Quatuor Coronati kelimelerinin Türkçeye tercümesinden “Taçlandırılmış Dörtlü” anlamı çıkar. İsmin kökeni araştırılırken, teriminin, Quatuor Corniculari olması gerektiğini, bunun bir yazım hatasından kaynaklanabileceği ya da olayı süslemek amacıyla Quatuor Coronati olarak kayıtlara geçtiğini ileri sürmüştür. Corniculari, Romalı askeri memurlar için kullanılan bir deyimdir. Ancak genel kabul gören teoriye göre “Coronati” kelimesi, şehitlik tacını anlatmak için kullanılmaktadır.
Efsane
Dört Taçlı Şehit Efsanesinin 2 farklı versiyonu, daha doğrusu 2 farklı bölümü bulunmaktadır. Her iki efsanenin ortak yanı, adları geçen kahramanların hepsinin Martyr (din şehidi) olarak anılmalarıdır. Efsanenin birinci şeklinde Panonya’da (Bugünkü Avusturya ve İtalya sınırının doğusunda, Hırvatistan’ın Güney bölgesinde yer almaktadır) yaşamış beş taşçı ustasından bahsedilirken, ikincisinde dört Romalı askerden bahsedilir.
Diocletian, MS. 284-305 yılları arasında hüküm süren Roma İmparatorudur. Saltanatı, Şehitler Dönemi olarak bilinen döneme denk gelir. Pagan Tanrılara ibadet etmeyi reddeden binlerce Hristiyan, Pagan Rahipler ve o dönemde çok etkin olan Platoncu Filozoflar tarafından katledilmiştir.
Panonya’da yaşayan Claudius, Castorius, Simphorianus ve Nicostratus, daha önce Hristiyan dinine geçmiş olan taşçı ustalarıdırlar. Bir de çırakları vardır. Bir taşçı (Mason) olan, ancak henüz Hristiyanlığı kabul etmemiş Simplicius. Simplicius bir türlü ustaları gibi taş yontamamaktadır. O kadar şanssızdır ki, sürekli avadanlıklarını kırmaktadır. Ustalarına sorduğu zaman, ona kendi yonttuklarına tapınmaması gerektiği, Tanrıya inanır ve teslim olursa kalemini ve çekicini maharetle kullanacağı söylenir. Simplicius Hristiyanlığı kabul eder ve Antakya Piskoposu Cyrillus tarafından vaftiz edilir. Dörtlü artık beşli olmuştur.
İmparator Diocletian, Güneş Tanrısı Apollo’ya adanan bir tapınak yaptırmaktadır. İnşaatta çalışan 622 sanatçı arasında dört usta ve çırakları, taş işlemedeki yetenekleri ile kendilerini göstermektedir. İmparator Diocletian Panonya’ya geldiği zaman bu ustaları çağırtır ve Tanrı Esculapius’un bir heykelini yapmalarını ister. Ustalar, yeteneklerini Pagan Tanrılara ibadet için kullanmaktansa ölmeyi göze alır. Filozoflar zaten bu ustaların Hristiyan olduklarını İmparatora haber vermiştir. Yargılanırlar ve ölüm cezasına çarptırılırlar. Cezanın infazı için aç köpeklere atılırlar, fakat köpekler onlara dokunmaz, bunun üzerine diri diri kurşun tabutlara konularak bataklığa atılmalarıyla infaz gerçekleşir . (Efsanenin bir başka versiyonunda, üç tanesinin başı kesilir, diğer ikisi ölene kadar kırbaçlanır.) Hükmün, 287, 298 veya 302 yıllarında infaz edildiğine dair farklı rivayetler mevcuttur. Ancak gün, her kaynakta aynıdır, 8 Kasım. Cesetleri 42 gün sonra Nicodemus adlı başka bir Hıristiyan tarafından bulunur, bataklıktan çıkarılır ve saklanır.
İnşaat başka ustalar tarafından tamamlanır. Roma’ya döndükten iki sene sonra, işin tamamlandığını öğrenen İmparator Diocletian, Romalı askerlerin de katılacağı bir kutlama töreni düzenlenmesini emreder. Geçit töreni yapacak olan askerler Esculapius’un sunağına adaklar bırakacaktır. Daha önceden Hristiyanlığı kabul eden ve hepsi Üstat Masonlar olan dört asker, Severus, Severianus, Carporferus ve Victorianus, bir Pagan ibadetine katılmayı reddeder. Bu kararları Hakim Lampadius tarafından Diocletian’a haber verilir. Ölüm kararına rağmen vazgeçmezler. Kırbaçlanarak öldürüldükten sonra, cesetleri birer kurşun tabuta konularak Tiber Nehrine atılır.
Dört Taçlı Şehidin Kutsanması
354 yılında Kilise tarafından çıkarılan takvimde bu olaya atfen 8 Kasım, Dini Şehitler günü olarak gösterilir.
595 yılında Dört Şehit adına Roma’da Mon Caelius’da bir kilise inşa edilir. 7. Yüzyılda Roma Via Labicana’daki mezarların Dört Din Şehidine ait olduğuna işaret edilir. Ancak beşinci cesedin ne olduğu hakkında bilgi yoktur. Yanıtlanamayan başka sorular, neden bu taş yontucularının yaşadıkları ve öldürüldükleri yerden çok uzağa gömüldükleri, mezarlar Roma Via Labicana’da iken kiliselerinin neden Mon Caelius’da olduğudur. Panonya’da ölümü tadan Dört Şehidinin Roma vatandaşı oldukları ve ölümlerinden sonra Roma’ya getirildikleri ve orada onurlandırıldıkları konusunda bir fikir birliğinden söz edilebilir.
Çeşitli kilise ve manastırların süslemelerinde Dörtlü ellerinde Tesviye, Taşçı Kalemi, Çekiç ve Açı Ölçer avadanlıkları ile tasvir edilmişlerdir.
1423 yılında Antwerp’de “De Vier Ghecroonte” adlı lonca binasının mevcudiyeti bilinmektedir ve Taçlandırılmış Dörtlü bu loncaların hamileridirler. 1471 de Brüksel’de duvarcılar, taşçı ustaları, heykeltıraşlar ve çatı ustaları Dört Taçlandırılmışlar adıyla birleşirler ve çırak, kalfa, usta derecelerinin kurallarını tanzim ederler.
Quatuor Coronati hakkında bilinen en eski süsleme 1540 yılından kalan, Brüksel’de bulunan Kutsal Katarina Kilisesindeki resimlerdir. Bu resimlerin merkezinde taşçı ustalarının çalışmalarının yanında, bunların Aeskulap heykelini yapmayı reddetmeleri, yargılanmaları yer alır. Resmin kenarlarına doğru her yönde belli bir grup sanatkâr topluluğu ve onların avadanlıkları görüntüde ön plana çıkar. Bu resimde Sezar Diocletian oriyental giysilerle tasvir edilir. Yaklaşık 100 yıl sonra bu resme yapılan Barok stilindeki eklemelerle efsanenin eksik kalan kısmı tamamlanır. Resimde öldürme sahnesi ile birlikte gökten bulutlar arasından gelen ve palmiye yapraklarından yapılmış taçları taşıyan melekler yer alırlar. Resmin ön planında ustaların avadanlıkları yerde yatmaktadır.
16. yüzyılda Wertheim/ Main’da inşa edilen resmi bir binanın girişinde yer alan kabartmaların altında şunlar yazar:
•Elinde balta tutan Claudius’ün altında - “Yerini ve zamanını bilen için baltanın sanatı yeter”
•Kurşun Terazi tutan Symphorianus’ün altında - “Kaba olanı işaret eden terazi övülmeli”
•Pergel tutan Nikostratus’ün altında - “Pergel sanat ve doğruluktur. Allah’tan büyük yoktur”
•Cetveli tutan Castorius’ün altında - “Cetvel gençlikte ve yaşlılıkta sanatın gereğidir, elden bırakılmamalıdır”
İngiltere’de Quatuor Coronati’nin ne kültüne ne de onların anılmalarına rastlamak mümkün olamamıştır. Londra’lı duvarcı ustaları St. Thomas’ı yüceltirlerken, Edinburg’lu ustalar St. John’u hamileri olarak seçmişlerdir. Bazı kaynaklar, bugün yerinde St. Alphege Kilisesi bulu-nan ve MS 619 yılında Roma akınları sırasında inşa edilen Canterbury’deki manastırda Dört Taçlı Şehit ve onlara dokunmayan köpek ya da kurtlara ait resimlerin bulunduğunu belirtmektedir. Ancak, eski kilisenin şehirde meydana gelen yangında kül olduğu sanılmaktadır.
Masonlukla İlişkisi
“Dört Taçlı Şehit” Masonik araştırmalar bakımından önemli bir yere sahiptir. Çünkü bu efsane, Kilisenin taş işçilerini onurlandırdığı tek vakadır.
Bu inançlı ustalar, Alman Taş Ustaları tarafından Operatif Masonluğun Hamileri olarak kabul edilmiştir. Taşçıların en eski belgelerinden olan 1459 tarihli Strasburg Yasalarını şu dua ile başlar: “Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına, Meryem Ana adına, ve Dört Taçlı Şehidin ölümsüz hatıraları adına”.
Efsane, Regius Şiiri 1840 yılında yayınlanıncaya kadar İngiltere’de herhangi bir etkiye sahip değildir. Bu tarihten başlayarak önem kazanır. Hatta, dünyadaki ilk defa kurulan, ve Masonik çalışmalarda tartışılmaz bir ağırlığı bulunan İngiltere Birleşik Büyük Locası’nın Araştırma Locası olan Quatuor Coronati Locası, ismini bu efsaneden almıştır.
Quatuor Coronati Locası No. 2076’yı kurmak üzere patent 28 Kasım1884 tarihinde alınmış, ancak Locanın konsekrasyonu 12 Ocak 1886 tarihinde gerçekleşebilmiştir. Bu olağandışı gecikmenin sebebi, Locanın ilk Üstadı Muhteremi olan Sir Charles Warren’in aldığı diplomatik ve askeri bir görev sebebiyle gittiği Botswana’dan ancak 1885 yılı sonlarında dönebilmesidir.
Locanın kendi kayıtlarına göre kurucuları şöyledir:
Sir Charles Warren (1840-1927)
William Henry Rylands (1847-1922)
Robert Freke Gould (1836-1915)
Adolphus FA Woodford (1821-1887)
Sir Walter Besant (1836-1901)
John Paul Rylands (1846-1923)
Sisson Cooper Pratt (1844-1919)
William James Hughan (1841-1911)
George William Speth (1847-1901)
Locanın meşhur “Ars Quatouor Coronatorum” isimli yayın organı bugün dünyanın her yanında ilgi ile izlenmektedir. Anlaşılması açısından, ülkemizdeki eşleniği örnek verilebilir. HKEMBL’nın Araştırma Locası olan “Mimar Sinan Locası” ve yayın organı olan “Mimar Sinan Dergisi” Türk Masonluğu için aynı görevi sürdürmektedir.
Saygılarımla.