusuyla alelacele yakılmıştır. Böylece başladığımız noktaya geri dönüyoruz-İngiltere Büyük Locası’nın kuruluşu ve 1738 Yasaları’nın yayımlanışına kadar olan tarihi; çünkü kendisine inanalım veya inanmayalım, Anderson, dönemin tek tarih kayıtçısıydı ve en büyük eserini tamamlayıp ölene kadar olayların akışını ele alırken onu izlemek zorunda kaldık.
4. 1738 Yasaları’nın dinsel açıdan önceki baskıdan özü itibârıyla bir farkı yok; ama dikkat çeken bâzı noktalar var. Bu noktalar, ya yazarın Hıristiyanlığa bâzı ayrıcalıklar tanıdığını ya da genel olarak din hakkındaki vurgunun daha güçlendirildiğini ortaya koyuyor.
1738 Yasaları’nda şu noktalar din bağlamında ilgi çekicidir.
a) “Tanrı ve Dinle ilgili” 1 no’lu ünlü yükümlülüğe-bu yükümlülük, en az o kadar ünlü, “Bir Mason, sıfatının gereği, Ahlâk Yasası’na uymak zorundadır” şeklindeki buyruğun ardından gelir-şunu ilave eder: “gerçek bir Noahid gibi...çünkü onların tümü Nuh’un Üç Büyük Yasası’nda anlaşırlar...” Anderson’a göre Nuh, ideâl “iyi insan”ı ve dolayısıyla masonik ahlakın cisimleşmesini temsil eder. Tüm gerçek masonlar ahlaki yaşamlarında onu taklit etmelidir.
b) Çok sayıda olmasa da, Hıristiyanlığa yapılan göndermeler yine de önemlidir. Birinci yükümlülükte, Loca ile Kilise arasında benzerlik kurar. Bunları karşılaştırırken, tıpkı “Loca” sözcüğünün hem bir grup insan hem de onların toplantı yeri anlamına gelmesi gibi, “Kilise hem Cemaati hem de İbadet Yerini ifâde eder...”
c) Hıristiyan-Mason senkretizminin  bir örneği, Hıristiyanlık ve Masonluğun bir araya getirildiği, böylece dinsel terminolojinin heterojen ama aynı zamanda yeni ve özellikle masonik bir bağlam içinde birleştirilmiş olarak belirdiği parçalarda görülebilir. 1723 Yasaları’ndaki gibi, Tanrı Evrenin Ulu ve Yüce Mimarı olup, “...her şeyi Geometriye göre ve çok güzel biçimde yaratmıştır...”. O hâlâ evrenselci bir masonluk dininin Tanrı’sı olarak düşünülebilir. Ama Anderson’la birlikte “Tekvin”i ele aldığımızda ve çok yaşlı adamın,”...vaat edilen Mesih’in güzel eski Dinini koruyan ve aynı zamanda Royal Sanatı [Masonluğu] tufana dek koruyup sürdüren alışılmamış aile’si sözlerini okuduğumuz zaman senkretizm kaçınılmaz bir hale gelir.
Anderson’ın öldüğü tarihlerde, başlıca çabası masonluğun kurulması yönünde olan dönem bitmiş, onu her yere yaymayı hedef alan yeni görev dönemi başlamış bulunuyordu. Anderson, kurucu büyüklere, hem Büyük Loca’nın tarihinde hem de tarih öncesinde kim olduklarını öğretmiştir. Bunu, onların geçmişlerini belirleme yoluyla, masonluğun köklerini zamanın başlangıcına doğru çizerek yapmıştır.
Ama onun en büyük başarısı, “yukarıda sözü edilen The Devil’de” oturup kırmızı şarap ve porto içmekle, “aynı The Devil’de” oturarak aynı kırmızı şarabı ve portoyu masonik bir akşam yemeğinde içmek (“...Loca kapandıktan sonra”) arasındaki farklılığı gözler önüne sermesiydi. Bir locanın dışında herhangi bir ortamda söylenen sözler ve ifadelerin, bir locada kullanılan aynı sözler ve ifadelerden farklı olduğunu vurgulayan o olmuştu. Ve en önemlisi, bir kimsenin hangi türden olursa olsun dinini “tüm insanların kabul ettiği” dinden o ayırmıştı. Muhtemelen bu ayırma işlemini, söz konusu dinin kaçınılmaz bir şekilde ve er geç masonların-onlar istese de istemese de-özel dinî haline geleceğini fark etmeden yapmıştı.

Bâzı Ek Düşünceler

Spekülatif masonluk ilk kurulduğunda, erişeceği faaliyet alanı ve boyutlar onu başlatanlar tarafından asla tahmin edilememiş eğlenceli bir serüven, hoş bir oyalanmaydı. Onun 1830’ların sonundaki muhteşem safhasının başlangıcı, bugünden bakıldığında üç etkenin buluşmasının sonucu olarak görülebilir:
1. Masonik locaların ansızın hızla gelişmesi, yayılması ve çoğalması;
2. Buna bağlı olarak masonik ritüellerin, kuralların ve adetlerin içsel evrim ve gelişim ölçeğinde görülen büyüme;
3. Bu ilk iki etkeni, masonluğun sürekli kendi tarihini gözden geçirip düzeltme ve kendi tarihine yetişme çabaları içinde geriye dönük olarak açıklama eğilimi-ki o sıradaki tarihi hâlâ bir nesli (1717-38) bile kapsamıyordu.
Masonik Yasalar’da ve 1722’den sonra yayımlanmış yazmalarda yer alan masonların efsanevi tarihinin büyük kısmı, tespit edilebildiği kadarıyla-ve en azından özü itibârıyla-İngiliz, İskoç ve muhtemelen İrlandalı operatif masonların geleneğine ve irfanına aittir.
Rousseau, özgür bir ülkeyi (İngiltere) ziyaret eden özgür olmayan bir insan olarak, arkadaşı David Hume’dan Fransızlara karşı bir makale yayımlamış bir Londra gazetesini engellemesini talep ettiğinde ne denli aptalca davranmışsa, özgür olmayan bir ülkede yaşayan özgür bir insan olarak, başbakanın kalbindeki asil duygulara ve adalet hissine hitap eden Ramsay de ondan aşağı kalmamıştır. Ve aynı yılın (1738?) Nisan ayında Fransa’da tüm masonik toplantıların yasaklanmasına doğrudan neden olmasa da, bunu Ramsay’in söylevi ve sonraki mektupları başlatmış olabilir. Çünkü bir mason, bir İskoç ve gerçekten büyük bir bilim adamı olan Ramsay, Fransa’daki kilisenin ve devletin aslında, kendilerini eğlendiren asillerin yeni bir derneğinden değil, onların giderek artan başkalarını aydınlatma eğilimlerinden korktuklarını nasıl anlayabilirdi?
Ramsay, söylevinde çığır açan üç iddiada bulunmuştur.
1.   Birincisi, masonik ritüelin kökenini “son Haçlı Seferleri zamanına” bağlar ve Kudüs Saint-Jean Şövalyeleri, Tapınak Şövalyeleri ve diğer Ortaçağ Hıristiyan tarikatlarının özoterik gelenekleriyle ilişkilendirir.
2.   İkincisi, 14. yüzyılın başında Tapınak Şövalyeleri’nin ortadan kaldırılmasından ve diğer tarikatların gerilemesinden sonra, onların ezoterik geleneklerinin esasen Kilwinning Ana Locası gibi bâzı İskoç mason localarına aşılandığını veya bunların arasında barındığını öne sürer.
3.   Ve üçüncüsü, her ne kadar özellikle Katolik değilse de (onların Reform-öncesi kökenlerinden dolayı), tanım itibârıyla Hıristiyan olan o İskoç geleneklerinin (veya tarikatların), İskoç masonluğunda hâlâ devam ettiğini ve kendisinin onları İngiltere’de olduğu gibi Fransa’da da temsil ettiğini iddia eder.
Ramsay’in İskoç Dereceleri, yalnızca Avrupa’da değil, aynı zamanda İngiltere’de de büyük bir hızla çoğalıp yayıldı. Bu durum, İngiltere Büyük Locası tarafından tasdik edilen paralel “Yüksek Derece” sistemlerinin İngiltere’de çoğalmasının ve yayılmasının esin kaynağı oldu.
Ramsay’in kendi derecelerini icat ederken kullandığı yol, Büyük Loca’daki ateşli eleştirmenlerinin kendi derecelerini icat yoluna fiilen oldukça yakındır. Ve onun “insanî tinsel birlik” şeklindeki ütopik düşüncesinin, İskoç Masonluğu’nun oluşumu ve gelişimi üzerinde devam eden bir etkisi olmuştur-ki bu da masonik dinsel senkretizmin bir başka çarpıcı örneğidir.



Rastlantı bu ya... Şu anda ben de bir başka bölümde Ramsay'ı anlatmaktayım.



ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
4 Yanıt
4735 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 25, 2009, 09:03:30 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2976 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 25, 2009, 09:21:38 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2957 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 28, 2009, 03:47:49 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2958 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 29, 2009, 12:01:19 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2936 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 31, 2009, 10:34:41 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2677 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 01, 2010, 01:17:23 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2382 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 02, 2010, 11:14:52 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3184 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 03, 2010, 11:02:35 öö
Gönderen: Universal
11 Yanıt
11742 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 30, 2012, 05:15:17 öö
Gönderen: NOSAM33
7 Yanıt
6092 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 07, 2022, 06:34:49 ös
Gönderen: onurcelik