Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Tuluyhan Uğurlu  (Okunma sayısı 28574 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 25, 2006, 10:31:57 öö
  • Administrator
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 9553
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk, Masonlardan Öğrenilmelidir

Tuluyhan Uğurlu'dan bir çağdaş klasik
Dünya Başkenti İstanbul
Tuluyhan Uğurlu Kardeşimiz yeni eserinde dünden bugüne kendi İstanbul'unu anlatırken Napoléon Bonaparte'ın “Eğer dünya tek bir ülke olsaydı, başkenti İstanbul olurdu” sözlerinden yola çıkarak kentin 3000 yıllık tarihine 2000'li yılların bakış açısıyla dev bir ayna tutuyor. Bu aynanın içinde sanatçının naif dünyasının pek çoğu hüzünlü, İstanbul'un koyu mavi tonlarıyla renklenen öyküleri, birbiriyle çarpışmadan adeta dans ediyor.

DMC etiketiyle Mart 2006'da Türkiye ve dünyada satışa sunulacak Dünya Başkenti İstanbul, İstanbul'da Rumelihisarı'nda doğup büyüyen, erken yaşta eğitim için Viyana'ya gidip, 14 yıl doğduğu kente hasret yaşayan Uğurlu'nun tutkuyla bağlı olduğu İstanbul'a yazdığı çağdaş klasik bir eser.

Tuluyhan Uğurlu, 12 bölümden oluşan bu yeni albümünde her zaman olduğu gibi yöresel olandan evrensel boyutlara ulaşırken, eserde Türk Müziği, Türk Halk Müziği ve Tasavvuf Müziği enstrümanları canlı olarak kullanılıyor. Sanatçı, Dünya Başkenti İstanbul'da dünyanın en gelişmiş stüdyo teknikleriyle senfonik bir sound yakalarken, yeni kuşaklara rahatlıkla seslenecek ritimlerle eserin genç ve dinamik oluşumuna da özen gösteriyor.

Değerli sanatçılarla

Albümde tüm beste, aranjman ve orkestrasyonları yapan Tuluyhan Uğurlu'ya canlı kayıtlarda Kültür Bakanlığı ve radyo sanatçılarından oluşan bir sanatçı kadrosu eşlik ediyor:

Rebab: Mehmet Refik KAYA
Kaval: Murat TORAMAN
Ney: Emrah KIRTEPE
Bağlama: Ümit YILMAZ
Piyano ve Tuşlu Çalgılar:
Tuluyhan UĞURLU

Albüme Musevi cemaatinden Yako Taragano ve Kültür Bakanlığı Tasavvuf Müziği korosundan Hafız Yahya Soyyiğit ise sesleriyle katılıyorlar.

Sürprizlerle dolu bir albüm

Tuluyhan Uğurlu bu albümde ilk kez kendi klasik sound'unun dışına çıkıp daha çağdaş denemeler yapıyor. Gelecekteki çalışmalarının ilk sinyallerini verdiği albüm sürprizlerle dolu. Klasik çizgide başlayan bazı eserler, müzik teknolojisinin ulaştığı son noktalara uzanıp, dünya standartlarında elektronik bir biçim kazanıyor. Uğurlu, dünyanın en büyük metropollerinden biri olan İstanbul'un ancak böylesi çeşitlilikle ve mutlaka bir çağdaş yaklaşımla anlatılabileceğine inanıyor.

İthaflar

Dünya Başkenti İstanbul-Minareler ve Kuleler isimli ilk bölüm İstanbul'un en büyük mimarına, Mimar Sinan'a ithaf ediliyor. Uğurlu'ya göre Mimar Sinan bugün yaşasaydı, dünyanın en önemli, en işlevsel gökdelenlerine kendi üslubunu koyar, yine akıl almazı başarırdı.

Sanatçı, “Bir insanlık mabedi” olarak gördüğü Ayasofya için yazdığı eseri ise bu rakipsiz eseri yaratan Trallesli matematikçi Anthemios ile Miletoslu mimar İsidoros'a ithaf ediyor.

Eserde İstanbul'un mistik yönü hiç ihmal edilmiyor. 3 dinin özgürce yaşadığı kent için yazılan “Kutsalların Kutsalı” isimli bölümde Itri'nin Salat-ı Ummiye'sinden ezgiler taşıyor ve büyük besteci Itri'ye armağan ediliyor.

Ve İstanbul'un iki büyük devlet adamı… 24 Saat İstanbul, Fatih Sultan Mehmed'e, Cumhuriyet'in Kartalı isimli bölüm ise Mustafa Kemal Atatürk'e adanıyor.

Anadolu ezgileri

Albümde bir de kişisel ithaf var. Anadolu ezgileri taşıyan farklı bir çalışma, İstanbul'da Bir Konyalı, 20'li yaşlarında felsefe eğitimi yapmak için İstanbul'a gelen Uğurlu'nun şair babası Halim Uğurlu'ya adanmış. Bu bölümde Halim Uğurlu'nun kimliğinde, taşradan İstanbul'a gelip, bu büyük kentte tutunmak isteyen tüm Anadolu ve Rumeli kökenli İstanbullular için yazılmış.

Dünya Başkenti İstanbul'un İstanbul gala konseri albümde çalışan tüm sanatçıların katılımı ile Aya İrini'de gerçekleşecek.
- Sahsima ozel mesaj atmadan once Yonetim Hiyerarsisini izleyerek ilgili yoneticiler ile gorusunuz.
- Masonluk hakkinda ozel mesaj ile bilgi, yardim ve destek sunulmamaktadir.
- Sorunuz ve mesajiniz hangi konuda ise o konudan sorumlu gorevli yada yonetici ile gorusunuz. Sahsim, butun cabalarinizdan sonra gorusmeniz gereken en son kisi olmalidir.
- Sadece hicbir yoneticinin cozemedigi yada forumda asla yazamayacaginiz cok ozel ve onemli konularda sahsima basvurmalisiniz.
- Masonluk ve Masonlar hakkinda bilgi almak ve en onemlisi kisisel yardim konularinda tarafima dogrudan ozel mesaj gonderenler cezalandirilacaktir. Bu konular hakkinda gerekli aciklama forum kurallari ve uyelik sozlesmesinde yeterince acik belirtilmsitir.


Eylül 26, 2006, 06:38:41 öö
Yanıtla #1
  • Administrator
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 9553
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk, Masonlardan Öğrenilmelidir

Bach’ı 5 yaşında keşfetti
Tuluyhan Uğurlu
Tuluyhan Uğurlu ile gün ışığında konuştuk, ama o siyahtan sözetti.Ona çok sesli müzik ile sesli müzik farkını sorduk, o melodiyi dinletti. Yaratıcıların sıkıntılarına değindik, o haksız eleştirilere yanıt verdi. Ülkeye bakış açısını sorduk, o beni devlet okuttu, 65 milyona karşı sorumluluğum var dedi. Herşeyi söyledi ancak bir teki hariç. Bize şimdiye kadar hiç söylemediği birşeyin Sır’ını verdi.

Tuluyhan Uğurlu’nun öyküsü nasıl başladı?

5.5 yaşında ilk konser (Bach’ın 2 sesli envansiyonları) ve Hocam Cemal Reşit REY. Beni ilk dinlediğinde, evinde, icra bittikten sonra pencereyi açıp komşularına, “gelin bu küçük dahi ile şimdiden tanışmalısınız” demişti. Bir de hiç unutamadığım bir anım var. Dayım Turhan Dilligil ile Anıtkabir’e ziyaretimiz. Çevreyi dolaştıktan sonra anıt mezara gittim ve kendisiyle konuştum. “Çok yalnızsın, biliyorum. Senin bu yalnızlığını paylaşacak bir eser yazacağım, bir gün.” dedim...İstanbul Belediye Konservatuarı, Viyana Müzik Akademisi, bu macera toplam 16 yıllık bir eğitim süreci. Viyana Müzik Akademisi’nde Yüksek Lisans bitiriş tezi “Doğu Müziği’nin Batı’ya etkisi”. Ben hep virtüöz ve dahi çocuk sıfatlarıyla anıldım. Ancak bunlardan virtüöz için bir itirazım var. Virtüözlük sadece icracılığı niteler, oysa ben besteciyim.

Peki ya Türkiye’de ilk tanınma?

“Go with the God” ile 1992’de Türkiye’de bir kasetim çıktı. Aslında ben çok daha önce bu eserleri Avrupa’da ve ABD’de konserlerde çalıyordum. Bu albüm Enstrümantal müziğin ülkemizdeki tanınması açısından önemli. Daha sonra en bilinen çalışma “İstanbul Kanatlarımın Altında”. Bu arada tüm dünya ülkelerinde konserlere devam. Viyana, Avusturya ve diğerleri. Bu eser benim Türkiye’de tanınmamı sağladı. “Kutsal kitaplardan Ayetler” ile ritüelik aleme, kainata ve alemlere yöneliş güçlendi. Bu aslında 18 yaşından beri arayışım. Ezoterik öğretiye, Mikro - Makro kosmosa duyulan ilgi. İnsan bu alemlerin tam ortasında çıplaktır ve bütün alemlere sığmayan Allah onun içine sığar. Mevlevi ayinlerinin, Bektaşi ritüellerinin müziklerinin çağrışımları vardır, bu eserimde. Bu anlamda çok da eleştiri aldım. Bu dizi 2’li bir açılımda yer alır. İlki Kuran’ın kuruluşu, sonrası İnsanın yaradılışı. Bu eserde ben biraz büyüdüm.

Türk müziği ilgisinin ve bu derece yansımalarının nedeni?

1988’den bu yana Türk-Osmanlı-Halk ve sanat müziğine ilgim var. Batı müziği ile Türk müziğinin kaynaşması, tek seslilikten çok sesliliğe geçiş ve bunun gibi tartışmalarda bence temel tek bir nokta var. Melodi ve Tema. Bu nokta iyi yakalanırsa sorun hemen çözülür. Ondan sonrası kolaydır. Melodiyi iyi oturtursanız, doğu –batı ayrımı ortadan kalkar ve evrenselliğe ulaşılır. Bu ülke tüm müziklerin ve tınıların kaynağı. Benim yaşatmam gereken bu bakış açısıdır. Ülkemiz tüm dinlerin merkezidir. Bu da bizim kültürümüzü belirleyen faktörlerden biridir.

Yaratırken nasıl bir evreden geçiyorsun?

Ben gece çalışırım. Beyaz yansıtır. Siyah tüm renkleri emer. Gecenin içinde Nur vardır. Alemlerin Nur’u da buradadır. Yaratıcılar var olan bir şeyi, insanların algılayabileceği bir noktaya getirip, insanlara sunarlar. Benim yarattığım eserler, aslında hep orada durmaktadırlar. Ta ki ben onları alıp, formlara sokuncaya kadar. 3 yıl önceki bir an, bir olay bile zamanını bekler. Ve ilham olur. “Saf siyahın erişilmez aydınlığı” eserim bunu anlatır. Sanatkar bir pervanedir. Ve ışığın etrafında döner, ışığa doğru koşar. Sanatkar bu Nur’un peşindedir. Bir de sanatkar sırrın peşinde koşar. Sır “yokluğumla övünürüm” dür. Gelinen noktaya kadar hep mertebe geçersiniz. Geldiğiniz noktada sadece siz varsınız ve orada artık yalnızsınızdır.

Mehteran ve Senfoni Türk nasıl bir projeydi?

Bu kapsamlı ve büyük bir prodüksiyondu. Çok keyif aldık. Ben koskoca bir Mehteran ve senfoni orkestrası birlikte çaldık. Doğu müziği ve batı müziğinin gerçek anlamda kaynaşma noktası. Çünkü Osmanlı savaş müziğinin etkileri Batı’da çok fazla. Mozart Türk Marşı bunun örneğidir. Türk Senfonisi I’den sonra diğerleri de gelecek. Bunun üstünde çalışmaktayım.

Beyazıt’ta zaman nasıl geçti?

“Tozlu rafların sırları” diye bir parça var o albümde. Aslında Beyazıt Kütüphanesi dünyanın en önemli kütüphanelerinden biri. Raflarda binlerce yılın kitapları var. Okumuyoruz, tarihi incelemiyoruz ve en önemlisi sahip çıkmıyoruz. Bu mekandan çok etkilendim. Düşünsenize, Kutadgu Bilik’in orijinali Beyazıt Kütüphanesi’nde var. Çay ve simit ikram ettik. Güzel bir ortam yarattık ve ben izleyicilerle birlikte çok hoş zamanlar geçirdim. Pozitif bilimi desteklemek içindi bu proje. Müzik de bir bilimdir.

Son eserler?

Gelecek proje “Mukaddes Doğu’nun Mabetleri”. Mısır’ın Ölüler Kitabı’ndan başlayarak, Süleyman Mabedi’nden yola çıkarak, bir gezi yapacağız. Kutsal Kudüs, Mezopotamya, Anadolu, savaş ve tüm uygarlık tarihini bir trenin penceresinden sunacağım dinleyenlere. Konser, Sirkeci garında. 13 Mayıs saat 20.00’de trenin kalkışı ile yolculuk başlayacak. Bu proje için 2 yıldan beri çalışmaktayım.

Kendine herşey için bir soru sorsan ve yanıtını versen?
SIR NEDİR? BİLMİYORUM!...

- Sahsima ozel mesaj atmadan once Yonetim Hiyerarsisini izleyerek ilgili yoneticiler ile gorusunuz.
- Masonluk hakkinda ozel mesaj ile bilgi, yardim ve destek sunulmamaktadir.
- Sorunuz ve mesajiniz hangi konuda ise o konudan sorumlu gorevli yada yonetici ile gorusunuz. Sahsim, butun cabalarinizdan sonra gorusmeniz gereken en son kisi olmalidir.
- Sadece hicbir yoneticinin cozemedigi yada forumda asla yazamayacaginiz cok ozel ve onemli konularda sahsima basvurmalisiniz.
- Masonluk ve Masonlar hakkinda bilgi almak ve en onemlisi kisisel yardim konularinda tarafima dogrudan ozel mesaj gonderenler cezalandirilacaktir. Bu konular hakkinda gerekli aciklama forum kurallari ve uyelik sozlesmesinde yeterince acik belirtilmsitir.


Ekim 09, 2006, 10:15:55 ös
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

Tuluyhan Uğurlu (1965 - .... )


Tuluyhan Uğurlu 15 Kasım 1965'te İstanbul'da dünyaya geldi. Dört yaşında piyano çalmaya başladı. İlk derslerini annesinden alan Uğurlu, sonraki dönemlerde Cemal Reşit Rey'in tavsiyeleri doğrultusunda aldı. Zaman geçirmeden konservatuvar sınavlarına girdi ve dört yaşında daha harfleri öğrenmeden nota öğrenmeye başladı. Ertesi yıl ilkokula da yazılacak ve artık onun için zorlu maraton başlayacaktı.

Yedi yaşında Harika Çocuklar Sınavı'na girdi ve üstün müzik yeteneğiyla bu yarışmayı kazandı. Lise ve konservatuvarı birlikte okudu. 16 yaşında her ikisini de bitirince Türkiye'de ve Avusturya'da sınava girdi. Burada İstanbul Hukuk Fakültesi'ni kazandı ama Viyana Müzik Akademisi piyano ve bestecilik bölümlerini kazanınca uzun bir eğitim için Viyana'ya gitti. Viyana Müzik Akademisi'nin bu iki bölümünü de başarıyla bitiren Uğurlu, lisans eğitimini bitirdikten sonra sanat yaşamı için önemli bir karar aldı.

Dünyanın en büyük bestecilerinin müziklerini çalışmış, onların sadece notalarını değil, yaşamlarını da öğrenmişti. Eğer onlar kendi dönemlerinde sadece kendi eserlerini çalmasalar geriye onlardan bir şey kalır mıydı? Bu sorunun yanıtını ararken, her türlü zorluğa karşın müzik dünyasında savaşmaya ve sadece kendi müziğini seslendirmeye karar verdi.

1987'de Avrupa'da verdiği canlı konser kayıtlarından oluşan ilk albümünü doldurdu. "Go With God" isimli bu çalışma onu Orta Avrupa'da ünlendirdi ve etnik klasik new age tarzının saygın isimleri arasına girdi. Kainat, Bach ve inanç konuları onu derinden etkiliyordu. İkinci albümünde Bach'ın etkisiyle kutsal kitapları işledi: Kutsal Kitaplardan Ayetler...

1993'de vatani görevini yapmak için Türkiye'ye geldi. Ankara'da yedek subay olarak vatani görevini yaparken Mustafa Altıoklar'la tanıştı. Bu tanışıklık, onun aynı zamanda Türkiye'deki müzikseverler tarafından da tanınmasına sebep olan "İstanbul kanatlarımın Altında" filminin müziklerini yapma fırsatı verdi.




Şubat 05, 2011, 01:24:50 ös
Yanıtla #3
  • Ziyaretçi

Sanatçının resmi web sitesi:

http://www.tuluyhanugurlu.com

ve bestesini yaptığı "Aşk" adlı şarkının klibi (İstanbul Kanatlarımın Altında adlı filminin saundract' i de diyebiliriz) :

İstanbul Kanatlarımın Altında - Aşk -Gülay / Müzik-Tuluyhan Uğurlu


Şubat 05, 2011, 05:35:01 ös
Yanıtla #4
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Bu vesileyle yakin tarihte kaybettigimiz Hafiz Yahya Soyyigit'i de rahmetle aniyorum. Allah mekanini cennet eylesin.


Mart 29, 2011, 08:16:11 ös
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

Tarihi Amfide Tuluyhan Uğurlu Konseri:

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin tarihi amfisi, ilk kez bir konsere ev sahipliği yapacak.


İstanbul - Konuya ilişkin yapılan açıklamaya göre, piyanist Tuluyhan Uğurlu, 23 Nisan'da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi amfisinde ''anlamlı'' bir konser verecek.

Cumhuriyet'in ilk yıllarından beri binlerce öğrencinin eğitim gördüğü İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinin bin kişilik birinci sınıf amfisinde ilk kez konser verilecek. İstanbul Üniversitesinin desteğiyle düzenlenen konser, saat 16.00 ve 19.30'da iki kez tekrarlanacak.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün 1930 yılında üçüncü sınıf öğrencileriyle ders dinlediği fakültedeki konserde Tuluyhan Uğurlu, ''Sonsuza Kadar İstanbul'' adlı eserini seslendirecek.

Tuluyhan Uğurlu, konserde yine müzik ve görüntülerle, dünden bugüne ve yarına İstanbul'u anlatacak.

Uğurlu'ya, kavalda Murat Toraman, viyolada Doğukan Çokşeker, yaylı tambur ve elektrogitarda Uğur Varol, kontrbasta Umut Sel, perküsyonda Gürkan Özkan eşlik edecek.

Kaynak: http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=228970


Kasım 19, 2012, 09:01:11 ös
Yanıtla #6
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 120
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Uğurlu'nun mason olduğuna dair bir ifadeyle karşılaşmadım yazılarda. yoksa ben mi atladım....
Saygı ile,
Ayakta Ölmek Diz Üstünde Yaşamaktan Yeğdir.


Kasım 20, 2012, 01:01:03 öö
Yanıtla #7

Sayın Uğurlu'nun mason olduğuna dair bir ifadeyle karşılaşmadım yazılarda. yoksa ben mi atladım....
Saygı ile,

"Kardeşlerimiz" kategorisinde bulunduğunuza göre, burada paylaşılmış ve hakkında bilgi verilmiş olan isimlerin, ayriyeten Mason olduklarının bildirilmesine gerek yoktur.

Saygılarımla.
• Laborare est Orare XXII.
• ... Bense daha önce duyulmamış, yeni şeyler söylediğim için onların ilenç ve lanetlemelerine maruz kalmaya devam edeceğim.... Simon Magus


Kasım 20, 2012, 12:06:07 ös
Yanıtla #8
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 120
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Uğurlu'nun mason olduğuna dair bir ifadeyle karşılaşmadım yazılarda. yoksa ben mi atladım....
Saygı ile,

"Kardeşlerimiz" kategorisinde bulunduğunuza göre, burada paylaşılmış ve hakkında bilgi verilmiş olan isimlerin, ayriyeten Mason olduklarının bildirilmesine gerek yoktur.

Saygılarımla.

Olur mu canım gerek yoktur. Böyle ayet gibi kural mı var bunun için?
O zaman herkes kardeş olarak algıladığı birilerini yazsın buraya.
Ayakta Ölmek Diz Üstünde Yaşamaktan Yeğdir.


Kasım 20, 2012, 12:45:53 ös
Yanıtla #9

Sayın Uğurlu'nun mason olduğuna dair bir ifadeyle karşılaşmadım yazılarda. yoksa ben mi atladım....
Saygı ile,

"Kardeşlerimiz" kategorisinde bulunduğunuza göre, burada paylaşılmış ve hakkında bilgi verilmiş olan isimlerin, ayriyeten Mason olduklarının bildirilmesine gerek yoktur.

Saygılarımla.

Olur mu canım gerek yoktur. Böyle ayet gibi kural mı var bunun için?
O zaman herkes kardeş olarak algıladığı birilerini yazsın buraya.

Bu forumun kendine has kuralları olduğunu belirtir ve konunun bizzat Sayın MASON tarafından açılmış olduğuna da dikkat çekerim.

Saygılarımla.
• Laborare est Orare XXII.
• ... Bense daha önce duyulmamış, yeni şeyler söylediğim için onların ilenç ve lanetlemelerine maruz kalmaya devam edeceğim.... Simon Magus